Bölüm 98 - Avcılar (1)

avatar
594 3

Ejdertanrı Efsanesi - Bölüm 98 - Avcılar (1)


Aradan zaman geçti. Hızla sabah oldu ve haberler şehir halkının kulağına gitti. Saldıran dört suikastçı ile de tek başına ilgilenen Jun’un haberi tüm şehri sarmaladı. Şehir halkı zaten Jun’un boş birisi olmadığını bilmesine rağmen, dört kişiyi birden almaları gerçekten etkileyiciydi.


Tüm bunlar olurken ise Satou ve Elisa anca hazırlanabilmişti. İkisinin de yanında neyse ki yedek giysiler vardı da sıkıntı yaşamadılar. Yuzuru ise onları tam çıkarken buldu ve yanlış otele getirdiğini fark ettiği gibi geldiğini, bir şey olup olmadığını sordu.


Satou ona bir başparmak çıkarıp, bir sorun olmadığını ifade ederken, Elisa’nın yüzünde garip bir ifade vardı.


‘Bu bazı şeyleri açıklıyor. Fakat bir gelişimciyi bile etkileyebilmesi… Çok ilginç.’


Tabii Satou’nun doğasından gelen çekiciliğinde etkisi olduğundan haberi yoktu. Gerçi önemli de değildi. Olan olmuştu bir kere. Nedenleri gereksizdi.


Daha sonra zihinsel iletişimle Lucina ile iletişime de geçti. Böylece tüm takım toplandı.


“Peki, şimdi ne yapıyoruz?”


Satou ona bakarak sordu. Konuştukları süre esnasında pasif olarak manasını yenilemiş sayılırdı. Boşuna canavarlar içinde bile bir canavar değildi. Korkunç bir mana yenileme hızı vardı.


Elisa cevap vermeden önce düşündü.


“Hmhm… Şimdilik burası iyi gibi. Yakın zamanda gitmek istediğim bir yer var. Kardeşimden bir iz... Belki orada bulabilirim.”


Satou merakla sordu.


“Orası tam olarak neresi?”


“Orası… Kayıp Ruhlar Bataklığı.”


“Kayıp Ruhlar Bataklığı mı? Orası uğursuz bölge!”


Yuzuru aniden söze girdi. Doğal olarak Satou ve Lucina şaşırdı.


“Nasıl yani?”


“Mor Harmoni Ormanının hemen yakınında dediğiniz bataklık ve orası uğursuzluğuyla bilinir.”


Satou daha da meraklandı.


“Ne gibi bir uğursuzluk bu? Namevtler gibi mi?”


Yuzuru başını iki yana salladı.


“Hayır, ya da evet... Benzerler ama farklı. Detayları bilmiyorum ama aklımda kalan bir masalı çok net hatırlıyorum.”


Satou ve Elisa dikkatli bir şekilde dinlemeye başladılar.


“Oldukça kısa geçeceğim. Bir gün bir adam, sevgilisini aramak için bir bataklığa gitmiş. Fakat orada eşini birinin öldürdüğünü görmüş ve kederinden delirip eşini diriltmek için öldürenin canını kullanmış. Ancak işler istediği gibi gitmemiş. Kadın ölüler âlemine geri dönmek için çığlık atmaya başlamış. Adamsa buna dayanamayıp önce eşini sonraysa kendisini öldürmüş.”


Satou dinlediği masalı kısa olmasına rağmen ilginç buldu. Elisa ise adama biraz acıma hissetti. Yuzuru ise onları gözlemledikten sonra devam etti.


“Fakat büyü hala etkinken bunu yaptığından hem adamın ruhu hem de eşinin ruhu bataklıkta hapis kalmış. Bu iki ölemeyen ruhta zamanla, yaşayanlara karşı nefret besler bir hale gelmiş. Yaşayanları da kendileri çektikleri acıya mahkum etmek istiyorlarmış. Bu yüzden derler ki Kayıp Ruhlar Bataklığına girip, huzurlarını bozarsanız, sizde onlardan biri haline gelirsiniz.”


Satou bu kısa hikâyeyi dinlerken zihninde; daha önce mirastan edindiği namevtlerle ilgili kitaptan bir sayfa belirdi.


“Huzursuz ruhlar ha?”


Satou bunun oldukça ilginç olduğunu düşünüp dudaklarını yaladı. Elisa onun tuhaflığına dikkat etmedi. Bunun yerine ne yapması gerektiğini düşündü.


‘Bu hikâye doğruysa o…’


Elisa’nın kalbi bir an titredi ama hemen sonra sakinleşti. Tüm bu geçtikleri yerler çok daha tehlikelilerdi. Kardeşinin perili bir bataklıkta öleceğine inanmak istemiyordu.


“Her neyse oraya gitmek zorundayım. Benimle misiniz?”


Satou pis bir gülümseme gönderdi.


“Tabii ki! Elisa nereye ben oraya.”


Yuzuru ve Lucina tereddüt dahi etmediler.


“Efendim nereye giderse biz de onla gideriz.”


“Aynı şekilde…”


Lucina’nın sesini sadece Yuzuru ve Satou duydu. Fakat anlam alıcıya net bir şekilde ulaştığı için sorun yoktu.


Elisa gülümsedi.


“Harika. Öyleyse bugün biraz dinlenelim. Satou bize düzgün bir otel bulursan iyi olur.”


Satou onayladı.


“Tabii. Siz takılın. Ben hemen geliyorum.”


Satou hızla kayboldu. Lucina, Yuzuru ve Elisa baş başa kaldılar.


"Anlamıyorum." 


Yuzuru mırıldandı. Elisa anlamadı. 


"Ne oldu?" 


Yuzuru cevap vermeden önce sesini kıstı.


"Yeterince güzel değil miyim? Gözümün önünde herkesle oldu. Ama…" 


Yuzuru böyle bir şey düşündüğü için kendini garip hissetti. Fakat elinde değildi. Roselia ve hemen sonra Rose. Şimdiyse Elisa. Onun eksiği neydi?


Elisa onun niyetini anladı ama yatıştıracak bir şey söyleyemedi. Çok eşlilik mevzusu zaten onu rahatsız ediyordu. Onun böyle bir şey düşüneceği aklına bile gelmemişti.


İlginç bir şekilde cevap veren Lucina oldu.


"Satou halinden… Anlıyor. Bu yüzden sana dokunmak istemiyordur."


Satou ile zihninden iletişim kurduğu esnada akıcı cümle kurmada kendini bilinçsizce geliştirmişti.


Kurdun dediğini duyunca tek kaşını kaldırdı.


"Nasıl yani?"


Lucina, ortağının tavırlarından kişiliğini az çok anlamıştı. Bu yüzden çıkarımını yapmakta zorlanmadı.


"Bizleri yakaladığından beri bir kez olsun kötü muamele yapmadı. Bizi hayvan olarak değil ortak olarak gördü. Sana da aynı şekilde eşit davrandığını farkındasındır. Değil mi?"


Bunu elbette ki biliyordu. Fakat bir teklif dahi etmemişti ve bu onu rahatsız ediyordu. Lucina ise ona baktığında sorunu hala anlamadığını fark etti. Böylece daha direkt oldu.


"Sizin için bu kadar önemli mi çiftleşme? Her neyse… Ortağım eşit davrandığından ilk hamleyi karşının yapmasını seviyor. Garip… Roselia da sanırım değildi. Net hatırlamıyorum ama Rose'da öyleydi. Elisa'da da öyle." 


Duyduklarıyla şaşkına döndü. Yüzü ilk başta kızardı. Sonra Elisa'ya baktı. Elisa anlayamadığından, kendi planlarına dalmıştı. Fakat bakışlarını hissedince döndü.


"Ne oldu?" 


Elisa merakla ona bakarken Yuzuru ellerini aceleyle salladı.


"Bir şey yok." 


Normalde sessiz olan bu kızın bu tavrı oldukça garipti. Elisa merak etse de zorlayamazdı. Bu yüzden, rotayı ayarlamaya karar verdi.


Yuzuru da dikkatinden kurtulduğunu görünce alçak bir sesle sordu.


"Sen bunu nerden biliyorsun?"


"O ben gittiğimi sansa da bir şey olabilir diye genelde gözlemliyorum. Hatta benim üreme isteğimi bile teşvik ettiği oldu. Önemli değil. Tek önemli olan, çekinmemen gerektiğidir. Yoksa asla çiftleşemezsin."


Lucina, yeteri kadar konuştuğunu düşünüp boyutunu biraz küçülttü ve vücudunu temizlemeye başladı.


Yuzuru ise şaşkınlıkla kala kalmıştı. Bu hisleri birine pek açmazdı. Garip hissettiriyordu. Ancak yolunun yanlış olduğunu anladığına göre iş onun cesaretine kalıyordu.


Peki, o bunu yapacak kadar cesur muydu?


Kesinlikle!


Ve tam da o sırada konunun aranan adamı geldi. Satou içeri girdiğinde üçlünün her biri farklı düşüncelerdeydi.


Onları böyle görünce dikkati kendine çekti.


"Öhöm… Hemen yan taraftaki hana gidebiliriz. Hazırsanız tabii."


"Satou."


"Ortak."


"Harika! Hadi gidelim!"


Lucina, kendini temizlemeye fazla vermişti. Sesini duyduğu gibi üzerine atladı ve boynunda bir yer edindi.


Yuzuru ise ona bakarken garip bakışlara sahipti. Daha kararlı ve vahşi gibi duruyordu.


En normali Elisa'ydı.


Satou zihninden Lucina'ya olanları sorduğundaysa ilginç bir cevap aldı.


'Ortak Yuzuru seninle üremek istiyor.'


Satou şaşırmadı. Bekliyordu zaten. Fakat verdiği cevap ortağını oldukça şaşırttı.


'Biliyorum ama hazır değilim.'


Satou daha yeni Elisa'ya kendini kabul ettirmişken Yuzuru ile birlikte olamazdı. Biraz zaman geçmesi gerekiyordu. Ona kabullendirdikten sonra anca Yuzuru ile birlikte olabilirdi.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr