30. Bölüm - Suikast Panteri [Düzenlendi]

avatar
2050 24

Ejdertanrı Efsanesi - 30. Bölüm - Suikast Panteri [Düzenlendi]


Yazarınız şu son sıralar ufak bir tıkanıklık yaşıyor bölüm yazarken. Bu nedenle bu hafta doğru düzgün bölüm gelmeyecek. Ancak merak etmeyin bir hafta sonra telafi amacıyla toplu atarak telafi edeceğm. Bu küçük duyumu da yaptığıma göre iyi okumalar dilerim sizlere.
***


Hava karardığından ötürü Katliam Ormanı normalden daha ürpertici görünüyordu. Ancak bu ürperticiliğine rağmen kedi gibi kulakları olan güzel bir kız ile kömür gibi kara gözlere sahip güzel bir oğlan birbirlerine sarılmış duruyordu. Oldukça romantik bir manzaraydı. Bu kişiler tabii ki Yuzuru ve Satou’dan başkası değildi. 

 

Yuzuru, tüm duygularını Satou’nun omzunda ağlayarak boşaltmasının ardından hızla Satou’dan uzaklaştı. Suratı kıpkırmızı olmuştu. Bir köle olduğu halde böyle davranması hiç uygun bir hareket değildi. Tabii bu Yuzuru'nun umurunda bile değildi. Ancak yine de utanmış idi.

 

Tabii bunu fark etmeyen Satou ilgiyle sordu.

 

“Daha iyi misin?”

 

Yuzuru, Satou’dan gördüğü ilgi nedeniyle daha da utandı. Bu nedenle sadece kafasını sallamayla yetindi. 

 

Satou, bunu görünce bir an neden ağladığını sormayı düşündü. Ancak sonradan bu düşünceden vazgeçti.

 

“Haydi gidelim o zaman artık.”

 

Satou, Yuzuru ile birlikte ormanın derinliklerine doğru yol aldılar.

 

 

Küçük bir tepenin hemen önünde, bir mezarın girişi olduğunu belli eden garip işlemeli bir kapı vardı. Kapıdan yoğun miktarda ölüm manası yayılıyordu. Bu kapının önünde ise saydam bir silüet vardı. Silüet kısa saçlı, beyaz sakalı ile yakışıklı bir yüze, ancak vücuden gayet sıska bir vücuda sahip yaşlı bir adamdı. Yaşlı adam derince karşısında ormanın derinliklerine bakıp iç çekti.

 

“Kaç yıl oldu acaba? Artık sayamıyorum bile. Ancak hala istediğim niteliklere sahip bir varis adayı yok. Umarım varlığım silinmeden önce varisi görebilirim.”

 

Silüet kapının önünde bir kez daha iç çektikten sonra silikleşerek yok oldu.

 

 

Satou ve Yuzuru birlikte yürüyorlardı. Şanslarına şu ana kadar hiç bir canavar çıkmamış idi. Ancak normal birisinin buna sevinmesi gerekirken, Satou tam aksine somurtuyordu. Satou’nun tatlı somurtkan halini gören Yuzuru ise gülmemek için kendini zor tutuyordu.

 

O sırada Satou, daha fazla dayanamayıp sövmeye başladı.

 

“Ulan kaç saattir arıyoruz bir tane hayvan bile mi çıkmaz?! Çiftleşmeye mi gitti bu tipinin içine ettiklerimin canavarları?!”



En sonunda dayanamayıp kahkaha atmaya başladı. Şu 2 yılda yaşadığı en eğlenceli vakitlerdi bu muhtemelen. Satou kahkaha atan Yuzuru’yu görünce somurtmayı bıraktı ve tebessüm etti.

 

Bu kıza soğukluk ayrı bir hava katsa da böyle içten gülüşler ona daha çok yakışıyordu.

 

Satou ve Yuzuru böyle garip bir halde iken onları sapsarı gözleriyle bir canavar izliyordu. Bu canavar tamamen geceyle bir olmuş gibiydi. Canavarın kafasından kuyruğuna kadar dikenleri vardı. Onun dışındaki görünümü bir panterle aynıydı. Ancak boyutu sıradan bir panterin iki katıydı. Bu canavar karanlık element tipi canavarlardan olan [Suikast Panteri] idi. Bu panter avının en savunmasız anını bekler, o zayıf anı yakalayınca direkt ölümcül bir saldırı yapardı. Eğer avı hiç bir şekilde açık vermiyorsa da açık verene kadar beklerdi. Gerekirse üç gün yemek yemez ancak av olarak kestirdiği kişiyi öldürmeden bırakmazdı. Bu nedenle ona [Suikast Panteri] deniyordu.

 

Satou ve Yuzuru’nun en savunmasız anda olduğunu düşünen [Suikast Panteri] en ürpertici yeteneklerinden biri olan [Gölge Pençesi]’ni kullandı. İki pençesi de karanlık elementi ile kaplanmış idi. Bir seferde avlarının işini bitirmeyi düşünüyordu.

 

Panter tam atıldığı esnada, Satou’nun hisleri uyarı vermeye başladı. Bu tamamen içgüdüseldi. Bir hayvanın tehlikeyi hissetmesi gibiydi bu. Bu tehlike anında hızla gözlerinin rengi kırmızı, şekli dikey elips şeklini aldı. Satou hızla Yuzuru’nun önüne geçti ve sırtından kanatları fırladı ve Yuzuru’yu komple sardı. Yuzuru daha demin gülüşürken ne olduğunu ilk başta anlayamasa da sonradan saldırı altında olduklarını fark etti. Ancak Satou kendisini düşünmek yerine direkt onu korumaya almış idi. İster istemez Yuzuru, etkilendi. Kendini suçlu hissetti.

 

Tabii Satou bunlardan haberdar değildi. Çünkü şu an sırtına saplanan iki siyah pençenin acısına dayanmaya çalışıyordu. Ancak bir yandanda elinden geldiğince yüz ifadesini korumaya çalışıyordu. Yuzuru’nun onu acınası bir halde görsün istemiyordu.

 

Panter avının dayanıklı olduğunu görünce hızla geri çekildi. Aralıklı bir şekilde saldırmayı düşünüyordu.

 

O sırada da panterin geri çekildiğini fark eden Satou, Yuzuru’yu kanatlarıyla sarmayı bıraktı. Sonra bir anda diz çöktü ve kan kustu. Vücudu dayanıklı da olsa, o panter bozuntusu canavardan kat be kat güçlü bile olsa, en zayıf anda vurulunca ister istemez hasar almış idi. Sırtındaki iki [Gölge Pençesi] saldırısından olan yoğun bir yara oluşmuştu ve durmadan oradan kan akıyordu. Yuzuru da bunu fark etti. Bu nedenle hızla üzerindeki kıyafetten büyük parçalar kopartarak iki yaraya da tampon yapmaya başladı. Ancak deminkinin aksine tetikteliğini koruyordu Yuzuru. 

 

Panter de bunu fark ettiğinden tüm bu süre boyunca sadece izlemekle yetindi.

 

Bu sürede Satou’nun ejder kanından gelen anormal iyileşme hızı sağolsun kanaması durmuş idi. Satou solgun yüzünü Yuzuru’ya çevirerek, içtenlikle konuştu.

 

“Teşekkür ederim.”

 

Yuzuru, Satou’ya bakarak ciddiyetle konuştu.

 

“Kıpırdama. Hala yaraların iyileşmedi.”

 

Satou acı acı güldü. Dikkatsizliği yüzüne yaralanmış idi. Eğer tetikteliğini korusa idi hiç yaralanmaz, hatta o yaralayan canavarı kendisi yaralardı. Bu onun için acı bir deneyimde olsa ne derler bilirsiniz. Öldürmeyen acı, insanı güçlendirir. Satou da bu acı deneyimin ardından istese bile tetiktelik halini bırakmayacaktı.

 

Panter ise şu an sadece sessizce izliyordu. Bu canavar çok sabırlı aynı zamanda avı ile oynamayı seven bir türdü. Bu nedenle sadece iyileşmesini bekliyordu. Ne de olsa bir kere yaraladıysa bir daha yalardı ve bu sefer direkt öldürebilirdi. Panter bilmese de hayatının en büyük hatasını yapıyordu.

 

Satou’nun ejdertanrı kanı sağolsun. Anormal bir hızla sırtındaki yara iyileşmiş ve kabuk bağlamış idi. Ancak hala tam anlamıyla iyileşmiş sayılmazdı. Satou, yavaşça ayağa kalktı.

 

Yuzuru ise hemen Satou’nun yanında korumalık yapıyordu. Yuzuru, canavar aleminin zirvesindeydi. Yani Satou’yla hemen hemen denk bir güce sahipti. Bu yüzden, Satou sessizce iyileşirken güvende gibi hissetmişti.

 

YN: Küçük bir hatırlatma. Yuzuru bir yarı-insan. Yarı-insanlar ise normal insanlar gibi dantian ile değil, canavarlar gibi çekirdek ile gelişim yaparlar. Bu nedenle alemleri de canavar alemine göre söylenir.

 

Satou’nun ayağa kalktığını fark eden Yuzuru normal bir şekilde sordu. Ancak sesinde bir endişe tınısı vardı.

 

“Daha iyi misin?”

 

Satou, bu tınıyı fark edince gülümsemeden edemedi.

 

“İyiyim. İyiyim de tetikte olmalıyız. O canavarın hala bizi izlediğini hissediyorum.”

 

Satou’nun dediğini duyan Yuzuru hafiften şaşırdı. O canavarın varlığını hissetmediği halde Satou nasıl hissedebiliyor anlayamadı.

 

Satou ise canavarı nasıl ortaya çıkartabileceğini düşünüyordu. Biraz düşündükten sonra parlayan gözlerle Yuzuru’ya seslendi.

 

“Bir planım var.”

 

 

Panter yaklaşık 2 saattir ‘avlarını’ izliyordu. Bu panter avlarını çaresizliğe itecek kadar sinsice saldırmayı çok seviyordu. Bu nedenle tekrar fırsat kolluyordu.

Ancak avlarının hareketlerini görünce panter öfkeyle atıldı. Öfkelenmesinin nedeni avlarından erkek olan(Satou), kız olan(Yuzuru) sanki doğa yürüyüşünde imiş gibi yürüyorlar, hatta bazı zamanlar kıkırdıyorlardı. Panter ister istemez rahatsız oldu. Varlığını önemsemiyorlarmış gibiydi. Bu nedenle hızla ve öfkeyle atıldı. 

 

O anda Satou ve Yuzuru, panterin saldırmasını bekliyormuşçasına pantere doğru döndüler ve aynı anda saldırdılar. Satou hızla ikili kılıçlarını çağırıp, bildiği tek ikili kılıç tekniğini kullandı.

 

“[Bin Ejderha Kükremesi]!”

 

Satou’nun kılıç saltoları, bin adet öfkeli ejderha silüeti ile birlikte saldırdı. Yuzuru ise o sırada ellerini rüzgar manası ile kaplamış idi. 

Bu teknik ailesinden kalan, Yuzuru’nun bildiği tek teknikti. O anda Yuzuru’nun çekirdeğindeki tüm rüzgar manası, Yuzuru’nun ellerinde toplandı. Yuzuru tekniğin ismi mırıldanarak, avuç darbesi olarak saldırdı

 

“[Uğuldayan Rüzgar Avcu].”

 

Yuzuru’nun avuç darbesi, uğuldayarak [Suikast Panteri]ne doğru geliyordu.

 

Satou ve Yuzuru’nun saldırısı şok olmuş ve geri çekilme fırsatı olmayan [Suikast Panteri]ne çarptı.

 

BOOM!

 

Etrafta ki toz yavaşça dağılıyordu. Toz dağıldığında panterin acınası hali göründü. Panter’in suratına çarpan avuç, panterin kafasını ezmiş, Satou’nun kılıç saltoları ise kafası da dahil kolları ve neredeyse tüm vücudunda çeşitli kesikler vardı. Bunlardan oluk oluk kan akıyordu. Ancak tüm bunlara rağmen yaşıyordu.

 

Panterin perişan halini gören Satou pis bir şekilde sırıttı. Yuzuru’nun ise suratında hiç bir ifade yoktu. Küçüklüğünden beri avlandığından Yuzuru için bu manzara gayet normaldi. Ancak içten içe kendi başarısıyla gurur duyuyor gibiydi.

 

Satou, panterin hala yaşadığını fark etti. Bu nedenle yavaşça pantere doğru yürümeye başladı. Satou, pantere doğru yürürken, panterin sarı gözleri kızıl bir tonda parıldadı.

 

Yuzuru ise dikkatle panterin hangi türe ait olduğunu anlamak için inceliyordu. Kısa bir incelemenin ardından panterin türünü anladı. Bu yüzden Yuzuru, hemen Satou’yu uyardı.

 

“Dikkat et! O bir [Suikast Panteri]!”

 

Satou, Yuzuru’nun uyarısını duysa da biraz geç kalmıştı. Panterin içinden korkutucu bir enerji dalgası yayıldı. Bu enerji dalgası şeytani enerji ile yaşam özüyle karışıktı. Bu dalgadan sonra ister istemez Satou, panterden 10 metre uzağa savruldu. Yuzuru ise savrulan, Satou’nun ona doğru geldiğini görünce hemen yakaladı.

 

O sırada ise panterin yaraları aşırı bir hızla iyileşiyordu. Ancak panterin gözlerinde yoğun bir korku ile öldürme arzusu vardı. Panter bu yüzden arkasına bile bakmadan kaçtı.

 

Satou, Yuzuru’nun kucağına düşmüş baya garip bir pozisyondaydı. Ancak ikisi de şu an bu garip durumu önemsemiyordu.

 

Satou, panterin kaçtığını görünce rahatlıkla iç çekti.

 

“İyi ki gitti. Yoksa onu yenemezdik.”

 

Yuzuru ise Satou’ya bakarak konuştu.

 

“Satou, onu yakalamak zorundayız!”

 

Bunu duyan Satou şaşırdı.

 

“Neden ki?”

 

Yuzuru, panteri kaçırmamak için hızla Satou’yu kucağından attı. Ardından panterin peşinden koşmaya başladı. O sırada da Satou’ya seslendi.

 

“Çabuk panterin izini kaybedeceğiz! Yoldayken açıklarım!”

 

Satou, Yuzuru’nun bu ciddi halini görünce kafasıyla onayladı ve [Suikast Panteri]nin peşinden takip etme yoluna koyuldular.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr