Bölüm 439

avatar
7537 17

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 439


Bölüm 439: Egzotik Kalpiblisi Çiçeği!



Kalkanın dışarısında Örümcek Dalının 9. kademe üç Ejderhacısı saldırıya başlamış, sayısız şeytansı yeri ve göğü adeta kaplamıştı. Bu Ejderhacılarla ilgili özel olan bir şey vardı; onların şeytansı sürüleri tek bir tip şeytansıdan oluşuyordu.



Bir tanesi çok sayıda vahşi gri deniz kuşundan oluşuyordu. Tuhaf bir şekilde bu kuşların her biri pençelere sahipti ve göğüslerinde insan yüzüne benzeyen görüntüler vardı.



Diğer Ejderhacının etrafı ise çok sayıda dev karınca ile kaplanmıştı. Bu karıncaların en büyükleri aşağı yukarı altı metre uzunluğundaydı; küçük olanlar ise sayılamayacak kadar çoktu. Karıncalar vahşi bir görünüme sahiplerdi ve ileri doğru hücuma geçmeleriyle birlikte yeryüzünü adeta bir örtü gibi kaplamışlardı.



Son Ejderhacı ise yüzünde gururlu bir ifade bulunan yaşlı bir adamdı. Etrafında dokuz tane yabanarısı yuvası süzülüyordu ve bu yuvalar zehirli yabanarısı bulutlarıyla çevrelenmişti. Onların çıkarttıkları şok edici uğultu sesi insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyordu.



Tek tip şeytansı orduları geleneksel Ejderhacılar için standart bir şeydi. Bunların her biri bir mirastan yararlanan Ejderhacı tipleriydi. Böyle birçok miras çeşitli Ejderhacı soyları arasında nesilden nesile aktarılmıştı.



Hepsinin tek tip şeytansı ordusu çağırdığını düşününce aralarındaki farkı görmek kolay oluyordu, Serseri Ejderhacılar ise şeytansı sürüleri karışık tipte olan kişilerdi.



Bu üç Ejderhacının ortaya çıktığını gördükten sonra Meng Hao’nun yüzü hala sakindi, o sırada Vahşi Devin iri cüssesinin üzerinde duruyordu. Dev kükreyerek ileri doğru saldırıya geçti ve aniden kalkanın dışındaki herkesin dikkatini üzerine çekti.



Meng Hao’nun ortaya çıkışı hemen Zhao Youlan’ın yüzünün titreşmesine sebep oldu. Meng Hao’yu bir anlığına inceldikten sonra kaşları çatıldı.



O sırada Örümcek Dalının üç Ejderhacısı da Meng Hao’ya baktı, ardından bakışlarını birbirlerine yönelttiler. Hepsi de çeşitli büyü hareketleri uygulayarak binlerce şeytansıdan oluşan sürülerinin doğrudan kalkana doğru yönelmelerini sağladılar.



Bu farklı tipteki üç grup bir araya toplanarak sayıca neredeyse on bine yakın üyeden oluşan bir şeytansı sürüsü oluşturdular. Onlar ilerlerken yükselen şok edici kükremeler göklere ulaşıyordu. Meng Hao soğukça homurdandı. Kükreyen Vahşi Dev aniden havaya zıplayarak kalkandan geçti, üzerine doğru gelen şeytansı ordusuna doğru fırlarken gözleri kana susamışlıkla doluydu.



Meng Hao havada sağ elini sallayarak sağ kolundaki totem dövmelerinin parlamaya başlamasına neden oldu. Aniden şiddetli bir ışık fırlayarak bir siyah karga sürüsüne dönüştü.



Siyah kargalar ortaya çıktığı anda kulakları delen çığlıklar yükselttiler. Aniden savaş alanındaki bütün cesetler titreşen siyah auralar yaymaya başladılar ve bu auralar siyah kargalar tarafından yukarı doğru emilmeye başlandı. Tıpkı kargaların etrafında dolanan siyah bir sis gibiydi ve bu sis daha sonra gelen şeytansılara doğru fırladı.



Buna eş zamanlı olarak Meng Hao’nun etrafında yeşil bir ışık titreşmeye başladı. Siyah Yarasayla birlikte Büyük Tüylü ve diğer Yeşilodun Kurt sürüsü ortaya çıktı. Onlar da saldırıya katıldılar.



Meng Hao Siyah Yarasayı çok umursamıyor gibi görünse de aslında ona çok büyük önem veriyordu. O, tahta kılıç tarafından baskılanmış olan bir şeytansıydı. Meng Hao onun şu an gösterdiği gücün aslında gücünün tam kapasitesi olmadığını çok iyi biliyordu. Belki yarasa kendini tutuyordu, belki de yaşadığı ciddi yaralanmadan sonra iyileşmek için biraz zamana ihtiyacı vardı.



Eğer durum ikinciyse o zaman yarasa şu an çok zayıftı. Buna rağmen bu zayıf haliyle bile aşağı yukarı 7. seviye bir Gelişim Merkezi gücüne sahipti.



Şok edici gürültüler havayı doldururken iki şeytansı sürüsü birbirleriyle çarpıştılar ve ardından vahşi bir savaşa tutuştular.



Meng Hao savaş alanında oldukça fazla ilgi çekmiş durumdaydı. Ejderhacı savaşlarının çapı oldukça büyük oluyordu ve güçlü auraların yükselmesine neden oluyordu. Göz açıp kapayıncaya kadar bu Ejderhacı müsabakası dördüncü büyük savaşa dönüşmüştü.



Örümcek Dalı Ejderhacılarından birisi soğuk bir kahkahayla konuştu: “Seni önemsiz Serseri Ejderhacı. Zhou Ye’yi şans eseri yenmiş olmalısın! Senin karma şeytansı sürün içinde bazı fantastik şeytansılar barındırıyor olabilir, ama üçümüze karşı hiçbir şansın yok!



Meng Hao onların tek düşmanıydı ve onların tek görevleri onu dışarı çekmek ve öldürmekti.



Meng Hao’nun kendilerine karşı durabildiğini görünce üçlü birbirlerine baktılar ve ardından büyü hareketleri uygulamaya başladılar. Hemen bunun akabinde etraflarında kalan diğer şeytansılar da kafalarını kaldırıp kükredikten sonra ileri doğru hücuma geçtiler.



Bu etkileyici görüntü ve sağır edici gürültü çevredeki gelişimcilerin aniden o bölgedeki savaşa bakmalarına neden oldu.



Örümcek Dalı Ejderhacıları soğuk kahkahalar eşliğinde büyü hareketlerini uygulamaya devam ederek vücutlarındaki totemlerin parlamaya başlamasına neden oldular. Aniden etraflarında yüzlerce 10. seviye şeytansı kendini gösterdi. Hep birlikte Meng Hao’ya doğru saldırıya geçtiler.



Sana Ejderhacıların gerçek ezici gücünü göstereceğiz!” Bu sözler ağızlarından çıktığı sırada sayısı toplamda otuz bine dayanan şeytansı sürüleri Meng Hao’ya doğru yaklaşmaya başladı. Görünüşe göre Meng Hao’nun şeytansı sürüsü buna karşı koymakta zorlanacak gibiydi. Onlar kesinlikle tükeneceklerdi.



Yüz ifadesi her zamanki gibi sakin olan Meng Hao soğuk bakışlarını üzerine doğru gelen şeytansılara çevirdi. Bununla birlikte kollarını ve bacaklarını gelişigüzel bir şekilde salladı. Hemen vücudundan totemik ışık yayılmaya başladı. Bu parlak ışığın içinde binlerce uluyan Yeşilodun Kurdu, Alev Ardıç kuşları ve Taş Golemler vardı. Ayrıca vücutları dalgalanan su kalkanlarıyla çevrelenmiş büyük bir şeytansı grubu da vardı.



Ardından şok edici bir gürleme eşliğinde vahşi bir kırmızı timsah sürünerek savaş alanına giriş yaptı.



Daha sonra bir feryat eşliğinde siyah sisler gökyüzüne doğru taşmaya başladı. Bu siyah sisin içinden sanki yeraltı dünyasının sarı kaynaklarından fırlamış gibi görünen siyah bir kertenkele kendini gösterdi. Onun görünüşü bile hemen havanın titremesine neden olmuştu.



Daha sonra monoton bir uğultuyla birlikte vahşi, yeşil Şeytansinekler Meng Hao’nun etrafını sardı.



Şeytansı sürüleri bir bir ortaya çıkarken Örümcek Dalının üç Ejderhacısının yüzleri anında düşmüştü. Aynı sırada Meng Hao da ileri doğru uzun adımlarla ilerlemeye başlamıştı. Aynı sırada etrafındaki havanın dalgalanmasıyla beraber ortaya yirmi tane üç yüz metrelik dev örümcekler ve on binden fazla daha küçük örümcek çıkmıştı. Onlar havada uğuldarken neredeyse otuz bin kişilik şeytansı ordusu bölgeyi adeta salladı. Sürü aniden üç Ejderhacıya doğru harekete geçti.



Meng Hao’nun şeytansı sürüsü Örümcek Dalı sürüleriyle çarpıştığı anda hava acınası çığlıklarla doldu. Üç Ejderhacının sürüleri Meng Hao’nun sürüsünü durdurmaktan tamamen aciz kalmıştı. Katliam ve yaralarla yüzleşen sürüler geriye doğru çekilmeye çalıştılar. Ama ne yazık ki Meng Hao’nun şeytansıları hızlıca onların etrafını sarmıştı.



O anda üç Ejderhacının da yüzleri düştü ve bembeyaz oldu. Zhou Youlan’ın gözleri ise kocaman açıldı ve yüzü inanamaz bir ifadeyle doldu. Ardından o yumuşak sesi bir kez daha duyuldu.



Baş Papaz, görünüşe göre eğer bu adamı öldürmek istiyorsak, ilk önce onların en güçlü uzmanı olan Karga Asker Kabilesi Büyükbabasını dışarı çıkartmamız gerekiyor. Ancak o da buradayken Beş Kabileyi tamamen yok etme planımızı devreye sokabilirim. Baş Papaz lütfen harekete geç!



Örümcek Dalının Baş Papazı olan yeşil cübbeli yaşlı adam, kadının bu sözlerine gülümseyerek karşılık verdi. Elindeki tahta asayı salladı ve ardından küçük ışınlanma kullandı. Tekrar ortaya çıktığında tam Meng Hao’nun karşısındaydı. Adam geldiği anda Meng Hao’nun gözleri titreşti. Adamın ani gelişini önceden hisseden Meng Hao hazırdı. Soğuk gözleriyle geriye doğru çekildi.



Kalkanın içinde, Karga Kasvet Kabilesi Baş Papazı bazı şüpheli şeylerin döndüğünü anlamıştı ama tam olarak ne olduğundan emin değildi. Ne yazık ki bu tuhaf hissiyatın kaynağını çözmek için analiz yapmaya zaman yoktu.



Dişlerini sıkarak konuşmaya başladı: “Karga Asker Kabilesinin Büyükbabası, lütfen o Baş Papazı oyalayarak Büyük Usta Meng’e biraz zaman kazandır!



Yanındaki Karga Asker Kabilesi Büyükbabasının gözleri soğukça pırıldadı. Küçük ışınlanma kullanmasıyla birlikte vücudu bir anda ortadan kayboluverdi. Tekrar ortaya çıktığında Örümcek Dalı Baş Papazının karşısındaydı, onun Meng Hao’ya yaklaşmasını engelliyordu. İkili birbirlerine baktılar ve hiçbir şey söylemeden direk kutsal becerilerini devreye soktular. Patlama sesleri havayı doldururken savaş alanında beşinci büyük karşılaşma başlamıştı.



Meng Hao da o sırada tuhaf bir şeylerin döndüğünü hissedebiliyordu. Siyah Topraklardayken buna benzer bir Gelişimci savaşına katılmıştı. O savaşın gidişatını düşününce böyle savaşların genelde kısa sürelerde bitmeyeceğini söyleyebilirdi. Genelde, böyle uzun süreli savaşlar günler sonra bir tarafın lehine dönmeye başlardı.



Bir taraf güç anlamında rakibine mutlak bir üstünlük sağlamadığı ve onları ezmediği sürece, tek seçenek diğer tarafı yavaş yavaş zayıflatmaya çalışmak olacaktı.



Fakat Beş Kabileyi ezip geçecek pozisyonda olmasa da Örümcek Dalı daha savaşa başlayalı bir gün bile olmamışken rakibini kozlarını kullanmaya iten bu tuhaf taktiği deniyordu.



Örümcek Dalı zafer kesin olmasa da sanki her şeyiyle saldırıyor gibiydi. Böylesine ivecen saldırılar daha büyük bir planın parçası olmalıydı.



Ölümcül bir kumar ortaya çıkmayı bekliyor olmalı. Eğer ben onların yerinde olsaydım, taktiğim ne olurdu?” Meng Hao etraftaki üç Ejderhacının sürülerine ait şeytansıları kontrol etti ve aynı zamanda savaş alanına baktı. Dikkatini ilk çeken şey yukarıdaki dalgalanan görüntü olmuştu. Orası, Beş Kabilenin Kutsal Antiklerinin çatlaktan dışarı çıkmaya çalışan korku verici Şeytanörümcek ile savaştıkları yerdi.



Büyük ihtimalle onlarla ilgili değil… Totemik Kutsal Antikler Gelişimci değil, ama totem doğurabilen çok güçlü şeytansılar. Onların savaşı benim kavrayışımın çok üstünde.” Kaşları çatılan Meng Hao önce savaş halindeki binlerce gelişimciye, ardından da kalkana baktı. En sonunda ise bakışları savaş halindeki Gelişen Ruh Gelişimcilerine döndü.



O zaman benim. Ben savaşın büyük parçalarından biri sayılırım. Fakat, eğer özellikle beni öldürmek istiyorlarsa o zaman bunu kararlılıkla yapacaklardır. Eğer bu şekilde düşünürsek…” Meng Hao’nun yüzü aniden titreşti. Hiç tereddüt etmeden geriye doğru fırladı ve iki eliyle bir büyü hareketi uyguladı. Hemen etrafında titreşen bir koruyucu kalkan belirdi.



Meng Hao’nun geriye çekilmeye başlamasıyla aynı anda Zhou Youlan’ın gözleri soğuk bir ışıkla parlamaya başladı. Derin bir nefes alarak sağ elini dikkatlice kaldırdı ve tahta bir kutu ortaya çıktı.



Kutuyu açtığında aniden dışarı siyah bir parıltı yayıldı. Aynı zamanda Zhou Youlan’ın vücudundan şiddetli bir titreme geçti. Güzel dişleriyle dilini ısırdı ve ardından tek dizinin üstüne çökerek iki eliyle tuttuğu kutuyu başının üstüne kaldırdı.



Kutuyu yukarı kaldırmasıyla birlikte siyah parıltı şok edici bir şekilde yayıldı. Diğer bütün ışıkları tüketebilecek ve onların yerini alabilecekmiş gibi bir his veren acı dolu bir ışınım ortaya çıktı.



Aniden bütün Örümcek Dalı Gelişimcileri siyah, macunsu tıbbi haplar çıkartarak ağızlarına attılar. Bunun ardından hepsinin de gözleri bir anda tamamen siyaha dönüştü.



Beş Kabile Gelişimcileri aniden bir şeyin kendilerini onlara doğru çektiğini hissettiler ve istemsizce etraflarına bakındılar.



O anda kalpleri aniden titremeye başladı.



Kalkanın içindeki insanların yüzleri aniden titreşti. Onlar hiçbir şey hissetmiyorlardı; sadece kalkanın dışındakiler siyah parıltının çekim gücünü hissedebiliyordu. Fakat, bu durum Karga Kasvet Kabilesi Papazının yüzünün aniden bembeyaz olmasına neden olmuştu.



Adam boğuk sesiyle konuştu: “Egzotik Kalpiblisi Çiçeği!!



Meng Hao’nun göz bebekleri büzüldü. Fakat o zaten tetikteydi. Etrafının kanlı bir parıltıyla sarılmasıyla birlikte direk Kanlı Ölüm Dünyasını kullanarak siyah parıltının çekimine karşı koydu.



Tam o sırada Meng Hao’nun yüzü titreşti. Bunun nedeni tam o sırada… Diriliş Zambağının güç ile patlamayı seçmesiydi.



Meng Hao aniden iradesini göndererek bütün şeytansılarını çağırdı. Şeytansılar hemen ona doğru geri çekilmeye başladılar.



Fullbringer Notu: Bazı terimlerin yazılışlarında değişiklik yapıyorum, o nedenle farklı gelebilir. Haberiniz olsun ardımdan sövmeyin sonra :D Çalışmaya devam B-)









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44252 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr