30.Bölüm | Kan Sarhoşu - 6

avatar
400 2

İlahi Dilek - 30.Bölüm | Kan Sarhoşu - 6


"AHHKK!!"

Rayomi kanlar içinde kalmış sol omzunu tutarken geriye savruldu. 

Rakibi olan Jinso, Harpe adı verilen Perseus'un güçlü kılıcını kullanarak büyük bir ustalıkla savaşıyordu.

Kılıcın gücü, Jinso'nun savaş becerileri ile birleştiğinde ortaya yenilmez bir savaşçı çıkıyordu.

Rakibinin hiçbir zayıf yönü olmaması Rayomi'nin karşı saldırı yapmasına engel oluyordu. Tek yapabildiği şey kendisini rakibinin saldırılarına karşı korumaktı.

Jinso'dan sızan öfke ve öldürme arzusu yüzünden bacakları hatta kaşları titriyordu.

Kılıcını bedeninin bir parçası gibi kullanan bu adama karşı hiç şansı var mıydı?

Savaşmayı ve birilerini öldürmeyi eğlenceden ibaret gören bu adama nasıl zarar verebilirdi?

'...Hiçbir yolu yok. Ona karşı duramıyorum.'

Rakibini yenmesi mümkün değilse ve ölmek istemiyorsa yapması gereken şey kaçmak değil miydi?

Rayomi bu seçeneği de düşünmüştü ama Oliva'yı da kurtarıp kaçması imkansızdı. Rakiplerinin baskılayıcı gücü karşısında tek başına kaçmaya çalışsa bile başarılı olma ihtimali çok düşüktü.

Boş zamanlarını değerlendirip çalışmadığı için bir kez daha pişman oldu. Biraz daha çabalamış olsaydı şuan ki durum daha farklı olabilirdi.

Oliva'nın durumu da Rayomi'nin durumundan farksızdı. 

Üst üste aldığı zincir darbelerinden dolayı bedeni yaralarla kaplanmıştı. Kaçmak istese bile bunu yapacak gücü yoktu.

Saldırı yapmaktan çok savunma yapıyordu. kesinlikle kendi isteğiyle değil, rakibi onu, bunu yapmaya zorluyordu.

'Rayomi ile yan yana gelebilirsek...'

Rakipleri bireysel olarak güçlü olsa da takım çalışmasına uygun güçlere sahip değildi. Onların aksine Oliva ve Rayomi, birbirlerinin eksikliklerini tamamlayacak güçlere sahip oldukları için ekip çalışmasında onlara karşı üstün gelebilirlerdi.

'Eğer ayrı ayrı savaşmaya devam edersek öleceğiz.'

İkisi de bu durumun farkındalardı ama birbirlerinin yanına gitmek bir yana, hareket edecek kadar gücü zor buluyorlardı.

Oliva menzilli saldırılar yaparak rakiplerine karşı üstünlük kurabilirdi ama uzun menzilli saldırıları aktif etmek için gereken zamanı bulamıyordu. Seira'nın ardı arkası kesilmeyen saldırıları, Oliva'nın menzilli saldırılar yapmasına engel oluyordu.

"Yolun sonuna geldin küçük kahpe."

Oliva yeterli güce sahip olmasa da Seira'dan üstün olan zekası sayesinde rakibinin çeşitli yerlerine zarar verebilmişti.

Seira azımsanmayacak kadar çok yaralandığı için gururu ayaklar altına alınmış gibi hissediyordu. 

Oliva asasını salladı ve güçlü bir rüzgar büyüsü yaptı. 

Saldırıları Seira'ya ulaşmadığı için bu sefer hedefi Seira değildi. Üstüne gelen zincirleri rüzgar büyüsü ile ters yöne savurdu ve tüm gücüyle Seira'ya doğru koştu.

Rakibine çok yaklaşırsa sıkıntı yaşayabilirdi ama çok uzakta kalırsa da sıkıntı yaşayacaktı.

Güçlü büyülerini kullanabilecek kadar yaklaştıktan sonra asasının ucundan alev püskürtecek bir büyü yaptı.

Seira elinde tuttuğu zinciri bir daire oluşturacak şekilde salladı ve alevlerin ona zarar vermesini engellemeye çalıştı.

Yaptığı hamle başarılı olsa da alevler bedenine ufak dokunuşlar yapmıştı. Vücudunun çeşitli yerlerinde ufak yanıklar oluştu.

Alev saldırısı etkili olmuş olsa da Oliva'nın asıl amacı bu değildi. Alevlerin yarattığı kargaşadan yararlanarak hızlıca Seira'nın yanına koştu.

Seira, kızın ona doğru koştuğunu gördü ve elinde tuttuğu gürzü kıza doğru savurdu.

Oliva gürzü atlatabilecek kadar hızlı değildi, bu yüzden sağ tarafındaki duvara doğru rüzgar büyüsü yaparak kendisini kenara itti.

Seira'nın saldırısından kurtuldu ve çevik bir hamle yaparak asasını Seira'nın kafasına savurdu.

Asası sertleşti ve demir bir sopadan daha sert oldu. 

"Seni lanet-"

Seira bağırmaya çalıştı ama ağzına gelen sert darbe ile susturuldu.

Saldırı o kadar sertti ki Seira ağzından kanlar fışkırarak geriye yuvarlandı.

'Diş... Dişlerim kırıldı. Konuşamıyorum.'

"Sonunda seni susturmayı başardım."

Oliva yüzünde sinsi bir sırıtmayla Seira'ya baktı. 

Seira bu rezil duygunun bedenine yayılmasından nefret ediyordu. Öfkeyle düştüğü yerden kalktı.

Elindeki zinciri daha bilinçli bir şekilde sallayarak, Oliva'yı geri çekilmeye zorladı.

Oliva az önce yaptığı taktiği kullanmayı düşündü ama tereddüt etti çünkü Seira gibi biri aynı hatayı iki kez yapmazdı.

***

Rayomi güçlü algısını ve çevikliğini kullanarak Jinso'nun hızlı saldırısından kaçındı. Belki de bir saniye gecikseydi kafası ile gövdesi birbirine veda edebilirdi.

'Yaklaşamıyorum.'

Gücü hızla tükeniyordu. Hızlı koşuyu aktif etse bile Jinso'ya zar zor yetişebiliyordu.

Kılıcını ustalıkla savuran birisine karşı ne kadar ayakta durabilirdi? 

Hayır, şansı olmasa bile pes edemezdi. 

Buraya kadar ağlamak için gelmemişti. Sonuna kadar savaşmak ve kazanmak için çabalamıştı.

Kılıcına odaklandı ve büyülü enerjisini aktardı. Elinde var olan tüm güçleri kullanacaktı.

[Hızlı Koşu (Aktif)]

[Silah Güçlendirme (Aktif)]

Karşısındaki seri katilin kana susamışlığı onu her ne kadar rahatsız etse de umursamadı. 

Dikkatsizce saldırmamalıydı, bu yüzden zihnini boşalttı ve rakibinin hareketlerine odaklandı.

Ayaklarının altındaki zemin çatladı ve Rayomi saniyeler içinde Jinso'nun önüne fırladı.

'Eskisinden daha hızlı!'

Jinso, Rayomi'nin hızına adapte olabiliyor olsa da rakibinin her seferinde daha da hızlanması onu rahatsız ediyordu.

Kılıçları havada sayısız kere çarpıştı. Her çarpışmada kuvvetli bir rüzgar esti. 

İki kılıçta göz alıcı derecede parlıyordu. Sayısız kıvılcım etrafa saçıldı.

Rayomi büyülü enerjisinin hızla azaldığının farkına vardı. Daha güçlü saldırılar yapabilmek için harcadığı enerji ölçülemeyecek kadar çoktu.

Jinso yüzündeki sırıtmayı bozmamış olsa da düşünceleri hiçte mutlu değildi. O da her geçen saniye daha da zayıflıyordu.

Karşısındaki çocuğa oranla gücü baskın olabilirdi ama hız konusunda onun kadar iyi değildi. Rayomi'nin hızına yetişebilmek için harcadığı büyülü enerjisi ona büyük sıkıntı yaratıyordu.

Harpe isimli kılıcına çok büyük oranda büyülü enerji aktardıktan sonra kuvvetli bir saldırı yaptı.

Rayomi çevik hareketleri sayesinde saldırıyı savundu ama geriye doğru fırlamasına engel olamadı.

Geriye fırlamış olsa da öfkeli bakışlarını Jinso'dan uzaklaştırmadı. 

"YAAAAHH!!"

Oliva'nın acı içinde çığlıkları duyuldu. Bu çığlık Rayomi'nin kulaklarında sayısız kere çınladı.

Bir seri katili anımsatan öldürme arzusu, Rayomi'nin vücudundan fışkırdı.

Rayomi büyülü enerjisindeki farklılığı hemen sezdi.

"Bu çocuk! Harcanan sihirli enerjiyi vücuduna geri mi çekiyor?"

Rayomi harcadığı sihirli enerjisini hava yoluyla yeniden bedenine hapsediyordu. Harcadıklarının tamamını toplayamıyor olsa da yarısından fazlasını yeniden toplayabiliyordu.

Yüzünde sinsi bir sırıtış oluştu.

"İşte buna 'Hırs' diyoruz."

Rayomi, dört numara ile yaptıkları antrenman sırasında bir şey fark etmişti.

***

"Kalan son puanımı da 'zeka' kategorisine verdim."

Rayomi ve dört numara birbirlerine şaşkınlıkla baktı. Rayomi, Oliva'nın neden bahsettiğini tam olarak anlayamamıştı.

"Ne? Bende 'zeka' yazan bir kategori yok. Güç, çeviklik, dayanıklılık, beceri, hırs ve algı kategorileri var."

Dört numara hem Oliva'ya hem Rayomi'ye hızlı bakışlar attı.

"Bende de yok. Güç, çeviklik, dayanıklılık, beceri, algı ve gurur kategorileri var"

Hiçbiri durumu anlayamamıştı.

Oliva ortaya bir teori attı ve duruma açıklık getirmeye çalıştı.

"Herkesin kişisel özellikleri farklı olduğu için katılımcı özellikleri de farklı olabilir, değil mi? Başka mantıklı bir neden düşünemiyorum."

Silahları onların kişisel özelliklerine göre seçiliyorsa katılımcı panellerinin de farklı olması pek şaşırtıcı bir durum değildi.

***

Rayomi ağzından kanlar akıyor olmasına rağmen sertçe haykırdı.

"Evet! Benim ayırt edici özelliğim bitmek bilmeyen hırsım. Asla pes etmem, asla bir şeyi yarı yolda bırakmam, asla kaçmam."

Bunca zamandır 'hırs' kategorisinin ne anlama geldiğini neden anlamadığını şimdi fark etmişti.

Hırsını, bitmek bilmeyen inatçılığını göstereceği bir durumla karşılaşmadığı için bu kategorinin işlevini daha önceden görememişti.

Rayomi harcadığı enerjisinin büyük bir kısmının geri geldiğini hissetti.

"Savaş daha yeni başlıyor."

Kararlılığı etrafına korku saçıyordu. Az önce dayak yiyen Rayomi'den eser yoktu.

"Ne yaparsan yap beni yenemezsin. Seni geberteceğim."

Jinso'nun yaydığı öldürme arzusu, Rayomi'nin kararlı ve korkutucu bakışları tarafından bastırıldı.

Savaşın gidişatı kesinlikle değişmişti.

"Hey!Hey!"

Beklenmedik bir ses duvarların arasında yankılandı. Rayomi bu tanıdık sesin neden burada olduğuna anlam veremedi.

Rayomi ve Oliva'nın bulundukları alanın arasındaki koridorun duvarı çatladı ve tozların arasından iri yarı bir adam fırladı.

"Sizleri kurtarmaya ve intikamımı almaya geldim."

Sesin sahibi, görüş alanını kaplayan toz nedeniyle nereye baktığını bilmiyordu. Karşıdaki duvara doğru konuşurken kimse onu ciddiye alamazdı.

Toz bulutunun yok olmasıyla beraber şaşkın bağırışlar yükseldi.

"Polis bey?"

"Akura!"

"Akura bey?"

"Şerefsiz Akura!"

Rayomi ve Oliva'nın bağırışları soru anlamı taşısa da, Jinso ve Seira'nın bağırışları ölümcül bir tehdit içeriyordu.

Elinde uzun ve güçlü baltası olan iri yarı adam artık kesinlikle bir viking gibi görünüyordu.

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44369 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr