231. Bölüm: Kahraman Katili

avatar
909 8

İnatçı Yükselen - 231. Bölüm: Kahraman Katili


Zoe hararetle takımı hakkında bilgiler vermeye devam etti. Bir süre sonunda çok fazla bilgi vermişti ancak hiçbir bildiğini abisinden saklamaya niyeti yoktu. Özellikle bu kadar uzun 2 yıldan sonra tüm bildiklerini yığmaya ve ona ne kadar büyüdüğünü göstermeye çalıştı. 

  

Grup biraz fazla bilgi verdiğini fark etti fakat onu durdurmadı. Öncelikle Erthyo ile yakınlaşmaya karar vermişlerdi ve bu bilgileri verirken ona müdahale etmezlerse en azından iyi gözükürlerdi. Ayrıca bir süre sonunda, daha güçlü olduğunda öğrenecekti. Daha öncesi olmaması için hiçbir sorun yoktu. 

  

Bu yüzden kimse ekstra bilgi vermesine bir şey demedi. 

  

  

Bu sırada araçlar sonunda harekete geçti. İki hizmetçi Mızrağın içindeki dünyaya girerek grubu yalnız bırakırken, Erthyo, Qian ve Küçükler Birliği üyeleri, hala Thor dışında, arabada kalarak konuşmaya devam ettiler. 

  

Aslında sadece Zoe konuşuyordu. Konuşma sırasında o kadar hararetli ve heyecanlıydı ki, vahşi Ririya bile sözlerin arasına girmedi. Eğer bunu yaparsa kötü bir sonla karşılaşacağını hissediyordu. 

  

Zoe nefes almadan konuşmaya devam etmesinden dolayı yüzü kızarmıştı. Ayrıca boğazı kurumuş gibi hissetti. Bu yüzden meyve suyundan bir yudum almaya karar verdi fakat meyve suyunu çok önceden bitirdiğini gördü. 

  

Erthyo'da diğerlerinin içeceklerini bitirdiğini fark etti. Mızrağın içindeki hizmetçilere içecek ikramı yapmalarını bildirdi. 

  

Erkek hizmetçi içeri geldi. Erthyo ve Qian'a, Zoe ve Ririnaya ve birkaç kişiye daha içeceğini verdi. Ardından hiçbir şey demeden geri gitti. 

  

Kadın hizmetçide içecekleri ikram etmeye başladı. Önce erkekler kısmına verdi, ardından Erthyo'nun  çaprazında oturan Ena'ya ikram etmek için yürüdü. 

  

Ancak birkaç adım sonra kendi elbisesine takıldı ve dengesini kaybederek düşmeye başladı. Düştüğü yer ise Qian'ın olduğu yerdi. 

  

Eğer böyle devam ederse Qian kirlenecekti. Çok yakın oldukları için mızrak içine giremezdi ve oturuş şekilleri hareket etmeye müsait değildi. 

  

Erthyo Qian'ı kendisine çekti ve koluyla üstüne düşen sıvıları durdurdu. Ancak bunu yüzünden kolu ve üstü içecek içinde kalmıştı. 

  

''Ü-Üzgünüm İmparatoriçem, Üzgünüm İmparatorum. Ölmeyi hak ediyorum.'' Ayağa kalkıp bu sahneyi gördüğünde kadın hizmetçi kalktığından daha hızlı bir şekilde kafasını yere geçirerek secde etmeye başladı. Ortamdaki bakışları ve sıkışıklığı umursamadan titrek bir şekilde kafasını kaldıramadan aynı şekilde kaldı. 

  

''Problem değil. Alt tarafı içecek.'' Qian'ın kendisi için yaptığı kıyafeti kirletilmesi sinirine dokunsa da karşı taraf onun çocukluk arkadaşıydı. Bu yüzden nazik bir gülümsemeyle elini salladı. 

  

''Problem yok Ling. Git ve yeni kıyafet getir.'' Qian'da aynı durumdaydı. Ling'e kızgın kalamazdı. 

  

Ling titreyerek kabul etti. Ardından hızlıca mızrağın içine girdi.  

  

Yeni kıyafetler getirmesi birkaç on saniye sürdü. Erthyo'nun giydiği ile aynı kıyafetlerdi. 

  

Erthyo kızdan kıyafetleri alırken çapkın bir şekilde gülümsedi. Bu Ling'in çilek kadar kırmızı olmasına neden oldu. 

  

Nedenini bilmiyordu. Ancak artık yaptığı hareketler daha dürtüsel ve istediğine göreydi. Karşısındaki güzel bir kadınsa, özellikle ilgilendiği bir kadınsa çapkın tarafı ortaya çıkıyor ve onu kendisinin yapmak istiyordu. 

  

Belki de Bilge seviyesine girmeye yakın olduğu için içindeki soylar ve sapkın tarafı daha da belirgin olmaya başlamıştı. 

  

Erthyo kıyafetleri aldı ve arabanın diğer tarafına çekildi. Bu araç, iki tana Küçükler Birliği üyesi alabilecek kadar büyüktü. Yatak, oturma yerleri ve bir masa dışında biraz daha açıklık alanlar vardı. 

  

Erthyo bu açıklıktan bir tanesine gitti ve üstündeki kıyafetleri çıkarmaya başladı.  

  

İnsan hayatı onun için ot kadar değersizdi. Bu yüzden kalabalık bir yolda çıplak gezse bile utanmazdı, ayrıca karşısındaki çocuklar olunca bu daha da fazlaydı, karşılarında banyo bile yapabilirdi. 

  

Kıyafetlerini sırayla çıkarmaya başladı. Sırayla patlayıcı güçle dolu kaslarını, iyi gelişmiş bedenini, göze güzel görünen yapısını ve mükemmellikle yıkanmış çehresini açığa çıkardı. 

  

Qian bu sahnenin hepsini izlerken içi kıpır kıpır olmaya başladı. Böyle bir kocaya sahip olduğu için çok mutluydu ve diğer kadınların sahip olamadığı kadar yakışıklı, yetenekli ve dahi bir kocaya sahip olduğu için daha da harika hissediyordu. 

  

Ling az önce olan şeyleri unutmuş gibi kıpkırmızı, neredeyse kan akacak suratıyla Erthyo'ya bakmaya devam etti. Yapısı onu büyülemiş ve alt bedenini ve saf kız kalbini kıpır kıpır yapmıştı. 

  

Diğer kızlarda gözlerini Erthyodan alamıyordu. Erthyo'nun bedenini önceki görüşlerinde çok fazla sis vardı ve tam gelişmemiş gözleriyle onun bedenini görmek çok zordu. 

  

Ancak şu anda onun dünyaya karşı duruşunu ve tek kelime ile mükemmel ve düzenli bedenini görmek mümkündü. Bu da aşkı yeni öğrenen kızlar için çok ölümcül bir saldırıydı, yüzleri kıpkırmızı olurken ona daha fazla bakamadılar, ya da uğraştılar fakat ne kadar uğraştıkları fark etmeksizin göz ucuyla bakmaktan kendilerini alamadılar. 

  

Ancak Zoe için bu geçerli değildi. O da Erthyo'nun bedeni tarafından büyülenmişti fakat Erthyo'yu bir erkek olarak değil, bir abi olarak görüyordu. Bu yüzden karşısında çıplak dursa bile pek tepki vermezdi. 

  

''A-Acaba Thor'da böyle olacak mı?'' Onun aklındaki soru buydu. Eğer Thor Erthyo'nun yüzde biri bile olsa minnettar olurdu. 

  

''Hayır. Hiçbir yolu yok.'' Ririya Zoe'nin sözlerine cevap veriyor. Herkesin aksine onun baktığı kısım kasıklarıdır. Dün gördüğü o haşmetli mızrağı ve kardeşinin çıplak bedenini düşünüyor ve bunun hiçbir yolu olmadığını biliyor. 

  

Erthyo üstünü giyindikten sonra herkesin yanına geldi ve yerine oturdu. Herkesin ona dalgın bir şekilde baktığını gördü fakat pek kafaya takmadı ve sadece gülümsedi. 

  

Böylelikle yolculuk devam etti. Turnuva alanına varacak olan araçlar, şu andan itibaren tam 6 saat sonunda varacaktı. Bu da tam öğlen zamanlarına denk geliyordu.  

  

Erthyo ve grubu yol boyunca konuştu. Zoe'ye maceralarından bahsetti. 

  

Aslında, doğruyu söylemek gerekirse Erthyo'nun yaşamı bir film gibiydi. Bazen çok duygusal, bazen çok heyecanlı, bazen çok gerilimli, bazen ise çok romantikti. Tüm grubu duygudan duyguya sokmayı başarmıştı. 

  

Onları güldürmüş, ağlatmış, utandırmış, sinirlendirmiş ve ürkütmüştü. Ancak hepsi bir an sonra ne olacağını merak etmeden kendini alamadı. 

  

Qian bile böyleydi. Erthyo ile anılarını paylaşsalar da hepsine bir anda bakamazdı. Beyni bu durumda havaya uçar ya da erirdi. Bu yüzden Erthyo ona anılarını yavaş yavaş ama kesintisiz aktarıyordu. 

  

Qian aynısını bir sebepten dolayı yapmasa da o bunu yapmaktan çekinmiyordu. 

  

Bu yüzden Qian yol boyunca anlattığı olayların %70'ini bilmiyordu. 

  

Yolculuk boyunca yepyeni şeyler öğrenmiş ve Erthyo'nun anılarını sanki oradaymış gibi yaşamıştı. 

  

Böylelikle zaman geçti ve Turnuva alanına vardılar. 

  

Erthyo konuşmayı bitirdi ve dışarının neye benzediğini görmek için perdeyi kenara itti. 

  

Bulundukları yer devasa bir stadyum gibiydi fakat daha küçüğü, en azından duvarlar öyleydi. Seyircilerin oturacağı yeri belli ediyormuş gibi taştan sıralar küçük bir tepe gibi uzanıyordu. Bunun etrafında oluşmuş çeşitli eğlence, yiyecek, silah vb. mağaza vardı ve neredeyse orta boylu bir şehir gibi görünmesine neden oluyordu. Bunun dışında sadece belirli bölgeyi kaplayan ve sınırsız yerleşmemeleri için tüccarlara bir sınır çizen bir duvar vardı. 

  

Araç konvoyu bir süre ilerledikten sonra durdu. Bu durdukları yer rutin kontrol yapılan kapılardan biriydi. 

  

Sonuçta buraya büyük şahsiyetler gelecek ve turnuvaya katılacaktı. Herhangi bir aksaklık çıkmasını istemezlerdi.  

  

Ancak katılımcılar için bu geçerli değildi. Kim olursa olsun ya da ne olurla olsun, bir kişi turnuvaya katılmak isterse parayı verdiği sürece turnuvaya katılabilirlerdi. Buna karşı önlem olarak ilk etabı biraz daha zorlaştırıyorlardı. 

  

Böylelikle gereksiz katılımcılar elenirken, daha iyi katılımcılar turnuvaya devam ediyordu. Yarışma birkaç turnuvadan oluşuyordu. Belirleyici tur ise en son turdu, bunun dışındaki turlar eleme yöntemleri içeriyordu. Bu yöntemle sona kadar taşlar elenirken, geriye pirinçler kalıyordu. 

  

''Ah, Abi gitmemiz gerekiyor. İçeri girerken temsil olarak kendi araçlarımızda durmalıyız.'' Zoe isteksiz bir yüz ifadesiyle konuştu. Erthyo ile çok iyi zaman geçiriyordu ve burada hiçbir şeyden endişelenmeden onun hikayelerini dinleyebilir ve keyifli zaman geçirebilirdi. 

  

''Sorun değil. Diğer tarafta görüşürüz. Nasıl içeri gireceğim?'' Sonuçta burada o sadece aracı kullanan bir gezgindi. Zoe ona nasıl gireceğini söylese de para vermesi mi gerektiğini yoksa onların halkından biri sayıldığı için direkt geçeceğini bilmiyordu. 

  

''Sadece rutin kontrolden geçip, belirli miktarda para ödediğin sürece içeri girebilirsin. Eğer turnuva katılımcısı olduğunu söylersen biraz daha para vermen gerekiyor. Ardından hiçbir sorun yaşamayacaksın.'' Zoe hızlıca söyledi ve el sallayarak durmuş arabadan atladı ve geri doğru koşmaya başladı. 

  

Diğerleri o kadar hızlı davranmadı. Düzgün bir veda ettikten sonra gittiler.  

  

Erthyo son kişi çıktığında dışarı bakmaya başladı. 

  

Sapkın taraf hakkında bilgilerin üstünden geçerken bir sıcaklık kolunu sardı. Erthyo Qian'a kafasını çevirdi. Bir şey demeden sadece ona sarıldığını görünce ağzını açmadan nazikçe gülümsedi ve saçını okşamak için koluyla omzunu sardı. 

  

''Sana her şeyi anlatacağım. Bu yüzden lütfen turnuvaya kadar bana müsaade ver.'' Ansızın konuşmaya başladı. Erthyo sözleriyle dondu. Ancak bir saniye sonra ifadesi sıcak bir hale geldi. 

  

''Kendini zorlama. Bana anlatmak istemiyorsan, sadece anlatma. Sen bana söyleyesiye kadar beklerim.'' Erthyo kadınlarını zorlamak istemiyordu. Onlarla ne yaparsa yapsın, bu kadınlarının istekleriyle olmasını istiyordu. 

  

Qian kolunu daha fazla sıktı. İçsel bir çelişki yaşıyordu. Erthyo bunu fark etse de bir şey demedi. Konu aşırı önemli olmalıydı ve buna karar verebilecek tek kişi kişinin kendisiydi. 

  

O sırada Erthyo'nun sırası geldi. Kapısı nazikçe çalındı ve hizmetçinin sesi kulaklarına doldu. 

  

''Beyefendi, bundan sonra size konut sağlayamayacağı ne yazık ki. Umarım anlayışla karşılarsınız.'' 

  

''Tabii.'' Erthyo gerekli eşyaları toplamak için harekete geçti. Birkaç gerekli şeyi aldıktan sonra dışarı çıktı. 

  

''Bunu iyi niyetim olarak alın.'' Erthyo birkaç on orta dereceli mana kristalini kadının eline verdi ve giriş yerine doğru yürümeye başladı. 

  

Düşmanlarından aldığı depolama yüzüklerinden çıkan para sayesinde para sıkıntısı yoktu. Altın, düşük, orta hatta üst seviyeli mana kristalleri bile vardı. Bu yüzden on yıllarca para saçsa bile yine de fakir kalmazdı. 

  

Yanlarında, diğer giriş yerine uzun bir insan sırası vardı. Ancak araç kısmında sadece önünde birkaç araç olduğu için anında girebilecekti. 

  

Sırasını beklemeye başladı. 

  

Sıra geçti ve Erthyo ile Qian'ın sırası geldi.  

  

Erthyo kontrol noktasına geldiğinde içeride kimseyi göremedi. Kabin boştu ve kabinden çıkan kapı açık bırakılmıştı. 

  

  

''Herhangi biri var mı?'' Erthyo içeri seslendi. 

  

''Geliyorum.'' İçeriden bir kadın sesi geldi. Ardından kapıdan ayakkabı sesleri gelerek, açık kapıdan bir kadın girdi.   

  

Kadın elinde boyundan büyük kâğıt dağı taşıyordu. Erthyo şimdi fark ettik ki, kabinin içinde kağıtlar için özel bir kutu vardı ve birkaç baskıda vardı. Muhtemelen girecek kişiler için giriş izni ve yarışmacı formlarıydı. 

  

Kadın kâğıt tepesini yanındaki kutuya koydu. Ardından kapıyı kapattı ve son düzenlemeleri yaparak Erthyo'ya döndü. 

  

Erthyo kadına gülümsedi. 

  

''Merhabalar. Kayı-'' 

  

Ancak daha sözü bitmeden kadın çığlık atmaya başladı. 

  

''KYAAAAAAAAAAAAAA!!!'' 

  

''Hm?'' Erthyo kadının neden çığlık atmaya başladığını anlamadı. Yüzünde kötü bir şey mi vardı? Hızlıca saçını kontrol etti, kırmızı olduğunu görünce Soy Birleşiminde olmadığını da gördü. O zaman bu kadın neden bağırmıştı? 

  

Arkasına baktı fakat orada da bir şey göremedi. Demek ki kadın onun yüzünden çığlık atıyordu. 

  

Ama neden? 

  

Erthyo'nun durup olacakları beklemekten başka çaresi yoktu. Sonuçta buraya girmek zorundaydı, nereye giderse gitsin aynı sonucu alırsa boşuna zaman kaybetmiş olacaktı. 

  

Kadın çığlıklarını duyan korumalar hızlıca alana akın etmeye başladı. Ancak Erthyo'yu görünce yüzleri soldu ve gözle görülür şekilde titrediler. Bunlar deneyimli savaşçılar olsalarda Erthyo'nun karşısında çocuklara dönüşmüşlerdi. 

  

''Nasıl...'' 

  

  

''Kahraman Katili...'' 

  

  

Erthyo ilginç bir isim duyunca güldü. Sonunda olayları biraz anlamıştı.  

  

  

Qian bu sefer, geçen yaptığı gibi geç kalmayacaktı. Mızrağını elinde şekillendirdi ve savaşa hazırlandı. Erthyo'da Lung mızrağını elinde tuttu ve korumaların saldırmasını beklemeye başladı. 

  

Savaşmaya niyeti yoktu fakat savaşmak isterlerse geri durmayacaktı. 

  

''Burada neler oluyor?'' Gerginlik hat safaya yükselirken duvarın içinden bir ses geldi. Bu ses ortamdaki herkesin kulaklarına gelirken, gökyüzünde esen rüzgarla beraber kayboldu.  

  

''Komutan.'' Korumalar gözle görülür bir şekilde rahatlamıştı. İçlerindeki korku bu ses ile baskılanırken ellerindeki silahları çifte doğru tuttular. 

  

''Rapor.'' Ses tekrar ortaya çıktı ve kayboldu. 

  

''K-Kahraman Katili. Burada.'' İçlerinden daha yüksek yetkili olan biri öne çıktı ve rapor vermeye başladı. Ancak gardı indirilmemişti. Gözünün kenarıyla Erthyo'ya bakarken eli silahındaydı. 

  

Ortama sessizlik çökerken rüzgarlar daha seri ve şiddetli esmeye başladı. Rüzgârın kendisi kızgınlığı belirtiyormuş gibiydi. 

  

''Neden geldin Kahraman Katili?'' Ses Erthyo'nun kulaklarına geldi. Soğuk bir sesti. Buzlu soğuk değildi fakat soğuk esinti gibiydi, kişiyi içten ürpertiyordu. 

  

''Turnuvaya katılmak için.'' Basitçe cevapladı. 

  

Tekrar sessizlik ortama hâkim oldu. Korumaların silah tutan elleri terle kaplanmıştı, geçiş yerindeki kadın ise çoktan kenara çökmüş gözyaşlarıyla titriyordu. 

  

''Kim olursa olsun ya da ne olursa olsun, hangi tarafta olduğuda fark etmez. Eğer turnuvaya katılmak istiyorsa parasını verdiği sürece istisnasız geçecektir.'' Ses tartışmayı bitirirken, yok olmadan önce Erthyo'nun kulaklarında tekrar belirdi. 

  

''Bunu demiş olsam bile turnuva alanının içinde kafana göre davranamaz, istediğin kişiyi öldüremezsin. Bu sen olsan bile kurallara uymak zorundasın.'' Ses rüzgarla beraber dağıldı. Ortamdaki sert esinti yok oldu 

  

  

Erthyo ve Qian mızraklarını geri çektiler. Erthyo içeride titreyen kadına döndü ve konuştu. 

  

''Turnuvaya katılmak istiyoruz. Lütfen işlemleri yapın.'' Daha fazla zaman kaybetmek istemiyordu.  

  

''E-E-Elbette.'' Kadın korkudan solarken, kendini ilerlemek için zorladı. Eline iki turnuva formu, iki giriş belgesi ve iki token aldı. 

  

''H-Hanımefendi girecekti değil mi?'' Saygıdan kusur etmeden, elinden geldiğince sakin bir sesle sordu. Ancak çarpık gülümsemesi onu ele veriyordu. 

  

''H-'' Qian reddetmek istedi ancak Erthyo o konuşmadan araya girdi. 

  

''Evet girecek.'' Erthyo Qian'ın gücünü görmemişti. Ona küçük yardımlarda bulunsa da hiç gerçek bir savaş yapmamıştı, belki de gücü yoktu.  

  

Erthyo bu turnuvayı bunu görmek için kullanmak istiyordu. Eğer gücü yoksa ona güç kazandırmak için elinden geleni yapacaktı. Sonuçta her tarafı düşmanlarla kaplıydı ve her zaman kadınlarının yanında olamazdı, onlarında kendilerini koruması gerekiyordu.  

  

Eğer gücü var ise tam gücünü göstermesini sağlayacaktı.  

  

Qian kaşlarını çattı. Ancak bir şey söylemedi. Erthyo'nun niyetini anlamıştı ve buna karşı çıkmadı. Sonuçta gerçek gücünü söylememesi onun suçuydu.  

  

Kadın kafasını salladı ve birkaç soru sorarak formu doldurmaya başladı.  

  

''Güç seviyeniz...'' 

  

''Özel Enerjiniz var mı?'' 

  

''Kullandığını silahlar...'' 

  

''Yaş...'' 

  

Soruları art arda sıraladı. Son sorudan sonra iki belgeye de damga bastı. Daha küçük ve parlak bir damgayı ise tokenlerin üstüne bastı. Ardından ikiliye verdi. 

  

''Bu kağıtları her zaman yanınızda bulundurun. Ayrıca üstündeki kuralları okuyun. Tokenler turnuvadaki kimliğinizi temsil edecektir, her zaman yanınızda bulundurun. Son olarak turnuvanın ilk etabı yarım saat içinde başlayacaktır. Bu yüzden şimdiden turnuva alanına gitmeniz gerekiyor.'' Kadın bazı bilgileri açıklarken eski profesyonel haline geri döndü. 

  

Erthyo kafasını salladı. Ardından turnuva parasını ve giriş parasını ödedi ve Qian'la beraber içeri girdi. 

  

''Fiyuvvv...'' Kadın Erthyo gittiğinde daha fazla ayakta duracak gücü kendinde bulamadı. Yere çöktü ve derin nefes almaya başladı. 

  

İşte Erthyo'nun oluşturduğu etki buydu. Erthyo bilmese de yaptığı ün bu dünyadaki tüm insanların ondan korkmasına neden olmuştu. Sürekli gelen bilgi akışı yüzünden ve kahramanların ve prenseslerin başlarına gelenlerin duyulması yüzünden Pylos Dünyasının insanlarının, Erthyo'ya karşı kemiklerin derinliklerine işlemiş bir korku inşa edilmişti.  

  

  

  

  

  

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr