Bölüm 79 - Çekiç Sembolü (1)

avatar
868 8

Ejdertanrı Efsanesi - Bölüm 79 - Çekiç Sembolü (1)


Damon’un sesi oldukça içten gelmişti. Satou buna hazırlıklı değildi. Afalladı. Yaptığı o kadar da büyük bir şey değildi aslında onun için. Sadece hedefini yenmişti bu kadar basit. Fakat Damon’a göre o kadar da basit değildi anlaşılan. Gururu okşandı ve mutlu oldu.


“Neyse… Öğretmenim.”


Elisa’ya gözlerinde açıkça belli olan bir ilgi ve endişeyle baktı. Öğretmenine olan hisleri açıkçası Rose ve Roselia gibi değildi. Açıklaması oldukça güçtü. Ona karşı ilgisi vardı. Bir ebeveyn gibi bir sevgisi de vardı. Daha ötesini hissedip hissetmediğinden ise emin değildi.


Elisa da ona bakarken garip hislerle doldu. Fakat bunu pek belli etmedi. Bunun yerine azarlar bir tonda:


“Buraya neden geldin Satou!? Ya sana birşey olsaydı? Orada onunla savaşırken sana bir şey olacak diye bir an bile gözümü kırpmadım. Ne kadar endişe ettim. Farkında mısın?”


Satou kahkaha atıp kendiyle övünen bir şekilde:


“Merak etme! Bana bir şey olmaz. Vücudum ölüm manasına sebebini bilmediğim bir şekilde dayanıyor. Asıl siz nasılsınız? Kızlarla buraya geldik. Onlar dayanamadı. Siz nasıl dayanabiliyorsunuz?” diye sordu.


Elisa cevapladı.


“Usta alemi olduğumdan bunun sebebi. Usta aleminin orta kademesine geçtiğimden ölüm manasına karşı çok daha dayanıklı bir kalkan oluşturabiliyorum. Ayrıca bir dakika- kızlar mı dedin? Kaç kişiyi yanında sürükledin?”


Elisa’nın sorusuna dürüst bir cevap verirken aynı şekilde o da ona merakla bir soru sordu.


“Dört. Hey neyse onu bunu bırakın da böylesine saçma miktarda ölüm manası olan bu yerde ne arıyorsunuz?”


Elisa sorusunu görmezden gelip cevaplamadı. 


“Peki burayı nasıl buldun- Ah, tabi ya! O kaltak...”


Ne olduğunu anlayıp kafasına vurdu. Öğrencisini ona karşı utanmadan kullanan müdireye söylenmeden edemedi.


O sırada Satou da Elisa’nın kurcaladığı dairesel yeri inceliyordu.


‘Burası nasıl açılıyor bir fikrin var mı?’


Satou biraz incelerken zihninde sordu.


‘Hmm… Biraz bekle… Burası doğru anladıysam nekromensır ölümsüzünün kendi mana imzasıyla açılması için kurduğu bir düzenek. Bunu açmanın yolu… Ha! Buldum. Yüzüğüne attığın bebekleri çıkart ve onları oraya koy.’


Satou da onunla hemfikir olunca dediğini yapmaya karar verdi. Eline o iskelet bebek ve kollarını aldı. Birbirlerine taktı. Mükemmel bir şekilde uydu ve yayılan ölüm manası korkunç miktarda arttı. Yine de Satou bunu pek önemsemedi ve kapının o dairesel yerine doğrulttu.


Bu sırada Elisa da kendi düşüncelerinden çıkmış Satou’nun ne yaptığına bakıyordu.


“Dikkatli ol.” diye uyarmadan edemedi. En son dikkatsiz hareketi oldukça güçlü bir golemin gelmesine sebep olmuştu.


İskelet bebek ile dairesel alan yüz yüze geldikten sonra dairesel alanda küçük bir dalgalanma oldu. Satou başarılı olduğunu düşünerek biraz daha yaklaştı fakat alan onu geri itti.


“Hmm… Ama neden? Yoksa kullandığım büyüden kaynaklı mı?”


Hemen ellerinde kalan ışık elementi kalıntılarından kurtulmak için ölüm temalı bir kaç küçük büyü denemesi yaptı. Kendisi ışıktan iyice arındıktan sonra tekrar denedi ve bu sefer sorun çıkarmadan iskelet bebek içeri girdi.


TİNK! CLİK CLİK!


Çarkların dönme sesiyle birlikte duvar yavaş yavaş inmeye başladı. Başarılı olduklarını düşünen ikili sevindi ve tamamen duvarın inmesini beklediler.


Duvar tamamen indiğinde sağ ve sol taraftaki meşalelerden çürük yeşil alevler parlamaya başladı ve bunlar odayı aydınlattı. Bu odada üç yol vardı. Birisinin üstünde çekiç sembolü vardı. Birinde kafatası diğerinde ise kılıç.


Yolların üstündeki duvarda gözüken semboller dışında klasik garip yazıtlar duvarlarda dolanıyordu.


Satou ve Elisa’nın burada ne yapmaları gerektiği hakkında en ufak bir fikirleri yoktu.


‘Ne yapmalıyız?’


Diye Damon’a sordu başı sıkıştığı gibi. Damon ise odayı incelemeye devam ediyordu. Ondan cevap alamadığını görünce biraz incelemeye karar verdi Satou da.


O sırada Elisa da dolanıyordu odanın etrafında ve köşede bir not buldu. Not oldukça eskimiş ve büyük bir kısmı yırtıktı. Sadece bir kaç cümle okunabiliyordu.


“O geldi… Bir kez daha. Kılıç mı? Kafatası mı? Çekiç mi? Kaçıncı sorusuydu bu Tanrı bilir. Dayanamıyorum… Neden o efsaneye inanmıştım ki?”


Sayfanın büyük bir kısmı yırtılmıştı. Elisa afallamış bir şekilde kalakaldı. Satou onun neye baktığını merak edip yanına gidip baktı ve aynı yazıları okudu.


O sırada Damon zihninde yanıtladı.


‘Bir bulmaca koymuş. Burası kesinlikle bir miras değil evlat dikkatli olmalısın. Burası bir nekromansır ölümsüzünün hazine odası gibi bir yer ve bu kişi her kimse oldukça paranoyak olmalı. Bu üç yoldan ikisi kesin ölüme gidiyor.’


Satou’nun yüzünde, Damon’un dediğini duyunca garip bir ifade belirdi.


‘Peki öyleyse nasıl doğru yolu bulacağım?’


‘Hmm… Hiçbir fikrim yok.’


“Kahretsin.” diye mırıldandı sesli bir şekilde. O sırada öğretmenin inançsızlıkla dolu ifadesini fark etmedi.


O sırada Elisa’nın inanmak istemiyor gibiydi okuduğuna. Kısa bir inançsızlık ve şüphe dolu ifadeden sonra notun gerçek olamayacağını zihninde yer ettirdi.


“Pekâlâ. Şimdi ne yapıyoruz?”


Satou, Elisa’ya bir bilgisi olduğunu düşünerek sordu.


Elisa etrafı daha detaylı bir şekilde araştırırken “Hiçbir fikrim yok.” diye yanıtladı.


Satou tam “O zaman geri dönelim.” diyecekken kısa bir anlığına onu çeken bir hissiyat yakaladı. Bu hissiyat anlıktı. Oldukça kısa bir şekilde geldiği gibi gitti.


“Bu da neydi şimdi? Sende hissettin mi?”


Elisa anlamsızca ona baktı.


“Neyi? Bir şey hissetmedim ben.”


Satou da ne hissettiğinden tam emin değildi. ‘Acaba bana mı öyle geldi?’ diye düşünürken yanıldığını ispatlar gibi bir kez daha o hissiyatı yaşadı. Buraya ait olmayan bir hissiyat, ölüm manasından farklı bir histi. Sıcacık bir baba kucağı gibi hissiyat alıyordu bu ısıdan.


Bu hissiyatı bu sefer Elisa da fark etti.


“Bu da neyin nesi?” diye fırlayıp hemen etrafa bakındı. Fakat net bir şey göremedi kimse. Sadece bir hissiyattan ibaretti.


Yine de Satou bunu takip etmesi gerektiğini hissediyordu. Bu yüzden bu hissin kaynağını arama umuduyla odada biraz dolandı ve çekiç sembolünün olduğu odada olduğunu fark etti.


“O hissiyatı sizde hissettiniz değil mi öğretmenim? Bende hissediyorum ve burada daha yoğun bu his. Bence buradan gitmeliyiz.”


Elisa onun olduğu yere geldiğinde o da aynı hissi yaşadı. Fakat emin değildi. Bir hissiyat için canlarını riske atmalılar mıydı?


Elisa’nın neden endişe ettiğini tahmin edebiliyordu. Açıkçası o da aynısını düşünse de Satou bu günlere hissettikleriyle gelmişti. Onu buraya kadar getiren bu taşı da bu tarz bir hissiyat ile bulmuştu. Bir kez daha hisleri üstüne kumar oynayabilirdi.


O sırada Damon, zihninde ‘Bu hissiyat. Lavın sıcaklığı… Bana oldukça tanıdık geliyor.’ diye mırıldandı.


Damon’un mırıldanmasını duyan Satou daha da risk alması gerektiğine emin oldu ve çekicin olduğu yoldan adım attı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr