35. Bölüm - Ceza? [Düzenlendi]

avatar
1959 17

Ejdertanrı Efsanesi - 35. Bölüm - Ceza? [Düzenlendi]


Satou, zihinen çökmenin eşiğindeyken birden kendini miras alanında bulunca afalladı.

 

Satou daha şaşkınlık halinden kurtulamamış iken antik ses konuştu.

 

“Veliahtım olarak istediğim tüm özelliklere sahipsin gibi görünüyor. Güçlü bir temel ile kararlı bir ruh. En dibi görmesine rağmen son ana kadar savaşabilecek kadar azme sahip. Takdir edilesi bir varissin. Bu nedenle mirasımı, yani tüm nekromansi bilgimi aktarıyorum. Ancak tabi bu bilgilerin büyük çoğunluğu mühürlü olacak. Her alem atladığında bir bilginin kilidi açılacak. Bu aktarım başladığı an kalan bu ruh kırıntımda yok olacak. Bu yüzden senden tek bir isteğim var. Veliahtım. Her büyük katliam yaptığında beni yani Ölüm Nefesi’nin hatırla olur mu? Senden tek isteğim budur.”

 

Satou bilinçsizce kafasını salladı. Hala zihni kaotikti ve yoğun bir zihinsel yorgunluk yaşıyordu. Ancak düşünmeden direkt Ölüm Nefesi’nin isteğini kabul etti. Bir süre bekledi. Ancak hiç bir şey olmadı. Satou, hala tam olarak kendine gelemediğinden bu durumu da pek kafasına takmadı.

 

O sıralarda uzakta yaşlı adam kendini beyaz bir cisme yavaşça dönüştürüyordu. Bir süre süren bu işlem çabucak tamamlandı, son hız Satou’ya doğru ilerlemeye başladı ve Satou’nun kafasının tam ortasına beyaz bir ok gibi saplandı. Ancak Satou bunu fark etmedi. Beyaz ok gibi olan cisim yavaşça tamamen kafasının içine girdi. İçeri girmesinin ardından orada mor alevlerden oluşan bir mühür belirdi.

 

Satou mühür belirdiği an kafası yanıyormuş gibi hissetmeye başladı. Ancak psikolojik işkencelerden dolayı mıdır bilinmez mimiği bile oynamadı. Sakince duruyor acının geçmesini bekliyordu.

 

O sırada zihnine bir kaç kitap şeklinde bilgiler gelmeye başladı. İlk gelen kitap [Canlıların Anotomisi] idi. Hemen ardından ikinci kitap geldi. Bu kitabın adı ise [Temel Nekromansi Bilgisi] idi. Bilgiler zihnine akın etmeye devam ederken Satou’nun hissettiği acı artmaya başladı. Aynı zamanda yeni bir kitap benzeri bir şey oluştu zihninde. Üzerinde ise [Savaş Tekniği: Ölüm Kılıcı] yazıyordu.

 

Bu teknik sayesinde mananı, ölüm manasına dönüştürüp kılıcınla yaylım enerji saldırıları yapabiliyordun. Normalde Satou bunu görünce aşırı sevinebilirdi. Ancak yaşadıklarını hala atlatamadığından sadece burukça gülümsedi.

 

Satou, ayağa kalktı. O sırada farkında olmasa da kafasındaki mor alev mührü yavaşça sönükleşerek yok oldu.

 

Satou, ayağa kalktıktan sonra yavaşça çıkışa doğru yürüdü. Satou zaman kavramını yitirse de orada sadece bir kaç saat kalmış idi.

 

Kapıya dokunduğu an kapı kendi kendine açıldı ve içeriyi aydınlık kapladı. Satou istemsizce eliyle güneşi engelledi.

 

Gözleri yavaşça ışığa alıştığında ona doğru koşan bir kurt gördü. Bu kurt, kızıl bir kürke aynı renkte de gözlere sahipti. Bu kurt Lucina’dan başkası değildi.

 

Satou, oraya girdiğinden beri aralarındaki iletişim kesilmişti. Bu nedenle Lucina, endişeli bir şekilde Yuzuru’yla birlikte bekliyordu.

 

Lucina, Satou’nun üzerine atıldı ve onu düşürdü. Ardından yüzünü yaladı. Satou şaşırsa da hemen ardından kahkaha attı.

 

Kahkahasında tüm acısını, boşaltmış gibiydi. Ardından onu düşüren Lucina’nın kafasını okşadı ve yüzünde buruk bir gülümsemeyle ortağını yatıştırdı.

 

“Merak etme ortak. Ben iyiyim.”

 

O sırada ona doğru bir şeyin yaklaştığını hissetti Satou. Kafasını çevirdiğinde ise soğuk bir ifadeyle Yuzuru’nun geldiğini gördü. Ancak gözlerinde çok hafif bir endişe olduğu belliydi. Yuzuru duygusuz bir ses tonuyla sordu.

 

"Şimdi nereye gidiyoruz?"

 

Satou kısa bir düşünmenin ardından yanıtladı.

 

"Akademiye dönüyoruz."

 

Yuzuru hiç bir şey söylemese de Satou'nun davranışlarına şaşırdı. Fazla durgundu. Ancak Satou’nun bu hali onu ilgilendirmiyordu. Eğer anlatmak isterse dinlerdi. Bu yüzden bir şey söylemedi.

 

O sırada da Satou, Lucina'yla aralarındaki bağ aracılığıyla konuşuyordu.

 

'İyi olduğuna emin misin Satou? Fazla durgun gibisin.'

 

'İyiyim. En azından fiziken iyiyim. Ancak… Neyse boşver iyiyim. Merak etme Lucina'

 

Lucina kafasıyla onayladı. Eğer anlatmak istemiyorsa onu zorlayamazdı.

 

Satou, Lucina'nın üzerine bindi. Sonra da Yuzuru bindi ve yolculuk başladı.

 

 

Aradan iki gün geçti. Satou ilk defa dönüş yolunda hiç bir sorunla karşılaşmadı ve başarıyla akademiye ulaştı.

 

Akademinin girişinde ki muhafızlara kim olduğunu söylediğinde ise tahmin ettiği tepkiyi aldı.

 

"Lütfen bizimle gelin. Müdire hanım sizinle görüşmek istiyor.”

 

Satou kafasıyla onayladı. Böyle bir şeyi tahmin etmişti. Bu kadar süre izinsiz ayrılmanın illaki bir cezası olacaktı. Satou, Yuzuru ve omzunun etrafında yatan Lucina, muhafız ile birlikte müdireye doğru yol aldılar.

 

 

Aradan bir süre geçtikti. Akademideki tüm öğretmen ve diğer yetkili insanlar geniş bir odada bir konuyu tartışıyordu.

 

"Müdire niye bizi çağırdı ki? Sıradan bir geç gelme vakası değil mi bu?"

 

Dedi uzun boylu, kısa kahverengi saçlı çelimsiz adam. Onu pembe saçlı güzel bir kadın yanıtladı.

 

"Salak! Mevzu sadece bir geç gelme değil. Bu yıl her beş yılda bir yapılan Draconis Sıralama Turnuvası yapılacak. Müdiremiz o çocuğunda katılmasını istiyor. Bu nedenle geç kalması için verilecek cezayı herkesin Satou'nun potansiyelini ispat etmek için kullanacak. Gerçi o çocuğun potansiyeli bu kadar iyi olduğunu hiç sanmıyorum."

 

Çelimsiz adam anladığını ifade eder bir şekilde kafasıyla onayladı.

 

Bu tip konuşmaların benzerlerini tüm oda boyunca duyabilirdiniz. Rias ise bir köşede sessizce oturuyordu. Herkes en azından biriyle konuşuyordu. Buradan Rias'ın ne kadar dışlandığı fark edilebilirdi.

 

Tartışmalar devam ederken bir kadının arkasında durmakta olan siyah saçlı genç ile gelişiyle bir anda kesildi. Siyah saçlı gencin üzerinde kanlı okul üniforması vardı. Omuzunda ise kızıl kürklü bir kurt köpeği vardı.

 

Bir anda herkes kadına doğru diz çöktü.

 

Kadın sadece gülümsedi ve kalkmalarını söyledi. Ardından konuştu.

 

"Eminim ki buraya neden geldiğimizi hepiniz biliyorsunuz. S sınıf öğrencisi Satou Black. İzinsiz bir şekilde akademiden ayrıldın. Üstelik sorumluluğunu da yerine getirmedin. Suçunu kabul ediyor musun suçlarını?"

 

Müdirenin yanındaki siyah saçlı genç yani Satou öne çıkıp duygusuzca konuştu.

 

"Evet."

 

Müdire büyüleyici ancak bir o kadar şeytani olan gülümsemesiyle konuşmasına devam etti.

 

“O zaman ceza kısmına geçelim. Satou Black, S sınıfının liderlik sınavına katılmak zorunda. Eğer S sınıfının birincisi olamaz ise akademiden kovulacaktır. Aynı zamanda S sınıf liderliği sınavına katılana kadar hiç bir şekilde akademedinden dışarı çıkamayacak. İtirazı olan var mı?”

 

Kimseden çıt çıkmadı. Müdire konuşmaya devam etti.

 

“Öyleyse onaylanmıştır.”

 

 

Yaklaşık olarak on dakika önce Satou ve Yuzuru, bir muhafız ile müdireye götürüldü. Müdire bir an Yuzuru’ya baktıktan sonra Satou’ya döndü ve konuştu.

 

“Eminim buraya seni neden çağırdığımı tahmin edebiliyorsundur?”

 

Satou onayladı.

 

“Cezam neyse almaya hazırım müdire hanım.”

 

Müdire gülümsedi.

 

“Ceza alacak bir şey yapman aslında iyi oldu biliyor musun Satou?”

 

Satou şaşkınlıkla konuştu.

 

“Ne? Ne demek istiyorsunuz Müdire hanım?”

 

Müdire düşüncesini açıkladı.

 

“Potansiyelin ile şu an akademideki herkesi ezip geçebilirsin. Muhtemelen aynı şekilde şu anki gücünle de. Bu nedenle seni sıralama turnuvasına sokmak istiyorum. Ancak bunu sadece benim değil tüm öğretmenlerinde onaylaması gerek. Bu nedenle sana ceza olarak S sınıfların sıralanması için yapılan turnuva da birinci olma görevini veriyorum. Tamam mıdır?”

 

Satou, böyle basit bir şeyle yırttığına biraz şaşırsa da bir şey söylemedi ve kafasıyla onayladı. Ardından oradan Yuzuru ile birlikte ayrıldı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr