21. Bölüm - Bilge Aleminden Biriyle Savaşmak (1) [Düzenlendi]

avatar
2395 21

Ejdertanrı Efsanesi - 21. Bölüm - Bilge Aleminden Biriyle Savaşmak (1) [Düzenlendi]


Satou bütün gün boyunca, Rance'ın korumalığını yaptı. Günün neredeyse büyük bir çoğunluğu sıkıcı geçmişti. Tek bir heyecan vardı. O da Rance'ın kazanmasına sinirlenip onu dövmeye kalkışan bir kumarbazdı. Satou, Rance ile ayrıldığı sırada Rance ona ilk haftanın ücreti olan 50 yüksek kademe vahşi canavar çekirdeğini verdi. Satou, 50 vahşi canavar çekirdeğini alsa da onları kullanmadı. Ne de olsa şu anki darboğazı fazla zorlarsa gelişimine kötü bir etki yapabilirdi.

 

...

 

O sırada akşam vakti bir barın içinde kas yığını gibi görünen uzun siyah saçlı genç bir adam, kucağında oturan neredeyse göğüsleri fırlayacak kadar dekolteli bir giysisi olan güzel kadınla oynaşıyordu.

 

"Hadii naz yapma ama söz bu sefer daha yavaş yapıcam."

 

Adamın bu tavrı karşısında gülümseyen kadın, daha fazla naz yapmadı.

 

"Peki. Ama gene bu hızda yaparsan bir daha senle olmam bilesin. Hmph"

 

Kadının tribini duyan adam gülümsedi. Ardından kadın kucağında barın üst katında olan 'dinlenme' odasına gitti. Ardından kadınla adam sevişmeye başladılar.

 

Kısa süren sevişme etabının ardından tam ana oyun başlayacak iken kapı çaldı.

 

PAT PAT PAT!

 

Bu sesi duyan adam öfkelense de kendini kontrol etti. Ardından kadına bakarak üzgün bir tonda konuştu.

 

"Üzgünüm canım. Bugün yapamayacağız sanırım. Yarın yaparız artık."

 

Ardından kadına 1 altın verdi ve kapıdan dışarı çıktı. Kadın ise birlikte olmadıkları halde normalden iki katı para aldığı için sevinçliydi.

 

O sırada adam ise kapıdan çıktığı gibi öfkeyle kükredi.

 

"Ne var lan ne var önemli!? Tam en önemli yerinde kapı çalınır mı lan orospu çocuğu?!"

 

Adam tam doruk noktasına ilişkinin en güzel kısmına geçileceği sırada kapısının çalınmasından ötürü sinirden deliye dönmüştü. Kadının yanındayken bile kendini zor tutuyordu. Bu nedenle de kapıyı çalan astını görünce hemen saydırmaya başladı. Bir süre astına saydıran adam biraz daha saydırdıktan sonra biraz sakinleşti. Ardından sordu.

 

"Ne olduğunu söyle. Eğer mantıklı bir nedenin yoksa gerçekten bir yerini kırabilirim."

 

Bu adama gelen ve durmadan küfür yiyen kişi ise Kamaz'dı. Her ne kadar bir krallıkta prens te olsa burada sadece bu adamın astıydı. Bu nedenle adam sakinleşene kadar bekledi. Patronunun sakinleştiğini görünce de hemen olan biteni anlatmaya başladı. Tabii ki olanları biraz çarpıtarak anlattı. Kamaz'ın anlattıklarını duyan adam iyice öfkelendi ve öldürme arzusu yaymaya başladı.

 

"Demek bu küçük piç kendine koruma buldu diye böyle davranmaya cürret etti ha!? Ona beni Adec'i gücendirmenin bedelini göstermem gerek anlaşılan. Kamaz adamlara söyle yarın o küçük piçin korumasına, meydan okuduğuma dair bir bildiri yollasınlar."

 

Bunu duyan Kamaz sevindi. Karşısındaki adam bilge aleminin başlangıç kademesinde olan biriydi. Rance'ın koruması ne kadar güçlü olursa olsun bilge olan birini yenebileceğine kesinlikle inanmıyordu.

 

...

 

Satou her zamanki gibi sabah uyandı. Ardından yatağından kalkıp odasından çıktı. O sırada Roselia'nın salon gibi olan bir kısımda ki sandalyede oturmuş kitap okuyordu. Kitabın ismini görünce Satou'nun yüzünde tuhaf bir ifade belirse de bir şey söylemedi. Bunun yerine gülümseyerek Roselia'yı selamladı.

 

"Selam Roselia!"

 

Roselia kafasını okuduğu kitaptan kaldırıp Satou'ya baktı.

 

"Selam Satou."

 

"Ne okuyorsun?"

 

Roselia elindeki kitaba baktı. Ardından kızarıp hemen kitabı boyutsal yüzüğüne attı.

 

"Ha bu mu? Bu önemli bir şey değil ya! Sıkıcı bir roman. Evet sade sıkıcı bir roman. Eee niye bu kadar erken kalktın ki Satou?"

 

Roselia'nın konuyu değiştirme çabasına güldü. Ancak üstelemedi. Bunun yerine erken kalkmasının nedenini söyledi kabaca.

 

"Bir arkadaşla buluşmam gerektiğinden erken kalktım. Şimdide ona uğramaya gidiyorum."

 

Roselia ve Satou biraz daha konuştu. Satou tam dışarı çıkmak üzereyken Roselia bir an da bir şey hatırladı.

 

"Satou bekle 1 dakika! Bu sana gelmiş. Kapının altından atılmış."

 

Roselia yüzüğünden bir mektup çıkarıp Satou'ya verdi. Satou da meraklı bir ifadeyle mektubu açtı ve sesli bir şekilde okumaya başladı.

 

"Rance'ın korumasına..."

 

Satou'nun kaşları çatılsa da okumaya devam etti.

 

"...kendini bir bok sanıyormuşsun! Beni Kızıl Kafatası çetesinin lideri Adec'in öfkesini kazandın! Ancak ben merhametli bir insan olduğumdan sana son bir şans veriyorum velet. Ya parayı getirirsin, ya da Çatlakkemik arenasına çıkar benimle gerçek bir savaşçı gibi dövüşürsün. Seçim senin."

 

Çatlakkemik arenasında, genelde akademiden birisiyle dışarıdan birisi birbirleriyle düşmanlarsa ve ölümüne dövüşmek istiyorlarsa iki tarafta akademiden Çatlakkemik arenasında dövüşmek için izin alırdı. Eğer akademinin öğrencisi ölürse akademi ve ölenin ailesi hiç bir şekilde intikam aramayacaktı. Tabii aynısı karşı tarafta için de geçerliydi.

 

Satou hafiften şaşırdı. Demek o kovaladığı eleman Kızıl Kafatası çetesine üyeydi. Bu çeteye her ne kadar çete dense de esasen bir örgüt kadar geniş ağlara sahipti. Bu örgüt, bu akademinin bulunduğu bölgedeki karanlık yüzü yönetiyordu. Karanlık yüzden kasıt ise normalde yasak olan köle ticaretlerinden, yaşadışı mallardan tutunda kumarhaneler, genelevlere kadar. Anlatılanlara göre bu çetenin lideri bilge aleminin ortalarındaydı.


Tabii ki lider böyle büyük bir bölgeyi yönettiği için küçük bir sistem kurmuştu. Lider on astı arasında bölgeleri paylaştırıp yönetmelerini istemişti. Ve bu astlarında ortalama yetişimleri manayı hissetme aleminin başlangıç kademesi ile yüksek kademesi arasında değişiyordu. Satou'nun bildiğine göre ise burayla ilgilenen bölge lideri yeni bilge aleminin başlangıcına geçmiş birisiydi. Biraz daha güçlendiğinde muhtemelen yakında çetenin liderine kafa tutacaktı. Satou tüm bunları Rance sayesinde öğrenmişti.

 

Bu nedenle bir ara hem Rance'a teşekkür etmeyi hemde böyle bir işe bulaştırdığı için Rance'a sağlam bir yumruk atmayı aklına not etti.

 

Satou kaşlarını çattı. Kendisi de şu an en fazla bilge aleminin başlangıcına geçmiş birini zorlukla yenebilirdi. Kısaca rakibi onu baya zorlayacaktı. Normalde şu an adamın istediği parayı verecek kadar parası vardı. Ancak gururu o parayı vermeyi red ediyordu.

 

Satou farkında olmasa da bu gururun ve de açgözlülüğün kaynağı ejderha kanıydı.

 

Satou kısa bir düşüncelere dalmasının ardından ona endişeli bir şekilde bakan bir çift gözü fark etti. Satou'nun düşüncelerden sıyrıldığını fark eden Roselia direkt sordu.

 

"O adamla dövüşmeyeceksin değil mi?"

 

Roselia da kızıl kafatası çetesini duymuştu. Özellikle de liderin gücünü duymuştu. Tabii Roselia, Rance kadar detaylı bir bilgiye sahip olmadığından direkt çetenin lideriyle dövüşeceğini düşünüyordu.

 

Satou, karşısındaki kızın endişeli tepkisine şaşırdı. Satou bu kızın iyimser birisi olduğunu düşünse de daha yeni arkadaş olduğu birisi için bu kadar endişeli olması onu şaşırttı. Bu saf kız onun için endişeleniyordu. Roselia'nın bu saf endişesi Satou'nun kalbini titretti. Her ne kadar bu dünya hakkında pek fazla bilgisi olmasa da bu dünyanın ne kadar kötü olduğunu çok iyi biliyordu. Kimse kimse için bu tip bir saf endişe hissetmemeliydi. Hissederlerse de o kişi tarafından kullanılıp bir kenara atılırdı. Ancak bu saf kız onun için endişeleniyordu. Bu nedenle de Satou bu kıza karşı bir şeyler hissetmeye başladı.

 

Satou içten bir şekilde gülümsedi.

 

"Benim için endişelenen senin gibi kişiler olduğu sürece ölmem. Ayrıca dövüşeceğim kişi direkt lider değil. Sadece bu bölgenin yöneticisi."

 

Satou'nun dediğiyle biraz da olsa rahatladı Roselia. Ancak hala endişeliydi.

 

"Bende seninle gelmek istiyorum."

 

Satou kısa bir süreliğine düşündü. Ardından onayladı.

 

"Peki. Ancak birisini yanımıza almamız lazım."

 

...

 

Satou, Roselia ile birlikte Rance ile buluştuğu alana doğru gidiyordu. Rance'ın onu kötü bir ifadeyle onu beklediğini gördü. Rance ne yapması gerektiğini düşünüyor gibiydi. Rance, Satou'nun geldiğini görünce direkt acı bir gülümsemeyle konuştu.

 

"Pekala. Eğer işi bırakmak için geldiysen onaylaylıyorum. Zaten seni engelleyecek kadar gücüm bile yok."

 

Rance'ın bu umutsuz halini görünce sinirlendi. Ancak öfkeli bir şekilde konuşmak yerine soğukça konuştu.

 

"Pes ediyorsan sen bilirsin. Ben o kendini bir bok sanan ibneyi benzetmeye gidiyorum. Benimle gelemeyecek kadar cesaretin bile yoksa zaten yanlış kişiyi korumuşum. Gidelim Roselia."

 

Roselia konuyla hiç bir alakası olmadığından birşey söylemeden Satou'nun peşinden gitti. Rance ise arada kalmıştı. Şu an istese kaçabilme imkanı vardı. Ancak her ne kadar utanmaz karaktersiz birisi olsa da Satou'nun onun sorumluluğunu kendisinin yerine getirmesi yüzüne tereddüde düştü. Kısa süren bu tereddüdün ardından haykırdı.

 

"Beni de bekle! Benim suçumu yanlız başına çekmene izin vereceğimi yanılıyorsan yanılıyorsun Satou!"

 

Rance'ın kararlılığı Satou'yu şaşırttı. Bu karaktersiz herif gerçekten de onu yanlız başına bırakır diye düşünüyordu. Ancak beklentisinin aksine onunla birlikte ölme ihtimali olmasına rağmen kararlıca Satou'yla gelmeye karar vermişti. Ancak Satou bu şaşkınlığını yüzüne yansıtmadı. Bunun yerine gülümsedi.

 

"Pekala. Haydi gidelim. Bakalım şu bölge lideri ne ayakmış."

 

***
Noir: İyi okumalar.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr