Bölüm 78 - Morbus (5)

avatar
1020 8

Ejdertanrı Efsanesi - Bölüm 78 - Morbus (5)


İskelet golem, cüssesinden beklenmeyecek kadar hızlı hareket etti. Birden Satou’nun önünde belirdi ve devasa kılıcını savurdu. Hızına Satou zar zor tepki verip eğildi. Fakat beklenmeyecek şekilde golem, dizi sayılabilecek yeriyle onun karnına geçirip duvara çakılmasına sebebiyet verdi.


“Of of of… Sağlam vurdu. Püğ”


Ağzına gelen kanı yere tükürdü. Golem bu darbesiyle, önceden yediği kesikten daha fazla zarar vermişti. Yine de yeterli değildi. Kısa sürede bu darbenin etkisinden kurtulabilirdi ne de olsa.


Fakat onu endişelendiren bir şey vardı. Az önceki hallerinde büyük bir zeka göstergesinde bulunmamışken şimdi kirli taktikler kullanacak kadar zekaya sahipler gibi gözüküyordu. Böylesine bir güce sahip bir golemin zeka kazanması ikisini de oldukça zorlayacaktı.


Ne yapması gerektiğini düşündü.


‘Böylesi güçlü bir golemin zayıflığı ne olabilir? Hm… Sonuçta bu bir tür namevte oldukça benziyor. Yani… Aleve ve daha da ötesi aydınlık elementine karşı bir zayıflığı olabilir! Gerçi gördüğüm kadarıyla alevin etkisi oldukça sınırlı. Fakat aydınlığın kritik bir zarar verebileceğine inanıyorum.’


Ve sonunda karar verip Damon’a zihninde seslendi.


‘Bana hemen nasıl basit bir ışık saldırısı yapabileceğimi söylemen lazım usta!’


Damon yanıtlamadan önce mevcut durumu hızlıca düşündü ve sonra yanıtladı.


‘Hm… Bunu şu an kullanabilirsin gibi. Alev oluşturduğun gibi manayı bir yere odakla ve sonra olabilecek en aydınlık şeyi düşün ve bununla oluşturduğun alevin birleştiğini hayal et.’


Satou, onun dediği gibi manayı toplamaya çalışıyordu. Fakat o sırada golem tabii ki boş durmayıp durmadan ona saldırıyordu. Elisa ise durmadan ona alev topu atıyordu. Fakat golem Elisa’yı zerre umursamıyordu.


Kılıç darbeleri hızla iniyor, Satou pençeleriyle onu engellemeye çalışıyordu. Pençelerinin oldukça güçlü olduğu söylenebilirdi. Fakat yine de bu gidişle bu güçlü pençeleri bile onu koruyamayacaktı.


O yüzden zihnini deli gibi çalıştırdı ve aydınlık olan en büyük şeyi zihninde canlandırdı. Pençeleri birden sanki güneşin kendisiymiş gibi parlamaya başladı. Aniden parlayan ışık Elisa’nın gözlerini kamaştırırken, golem biraz yavaşladı.


“Hyaaah! Al bunu seni lanet olası! Parlayan Pençeler!”


Az önce kafasından salladığı isimle kükreyerek goleme hızla saldırdı. Golem pençelerden oldukça yoğun bir tehlike hissettiğinden hızını kullanarak geriye çekildi.


Geriye çekilirken de saldırırken ki gibi saçma derecede hızlıydı. Yine de bu delice hızına rağmen Satou da eşit derecede hızlıydı. Hızına ayak uydurmak için hem bacaklarına hem de kanatlarına mana yolluyor ve hızını delicesine yükseltiyordu.


Golemin kaçamayacağını farkına varması uzun sürmedi. Sırf onu yakalamak için delicesine bir hıza ulaşmıştı.


Golemin gözleri olabileceği üst taraftaki kafataslarındaki oyuklardan küçük bir ışıltı geçti.


Satou bunu fark etmediğinden hızla pençesini goleme geçirdi. Fakat beklemediği bir şey oldu. Pençesi golemin içinden geçti.


Golem onun tepki bile vermesine izin vermeyip insanımsı şeklini bırakıp, bir tür iskelet ejderha şeklini aldı. Fakat vücudunda pek de ejderha kemiğine benzer kemik türleri bulunmadığından ve daha çok insanımsı kemikleri olduğundan oldukça korkutucu bir canavara benziyordu.


Ejderha’nın vücudu olarak sayılabilecek yerde ise bir boşluk açmıştı golem ve bu sayede Satou’nun saldırısı onun içinden geçti. Golem yanına kadar gelmiş olan bu küçük ejdere acımayıp hızla ısırma saldırısında bulundu.


Bunu fark eden Satou hemen atlatmak için yana doğu savurdu kendisini. Elisa da hemen o gittiği gibi bu iskelet ejderhanın açık çenesine kocaman bir alev topu fırlatıp onun geriye savrulmasına sebep oldu.


Savrulan iskelet ejderha geriye düşerken biçimi bir kez daha değişti ve bu sefer ondan fazla küçük maymuna bölündü. En azından maymuna benzer bir canavara.


Bu küçük canavarlar ayrılarak hızla ikisine saldırdı. Satou gelen küçük maymunları hızla pençeleriyle yok ederken Elisa da alev büyüleriyle ikişer üçer yok ediyordu. Fakat nedenini anlamadıkları şekilde sayıları hiç azalmıyordu.


O sırada ikisi de neler olduğunu anlamak için biraz incelediler ve gördükleri şeyle şaşkına döndüler.


Aralarında maymunların büyüğü gibi duran garip bir maymun sürekli kendi vücudundan bir kemik atarak yeni bir iskelet maymun oluşturuyordu. Oldukça garip ve bir o kadar da korkunç bir manzaraydı.


Bunu gören ikili sanki anlaşmış gibi, biri kendi ejder manasıyla oluşturduğu diğeriyse normal manayla oluşturulan devasa alev toplarını maymuna fırlattılar.


Maymun gelen alev toplarını görünce paniğe kapılmış bir ifade gösterip, hepsini onu koruması için yönlendirdi. İskelet maymunların ses telleri olmamasına rağmen vahşi birer hayvanmış gibi “Gwaarh!” şeklinde kükremeleri duyuldu ve hepsi kemik yığınlarına dönüp maymun lideri korumak için bir insandan bir kaç kat daha büyük gözüken dev bir maymuna dönüşüp öne geçtiler.


“Yerinde dur artık!” diye öfkeyle kükredi Satou ve herhangi bir duraksama belirtisi göstermeden hızla alev topları fırlattı.


Her alev topunda verdiği hasar garip bir şekilde artıyordu ve bu artan hasarla birlikte fırlattığı alev topunun rengi açılıyor kutsal bir ışıkla parlamaya başlıyordu. Satou sinirinden farkında olmadan ışık elementiyle alevi birleştirip ak alev yapmıştı.


Alevler hızla saldırırken bu ilk oluşan dev maymun parçalara dağılmış, goleme geri dönmüş ve bu sayede durmadan biçim değiştirip, sinir bozucu şekilde kaçınabilmesine imkan tanımıştı.


Aradan bir süre geçti. Kovalamaca devam etti. Satou saldırıyor golem ise kaçarak saldırıyordu. Pençelerindeki aydınlıkla karışan alevler onu oldukça korkutuyordu. Satou da bunu bildiğinden o goleme doğru hızla saldırıyordu. Fakat herhangi bir şekilde yakalayamıyordu. Bu yüzden derince bir nefes alıp sakinleşmeye zorladı kendini. Pençelerindeki ışık elementi de yavaşça kayboldu ve geriye sadece ejderha manasından arta kalan kırıntılar kaldı.


Golem korktuğu şeyin kaybolduğunu hissettiği gibi asıl önceliğine döndü. Hızla Satou’ya saldırırken büyük bir semender halini almaya başladı. Tam o anda satou, golemin içinde o kuklanın kalan parçalarını gördü ve gördüğü gibi elinde ne varsa kullanarak saldırdı.


Pençelerinde ak alevler oluşturmuştu bu da ona kritik bir saldırı yapma imkanı tanıdı.


‘Bu sefer kaçışın yok.’ diye düşündü Satou.


Ve saldırısı da başarılı oldu. Hızla pençesini soktuğu yerden, o parçaları çıkartıp yüzüğüne attı. Geriye kalan sadece geriye çekilip olanları izlemekti.

 


Parlak, adeta Tanrı’nın merhametini ifade edecek kadar saf ve de bir o kadar da kutsal gözüken bu ak alevler hızla golemi yakmaya başladı ve golemin parçalara ayrılarak alevler içinde yutulmasına sebebiyet vardı. Gerçi zaten onu tutacak bir şey yoktu. Fakat buna rağmen ilk gölge gibi direkt kemik yığınına dönüşmedi. Aksine mücadele veriyordu.


Oldukça garipti.


Alevlerin yanışında golem delicesine mücadele verip ona saldırmaya çalıştı. Sanki acı çekiyor gibiydi. Satou bunu anlamlandıramadı.


“Neden bir canlı gibi davranıyor?”


Elisa da şaşkınlıkla ona bakıyordu. Sorusunu duyunca “Hiçbir fikrim yok.” dedi. Fakat onun da merak ettiği belliydi.


Soruyu cevaplayan ise doğal olarak Damon oldu.


‘Bunun sebebi oldukça açık değil mi? İçinde birden fazla ruh var. Her ne kadar bunu diyecek en son kişi ben de olsam bunu yapan kişi oldukça zalim olmalı. Öldürdüğü kişilerin ruhlarını köleleştirip tek ve mutant bir varlıkta birleştirmek… Çok acımasız. Neyse ki onları bağlı tutan kukla parçalarını aldın da onları huzura erdirdin. Şu an artık onlar için yapabileceğimiz bir şey yok. Aferin sana.’


Satou aldığı övgü karşısında şaşkına döndü.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr