Bölüm 444

avatar
7419 23

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 444


Bölüm 444: Cenaze Ağıtı



Devasa örümcek bacağı, bin beş yüz metrelik alana inerken gökyüzü adeta kara bulutlarla dolmuş gibi görünüyordu.



Dört bir yana devasa bir baskı çökerken yer sallandı. Bu bin beş yüz metrelik alanın içindeki bütün canlılar bundan tamamen kaçınamayacak durumdalardı. Şok edici gücün altında bütün her şey un ufak oldu.



O kesinlikle ölmüş olmalı!” diye düşündü Zhao Youlan. Etrafı dokuz Gelişen Ruh Kıdemlisiyle çevrelenmişti, ama yüzü bembeyazdı. Aniden kaşlarını çattı.



Kaşlarını çatmasının nedeni kesilen kolunun acısıydı. Bu acı onun sadece yüzünün solmasına değil aynı zamanda mental olarak etkilenmesine de neden olmuştu. Bütün gücüyle bu acıyı görmezden gelmeye ve Meng Hao’yu analiz etmeye odaklanmaya çalıştı.



O Baş Papazı bile bağlayabilen ipek, gücünü kanıtladı. Meng Hao’nun bütün umudu o ipeğe bağlı ve muhtemelen onun ne kadar güçlü olduğunun da farkında. Bu nedenle o büyük ihtimalle ölmeyecek!



Onun gelişim merkezi engin, o tilki kadar kurnaz ve son derece kararlı da. O plancı ve vahşi bir insan. Büyük Ejderhacı olması da herhangi bir Kabilenin onu kızdırırken temkinli olmasına neden olacaktır…” Zhao Youlan hafifçe iç geçirdi. Karga Mabudunun Beş Kabilesinin Büyük Usta Meng gibi güçlü birine sırtını yasladığını biliyordu, bu yüzden planlarını ona göre hazırlamıştı.



Aslında onun ölüp ölmemesi önemli değil. Biraz önce tükürdüğüm kan kabileme ateş imtihanımda başarısız olduğumu bildirecek. Kabilenin ana kuvvetleri kısa sürede burada olacaklar.



Zhao Youlan bu düşüncelere dalmışken örümcek bacağı Meng Hao’ya ulaştı, onun etrafını sıkıca sarmış olan ipek kozasına sertçe çarptı. Uzaktan bakınca bu büyük örümcek bacağı tıpkı bir orağı anımsatıyordu.



Fakat Meng Hao’ya on metre kadar yaklaştığı sırada aniden Kör Larvanın ipeği tarafından engellendi. Muazzam bir gümbürtü koptu ve bu gümbürtü şok dalgasına dönüşerek dört bir yanı süpürdü. Muazzam bir rüzgar peyda oldu ve çevredeki gelişimcilere vurarak onları geriye doğru zorladı.



Meng Hao’nun vücudu titredi ve kan tükürdü. Siyah orak aralarındaki on metrelik mesafeyi büyük bir güçle yavaşça azaltmaya başladı. Yavaş olmasına rağmen yine de şiddetli, yıkıcı baskı Meng Hao’nun üzerine çökmüştü.



Meng Hao’nun vücudu titrerken orak beş metreye kadar yaklaştı.



Dört metre, üç metre, iki metre, bir metre, yarım metre….



Meng Hao üzerine doğru yavaş yavaş gelen orağa baktı, gözleri soğukluk yayıyordu. Bakışlarını ona çevirdiğinde vücudu titrese de bu baskıyı Göksel Felaket ile kıyaslayınca söyleyebileceği tek kelime vardı...



Çok zayıf!” dedi Meng Hao sakince. Orak o anda Meng Hao’nun kafasının 8 santim üzerindeydi.



Bu 8 santimlik mesafe tıpkı gök ve yer arasındaki fark gibiydi. Bu köprü kurulamaz bir aralıktı! Kör Larva İpeği çok sıkı sarılmıştı. Gök ya da yerdeki hiçbir şey onu yok edemezdi!



Orak onu kırmayı ve aşmayı ne kadar denese de yapamadı. Daha sonra orak titremeye başladı. Göz açıp kapayıncaya kadar bütün gücü kayboldu ve orada, Meng Hao’nun sekiz santim uzağında küle dönüştü.



Gökyüzünden aşağı doğru bir uğuldama sesi süzüldü. Her şey karardı ve bulutların kaynamasıyla birlikte yukarıda devasa bir örümcek bacağı ortaya çıktı. Bu bacak sanki boşluğun kendisini yırtıp çıkmış gibiydi, peşinden gelen kükremelerin sahibi olan Beş Kabilenin Totemik Kutsal Antikleri onu bir şekilde rahatsız ederek onun daha fazla aşağıya inmesini imkansız hale getirmişlerdi.



Siyah orak ortadan kaybolduğu anda kalkanın içindeki Beş Kabile üyeleri güçlü kükremeler koparttılar. İçeride yedi tane Gelişen Ruh Gelişimcisi ve hayatta kalan diğer kabile üyeleri vardı.



Kalbine ondan fazla sayıda yoldaş Gelişen Ruh Gelişimcisinin intikam arzusu kazınmış olan yaşlı Karga Asker Kabilesi Büyükbabası başını kaldırdı, gözleri kan çanağına dönmüştü ve kükredi:



İntikam!



O anda Beş Kabilenin bütün üyeleri öfke ve hüzün dolu çığlıklarla savaşa koşmaya başladılar.



İntikam!!



İNTİKAM!!!



Büyükbabanın liderliğinde Kabilenin geriye kalan üyeleri kalkandan dışarı hücum ettiler.



Onların dünyaları artık intikamla yönetilen bir dünyaydı, hedeflerinde üç bin Örümcek Dalı Gelişimcisi vardı. Hepsinin vücutlarının çılgınlıkla patlaması, ölecek olsalar bile Örümcek Dalına yıkımı getirmek istediklerini net bir şekilde gösteriyordu.



Bir an sonra yakın menzil savaşı başladı. Örümcek Dalı için üç Ejderhacının ölmesi grubun moraline ağır bir darbe indirmişti.



Ayrıca Meng Hao’nun korkusuzluğu da kalplerinde derin bir etki bırakmıştı. Binlerce kişinin arasında katliamla kendi yolunu açmış, ardından Kutsal Kızı takip etmek için kalabalığın üzerinden uçarak geçmişti. Dokuz Gelişen Ruh Gelişimcisi de onu durdurmak için yeterli olmamış ve hatta Baş Papaz bile zapt edilmişti. İnsanların şaşkın bakışları altında yüce ve saygıdeğer Kutsal Kızın yüzü umutsuzlukla dolmuş ve kolu kesilmişti, ardından panikle kaçmıştı.



Tüm bu olaylar Örümcek Dalı Gelişimcilerinin moraline ağır bir darbe indirmişti. Meng Hao şu an hepsinin aklına kazınmış bir figürdü!



Sadece bu olsa yine iyiydi. Kutsal Örümceğin Meng Hao’yu kesinlikle yok edeceğini düşündükleri korku verici saldırısı bile işe yaramamıştı. Gözleri önünde Kutsal Örümcek onu yok edememişti.



Şu an Meng Hao onlar için bir kabus gibiydi. Yenilmez bir kabus!



Morallerinin ve özgüvenlerinin çok düşük olduğu bu anda Beş Kabilenin üyeleri bütün güçleriyle saldırıya geçmişlerdi. Onların nefret ve öldürme arzuları göklere kadar ulaşıyordu. Daha önce yoldaş kabile üyelerinin katledilişini izlemek zorunda kalmışlardı. Çocukları, aileleri ve diğer yakınları ölmüştü. Şu an ise hayatta kalan kabile üyelerinin gözleri kan çanağına dönmüştü ve ağlamanın eşiğinde gibi görünüyorlardı. Her birinin kızarık gözlerinde parlayan öfke çok belirgindi. Çünkü… Onlar için intikam alma zamanı gelmişti!



İki taraf birbirleriyle buluştuklarında ne bir liderlik ne de bir hile vardı. Bu tam anlamıyla karşılıklı bir katliamdı.



Aniden hava bir gümbürtüyle doldu. Beş Kabile üyelerinden biri düşmanlardan birini öldürmüş, ama karşılığında ölümcül derecede bir yara almıştı. Delice bir kahkahayla kendini patlatmayı tercih etmişti. Kendini patlatırken yüzünde vahşi bir gülümseme vardı; çünkü bununla birlikte önündeki üç düşmanı daha öldüreceğinin farkındaydı.



Patlamalar havayı doldurmaya devam ediyordu, Beş Kabile üyeleri savaşta son anlarına ulaştıklarında kendilerini patlatmayı tercih ediyorlardı. Bu onların Örümcek Dalına bir mesaj gönderme şekliydi; Karga Mabudunun Beş Kabilesinin sadakat dolu intikamını iyi izleyin!



Beş Kabile üyelerinden birisi bacaklarını ve bir kolunu kaybetmişti. Hatta dantian bölgesi bile geri dönüşü olmayacak bir şekilde hasar almıştı ve bu yüzden kendini patlatamıyordu. Ama hala dişleri yerinde duruyordu. Kısa süre sonra tüm vücudu yok olmuş olsa da hala dişleri düşmanlardan birinin boğazına vahşice kenetlenmişti. Ne pahasına olursa olsun karşılıklı yıkım gerçekleştirilecekti!



Kısa bir sürede Örümcek Dalı yüzden fazla üyesini çoktan kaybetmişti. Bu sahnenin vahşiliği, Beş Kabile üyelerinin intikamla almak için patlayan çılgınlıklarının ölüme bile karşı koyması, Örümcek Dalı Gelişimcilerinin kalplerine titretmişti.



Çok korkmuşlar ve nefes nefese kalmışlardı. Beş Kabilenin acımasızlığıyla yüzleşince aniden korkaklık hisleriyle dolmuşlardı!



Geriye doğru çekilmeye başladılar. Uzaklardaki dokuz Kıdemli bu olayı kocaman açılmış gözlerle izliyorlardı. Etkilenmişlerdi, ama daha bu durum hakkında kafa bile yoramadan önce Beş Kabilenin yedi tane Gelişen Ruh Gelişimcisi onlara doğru fırlamıştı.



Baş Papazlar, Karga Asker Kabilesi Büyükbabası ve diğerleri havada uğuldayarak ilerlerken hepsinin de gözleri kanla doluydu. Bu, gerçek anlamda iki kabile arası bir savaştı. Biraz öncekinden farklıydı. Bu ölümcül bir katliamdı.



Meng Hao tüm bunlar olurken etrafına bakındı. Beş Kabilenin ayağa kalkışını ve intikam almak için gösterdikleri kararlılığı gördü. Tam o sırada dalgalı bir ses duyuldu. Bu savaş borazanı sesi değildi, kalkanın içindeki koruma bölgesinde kalan Beş Kabile üyelerinin sesleriydi. Orada binden daha az sayıda insan vardı, ama sesleri birleşiyor ve savaş alanına süzülüyordu.



Neredeyse sayısı bini bulan bu grubun çoğu çocuktu. Gerisi ise yaşlılardı. Çoğunluğunun gelişim merkezi yoktu; onlar basit, sıradan kabile üyeleriydi. Fakat Karga Mabudu Kabilelerinin yaptıkları bütün fedakarlıkları göz önüne alınca, onlar umuttu. Onlar kabilenin umutlarıydı.



Yaklaşık bin kadar insan ağlamaya başlamıştı. Ağlarken bir yandan da ayaklarını yere vuruyorlar ve şarkı söylüyorlardı. Bu şarkı kabilenin cenaze ağıtıydı, ölen kabile üyesinin ruhuna eşlik etmesi için söylenen şarkıydı.



Bin ayrı ses bir araya geldi, bu ses gençlikle ve göz yaşlarıyla doluydu.



Belki hala buradasınız. Belki ailenizi izliyorsunuz. Belki geri döneceksiniz…”



Göklerin sizin yolunuza engel çıkartmamasını umuyoruz. Toprağın yolunuza önderlik etmesine izin verin. Karga Mabudunun canlı, altın ışığı sizin görkemli soyunuzun dünyada kalmasını sağlayacak…”



Zamanın kumları tarafından gömülmenizi, iblislerin sizi götürmesini, Şeytanların sizi korkutmasını, herhangi bir canlının sizin ebedi uykunuzu bölmesini engellemeyi umuyoruz…”



Siz Karga Mabudunun savaşçılarısınız! Siz Karga Mabudunun gurursunuz! Sonsuza kadar Karga Mabudu topraklarında var olacaksınız… Biz… Sizin dönüşünüzü bekleyeceğiz!



Şarkı savaş alanı boyunca yankılandı ve aynı sırada Meng Hao neredeyse sayısız ruhun ortaya çıkıyor olduğunu görür gibi oldu. Ruhlar yavaşça arkalarındaki evlerine, yani kabilelerine bakıyor gibilerdi.



Cenaze ağıtının sesi havada yükselirken, savaş alanındaki Beş Kabile üyeleri yüzlerinin göz yaşlarıyla dolduğunu fark etmişlerdi. O anda çılgınca kahkaha atmaya ve daha da vahşi bir şekilde öldürmeye devam ettiler. Onların kahkahaları ve göz yaşları Örümcek Dalı Gelişimcilerinin yüzlerinin dehşetle dolmasına sebep olmuştu. Geçmişte bir çok kabile katletmişlerdi, ama daha önce şu an gördükleri gibi patlayıcı bir deliliğe şahit olmamışlardı.



Şu an korkan taraf onlardı.













Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr