1. Bölüm Black Klanının Genç Efendisi [DÜZENLENDİ]

avatar
3986 27

Ejdertanrı Efsanesi - 1. Bölüm Black Klanının Genç Efendisi [DÜZENLENDİ]


Sabah gökyüzü tam aydınlanmaya başlarken, Ay ve Güneş Şehrinin tamamı hala şafaktan önceki karanlıkta iken Black klanında genç bir adam uyandı. Bu genç adamın yüzünden bir şeye rahatsız olduğunu belli eden bir ifade vardı. Genç adam bu sıkıntılı ifade ile yatağından kalkıp kıyafetlerini değiştirdi.

 

Bu saatlerde kendi klanındakiler, ailesi, hatta hizmetçiler bile hala uyuyordu.

 

Bu genç adam on dört, on beş yaşlarındaydı. Genç adamın ne cılız, ne de yapılı denilebilecek sıradan bir vücudu, siyah saçları ve aynı renkte gözlerle birlikte tatlı bir yüzü vardı.

 

Bu genç adam, Black klanının veliahtı Satou Black'ti.

 

Satou tam odasının kapısını açtığı anda karşısında on yedi, on sekiz yaşlarında görünen güzel bir genç kız çıktı. Bu genç kızın safir gibi mavi gözleri, zümrüt gibi yeşil saçları, narin yüzü ve doğallığından gelen güzelliği ile, gayet sıradan bir giyimi olsa da, kendisini adeta bir doğa tanrıçası gibi gösteriyordu.

 

Bu güzel kız ise, Satou'nun özel hizmetçisi Rose'du.

 

"Genç efendi?"

 

Rose, Satou'nun erken uyanmasına şaşırdı. Satou normalde bu saatlerde hep uyurdu. Uyurken de üstündeki battaniyesini üzerinden atma gibi bir alışkanlığı vardı. Bu yüzdende Rose'un normalde öyle bir görevi olmamasına rağmen Satou'yu küçük kardeşi gibi gördüğünden midir bilinmez her zaman bu saatlerde Satou'nun üzerini örtmeye gelirdi. Bu nedenle de Satou'yu uyanık görünce de ister istemez şaşırdı.

 

Satou Rose'un şaşkın halini görünce istemsizce kıkırdadı. Rose görmek deminki sıkıntılı ruh halini gidermişti. Rose bilmese de Satou her Rose onun üzerini örttüğünde uyanıyordu.

 

"Bugün pek uyku tutmadı da antrenman yapmaya gidiyorum. Rose, anneme, babama nerede olduğumu sorarlarsa antrenman alanında olduğumu söylersin."

 

Konuşmasının hemen ardından Rose'a yanıtlama şansı bile vermeden gitti. Satou'nun gittiğini gören Rose iç çekti.

 

'Genç efendi, şu son bir kaç gündür çok tuhaf davranıyor. Umarım iyidir.'

 

Rose'un endişelerinden habersiz bir şekilde Satou klanının köşkünden çıktı ve klanının antrenman alanına doğru yürümeye başladı. Bu sırada şu son bir kaç gündür hissettiği tuhaf hissi anlamlandırmaya çalışıyordu.

 

'Bir şey beni çağırıyor. İlk başlarda kendi hayal gücüm sandım. Ama kaç gün geçti hala aynı hissi hissediyorum. Sırf bu lanet şey yüzüne doğru düzgün uyku bile uyuyamıyorum.'

 

Her şey bir kaç gün önce başlamıştı. Satou şehirde çeşitli klanların genç efendileriyle birlikte yemek yerken birden bire bir şeyin onu çağırdığını hissetti. Şaşırsa da çocukluğundan beri gördüğü eğitim sayesinde hiç bozuntuya vermeden sakince yemeğini yiyip, ardından da bir bahane uydurup oradan ayrılmıştı. O günden beri aralıksız bir şekilde o hissi hissediyordu. Uyurken bile o hissi hissettiğinden doğru düzgün uyuyamaz olmuştu.

 

Satou yürürken bir anlığına durdu. Ardından yürümeye devam etti.

 

'En iyisi gidip beni çağıran şey neymiş öğrenmek. Ama şimdi sabahın erken saatinde gidersem klandakiler endişelenir. O yüzden kahvaltı zamanına kadar antrenman yapmak en iyisi. Kahvaltının ardından da aileme bir yere gideceğimi söylerim.'

 

Bu tarz düşünceler arasında Satou üzerinde Black Klanı Antrenman Alanı yazan bir kapıdan içeri girdi.

 

Alan savaşçılar ve büyücüler için ikiye ayrılmıştı:

 

Savaşçılar kısmında, okçuluk için talim alanları, dövüş tekniklerini geliştirmek için test kuklaları ve hareket teknikleri geliştirmek için küçük bir alan vardı.

 

Büyücüler kısmında ise pek fazla bir şey yoktu. Sadece saldırı tipi büyülerini deneyebilmeleri için özel test kuklaları ve aynı savaşçılarınki gibi hareket tekniklerini geliştirmek için küçük alanları vardı.

 

Satou Temel Oluşturma Aleminin beşinci seviyesindeydi. On dört yaşında böyle bir gelişim seviyesi dahi denilebilecek bir seviyeydi.

 

Satou biraz dolandıktan sonra dövüş tekniklerini geliştirmek için olan test kuklalarından birinin önüne geldi ve klanının dövüş tekniklerini çalışmaya başladı.

 

...

 

Aradan geçen iki saatin ardından:

 

Antrenman alanında olan Satou nefes nefese kuklanın karşısında duruyordu. Karşısındaki kuklaya dikkatle bakan birisi çok küçükte olsa aşınmaya başladığını fark edebilirdi. Birisi bunu görse aşırı şaşırırdı. Normal şartlar altında bu tip test kuklalarını Manayı Hissetme Aleminin başlangıcında olan insanlar tüm güçleri ile vurursa anca böyle tahrip edebiliyordu. Ki Temel Oluşturma Alemi ile Manayı Hissetme Alemi arasında uçurum denebilecek bir fark vardı.

 

Böyle uçurum gibi bir fark olmasının nedeni ise Temel Oluşturma alemi adından da anlaşılabileceği dantianın da sağlam temel kurmak için olan bir alemdi. Bu kısım kişi ister savaşçı olsun ister büyücü olsun aynıydı. Ama Manayı Hissetme alemine geçtiğin de işler değişirdi. Çünkü Manayı Hissetme alemine geçtiğinde manayı dantianına çekip onu sıvılaştırmaya çalışırken manayı kullanabilmeye başlıyordun. Bu yüzden de sıradan Temel Oluşturma Alemindekileri böcek ezer gibi öldürebilirlerdi. İşte Temel Oluşturma Alemi ile Manayı Hissetme Alemi arasındaki fark bu kadar büyüktü.

 

Satou ise test kuklasına verdiği hasardan dolayı Manayı Hissetme Aleminin başlangıcında olan birisinden bir derece daha güçlüydü. İşte bu yüzden şok ediciydi. Ama ne yazık ki bunu -Satou'da dahil- kimse fark etmedi.

 

"Genç efendi."

 

Satou'nun yanına birden bir muhafız geldi. Satou nefesini düzene soktuktan sonra sakince muhafıza sordu.

 

"Ne oldu?"

 

"Genç efendi, babanız sizi kahvaltı için çağırıyor."

 

"Tamam geliyorum."


Satou, daha fazla bir şey söylemeden sessizce bölgeden ayrıldı.

 

...

 

Black klanı yemek salonunda;

 

Masanın başında orta yaşlı ama saçları hala simsiyah ve aynı renk gözleri olan ortalama bir vücuda sahip bir adam oturuyordu. Onun hemen yanında ise mavi gözlere sarı saçlara sahip ortalama bir vücut ölçüsüyle orta yaşlı bir kadın oturuyordu.

 

Yaşlı adam iç çekti.

 

"Bu çocuk son zamanlarda normalden daha fazla çalışıyor. Rose'un dediğine göre sabahın köründe uyanmış ve o zamandan beri hala eğitim yapıyor. Ne oldu da birden bu kadar çalışmaya başladı bu çocuk bir fikrin var mı Leia ?"

 

Leia adındaki kadın kafasını iki yana salladı. Ardından endişeli bir ses tonu ile konuştu.

 

"Bilmiyorum Jun. Son zamanlarda pek fazla kişiyle de konuşmuyor. Hatta son bir kaç ayda bazı klanların genç efendileri oğlumun iyi olup olmadığını sormak için mektup yolladılar."

 

Jun bir kere daha iç çekti.

 

Leia ve Jun konuşur iken kapı açıldı ve içeri 13-14 yaşlarında bir çocuk girdi. Hemen ardından da Leia ve Jun'nun önünde saygıyla eğildi.

 

"Sevgili anneciğim ve babacığım. Bu oğul geç kaldığı için özür diliyor. Oğulunuz eğitimine kendini fazla kaptırdı."

 

Jun başı ile onayladı.

 

"Tamam yerine geç Satou."

 

Satou, babasının dediği gibi yerine geçip oturdu. Ardından kahvaltılarını etmeye başladılar.

 

 

Kahvaltıdan sonra yemek salonunda;

 

Jun, Leia ve Satou birbirleri ile sohbet ediyorlardı. Sohbet devam ederken Jun konuyu birden Satou'ya döndürdü.

 

"Evlat son zamanlarda çok fazla çalışıyormuşsun."

 

Satou babasına baktı.

 

"Evet baba?"

 

"Neden?"

 

Satou Jun'nun ne dediğini anlamamışçasına baktı.

 

"Ne neden baba?"

 

Satou'nun salağa yatan tavrını görünce Jun kahkaha attı.

 

"HAHAHAHAH Evlat her halinden bir sıkıntın olduğu belli şimdi anlat bakalım derdin ne?"

 

YN: Her halinden derken aşırı çalışmasını ve salağa yatmasını kast ediyor.

 

Babasının dedikleri duyan Satou foyası ortaya çıkan küçük bir çocukmuş gibi utanmıştı. Bir anlığına söyleyip söylememe arasında tereddüte düştü.

 

'Daha ne hissettiğimi bile bilmiyorum. Her ne kadar istemesem de ailemden yardım almak zorundayım.'

 

Kararını verdikten sonra yüz ifadesi ciddi bir hal aldı ve babasına şu son bir kaç aydır yaşadığı garip durumu anlattı. Anlatımı bitince ebeveynleri şaşırmış bir şekilde Satou'ya baktı. Hemen ardından Jun kahkaha attı.

 

"HAHAHAHA Evlat madem bu his seni o kadar rahatsız ediyordu da niye daha önce söylemedin ki sana bir kaç muhafız ayarlayacağım. Sende oraya git ve seni çağıran ne ise onu bul."

 

Babasının dediğini duyan Satou heyecanlı bir şekilde konuştu.

 

"Tamam baba!"

 

Konuşma bittiği anda heyecanlı bir şekilde odadan çıktı. Satou yemek salonundan çıktından sonra oda birden ciddileşti. Leia hala Satou'nun dediğini düşünüyordu. Aradan geçen kısa bir sessizliğin ardından Leia endişeli bir sesle Jun'a sordu.

 

"Jun. Satou'nun başına ya o hissettiği şey yüzüne bir şey gelirse? Gitmesine izin vermek iyi bir fikir mi?"

 

Jun ise Leia'nın tam tersi şekilde çok sakindi.

 

"Leia fazla endişeleniyorsun. Muhtemelen yüksek seviyeli bir hazinenin çağırısıdır. Ya da bir tür mirasın. Her türlü bu şey ne olursa olsun Satou'nun işine yarayabilecek bir şey olduğuna eminim. O yüzden fazla endişelenme Leia. O güçlü bir çocuk, baksana öyle bir çağrıya bir kaç ay dayanabilmesi bile, Satou'nun sağlam iradesinin kanıtı. Hem ayrıca yanında kendim seçeceğim güvenilir korumalar olacağından başına da hiç bir şey gelmeyeceğinden emin olabilirsin."

 

Lafını bitirmesinin hemen ardından Jun ayağa kalktı ve yemek salonundan çıktı. Bir kaç dakika sonra da Leia da yemek salonundan çıktı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr