18. Bölüm Orta Kademe! [Düzenlendi]

avatar
2363 23

Ejdertanrı Efsanesi - 18. Bölüm Orta Kademe! [Düzenlendi]


Satou, Roselia sayesinde bu akademi hakkında bir kaç şey öğrenmişti. Akademide hafta da bir defa derse gitmek zorunluydu. Onun dışında akademi öğrencilerini serbest bırakıyordu. Tabii gelişmeleri için bir kaç kaynak tedarik etse de, bunlar Satou için işe yaramazdı.

 

Aynı zamanda oda arkadaşı hakkında da bir kaç şey öğrendi. Satou. Roselia, Niatpac krallığının üçüncü prensesiydi. Yarısı kız yarısı erkek altı kardeşe sahipti Roselia. Roselia altı kardeşin arasından en yetenekli görüldüğünden temsilci tarafından buraya getirilmişti. Roselia bir kaç aydır akademideydi. Bu bir kaç ayda temsilcilerin hepsi daha gelmediğinden ötürü ders işlenmiyordu. Roselia'nın böyle çırılçıplak odada yatmasının nedeni de buydu. Doğru düzgün kimse yokken kim böyle rahat etmek istemezdi ki? Gerçi Satou'ya göre bu kendi sapıklığını geçen bir sapıklıktı. Aynı zamanda konuşurlarken Roselia hakkında öğrendiği diğer şeyse her daim iyimser olmasıydı. Satou, Roselia'nın bu garip iyimserliği yüzünden bir gün başına bir şey gelebiliceğini düşünse de hiç bir şey söylemedi.

 

Satou, Roselia'dan öğrendiği kadarı ile bir ay daha ders işlenmeyecekti. Bu yüzden sevinse de aynı zamanda üzüldü. Tüm bunları odasında oturup düşünürken bir anda Lucina'nın etrafta olmadığını fark etti. Olayların üst üste gelmesinden ötürü Lucina'yı tamamen unutmuştu. Satou hemen zihninden Lucina'ya mesaj yolladı.

 

'Lucina! Neredesin?'

 

Satou, yanıt olarak mutsuz bir ses duydu.

 

'Beni unutup bu kadının yanında bıraktın Satou~'

 

Satou, Lucina'nın cevabıyla birlikte rahatladı. Ardından ortağına yanına gelebilmesi için geldiği yurdun konumunu tarif etti. Sonrada odadan çıkıp merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Ardından yurt binasının dışına çıktı ve orada beklemeye başladı. Yaklaşık üç dakika sonra koşarak gelen kan kırmızısı kürke sahip tilkiye benzer bir hayvan geldi. Bu hayvan tabii ki de Lucina'dan başkası değildi. Satou, Lucina'nın kafasını okşadı ve içtenlikle konuştu.

 

"Seni unuttuğum için özür dilerim ortak. Söz bir daha olmayacak."

 

Satou'nun bu içten sözünü duyan Lucina'nın surat ifadesi hafif bir gülümser gibi oldu. Ardından boyunu biraz daha küçültüp, Satou'nun kafasına çıktı. Ardından da Satou'nun kafasında yattı. Bu hoş görüntüye tebessüm eden Satou yurda ardındanda odasına geri döndü. Ardından onun için ayrılan yatak odasına gitti ve orada meditasyon yapmaya başladı.

 

...

 

Bu şekilde yarım ay geçti. Satou kendini gelişimine vermiş, en azından bir kıdem atlama umuduyla gelişim yapıyordu. Tam o sırada, dışardan Roselia'nın sesini duydu.

 

"Satou! Birisi seni soruyor!"

 

Roselia'nın dediğini duyan Satou gözlerini açtı. Ardından hemen yataktan fırladı ve odadan çıktı. Odadan çıkıp kapıya doğru baktığında potansiyelini ölçen kadının geldiğini gördü. Satou kadına bakarak sordu.

 

"Ne oldu?"

 

Kadın saygıyla cevap verdi.

 

"Genç efendi. İstediğiniz çekirdekler buyrun."

 

Kadın saygıyla Satou'ya bir depolama yüzüğü verdi. Satou içini açıp baktığında içinde yüz tane vahşi canavar çekirdeği olduğunu gördü. Bunları görünce sırıttı. Müdire gerçekten sözünü tutmuştu. Satou kadına sakince baktı. Ardından kadına bakarak saygıyla konuştu.

 

"Buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ederim. Müdire hanıma da istediklerimi getirdiği için teşekkür ettiğimi söylersiniz."

 

Satou bu kadını sevemese de işini bırakıp gelmesi nedeniyle en azından bir teşekkür etmesi gerekiyormuş gibi hissettiğinden teşekkür etti. Ardından da odasına çekildi. Kadın ise Satou odasına dönerken saygıyla eğilip oradan ayrıldı. Bu sırada oradaki olan Roselia ise şaşırmıştı. Müdireyle aralarında nasıl bir ilişki vardı da bir şeyler isteyebilmişti? Bunları merak etse de Satou'yu sıkıştırmak istemediğinden odasına geri döndü ve meditasyon yapmaya devam etti.

 

O sırada Satou meditasyon pozisyonuna geçmiş, elinde bir çeşit keseyle birlikte yatakta duruyordu. Kesenin içinde bilyeden sadece biraz büyük olan bir sürü çekirdek vardı. Bu çekirdeklerin içinde soluk bir şekilde çeşitli renkler parıldıyordu. Satou bunları görünce gülümsedi. Ardından içinden bir tanesini alıp ağzına atıp yuttu. Yuttuğu çekirdek yavaşça midesine indi. Ardından çekirdek parçalanarak içindeki vahşi enerji Satou'nun kalbine doğru yöneldi. Bu enerjiyi kontrol etmekte zorlanacağını düşünen Satou hafiften şaşırsa da uğraşmayacağını anlayarak sevindi ve enerjiyi çekirdekte dolandırmaya başladı.

 

...

 

Aradan bir kaç saat geçti. Satou'nun odasından korkutucu derecede fazla mana yayılıyordu. Satou ise bu mananın tam merkezinde oturuyordu. Saçları da hafiften dalgalanıyordu. Yüz çekirdeği tükettikten sonra anca bir kademe atlayabildi. Şu anda orta kademe vahşi canavar aleminde idi.

 

Eğer yirmi tane orta vahşi canavarı aleminde veya iki yüz tane başlangıç kademe vahşi canavar aleminde canavarların çekirdeğini elde ederse direkt olarak yüksek kademeye çıkardı yetişimi.

 

Satou gözlerini açtı. Ardından yetişimi kontrol ettiğinde yüzünde acı bir gülümseme meydana geldi. Çok yavaş kademe atlıyordu. Ancak gücü de korkutucu bir derece de yüksekti. Yine de Satou'ya yetmiyordu. Sonunda kendi başına ava çıkmasını gerekecek bir vakit gelmişti.

 

Satou kısa bir düşünme sürecinin ardından, hazır daha akademi henüz tam anlamıyla açılmamışken yakınlarda bir orman varsa oraya gitmeye karar verdi. O yüzden odadan çıktı ve Roselia'ya en yakın ormanın yerini sordu. Roselia ise en yakın ormanın yaklaşık beş kilometre uzaklıktaki Katliam Ormanı olduğunu söyledi. Satou isminden dolayı hafifçe tırssa da Roselia'dan ormanın yerini gösteren bir harita rica etti. Roselia haritayı verse de neden Katliam Ormanına gitmek istediğini anlamadığından meraklı bir ifadeyle nedenini sorsa da Satou onu bir şekilde geçiştirdi. Ardından Lucina'yla birlikte yola çıktılar.

 

...

 

İki günün ardından, Satou Katliam Ormanına vardı. Satou ormana giriş yaptığı gibi karşısına başlangıç kademe bir vahşi canavar çıktı. Bu canavar leopara benziyordu. Hatta neredeyse bir leoparla aynıydı. Aralarında ki tek fark bu canavarın iki tane fazla uzamış dişi vardı. Leopar, Satou'yu gördüğünde tehlike hissi ile dolsa da, bu hissin doğruluğuna inanmadı. Bir insan nasıl olurda onun gibi güçlü bir hayvanı tehdit edebilirdi ki?

 

Bu yüzden leopar direk Satou'nun üzerine doğru atladı. Satou ise Lucina'ya kendisinin savaşmak istediğini söyleyip Lucina'ya karışmamasını emretti. Ardından Satou önüne gelen leoparı hızlıca atlattı. Ardından iki elinde de kılıç belirdi. Bu kılıçlar tabii ki [Heiwa] ve [Gyakusatsu] idi. Satou hızla leopara atıldı.

 

Leopar, Satou'nun hızına ayak uyduramadı. Bu nedenle kısa bir kovalama sürecinin ardından Satou [Gyakusatsu] ile direkt leoparın kafasını ortadan ikiye ayırdı. Oldukça ürpertici bir manzaraydı. Ancak Satou bundan iğrenmek yerine keyif almıştı. Hızla canavarın kalbini söktü ve oradaki çekirdeği aldı. Ardındanda orayı terk etti.

 

...

 

Bu şekilde dört gün geçti. Satou Katliam Ormanının hakkını verircesine ormanda büyük bir katliam yapmıştı. Dört tane orta kademe vahşi canavarı, yetmiş dokuz tane de başlangıç kademe vahşi canavar öldürmüştü. Satou iki savaş canavarını tamamen şans eseri diğer ikisini ise pusu kurarak öldürmeyi başarmıştı. Yeteri kadar öldürdüğünü hisseden Satou yavaşça geri dönüş yolunda yürümeye başladı.

 

***

Kendi çapımızda bir sunucu kurduk. Orada çeşitli konular hakkında(çoğunlukla boşta yapıyoruz) konuşuyoruz. Sizde bize katılmak isterseniz:

https://discord.gg/waE3SXk






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr