36. Bölüm - İlk Gece [Düzenlendi]

avatar
2475 18

Ejdertanrı Efsanesi - 36. Bölüm - İlk Gece [Düzenlendi]


Satou, duygusuz bir ifadeyle oradan ayrıldı. Ardından odasının olduğu yurda gitti. Yavaşça merdivenlerden yukarı çıktı. Sonrasında ise kapı kolunu yavaşça çevirdi.

 

Karşısına klasik, alıştığı manzara çıktı. Roselia yine çırılçıplak koltukta uyuya kalmış idi.

 

Satou, Roselia'nın bu halini görünce aklına ilk tanıştıkları gün geldi. Bu yüzden burukça gülümsedi. Zaman ne çabuk geçmişti böyle. Satou’ya bu sanki uzun yıllar önceymiş gibi geldi ki bir bakıma öyleydi.

 

Roselia'ya bir süre daha baktı. Sonrada odasına gitti ve oradan battaniyeyi alıp üşümesin diye Roselia'nın üzerine örttü ve odasına geri döndü. Ardından omzundaki Lucina'ya onu bir süre yalnız bırakmasını istedi.

 

Lucina anlayışla onayladı. Satou o mirasta ne yaşadı bilmiyordu. Ancak onu baya yıprattığı belliydi. Bu yüzden Lucina hızla camdan atladı ve akademide dolaşmaya başladı.

 

Satou ise zihnini arındırmak için meditasyon yapmaya çalışıyordu. Ancak ne kadar çabalarsa çabalasın odaklanamadı ve meditasyon pozisyonunda uyuya kaldı.

 

 

Aradan bir saat geçti. Roselia yavaşça gözlerini araladı. Her zamanki gibi uyuya kalmış olduğunu biliyordu. Bu yüzden yavaşça doğruldu. O sırada üzerinde battaniye olduğunu fark etti. Bu odanın sadece iki anahtarı vardı. Birisi Roselia'da diğeri ise Satou'da idi. Bu nedenle kiminin onun üzerini örttüğünü anlaması zor olmadı.

 

Roselia kalbinden gelen bir sıcaklık hissetti. Hatta bu yüzden yanakları hafif pembeleşti.

 

“Satou sen mi geldin?”

 

Bunu dedikten sonra ne kadar aptalca bir soru sorduğunu hissetti. Ancak yanıt alamadı. Bu nedenle merak etti. Bu yüzden Satou’nun odasına girmeye karar verdi. Tabii ondan önce üzerini giydi.

 

Odaya girdiğinde meditasyon halinde uyuya kalmış Satou’yu gördü. Satou, mirastan beri üzerini hiç değiştirmemişti. Bu nedenle oldukça kirli gözüküyordu.

 

Ancak Satou’ya bakarken Roselia içinde garip bir duygu hissetti. Bu duyguyu bayadır düşünüyordu. En azından Satou gittiğinden beri.

 

Ancak artık emindi.

 

Satou’ya aşık olmuştu!

 

Roselia, duygularını anladıktan sonra garip bir rahatlama hissetti. Bu rahatlama hissi ile Satou’nun yanına oturdu.

 

O sırada Satou’nun kaşları çatılmış hızla terlemeye başlamıştı. Kötü bir rüya gördüğü belliydi.

 

Satou’yu böyle görünce Roselia endişelendi. Bu yüzdende uyanması için onu dürttü. Satou’nun gözleri biraz kıpraştı. Ardından Satou gözlerini açtı.

 

Ancak Roselia'nın fark edemeyeceği kadar anlık bir süreliğine Satou'nun gözlerinde yoğun bir öldürme arzusu belirdi. Öldürme arzusu o kadar yoğundu ki sanki milyonlarca kişi öldürmüş gibiydi.

 

Tabii bu bir anlık olduğundan Roselia sadece bir ürperti hissetti.

 

Satou'nun ise Roselia'yı gördüğünde yüzünde içten bir gülümseme belirdi. Bu kızı görünce niyeyse hep içinde bir neşe hissediyordu.

 

"Günaydın Roselia."

 

Satou’nun içten gülümsemesini görünce içindeki endişede kayboldu.

 

“Günaydın.”

 

Satou’ya bakınca biraz tereddüt etti. Ya Satou ona karşı bir şeyler hissetmiyorsa? Gülünç duruma düşmez miydi?

 

Bu tip düşünceler biraz kafasını bulandırsa da tüm cesaretini topladı ve konuştu.

 

“S-Satou sana bir şey söylemek istiyorum.”

 

Satou, Roselia’nın tereddütlü halini görünce içini bir merak kapladı ve konuştu.

 

“Söylemek istiyorsan söyle Roselia. İnsanı merakta bırakma.”

 

Roselia hala emin olamasa da cesaretini toplayıp itiraf etti.

 

“Ne zaman oldu bilmiyorum. Belki ilk gördüğümde, belki de tanıdıkça oldu emin değilim. Ancak Satou. Sanırım sana aşık oldum.”

 

Roselia’nın son cümleden sonra yüzü komple kızardı ve başını aşağı eğdi. Onun için oldukça utandırıcı bir durumdu. İlk defa birisine aşık oluyordu.

 

Satou ise sadece şaşkınlık hissetti. Onunda Roselia’ya karşı ilgisi vardı. Ancak bu saf kızın onu sadece arkadaş olarak gördüğünü düşünüyordu.

 

Satou’nun onca olan olaydan sonra sevdiği kızlardan birinin ona aşkını itiraf etmesi karşısında kalbi güm güm attı. Satou, Roselia’nın yanına yaklaştı. Sonra da çenesinden nazikçe tutup, suratının ona bakmasını sağladı ve konuştu.

 

“Bende sanırım sana aşık oldum Roselia.”

 

Cümlesini bitirdikten hemen sonra Satou, Roselia ile dudakları yakınlaştı ve dudakları birbirleriyle buluştular. Satou öpüşürken dilini kullanmayı ihmal etmiyordu. Sanki vücudu ne yapması gerektiğini biliyormuşçasına her şey kendiliğinden oluyordu. Diliyle, Roselia’nın dilini sardı. Ardından bırakıp içeri doğru körükledi dilini. Roselia ise hiç bir şekilde bu duruma karşı koymadı.

 

Bu şekilde bir süre daha öpüştüler. Sonrasında iki tarafta soluk soluğa bir şekilde ayrıldılar. Roselia’nında Satou’nunda suratı kıpkırmızıydı. Satou’nun gözlerinde ise şehvet belirmişti.

 

Ancak Satou kolayca şehvete kapılacak bir insan değildi. Önceden olsa kesinlikle direkt şehvete düşerdi. Tabii Satou, bir çok açıdan eski Satou’yu geçmişti. En azından düşüncesi bu yöndeydi.

 

Satou, ayağa kalktı ve diz çöktü.

 

“Ben direkt bir insanım. Birine karşı bir kinim varsa ne olursa ödetirim. Ancak sevdiğim bir insanı ise ne olursa olsun korurum. Roselia, madem birbirimizden hoşlanıyoruz. O zaman benim kadınım olur musun?”

 

Satou’nun bu tepkisi Roselia’yı şaşırtmıştı. Öyle bir ateşli öpücüğün ardından işi pişireceklerini düşünüyordu. Ancak Satou, onun bu halinden faydalanmak yerine ciddiyetle onun kadını olmasını istiyordu. Roselia ister istemez mutlu oldu ve başıyla onayladı.

 

Satou, onayını görünce ayağa kalkıp bir kez daha öptü. Bu sefer ilkinden daha ateşli bir şekilde öpüşmeye başladılar. Sonrasında ise Satou, Roselia’yı yatağa nazikçe itti.

 

O akşam yavru bir ejderha, sonunda gerçek bir ejderha olmuş, küçük kız ise olgun bir kadına dönüşmüş idi.

YN: Bu bölüm fazla cinselliğe vurduğumdan dolayı bir kısmını kesmek durumunda kaldım. Eğer sansürsüz olarak okumak isterseniz diye buraya linki bırakıyorum. Ancak tekrar diyorum o bölüm de işi pişirdikleri kısım olduğundan dolayı 18+ kesime ithap ediyor. Sonra vay efendim annem yanımdaydı niye açtım ben filan demeyin yorumlarda: https://drive.google.com/open?id=1GuDMsg-k4eahVpqMW9Dc1Cdtxgj0R0yIrAdwKaEN228

 

 

Akşamı geçmiş geceye doğru ilerleyen bir vakit. Satou sevgi ve ilgili bir ifadeyle yanındaki güzele bakıyordu. Saatlerce sevişmeleri ve birlikte olmaları ilki olan Roselia’yı çok yormuş idi. Gerçi Satou’nunda ilkiydi. Ancak Roselia’nın aksine o çok daha enerjikti. Satou, bununda ejder kanıyla alakalı olduğunu düşünüyordu. Ne de olsa ejderhalar tarih boyunca Succubus/İncubus ırkından sonraki en şehvetli canlılar olarak biliniyorlardı.

 

Satou artık bu hayatta ne yapması gerektiğini biliyordu. Güçlenmeliydi. Sevdiği kadınları, ailesini, tüm sevdiklerini korumak için güçlenmeliydi. Bunu artık iyice benimsemişti.

 

Satou sevgiyle bakarken-

 

TAK TAK!

 

Kapı çaldı. Satou endişeyle Roselia’ya baktı. Hala uyuyordu. Bunu görünce rahatladı. Ancak öfkesi de körüklendi. Gecenin bu saatinde ne oldu da rahatsız ediyorlardı!?

 

Satou, yavaşça yatağa yatırdı Roselia’yı. Ardından sessizce yataktan kalktı ve bir hışımla kapıya doğru yürüdü ve kapıyı açtı.

 

Karşısında birden kırmızı renkte güller belirdi. Satou bu gül buketini görünce öfkesi bir kademe daha artarak sordu.

 

“Gecenin bu saatinde kimsin!?”

 

Satou’nun hınçla konuşması karşısında gül buketinin sahibi hızla kapıdan çekti gülleri. Satou’nun karşısına kısa siyah saçlı, ela gözlü yakışıklı bir eleman belirdi. Satou’ya kibirlice baktı bu yakışıklı eleman. Ardından konuştu.

 

“Roselia hanımın hizmetçisi misin? Koş git Roselia hanımı çağır! Ona hediyem var.”

 

Satou sinirden elini sıktı. Ancak sabırını tabii ki yitirmemişti. Bu piçin suratına bir tane çakmadan önce bu kibirli piçin kim olduğunu öğrenmek istiyordu. Bu yüzden sorusunu yeniledi.

 

“Kimsin?”

 

Satou’nun sorusunu yeni duymuşçasına kibirli elemanın birden kibri daha da artarak cevapladı.

 

“Ben Dabra krallığının prensi üçüncü Alexander’ım. Şimdi git Roselia hanımı çağır pis köylü.”

 

Satou, bu piçi dövmek istese de geldiği yeri duyunca bir anlık şaşkınlık yaşadı. Dabra krallığı. En güçlü krallıklar arasındaki krallıklardan birisiydi. Daha da önemlisi ise Dabra krallığı ile Niatpac krallığı arasında bir tür evlilik sözleşmesi olduğu söyleniyordu.

 

Bu söylentiyi hatırlayınca sırıttı.

 

“Kusura bakma. Ancak Roselia şu anda senin gibi bir piçle ilgilenemez. Bugün çok ateşli bir akşam geçirdikte yoruldu sevgilim. Bu nedenle lütfen buradan siktir git.”

 

Satou cümlesini bitirdikten sonra yanıt bile beklemeden pis bir sırıtışla kapıyı elemanın suratına kapattı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44295 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr