Bölüm 422

avatar
7594 19

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 422


Bölüm 422: Karmik Bölme

R.N: Karmik Bölme terimi daha önce 208.bölümde geçmişti.

Dünya sessizdi. Hiçbir şey hareket etmiyordu. Altın kalkan bile bunun bir parçası olmuş gibiydi; parlayan ışık hüzmeleri bile donmuştu.

Beş büyük Kabilenin bütün üyeleri tıpkı birer heykel gibilerdi, mutlak bir hareketsizliğe sahiplerdi.

Esrarlı Karma Büyüsü kullanarak devasa solucanla bütünleşmiş olan yaşlı adam bile havada donmuş haldeydi, yüzünde delice bir kahkaha belirtisi vardı.

O anda dünyada hareket edebilen tek şey Meng Hao ve havadaki gümüş ipti!

Meng Hao’nun zihninde engin bir tehlike hissiyatı belirdi. Meng Hao’nun Güney Diyarından kaçmak zorunda kalmasının ve saklanmasının ana nedenlerinden biri Ji Klanıydı. Fakat onlar burada, Batı Çölünün semalarında bir kez daha ortaya çıkmışlardı.

Aşağı doğru uğultularla inen çizgiden gümüş bir ışık yavaş yavaş süzülüyordu. Yayılan dalgalar havanın kendisini bile kesmeye muktedir gibi görünüyordu. Sonuçta hedefinin Meng Hao olmadığı ortaya çıktı. Bunun yerine çizgi yaşlı solucan adamı tuttu. Tüm bunlar orada bulunan insanların karşısında gerçekleşiyordu, ama onlar bunu göremiyorlardı.

Meng Hao ağır ağır nefeslenmeye başladı. Hareket etmeye cesaret edemedi. Yerinde durarak izlemeye devam etti, tıpkı diğer insanlar gibi görünmeye çalıştı. Tamamen hareketsiz kaldı, düşüncelerini bile durdurmuştu.

Gümüş çizginin ucunda bir kanca olduğunu görüyordu. Kanca o sırada hiç bir dirençle karşılaşmadan solucanın vücuduna saplandı, ve içine girdi. Şu an yaşlı solucan adam tıpkı kancanın ucundaki bir yem gibi görünüyordu…

Meng Hao’nun kafası dondu ve kalbi güm güm atmaya başladı.

O bir olta ipi, tıpkı balık tutarken kullanılanlar gibi!!” Meng Hao hareketsiz kaldı ama olup bitenleri net bir şekilde görebiliyordu. Yaşlı solucan adam kanca tarafından tamamen yakalandıktan sonra aniden gökyüzüne doğru çekildi.

Aniden yukarıdan, olta ipinin geldiği yerden kadim bir ses duyuldu. Ses sakin bir tonla konuştu: “Demek Batı Çölünde Esrarlı Karma Büyüsünü pratik eden Gelişimciler varmış. Vücudun bir yeme dönüştü değil mi? Sanırım seninle balık tutmaya gidebilirim. Belki de Batı Çölünden büyük bir balık yakalayabilirim. Şu an bir balık yemi olduğuna göre, artık Karmaya ihtiyacın yok.

Ses yankılanırken, Meng Hao aniden orada bulunan herkesin vücutlarına bağlanmış olan iplikleri görünce hayretle doldu. İplikler zayıf, belli belirsizdi ve sanki kaderin kendisini içinde barındırıyormuş gibi titreşiyorlardı. Dikkatlice bakınca bütün ipliklerin birbirlerine bağlı oldukları görülebiliyordu.

İster şeytansı olsun ister Gelişimci, hatta dağlar ve nehirler, dünyadaki bütün her şey çok sayıda iplikle doluydu. İplikler uzanmış, hatta havadaki solucan adam da dahil her şeyi birbirine bağlamış haldeydi. Dünyadaki herkes ve her şey tıpkı devasa, yaşayan bir ağ ile birbirine bağlanmış gibiydi.

Görülen ya da hatırlanan her şey bir Karma bağlantı ipliklerine sebep oluyor, her şeyi birbirine bağlıyordu.

Bundan sonra senin Karman sona erecek.” dedi gökyüzündeki kadim ses. Meng Hao aniden gökyüzündeki solucana bağlanmış olan ipliklerin bir anda yerle bir olmaya ve yok olmaya başladıklarını gördü!

Bu kader ipliklerinin yok olması büyük bir tepki zincirine neden oldu. Diğer her şeye, dağlara, denizlere, şeytansılara, Gelişimcilere bağlı olan iplikler titremeye başladı.

Meng Hao’yu daha da şaşırtan şey ise çevredeki Gelişimcilerin hepsinin titremesi ve yüzlerinin solmasıydı. Onlardan solucana doğru giden iplikler paramparça olmaya başladı. Sadece bağlı olan iplikler değil, yaşlı solucan adamın varlığına dair bütün anılar yada bağlantılar yok oluyordu.

Şu an Karmanın dengesi bozulmuş gibiydi. Ekilmiş olan bir Karmayı zorla silmek tüm dünyadaki diğer Karmaları etkilemişti.

Tam o sırada Meng Hao’nun zihni titremeye başladı; kendi vücuduna bağlı olan ipliklerin titrediğini ve yerle bir olmanın eşiğinde olduğunu daha yeni fark etmişti. Tarif edilemez bir güç tüm dünyaya yayılıyor gibiydi. Yaşlı solucan adama dair bütün anılar yada izler tamamen siliniyordu.

Zihni titrerken aniden depolama çantasındaki Şeytan Mühürleme Yeşimi titreşmeye başladı. Sıcak, nazik bir güç dışarı yayılarak Meng Hao’nun tüm benliğimi sardı. Meng Hao’ya bağlı olan iplikler yerle bir olacakmış gibi görünse de gerçekte bu muazzam gücün tüm benliğini sarmasıyla birlikte yaşlı solucan adama dair anıları silinmedi.

Aniden, yukarıdaki solucan adam bir ışık ışınına dönüşerek gökyüzüne doğru fırladı ve ardından ortadan kayboldu.

En sonunda biraz önceki durgun dünya bir kez daha hareket etmeye başladı.

Her şey normale döndüğünde… Herkes ürperdi.

Altın ışık bir kez daha platformun etrafını sardı. Gu La’nın yüzünde karmaşık bir bakış vardı, ama bu ifadenin yerinin hemen bir mutluluk doldurdu. Gürültülü bir sesle çekildiğini ilan etti ve bunun ardından altın ışık onun vücudunu sardı, platformdan dışarı çıkarttı.

Onun hafızasında yaşlı balıkçı adama dair en ufak bir iz yoktu. Tek hatırladığı şey Meng Hao’nun diğer Ejderhacılar karşısında kazandığı olağanüstü zaferdi.

Altın kalkanın dışında beş büyük Kabilenin Büyükbabaları tamamen eski hallerine dönmüşlerdi. Hepsi de kayıtsız ifadelerle Meng Hao’ya odaklanmışlardı. Onların hafızalarında da yaşlı balıkçı adama dair en ufak bir şey yoktu. Sanki yaşlı balıkçı adam… Hiç var olmamıştı.

Karga Gözcü Kabilesi bir Büyük Ejderhacı almış!

Karga Gözcü Kabilesi Ata Ayini Yarışmasına hazırlanırken büyük bir ücret ödemiş olmalı. Aksi takdirde, bir Büyük Ejderhacıyı onlarla birlikte çalışması için ikna edebilmelerinin bir yolu yok!

Beş Kabilenin üyelerinde konuşma uğultuları yükselirken, Meng Hao platformda bembeyaz olmuş bir yüzle duruyordu. Hiç kimse biraz öncekinden biraz da olsun farklı değildi. Daha doğrusu sanki… Hiçbiri biraz önce her şeyin durduğunun farkında değil gibiydi.

Dahası, yaşlı solucan adamın aniden ortadan kaybolmasına herhangi bir tepki vermemişlerdi. Görünüşe göre o adam hiç kimsenin hafızasında var olmamış gibiydi.

Yaşlı adamın Karmasının bütün sebep ve sonuçları her şeyden, şeytansılardan, dağlardan, nehirlerden ve hatta topraklardan bölünmüş gibiydi. O adama dair en ufak bir farkındalık zerresi bile kalmamıştı.

Meng Hao etrafına bakındı, nefes nefese kalmıştı ve yüzü soluktu. Benzersiz bir korku hissiyatıyla doldu. “O ölüm… Gerçek bir ölümdü... Karşılaştığın bütün her şeyin hafızasından silinmek, sanki dünyada hiç yaşamamış gibi olmak… Demek bu… Ji Klanının Karma Oltası!

Meng Hao aniden depolama çantasındaki olta çubuğunu hatırladı, öldürdüğü Ji oğlunun depolama çantasından çıkmıştı. Şimdi o çubuğun işlevini anlamıştı.

Ayrıca eğer o balık oltası kendisi için gelseydi ve yaşlı adam yerine onu avlasaydı, belki de varlığına dair bütün izlerin şimdi dünyadan silinip gitmiş olacağını fark etti.

Ji Klanı…” Meng Hao’nun yüzü soldu. Sağ elini sallayarak bütün şeytansı sürüsünü topladı, ardından uzun adımlarla platformdan ayrıldı. Vahşi Dev de onunla birlikte ayrıldı.

Meng Hao kendisine yöneltilen bakışları ve sözleri görmezden geldi. Bunun yerine yüzünde çirkin bir ifadeyle gökyüzüne doğru baktı. Tabii ki hiç kimse onun hislerini anlayamazdı. Papağan bile biraz önce neler olup bittiğinden habersiz gibiydi.

Belki de bunun nedeni Papağanın yeterince güçlü olmaması değil, yaşlı solucan adamı fark edecek kadar önemsememesi olabilirdi. Belki o da tüm bunların gerçekleşmesine göz yummuştu.

Belki Karmik Bölme onun için önemli birini hedef alsaydı işler farklı olabilirdi.

Meng Hao en sonunda etrafında duran Karga Mabudu Kabilesinin üyelerine baktı. Şu an herkes Karga Gözcü Kabilesinin Karga Mabudu Kutsal Topraklarına ilk girecek grup olduğunu kabul etmiş durumdaydı.

Özel bir teknik ve kendi kan soylarının gücünü kullanarak, Karga Mabudunun beş Kabilesi Karga Mabudu Kutsal Topraklarını tamamen açtılar.

Karga Gözcü Kabilesinin tezahüratları eşliğinde Büyükbaba ve Gökyüzü Papazı nazikçe ellerini kenetlediler ve Meng Hao’ya teşekkürlerini sundular.

Bunun ardından Meng Hao ile birlikte bütün Karga Gözcü Kabilesi üyeleri renkli ışınlara dönüşerek altın ışığa doğru fırladılar. Yukarıdaki yüksek platform yok oluyor, yerini yavaşça açılan iki devasa kapıya bırakıyordu.

Kapıların önünde Büyükbaba, Meng Hao’ya ve insan formundaki Yabancı Canavarına doğru ellerini kenetledi. “Çok teşekkürler Büyük Usta Meng ve Yoldaş Taoist Göbek. Söz verdiğimiz gibi Kabile üyeleriyle birlikte Kader Havuzuna girebilirsiniz!

Meng Hao açılan kapılara doğru bakarken şaşkına dönmüş bir şekilde başını salladı.

Ji Klanının Karma Oltası çok güçlü. Onun tarafından yok edilince varlığına dair bütün izler dünyadan siliniyor. İnanılmaz….” Meng Hao düşünceler dalmış haldeyken devasa kapılar altın ışıkla açılıyorlardı. Kapılar yarı yarıya açıldığı sırada Meng Hao aniden tüm vücudunu saran şiddetli bir titreme hissetti. Yüzünün titreşmesine engel olamadı.

Çünkü bunun sebebi aniden yeni bir şeyi fark etmesiydi.

Ah hayır! Karma Oltası Karmayı böler, onu tamamen siler. Bölünen şeyin hatırlanmasını yasaklar. Bu tam anlamıyla bir siliniştir. Fakat… Eğer birisi silinen kişi ile ilgili bir şeyler hatırlarsa bu durum tekniğin eksik olduğu, kusursuz olmadığı anlamına gelecektir. Esas olarak bu durum tekniğin başarısız olduğu anlamını taşıyacak…. Bu iyi değil!”

Düşünceleri bu aşamaya geldikten sonra Meng Hao’nun yüzü tamamen düştü. Bu tekniği kullanan kişinin tekniğin başarısız olduğunu tespit edebileceğini hayal etti. Bu meseleyi düşünmek için çok az zamanı vardı. Vücudu bir anda titreşerek devasa kapılara doğru fırladı.

İleriye doğru fırlamasıyla aynı anda tüm dünya tekrar durgunlaştı. Aniden daha önce ortadan kaybolan olta ipi tekrar gökyüzünde görüldü. Bu sefer hedefinde Meng Hao vardı!

Demek küçük bir balıkçık ağdan kaçmış.” dedi kadim ses kıkırdayarak. “Benim Karmik Bölmemi bozmaya mı cüret ediyorsun? Neyse ki fark etmem için geride bazı ip uçları bıraktın, ayrıca tekniğimin bana geri tepme etkisi yaratmasına muktedir değilsin. Gökler büyük ve Yeryüzü engin, ama cidden benden kaçabileceğini mi düşünüyorsun?”

Meng Hao’nun etrafındaki her şey sessiz ve hareketsizdi!







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr