43.Bölüm | Bilinmeyen-3

avatar
526 4

İlahi Dilek - 43.Bölüm | Bilinmeyen-3


"Olamaz! Olamaz! Daha hızlı olmalıyım!"

Koito, tapınaktan çıktıktan sonra ormanlık alana doğru tüm gücüyle koştu. Normal şartlar altında rakibi ile savaşmak ona gurur kaynağı olurdu ama şuanda durum farklıydı. Karşısındaki rakibi, Koito'ya oranla ezici bir güç farkına sahipti.

"Şurayı da geçebilirsem izimi kaybettiririm ve..."

Kieecchhkkk!!!!

Devasa boyutlardaki canavar elindeki kocaman kılıcını havaya kaldırdı. Göğsünde kazılı olan 'A' harfi mor bir ışıkla parladı.

Wuhooop!

Canavar, elindeki devasa boyutlardaki kılıcı tüm gücüyle zemine doğru indirdi ve havayı keserek çok güçlü bir rüzgar saldırısı yarattı.

WUHOOOOSSSHHH!

Canavarın yarattığı rüzgar saldırısı, belirli bir düzlemde ilerledi ve Koito'nun önündeki zemini, bitkileri ve ağaçları tek seferde biçip geçti.

"WUAAAHH!"

Koito, önünde duran çatlaklarla dolu zemindeki parçalara ayrılmış büyük taşları ve param parça olmuş ağaçları görünce dehşete düştü. Karşısında duran bu korkutucu manzara, rakibi ile onun arasındaki güç farkını gösteriyordu.

"HUUUAAAAAAKKKK" 

Canavar kulak zarını patlatabilecek bir güçle kükredi. Canavarın bedeninden kırmızı dumanlar yükseliyordu.

"Büyü enerjisi mi sızıyor?"

Canavar, bacakları ile zemine baskı uygulayarak kendisini ileriye fırlattı. Betonla kaplı zemin bu baskıya dayanamadı ve zeminde yüzlerce çatlak oluştu.

Koito, ona doğru yüksek hızda uçarak gelen canavardan kaçabilmek için yeniden tüm gücüyle koşmaya başladı. Az önce canavarın saldırısı ile yıkılan alandan geçti ve yeniden ağaçların arasında dolanarak izini kaybettirmeye çalıştı.

Bu sırada canavar, Koito'nun az önce durmakta olduğu bölgeye çakıldı. Kendisini fazla hızlı bir şekilde fırlattığı için yumuşak iniş yapamamıştı. Bu saçma olay Koito'ya kaçması için ekstra zaman kazandırdı.

Canavar, çakıldığı yerden kalktı ve kükredi. Koito fazlasıyla uzaklaştığını ve izini kaybettirdiğini düşünüyordu ama bilmediği bir şey vardı.

Canavar keskin koku alma kabiliyetini kullanarak Koito'nun bulunduğu yeri tespit etti. Tekrardan zemine kuvvet uyguladı ve yukarı zıplayarak kendisini ileriye attı. 

Koito'nun bulunduğu yerden sadece birkaç metre geriye iniş yaptı. Bu sefer daha az kuvvet uyguladığı için yumuşak bir iniş yapmıştı.

Koito ağaçların arkasına saklanarak ilerlemeye çalışıyordu ama gücü ölçülemeyecek kadar korkunç olan canavar elindeki kılıçla her ağacı tek tek kesiyordu. İkisi arasındaki mesafe hızla kapandı. 

"Sanırım yapabileceğim başka bir şey kalmadı."

Bir ağacın arkasına saklandı ve canavarın yaklaşmasını bekledi. Canavar bu ağacıda kılıcı ile kestiği anda Koito saklandığı yerden çıktı ve elinde tuttuğu üç kırmızı taşı canavara fırlattı.

BOOM!

BOOM!

BOOM!

Kırmızı taşlar canavarın çeşitli yerlerinde patladı. Koito bu fırsatı kullanarak canavarın gövdesine saldırı yaptı.

"AAAHHH! Bunu hakkettin!"

Kılıcını canavarın gövdesini kesmek için salladı ama canavarın sert derisi üstünde sadece küçük bir çizik oluşturabildi.

"Siktir!"

Koito'nun bu saldırısı canavara sadece küçük bir sinek ısırığı gibi hissettirdi. Canavar, karşısındaki çirkin sineği parçalamak için sağ bacağıyla Koito'ya tekme attı.

"WUAHHKK!"

Koito ağız dolusu kan kustu ve metrelerce uzağa fırladı. O kadar hızlı fırladı ki çarptığı iki tane ağacın gövdesini parçaladıktan sonra sert bir kayaya çarparak durabildi. Onun durmasını sağlayan kaya bile çatlaklarla doldu.

"OOGHKK!"

Midesindeki her şey kanla beraber dışarı çıktı. Canavar ona yaklaşana kadar birkaç tane yeşil taş ile kendisini ayağa kalkabilecek kadar iyileştirmeyi düşünüyordu ama canavar, onun düşündüğünden daha hızlı koşuyordu.

"Tek çarem kaldı."

Boynunda asılı olan kolyeyi eliyle tuttu ve canavara doğrulttu.

"Lütfen! Saklı Gerçekliğin Gözü bana yardım et!"

[Saklı Gerçekliğin Gözü: Aktif]

Kolyenin ortası turuncu bir ışıkla parladı. Koito'ya doğru koşmakta olan canavarın etrafı saniyeler içinde turuncu bir küreyle kaplandı.

[Esrarengiz Gerçeklik Yeteneği: Aktif]

"Evet! Bu bana biraz zaman kazandırabilir."

Bu kolyeyi bulduğundan beri sadece bir kez kullanmayı başardığı halüsinasyon yeteneğini bir kez daha kullanmayı başarabilmişti.

Bu yetenek, karşısındaki rakibin gerçeklik dışı bir alana hapsolarak sahte görüntüler görmesini sağlıyordu.

Canavarın ne gördüğüne gelecek olursak...

Etrafını saran yüzlerce Koito figürü ona meydan okuyordu. Hepsiyle tek tek savaşması ne kadar mantıksız gözükse de canavar savaşın ortasındayken bunu düşünmekten acizdi. Üstüne gelen her Koito'yu kılıcı ile keserek çıkışa ulaşmayı hedefliyordu.

Bu sırada Koito yeşil taşları kullanarak bacaklarını iyileştirdi ve zorlanarak da olsa yürüyerek olabildiğince uzaklaşmaya çalıştı.

***

"Diğerleri nerede?"

Başmelek, önünde duran beş tane küçük meleğe benzer canlılara bakıyordu.

"Cevap verin! Diğer mini melekler nerede?"

Mini meleklerin hepsi mahcup bir şekilde başlarını eğiyordu. Ne kadar pişman oldukları rahatlıkla anlaşılıyordu.

Sıranın en başında duran mini melek, başmeleğin sorusuna cevap verdi.

"Bilmiyoruz efendim. Arkalarında hiçbir iz bırakmadan yok olmuşlar. Onları saatlerce aradık ama bulamadık."

Teni solmuş, bedeni iyice zayıflamış ve neredeyse yüz yaşındaki bir dedeyi andıran başmelek, sinirlerine hakim olmakta zorluk çekiyordu.

"Ne yazık ki onlara bende ulaşamıyorum. Kutsal kristal üzerindeki kontrolüm zayıfladığı için onların yerini bulamıyorum."

"Efendim bedeniniz çok kötü gözüküyor. Lütfen dinlenmeye çalışın. Eğer normalden daha önce yok olacak olursanız..."

Başmelek elini havaya kaldırdı ve mini meleği susturdu.

"Biliyorum. Bu garip olaylar yüzünden İlahi Dilek oyununu bir süreliğine durdurmayı denedim ama Kutsal Kristal bana cevap vermedi."

Tüm mini meleklerin yüzü tedirgin ve şaşırmış bir hal aldı.

"Kutsal Kristal döngüyü sorunsuz bir şekilde devam ettiriyor ama yeni emirlerime karşılık vermiyor."

Görevi Kutsal Kristal'i yönetmek olan bu ulu varlığın görevini yapamıyor olması ne anlama geliyordu?

Bedeni ölmeye çok yaklaştığı için miydi? Yoksa Kutsal Kristal'in son zamanlarda garip hareketler yapmasının başka bir nedeni mi vardı?

"AHHAHAH! Buraya kadar kolay bir şekilde girmeyi beklemiyordum."

Tüm mini melekler korkuyla arkalarına döndü.

Odanın zeminine yayılan siyah duman bir araya gelerek bir kadın görüntüsü oluşturdu.

"Sende kimsin? Buraya nasıl girdin?" En başta duran mini melek, öfke dolu sözcüklerle gölge kadına sordu.

"Başmelek hiç iyi gözükmüyorsun. Yoksa alemler arasında oluşturduğum delikler seni çok mu yıprattı?"

"Demek Kutsal Kristal'in kontrolden çıkmasına neden olan sendin. Bu işi çözüme kavuşturduğumda seni ölüme mahkum edeceğim!"

Kadın iki elini yana doğru açtı ve kahkahalar eşliğinde konuşmaya çalıştı.

"AHAHHAHAH! Gerçekten bunu yapabilecek kadar ömrün kaldı mı?"

Mini meleklerin elinde büyü enerjisinden yapılma mızrak oluştu. Hepsi senkronize bir şekilde mızrakları gölge kadına doğru fırlattılar.

Mızraklar, gölge kadının içinden geçti ve zemine çarptı.

"Sizi enayiler! Bu beden gerçek değil, sadece bir buhar. Görünen o ki diğer arkadaşlarınızı avladığım gibi sizi de avlamam gerekiyor."

"Seni şerefsiz! Kardeşlerime ne yaptın?! Seni bulup geberteceğim!!"

"Onları biraz hırpaladım, hepsi bu kadar. Bazılarının kanatlarındaki tüylerle yumuşak yastıklar yaptımda diyebiliriz."

Kadının yüzündeki tiksindirici gülümseme bir an bile bozulmadı.

"Senin gibi rezil bir insanı nasıl gözümden kaçırdım bilmiyorum ama hedefine ulaşamaman için elimden geleni yapacağım!"

"İnsan mı? Ne insanı? Ben insanlığımı geride bırakalı yüzyıllar oldu. Ben hedefime ulaşana kadar sen ve bu saçma oyunun katılımcıları birer birer öleceksiniz. Bu yüzden böyle boş laflar söylemene gerek yok başmelek." 

Başmelek, Kutsal Kristal'in üstünde duran elini havaya kaldırdı. Eli bembeyaz bir ışıkla kaplandı ve ışık büyüyerek tüm odayı kapladı.

WUUHUUUWWW!

Işık söndüğünde gölge kadın ortadan yok olmuştu.

"Onu dışarı attım ve odanın dışına bariyer koydum. Bu bariyer onu bir süre buradan uzak tutar."

Başmeleğin bedeni bu büyüyü yapmasından sonra daha da inceldi ve teni daha da solgunlaştı.

"Siz mini melekler anormal olayların yaşandığı yerlere gidip araştırmalar yapın. Bu oyunu bitiremediğim için sizlerin katılımcıları kontrol etmesini istiyorum. Edindiğiniz tüm bilgileri bana ulaştırın."

Hepsi aynanda "emredersiniz" dedi. Mini meleklerin hepsi birer birer yok oldu ve başmelek oda da tek başına kaldı.

"Belki de en büyük hatayı ben yapmışımdır?" 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44369 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr