3. Bölüm - Dönüş [DÜZENLENDİ]

avatar
3003 26

Ejdertanrı Efsanesi - 3. Bölüm - Dönüş [DÜZENLENDİ]


'Pekala ihtiyar. Ben de Satou, Satou Black, tanıştığımıza memnun oldum.'

 

Damon, Satou'nun ona ihtiyar demesine gülse mi ağlasa mı bilemedi. Kendisi Tanrıları tir tir titretmiş birisiyken, daha on beş yaşındaki bir velet ona ihtiyar diyordu.

 

Eski Damon olsa buna kesinlikle sinirlenirdi. Ancak bu kabir azabı gibi yalnızlıktan sonra Damon istemsizce içten kahkaha attı. Kısa bir süre süren kahkahaların ardından Damon ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

 

"Pekala velet şimdi sana anlatacaklarımı dikkatle dinlemeni istiyorum. Seni aldığın o taş hakkında bilgilendirmem gerek. Öncelikle taşın özelliklerinden birinin vücudunu değiştirmesi diye bahsettim değil mi? Değiştirmeden kastım tamamen değiştiriyor. Yani teknik olarak artık bir insan değil, yarım ejder sayılırsın."

 

Damon biraz durup Satou'nun söylediklerini sindirmesini bekledi. Biraz süre geçtikten sonra Satou Damon'a seslendi.

 

'Devam et ihtiyar.'

 

"Tabii ki direkt olarak bir ejderhaya dönüşmeyeceksin. İstesen de dönüşemezsin zaten. Tamamen ejderhaya dönüşebilmen için en azından Kral Aleminde olman gerek. Bu arada teknik olarak canavara dönüştüğünden şu ana kadarki insan gelişimin tamamen yok edilip yerine bir canavar çekirdeği oluşturuldu. O canavar çekirdeği ise tahmin edebileceğin üzere aldığın taş. Her neyse konumuz bu değil. Ejdertanrı'nın Yükselişi tekniğini kullandıkça güç bakımından canavarlar arasında bile canavar olacaksın. Kendinden bir üst kademeli birisinden bile güçlü olacaksın.

 

Tabii ki en mükemmel tekniklerin bile bir kusuru vardır. Ejdertanrı’nın Yükselişi'nin kusuru ise normal canavarlardan iki kat, insanlardan dört kat zor gelişim yapabilmendir. Ama bununda iyi bir yanı var. Diğerlerine nazaran gelişimin daha sağlam ve istikrarlı bir şekilde ilerleyecek. Tabii bunun da bir çözümü var."

 

Damon "çözümü var" dediği anda Satou heyecanlı bir şekilde sordu.

 

'Çözümü ne?'

 

Satou'nun sorusunun hemen ardından şeytani olduğu belli olan bir kahkaha duyuldu.

 

"Çok basit. Canavar avlayıp çekirdeklerini özümseyeceksin."

 

Damon'nun sanki çok normalmiş gibi canavar avlamaktan bahsettiğini duyunca tam öfkelenip bir şey diyecekken vücudunun bir kısmının silikleştiğini fark etti. Satou'nun neden cevap vermediğini merak edip Satou'nun vücuduna baktığında Damon da Satou'nun silikleşmeye başladığını fark etti.

 

"Demek süre doldu ha? Pekala velet beni iyi dinle. En azından üstad canavar olmadığın müddetçe bir daha konuşabileceğimizi sanmıyorum. O yüzden sana söylemem gerek son bir kaç şey daha var. Artık Ejder soyundan olduğundan kademe ve alem atladıkça kişiliğinde değişmeye başlayacak. Bu değişimleri bastırmak veyahut reddetmeye çalışmak yerine kabullen. Eğer kabullenmezsen gelişim yolunda fazla ilerleyemezsin. Son olarak sana senden önceki Ejdertanrı olarak nasihatım sakın kimsenin önünde eğilme, önünde eğilinecek birisi ol. Bir de sakın öleyim deme! Yoksa cehennemde isen cehenneme, cennette isen de cennete gelir, seni reenkarne eder tekrar öldürürüm!"

 

Satou daha bir şey diyemeden ortadan kayboldu. Damon, Satou gittikten sonra iç çekti.

 

"Bu çocuk aynı benim gençliğime benziyor. Umarım benim yaşadıklarımı yaşamaz da mutlu bir hayat sürer."

 

...

 

Mağarayla birleşmiş alanda;

 

Bir seksen boylarında, oldukça yapılı bir vücuda, siyah saç ve kırmızı gözleri olmasına rağmen oldukça yakışıklı bir surata son olarak da sırtında iki siyah kanada sahip çırılçıplak genç bir adam uyandı. Bu genç adam tabi ki de gelişmiş bedeniyle bilinçsiz Satou Black'ti. Satou birden ayağa fırladı. Hemen ardından içgüdüsel bir şekilde kanatlarını açıp, tıpkı bir ejderhaymışçasına kükredi.

 

“ROAR!”

 

Kükremenin içinde öyle dehşetengiz bir kuvvet vardı ki mağara adeta beşik gibi sallandı. Bir kaç saniye sonra Satou'nun gözleri eski haline döndü. Ardından da vücudunun kontrolünü kaybedip bayıldı.

 

...

 

Aradan belli belirsiz bir süre geçmesinin ardından Satou kendine geldi. Kendine geldiğinde ilk fark ettiği iki simsiyah kanadının olduğuydu. Kanatlarını görünce istemsizce haykırdı.

 

"Çok havalı!"

 

Kanatlarını hayranlıkla biraz kurcaladıktan sonra vücudunu incelemeye başladı. Tam da Damon'nun söylediği gibi dantian bölgesindeki dantian parçalanmış yerine tam kalbinin orada bir canavar çekirdeği oluşmuştu. Ayrıyeten vücudunun sırt kısmı pullanmaya başlamıştı. Ama neyse ki yakından bakılmadıkça belli olmuyordu. Son olarak da istediği gibi tırnaklarını pençe gibi çıkartıp geri sokabildiğini fark etti.

 

O anda mırıldandı.

 

"Yani artık insan değilim ha?"

 

Nedense hiç bir şekilde garip hissetmiyordu. Sanki olması gereken buymuşçasına oldukça rahat hissediyordu. Mağaradan çıkarken kanatlarını nasıl kapayacağını düşünürken sanki daha önceden biliyormuşçasına kanatlarını içe doğru katladı.

 

Mağaradan çıktığında ise şok oldu.

 

Onu korumak için gelen adamların hepsinin kafası patlamıştı. Kükremesinden çıkan enerji o kadar kuvvetliydi ki bu zavallı korumaların hepsi daha ne olduğunu bile anlayamadan ölmüştü.

 

Tabi korumaların neden öldüğünü bilmeyen Satou tedirgin oldu.

 

'Korumaları öldüren şey her ne ise beni de öldürme ihtimali var. Çabucak uzaklaşmam lazım.'

 

Fazla beklemeden ölü korumalardan birini soyup onun eşyalarını giydikten sonra auradan korkup hayatta kalmayı başaran şanslı atlardan birisi ile birlikte Ay ve Güneş şehrine doğru yola koyuldu. Satou fark etmese de karakterinde değişimler şimdiden başlamıştı...

 

...

 

Ay ve Güneş şehrinin girişinde iki muhafız birbirleriyle konuşuyordu.

 

"Duydun mu White klanından o piç, şehrin ortasında başka bir kıza daha saldırmış."

 

"Hey hey söylediklerine dikkat et. White klanından birisi dediğini duyarsa anında öldürürler bizi. Bu arada kıza da yazık olmuş."

 

"Yok lan kıza bir şey olmamış. Duyduklarıma göre kız Black klanının genç efendisinin hizmetçisiymiş. Yanındaki adam da bunu bildiğinden gereksiz sıkıntı çıkarmamasını söylemiş o White klanının genç efendisine. Yani işin aslı kız baya şanslıymış."

 

Diğer muhafız tam yanıt vermek üzere iken Satou'yu fark etti.

 

"Hey sende kimsin?"

 

Satou, kanatlarını kendi görünüşünü gizlemek için etrafına sarmış ve öyle giysileri giymişti. Rahatsız ediciydi, ama katlanmak zorundaydı. En azından şimdilik. Bu yüzden sadece giydiklerinden dolayı dilenci gibi gözüküyordu. Ama bu muhafızlar daha önce bir çok dilenci gibi görünüp yoğun savaşlardan çıkan ustalar gördüklerinden hiç küçümsemeyle yaklaşmıyorlardı. Satou yaklaştıkça belli belirsiz dehşetengiz bir aura beliriyordu üzerinde. Bu nedenle muhafızlar ister istemez korktu.

 

Satou muhafızın sorusunu görmezden gelip cebinden üzerinde Black Klanı yazan bir madalyonu çıkartıp muhafızlara gösterdi. Bunu gören muhafızlar hemen yol açtı ve Satou içeri girdi. Satou içeri girdikten sonra iki muhafızında aklında tek soru vardı.

 

'Böyle dehşetengiz bir üstad ne zaman Black klanından çıktı?'

 

...

 

Satou muhafızın dediklerini duyduğu an aşırı endişelendiğinden şehre girdiği gibi attan inip koşarak Black klanı bölgesine doğru koşmaya başladı.

 

YN: Şehir içinde at koşturmak yasaktır.

 

...


On dakika kadar sonra Satou Black klanı bölgesine vardı. İçindeki huzursuzluk ile Satou klan bölgesinin içerisine girdi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44337 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr