126.Bölüm Tanışma Yemeği

avatar
1470 9

İnatçı Yükselen - 126.Bölüm Tanışma Yemeği


Sabah olduğunda Erthyo iyi bir banyo aldı. Asıl görünüşüne geçti ve aynaya bakmaya başladı.

‘’Saçlarım cidden çok uzamış. Kessem mi?’’ Beline gelen saçlar şu an kalçasına kadar geliyordu. Kılık Değiştirme Tekniğinden sonra bedeni üzerindeki kontrolü sınıra dayanmıştı, istese saçını kısaltabilir ya da uzatabilirdi.Ancak boydan bakınca gerçekten güzel göründüğüne karar verdi.

‘’Yok ya. Kesmeye gerek yok, böyle iyi. ‘’Erthyo üstünü giyindi ve Draga dönüştü.

Bugün takımın tanışma yemeği vardı ve [Göğün Okyanusu Oteli]’nde yapılacak yemekte Kılıç Ülkesinin takımındakiler birbirleriyle tanışıp, kaynaşabilecekti. Erthyo 1. seçilen olarak en son gitme ayrıcalığına sahipti, tabii ki Prensesten önce gelmek zorundaydı.

Erthyo kendine özel yapılmış giysiyi giymeye karar verdi.

Bu tür dünyalarda, [Dünya]’nın aksine, özel etkinliklerde 2 giysi giyilirdi, ki bu giysiler genelde hiyerarşiye göre belirlenirdi.

Eğer gideceğiniz yerde güç sizin elinizde ise oraya cübbeler ile gidilirdi. Bu cübbeler özel kumaşlardan yapılırdı, özel işlemeler üstünde bulunur ve gayet rahattır. Bunun anlamı ise, ‘’sizi bir tehdit olarak görmüyorum o yüzden bu kadar rahatım’’dır.

Gittiğiniz yerde güç karşı tarafta ise özel smokinler giyilirdi, bu smokinler özel boyut büyüsü yapılarak dikilirdi ve içinde ağır zırh giysen bile dışarı göstermez. Ancak bir Cübbede bu mümkün değildir. Çünkü cübbeler özel bir şirketten gelir ve bu şirketin ilkesi ‘’Sade Cübbe’dir.

Bu ilkenin çıkışı aslında çok basittir. Güçlü bir kişinin giydiği bir cübbede özel bir eklentiye gerek olmaz. Zayıf korktuğu için özel giysi giyer, Güçlü güçlü olduğu için sade giyinir.

Erthyo özel yapım cübbeyi hızlıca giydi. Bu cübbe gök mavisi rengindeydi ve etrafında Okyanus Ejderhaları işlenmişti, kollara doğru genişliyordu ancak Erthyo’nun Drag haline tam uyuyordu.

Ayak kısmında ise özel Buz Ankaları vardı. Anka güzellik açısından 1 numara olan ırktı ve gösteriş yapmak için en uygun canlıydı.

Erthyo cübbeyi giyince resmen asil bir genç aurası yaymıştı. Kendisi bile aynadaki kişiyi tanıyamamıştı.

‘’Çok güzel görünüyor. Ayrıca çok rahat. Hep bunu mu giysem acaba.’’ Ancak Erthyo’nun bu bilgilerden haberi yoktu, önemsemiyordu da. O sadece rahat olduğu için bile her yere böyle gitmeyi planlamaya başlamıştı.

Ayrıca bilinmeliydi ki bir cübbe ile etrafta dolaşmak orada ki tüm ustalara bir hakaretti.

Erthyo bir çocuk bedeninde olduğu için çocuk gibi davranmaya karar verdi. Ellerini kaldırdı, cübbenin koştuğunda oluşan rüzgarla uçmasına izin verdi.

Gölgelerden birkaç gözün onu izlediğini fark etse de pek umursamadı ve koşmaya devam etti. Hiçbirinden düşmanlık sezmediği için bir sorun yoktu.

‘’Sizce kim olabilir? Bu kadar cüretkar…’’

‘’Bence önemli birinin oğlu, baksana çok genç.Kuralları bilmediği için bu seferlik gitmesine izin verelim.’’

‘’Bu seferlik mi? Saçmalama. Şu sıralar 200.kat için toplanan kişileri görmedin mi? Bir dahaki sefere ona saldırırsan ve prens ya da prenseslerin, en kötüsü kahramanlardan birinin kardeşi çıkarsa sorumluluğu alabilir misin?’’

‘’Bu…’’

‘’Tamam, şimdilik boş verin. Daha fazla bu konuyu düşünmeyin. O sadece bir çocuk, ailesinin gücü ile hava atması normal.’’

Gölgeler ardındaki gözler dağıldı. Hepsi yüksek seviyelerde olduğu için etraftaki kimse onları fark etmemişti.

**

Erthyo Ruhuyla içeri taradı. Gelmesi gereken herkesin geldiğini, Kızların ise üstte beklediğini gördü.

Girme sırası kendine geldiğini görünce ilerledi ve kapıyı açtı.

Odada ki bütün bakışlar üstündeydi. Kıskanç, şaşkın, imrenme ve savaş arzusu gibi duygular vardı. Herkes Erthyo’nun yaydığı hava ile şaşkına dönmüştü

Erthyo yüzüne masum bir gülümseme yerleştirdi ve kendine ayrılan masaya doğru yürüdü. 1.olduğu için Prensesle aynı masaya oturma hakkı kazanmıştı.

Masa diğelerinden biraz daha uzaktaydı, ayrıca yapıldığı malzemelerde tamamen farklıydı. Kişinin zihnini rahatlatan bir koku yayan [Tanan Odunu]’ndan yapılmış olan masa ve sandalyeler ve [Orman Mağarası Örümceği]’nin ipliklerinden yapılmış masa örtüsü ile kaliteli bir yemek imkanı veriyordu.

Erthyo adının yazdığı sandalyeye oturdu ve etrafı incelemeye başladı.

‘’Garip, Neden kimse içindeki gizli yaraların farkında değil?’’Etrafta gizli yarası olmayan kimse yoktu. Burası A seviye maceracıların olduğu yerdi, hatta Mira ile aynı anda gelecek birkaç S seviyede vardı ve buradaki herkes ölümle yaşam arasında gidip gelmişti ve içsel yaraları olması normaldi.

Ancak Erthyo’nun anlamadığı, sanki hiç kimse içsel yaralarının farkında değildi. Gülerek yemek yemeye devam ediyorlar, birbirleriyle şakalaşıp, 200.Kat hakkında konuşuyorlardı. İçsel yaralarından dolayı yüzü seğirenler, dişini sıkıp konuşmaya devam edenler olsa da hiçbiri bunun nedenini bilmiyor gibiydi.

Erthyo hızlıca kendine bir şeyler söyledi. Buraya gelirken hiçbir şey yememişti ve karnı zil çalıyordu.

Garsonlar hızlıca Erthyo’ya yemek getirmeye başladı. Erthyo’nun yarışmayı kazanan ve A sınıfların 1.si olduğu bildirilmişti ve özellikle Prenses tarafından iyi karşılanması emredilmişti.

Minator etinin yumuşak, az kaslı tarafından yapılan Tütsülenmiş Et, Canlılığı arttıran otlarla harmanlanmış Kibonom eti, Harpie yumurtasından bir omlet, Özel otlardan oluşmuş bir salata ve Dünya Ülkesinde yeni üretilmeye başlayan gazlı içecek [Gazoz] gelmişti.

Erthyo sofra adabına hakim birisiydi,buradaki herkes öyleydi, ancak kimse Erthyo’nun nasıl bu kadar hızlı yiyebildiğine şaşırmıştı. Eti kesip, çatalla alıp, ağzına atıyordu. Gayet normaldi ancak izleyenler tabağa baktığında etin yarısı çoktan gitmiş oluyordu.

Erthyo yemeği yemeye devam etti. Etler yumuşacık ve sulu, Harpie yumurtası tatlı, salata  ise özel sosla hazırlandığı için güzel bir tadı vardı.

‘’Gulp…Gulp…Gulp…Puhaaaa…Gazoz içmeyi cidden özlemişim.’’Erthyo bardağı kafasına dikti. Bütün gazozu içmeyi bitirince yenisini kattırdı.

‘’Prenses Mira Ekselanslar, Bayan İreny, Bayan Ermy ve 4 S seviye maceracı teşrif etmiştir.’’

Merdivenleri koruyan şovalyeler seslerini mana ile güçlendirip bağırdı.

Erthyo merdivenlere doğru kafasını çevirdi.

Mira Mavi saçlarını vurgulayan beyaz bir cübbe giyiyordu, saçları anka şekilleri ile süslenmiş bir toka ile bağlıydı, yüzünde hiç makyaj yoktu fakat güzelliği bu açıklığı kapatıyordu. Ayağında mavi topuklular ile çok güzel gözüküyordu.

Ermy’nin siyah saç ve tacını vurgulayan, siyah bir cübbesi vardı. Pamuk gibi yumuşak teniyle ve süt gibi beyaz teni ile zıtlık oluşturuyor, aynı zamanda çekici bir görüntü bırakıyordu.

İreny ise Yeşil saçları ile uyumlu yeşil bir cübbe giyiyordu. Saçları bir nehir gibi beline akıyor, sivri uçlu kulakları bu portreyi tamamlıyordu. Gökyüzü gibi mavi gözleri ise etrafa bakıyor ve birisini arıyordu.

Yanlarında 2 erkek 2 kadın vardı ve aşağı doğru geliyorlardı.

Erthyo kafasını salladı ve yemeğe devam etti. İsterse bundan daha iyilerini de görebilirdi bu yüzden pek ilgisini çekmemişti fakat onları övmeyi de unutmayacaktı.

Mira ve Ermy geçtikleri yerde etraftakilerle konuşuyor ve onların morellerini yükseltiyordu. İreny Ermy’i yakından takip ediyor ve sessiz durup etrafa bakıyordu.

4 Kişi ise kibir ve küçümseme dolu bakışlarla arkalarında yürüdüler. S seviye maceracı olduklarından diğer maceracılara karşı iyi davranmıyor ve onları küçümsüyorlardı.

7 Kişi sonunda Erthyo’nun oturduğu masaya geldi. Mira, Ermy ve İreny Erthyo’nun durumunu görünce kıkırdadılar ve yerlerine geçirip oturdular.

S seviye iki kız ve iki hançeri olan, yüzünü bir bezle kapatmış, suikastçiye benzeyen adamda pek kafasına takmadı ve yerlerine oturdular.

Ancak sırtında kılıç olan, siyah saçlı adam bu olayı görünce sinileri bozuldu. Küçümseme dolu bir sesle Erthyo’nun yanına gelerek bağırdı.

‘’Hey Sen!! A Seviye! Burası yemek yemek için bir yer değil.’’

Erthyo bunları duyunca yemeği bıraktı. Aptala bakar gibi adama baktı ve konuştu.

‘’Adın ne?’’

‘’Öğrenmeye layı-‘’

‘’Boş yapma ve söyle.’’

‘’Alvin.’’ Alvin hakarete uğradığı için dişlerini sıktı ve konuştu fakat Mira burada olduğu için kendini tuttu.

’Alvin burası otelin bir şeyler yemek için olan bölümü ve bunun adı ‘’Tanışma Yemeği’’. İsminde bile yemek geçen bir şeyde nasıl bir şeyler yenmez?’’ Özellikle tanışma yemeği kısmını vurguladı ve adama daha fazla bakmadan önündeki çorbayı içmeye devam etti.

Mavi renkli bir çorbaydı, Erthyo ilk başta biraz ön yargılı davranmıştı fakat gayet güzel bir çorbaydı, Yeryüzü bitkileri ile yapıldığından, rengi maviydi. En harika kısmı ise mana yenileme hızını 24 saatliğine 2 katına çıkarıyordu.

Erthyo tam kaşığı kaldıracaktı ki kafasının arkasından bir baskı hissetti.

Bam!!!

‘’Sana burada yemek yenmez demiştim. Bir şeyler yemek istiyorsan, çık başka yerlerde ye.’’

Etraftaki herkes sesin geldiği yere baktılar. Kızlarda kendi aralarında konuşuyordu fakat bu sesten sonra sesin geldiği yere bakmak zorunda kaldılar.

’Yemek istemiyor muydun? Al istediğin kadar ye’’

Alvin Erthyo’nun kafasını tabağa geçirmişti. Tabak kırılsa bile kafasını bastırmaya devam ediyordu.

‘’Bana cevap vermeye cüret ediyorsan acısını da çekeceksin.’’ Alvin içinden düşündü.

Erthyo bir süre hareketsiz kaldıktan sonra kafasını baskıya rağmen yavaşça kaldırdı.

Aynı anda tüm salon buz gibi bir hava ile doldu. Kırmızı bir sütun Erthyo’dan çıkarak etraftaki maceracıların nefes almasını zorlaştırdı.

Öldürme Niyeti! Hem de çok güçlü bir Öldürme Niyeti!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44302 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr