Bölüm 395

avatar
8332 20

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 395


Bölüm 395: Bir Şeyi Tetiklemek….

Sesler yükselmeye başladığında Meng Hao’nun gözleri pırıldadı. Şeytan Besleme Hapının yarattığı çılgınlığı hissedebiliyordu. Hapa bir bakış attı ve ardından beş küçük yeşil kurda döndü. Daha sonra sol eliyle uzandı ve onu yere bastırdı.

Bu hareketiyle birlikte Meng Hao’nun onlarca metre etrafını kaplayan görünmez bir kalkan peyda oldu. Bu kalkan hemen şeytansıların hissedip Gelişimcilerin hissedemediği tuhaf Qi’yi kesti.

Fakat Meng Hao bunu yapmakta biraz geç kalmıştı. Kalkan ortaya çıktığı sırada yedi yada sekiz tane gümbürtü sesiyle birlikte yaklaşık yirmi farklı şeytansı çeşidi aniden kükremeler eşliğinde yakınlarda belirdi. Onlar Geç Temel Kurulum aşamasının gücüne denk olan 6. seviye şeytansılardı. Gözleri kıpkırmızıydı ve gökyüzünde çılgınca oraya buraya uçuyorlardı.

Fakat Meng Hao gizlediği için Qi’nin kaynağını bulamıyorlardı. Buna ek olarak Şeytan Yetiştiricileri de hemen onları yakalamak için havalandılar. Biraz zaman geçtikten sonra işler tekrar huzura kavuşmuştu.

O sırada vakit geç olmuştu ve gece çökmüştü. Her yer kararıyordu. Meng Hao dışarıdaki sükunete baktı ve ardından kulübelerindeki küçük kurtlara döndü. Onların gözleri kıpkırmızıydı ve ahşap kapıyı kırıp geçebilecekmiş gibilerdi.

Görünüşe göre bu hap şeytansıları son derece etkilemişti.

İlginç. Soğuk Kar Klanının… Ya da Öd Ağacı Klanının çok sayıda Büyük Ejderhacı çıkartabilmesinin nedeni sadece gizli Ejderhacı tekniği değil, bu tıbbi haptan kaynaklıymış!

Şeytansılar…. Siyah Topraklarda geçirdiğim süre zarfında Erdemli Armağan sanatını kullanarak Şeytani Qi özümsedim. Bu yüzden Batı Çölünden gelen kadın* beni bir Şeytan lordu zannetmişti. Şeytani Qi oldukça tuhaf. Tüm bunların bir bağlantısı olmalı.” Meseleye biraz kafa yorduktan sonra biraz Şeytan Besleme Hapı kopyaladı ve ardından aniden yere doğru işaret etti.

R.N: Meng Hao’ya Şeytan Lordu diyen kadın 324. bölümdeydi.

Erdemli Armağan!” Hemen çok fazla olmasa da biraz görünmez Şeytani Qi yukarı doğru taştı. Meng Hao yalnızca aşağı yukarı üç yüz metrelik alandaki Şeytani Qi’yi kımıldatmıştı.

Şeytani Qi akın ederek Meng Hao’nun parmağının etrafında dolanmaya başladı. Meng Hao beş küçük kurdun yüzünde tuhaf ifadeler olduğunu gördü. Sanki Şeytan Besleme Hapının yarattığı büyülenme neredeyse azalmış gibiydi. Hepsi de Meng Hao’ya dik dik bakıyorlardı.

Meng Hao’nun gözleri titreşti. Bir an kendi kendine mırıldandıktan sonra tıbbi hapları bir kenara koydu ve ardından etrafındaki görünmez kalkanı dağıttı. Sessizce Yetkin Altın Çekirdeğin zirvesindeki Ruhsal Duyusunu dört bir yana gönderdi. Bu Ruhsal Duyuyu hissedebilecek herhangi bir Gelişimci yada şeytansı yoktu.

Meng Hao Ruhsal Duyusuyla bölgedeki yüzlerce şeytansıyı görebiliyordu. Hepsi de bitkin bir haldeydi ama önceki çılgınlıkları yoktu.

İlginç….” diye düşündü Meng Hao bir an, bunun üzerine zihninde son derece cesurca bir plan belirdi. Kalkanı tekrar kurdu, ardından Şeytan Besleme Hapını çıkarttı. Pırıldayan gözleriyle parmağının etrafında kıvrılan Şeytani Qi’yi aldı ve onu hafifçe hapın üzerine vurdu.

Bunu yapmak için hap ocağına gerek yoktu. Onun görünmez simya alevi Şeytani Qi’yi tıbbi hap ile yavaş yavaş kaynaştırdı. Bu gerçekleştiği anda Gecenin sessizliği yüz Şeytansı Yetiştiricisi avlusundan yükselen kükreme sesleriyle bozuldu. Meng Hao kalkanı kurmuş olsa da bu gerçekleşmişti!

Çılgınlığın seviyesi daha öncekini bile aşmıştı. Kükremeler yankılandı ve tarif edilemez bir uğultu her yeri salladı.

Sadece bir avuç şeytansı kükremiyordu; hepsi kükrüyordu! Bir saniye içinde tüm Karga Gözcü Kabilesi şok edici bir sesle doldu!

Bu ses ilk hapın neden olduğu isyanın çok çok üstündeydi.

Wu Hai yoldaş Kabile üyelerinin arasındaydı, suratında boş bir bakış vardı. Ne o, ne de etrafındakiler neler olduğunu anlamamışlardı. Bütün şeytansıların böyle davranmalarının nedeni neydi?

Karga Gözcü Kabilesinde üyeler birer birer uyanmaya başladılar ve anında şok oldular.

Bütün şeytansılar kükrüyor. Ne oldu?

“Şeytansı Yetiştirme kısmında neler oluyor?

“Bir şeyler olmuş olmalı. Bu imkansız! Bu… Yüzlerce şeytansının hepsi aynı anda kükrüyorlar!”

Fakat tam bu şok anının ortasında…

Arkadaki Şeytansı Yetiştirme kısmıyla Kabilenin öndeki bölgesini ayıran uzun dağ aniden arka arkaya gelen şok edici kükremelerle bölündü.

Toplam beş tane kükreme duyuldu. Bu ses havayı doldurdu ve yankılanmaya devam ederken beş tane ışık ışını havalandı. Her bir ışının içinde Onlarca metre uzunluğunda şeytansılar vardı. Üç tanesi yeşil kurttu, birisi siyah bir kaplumbağaydı ve sonuncusu vahşi bir yeşil renkli kaplandı.

Bu beş şeytansıdan yayılan güç Geç Nüve Formasyonu aşamasına denkti; onlar 9. seviye şeytansılardı! Bu kükremeler diğer seslerle karışarak Göklere yükselen muazzam bir uğultu yarattı.

Sadece bu olsa yine iyiydi. Fakat şok edici ses gökyüzüne yükselirken bir çok kabile üyesinin yüzleri aniden hayretle doldu. O anda vücutlarındaki totem dövmeleri yanmaya başladı. Zaten onlara bağlanmış olan şeytansılar aniden ortaya çıktılar ve kükreme sesleriyle gökyüzüne doğru fırladılar.

Bu görüntü son derece hayret vericiydi. Neredeyse bin civarında Kabile üyesinin bakışları altında totem dövmeleri parlamaya başladı ve ardından şeytansıları kükreyerek dışarı fırladılar.

Benim Yeşilodun Kurdum kontrolünü kaybetti!!”

Lanet olsun, Anka Şahinim deliriyor!!

Neler oluyor böyle!? Bu bir şeytansı isyanı mı!?

Konuşma uğultuları havayı doldurdu. Şeytansılarla bağa sahip olan Gelişimciler birer birer havalanmaya başladılar.

Bununla birlikte dağdan şeytansılara doğru bir düzine kadar güçlü figür fırladı.

Kıdemliler! Onlar bile ortaya çıktı!

“Kıdemliler genelde kabile işleriyle meşgullerdir ve nadiren dışarı çıkarlar. Ama şu an kendilerini gösterdiler!

Bu geceki olay tüm kabile üyelerinin kalplerinde hayatlarının sonuna kadar kazınmış olarak duracaktı. İnsanlar telaşla bağrışırken aniden dağın zirvesinden bir çok kişinin çok çok uzun zamandır işitmediği bir kükreme sesi çıktı.

Ses yankılanırken dağ sallandı ve yeryüzü sarsıldı. Aniden bir ağaç dalı havalandı; bu dal antik ve kurumuş haldeydi ve engin bir kadim Qi yayıyordu. Dal titrek yeşil bir parıltıyla havalandı, ardından aşağı yukarı doksan metre uzunluğunda bir Treant’a dönüştü!

Treant’ın yüzü kadimdi ve vücudu çok sayıda kuru yaprağa sahip son derece kalın ağaç dallarından şekillenmişti. Sanki güçten düşmüş gibi bir hali vardı. Havada asılı durdu ve ardından muazzam bir kükreme koparttı.

Kükreme başladığı anda bütün Karga Gözcü Kabilesi üyelerinin yüzleri hayret ve inanamazlıkla doldu. Nefesleri kesildi, hemen dizlerini üstüne çöktüler.

Tüm bunlara ek olarak dağdan aniden üç figür daha çıktı. Her birinin Gelişim Merkezi Gelişen Ruh aşamasındaydı, içlerinden en yükseği orta Gelişen Ruh aşamasındaydı. Onlar hemen Treant’a doğru fırladılar ve bununla birlikte aşağıdaki Kabile üyeleri onları tanıdılar. Onlardan birisi Büyükbaba iken diğer ikisi Başrahiplerdi!

Rahipler ve Büyükbaba Kabilenin zirve isimleriydi!

Selamlar, Ata Yeşilodun!” dedi yaşlı Büyükbaba. Rahiplerin üzerlerinde simalarını gizleyen uzun, kaplama bir cübbe vardı. Üçü de güçlü Qi yaysalar da gözlerinde korku ve endişe vardı. Neredeyse iki tane altmış yıllık döngünün ardından tekrar Yeşilodun Atayı görmüşlerdi. Şok içinde ellerini kenetlediler ve Treant’a doğru baş selamı verdiler.

Şeytan. Bir Şeytan hissediyorum…” dedi devasa Treant. Bir kükreme koparttı ve dört bir yanda yankılanan bu ses Kabilenin şeytansılarını daha da kışkırttı.

Bir zamanlar Karga Mabudu Kabilesi adı altında toplanmış olan beş Kabilenin etrafı, merkezlerinde kendilerinin oldukları kısıtlayıcı bir alanla çevriliydiler, neredeyse bir elin beş parmağı gibilerdi. Tam o sırada yan taraftaki Karga Asker Kabilesindeki bütün şeytansılar kafalarını kaldırarak kükrediler.

Karga Asker Kabilesi metal tip bir Kabileydi, bu yüzden şeytansılarının büyük çoğunluğu metalden yapılmıştı. Uçan kılıçlar, büyülü hazineler ve hatta Metal Golemler. Hepsi de bir anda kontrolden çıkarken Kabile üyeleri onları tekrar kontrol altına almaya çalıştılar. Birer birer havalandılar.

Daha da şok edici olan şey ise Karga Asker Kabilesinin dağının zirvesinde altın bir ışığın belirmesiydi. Bu ışık ışıltılı bir altın parıltıya sahip devasa bir üç dişli mızrağa dönüştü, Qi’si şok ediciydi.

Şeytani Qi… Şeytani Qi hissediyorum!!

Qi Dışarı doğru patlarken diğer Kabilelerdeki şeytansılar da kükremeye başladılar. Karga Savaşçı Kabilesinde toprak tip dalgalar belirdi. Toprak aniden bir volkan gibi püskürdü ve havaya yüzlerce metre çapında bir çamur gölü yükseldi.

Karga Alev Kabilesinde içinde devasa alevli bir siyah at bulunan bir alev denizi havalandı. At Karga Gözcü Kabilesine doğru baktı.

Karga Kasvet Kabilesinde ise bulut ve yağmura dönüşen bir buhar yükseldi!

Bu noktada beş Kabilenin de Kıdemlileri, Büyükbabaları ve Papazları dışarı çıkmışlardı ve zihinleri benzersiz bir titremeyle doluydu. Diğer Kabilelere sızmış olan Gelişen Ruh Patrikleri de büyük bir şok içindelerdi ve neler olduğuna dair birçok tahminleri vardı.

Bu şok etkisi Kabileler arasında yayılırken Meng Hao’nun yüzünde şaşkın bir ifade belirdi. O da bu Qi’nin ne kadar şok edici olduğunu hissetmişti.

Vay, bu sefer gerçekten de bir şeyi tetikledim…” Meng Hao uzun zaman önce hapı mühürleme girişiminde bulunmuş ama bu işe yaramamıştı. Onu depolama çantasına koymak bile iş görmemişti. Dış dünyadaki korkunç şeylerin hepsinin de en fazla yirmi nefeslik sürenin ardından bu konumu tespit edebileceklerini hissediyordu.

Tam o sırada daha da büyük bir gelişme yaşandı. Aniden inanılmaz bir baskı ortaya çıktı!

—–







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44235 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr