Bölüm 375

avatar
7679 17

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 375


Bölüm 375: İnanılmaz İyi Talih!


Tüm şehir çökmeye başladı. Bir çok insan şehirle birlikte yere batıyordu, hepsi uçarak oradan kaçmak istediler ama aniden Gelişim Merkezlerini deveran edemediklerini keşfettiler, sanki varlıkları dünyadan kaybolmuş gibiydi.


O anda Meng Hao elindeki iyi şans efsununu sımsıkı kavramıştı. Onu etkinleştirmek için hala on nefesten biraz daha fazla zamana ihtiyaç vardı ve bir parıltı yaymaya başlamıştı bile. Fakat, o sırada kadim ses zihninde yankılandı.


Zihnini aç ve Dikenli Suruna bağlan. Ben ölümün eşiğindeyim ama sana bir parça iyi talih bahşedebilirim. Bunu bir kaç aydır benim soyumdan gelen Klanımı koruma nezaketine karşılık bir teşekkür olarak düşün.


Kadim, zayıf ses Meng Hao’ya daha önce Dikenli Suru nasıl kontrol edeceğini anlatan ses ile aynıydı. Meng Hao bu kişinin kim olduğunun farkındaydı ama yine de tereddüt içindeydi.


İyi şans efsunuyla birlikte buradan güvenli bir şekilde ayrılabileceği konusunda emindi. Eğer kadim sesi dinlerse bir Ruh Bölme tuhafıyla yüzleşmek zorunda kalacaktı. Ne kadar temkinli ve dikkatli olsa da yine de bu durum onun için vahim olacaktı.


Zaman yok.” diye devam etti ses. “Eğer seni ele geçirmek isteseydim, bunu yapmak için şimdiye kadar beklemezdim. Niçin tereddüt ediyorsun delikanlı? Gerçekten de iyi şans efsunuyla bir Ruh Bölme Gelişimcisinden kaçabileceğini mi düşünüyorsun?


Bana vermeyi planladığınız iyi talih nedir kıdemli?” diye ona ileti gönderdi Meng Hao, gözleri pırıldıyordu. Aniden aşağıdan şiddetli bir güç yayıldı. Aynı zamanda acınası çığlıklar havayı doldurdu. Meng Hao’nun aşağı bakmasına gerek yoktu; şehrin hızla Göksel Çukura battığının farkındaydı.


Tüm bölgedeki Gelişim Merkezleri kısıtlanmıştı; fakat Meng Hao’nun Yetkin Altın Çekirdeği onlara dahil değildi. Eğer isterse kendi iradesiyle kaçabilirdi.


Sana benim Ruh Bölme aydınlanmamı vereceğim. Bu sana ilerde Ruh Bölmeye ulaştığında bir kapı açacak. Aynı zamanda klanım için bir nebze umut yaratacak…


Kadim ses muazzam bir gümbürtüyle kesildi. Kutsal Kar Şehrinin yarısından fazlası Göksel Çukura batmış vaziyetteydi. Çok uzak olmayan bir yerde, şehrin yerle bir olduğu alanda, Meng Hao simsiyah bir uçurum gördü. Ondan siyaha dönüşerek etrafta dolanan habis bir aura yayıldı.


Tam o sırada Meng Hao’nun iyi şans efsunu hazırlığını tamamlamıştı. Meng Hao hiç tereddütsüz bastırarak onu etkinleştirdi. Ama o anda aniden yüzü düştü.


İyi şans efsunu çalışmamıştı!


Şehrin geri kalanı da yerle bir olmaya başlarken hava gümbürtüyle doldu. Acınası çığlıklar havada yankılandı. Meng Hao devasa deliğin içindeki çekim kuvvetinin giderek güçlendiğini hissedebiliyordu. Sayısız siyah Qi ipliği onu aşağı çekmeye çalışıyordu.


Tam bu kritik anda onun gözleri kararlı bir bakışla doldu.


Bu küçüğünüz kabul ediyor!” Meng Hao bu sözleri söylediği anda zihnini açtı. Aynı anda Ruhsal Duyusunu göndererek şehrin içinde hala varlığını sürdürebilmiş olan Dikenli Sur kalıntılarıyla bağlantısını tekrar kurdu.


Ruhsal Enerjisi Dikenli Sura dokunduğu anda yer altındaki gizli odada güvenli bir şekilde oturan kurumuş figür aniden bir büyü hareketi uygulayarak bir mühür izinin ortaya çıkmasına sebep oldu.


Mühür izi ortaya çıktığı anda Meng Hao yıkık şehrin içindeki dikenlerin yayıldıklarını hissetti. Onlar çoktan yıkılmaya başlamış olan yer altı gizli odasına kadar yayıldılar. Oraya kadar ulaştıktan sonra daha fazla diken filizleri çıkarttılar ve yıllardır o odada oturmakta olan kurumuş ceset gibi yaşlı adama doğru ilerlediler.


Dikenler onu delerek aniden onunla Meng Hao arasında bir tür bağlantı yarattılar. Yaşlı adam ve Meng Hao artık tek bir bedeni paylaşıyorlardı!


Meng Hao’nun zihninde tarif edilemez güçte bir patlama oldu.


Zihni patlama sesiyle doldu ve tüm vücudundaki damarlar şişti. Yüzü burkuldu ve gözleri kan çanağına döndü. Sallanmaya başladı ve vücudu paramparça olacakmış gibi hissetti. Ruhuna bir acı saplandı ve Ruhsal Duyusu yerle bir olmak üzereymiş gibi hissetti!


Aniden tüm benliğinde inanılmaz güçlü bir aura dalgalandı.


Bu aura ne Nüve Formasyonuna ne de Gelişen Ruha aitti… Bu aura Ruh Bölme aurasıydı!!


Aura dışarı doğu patladığı anda Meng Hao’nun zihni kazan gibi oldu ve öfkeli bir kükreme duydu.


Ben Soğuk Kar Klanının Patriğiyim. Bin yıl önce büyük bir şiddetli fırtına sırasında Tao aydınlanması kazandım ve Birinci Bölmemi gerçekleştirdim!


Meng Hao’nun zihninde bu ses yankılanırken bir görüntü peyda oldu. Meng Hao bu görüntünün içinde göz alabildiğince uzanan şiddetli bir fırtına gördü, bu fırtına Yeryüzünden tam Göklere kadar yükseliyordu. Yer yer yıldırımlar çakıyor, her yer sallanıyordu. Bu fırtına bir Gelişen Ruh Gelişimcisinin derisini yüzebilecek kadar güçlüydü fakat fırtınanın tam ortasında uçsuz bucaksız bir enginlik yayan bir figür vardı.


O orta yaşlı bir adamdı, uzundu ve üzerinde uzun bir cübbe vardı. Kafasını Göklere doğru kaldırarak güçlü bir kükreme koparttı.


Klanımın soyundan gelenler, beni unutmayın! Ben Hanxue Bao, Soğuk Kar Klanının altıncı nesil Patriği. İlk Bölmemde ailevi sevgiyi böldüm. Fakat, klana olan sevgimi bölmedim! Sevgiyi böldüm ve onun yerine Tao’yu getirdim, benim ilk Ruh Bölmem tamamlandı ve bir yarı-Göksel Fırtına uyandı!


Bu görüntü yavaş yavaş kaybolurken Meng Hao’nun kafası allak bullak olmuştu. Aniden etrafında bir rüzgar belirdi. Bu rüzgar yerdeki devasa delikten dışarı doğru uğulduyordu. Şehir artık çökmeye ara vermişti ve Gelişimciler artık çığlıklar atmıyordu. Göksel Çukurun içindeki burgaç aniden sakinleşti. Uğultulu rüzgar deliği doldurdu, yerle bir olan şehri onun içinden tekrar dışarı ittirdi.


Rüzgar daha sonra bir fırtınaya dönüştü, her yeri silip süpürdü. Hava hayret verici bir kükremeyle doldu. Rüzgar önüne çıkan herhangi bir engeli ezip geçebilecek havasına sahipti; gökyüzü karardı ve yeryüzü sallandı.


Etrafa dağılmış olan canavarlar acınası feryatlar koparttılar ve karınlarının üstüne yattılar, titriyorlardı. Siyah Toprak Sarayı Gelişimcileri kan tükürdüler, yüzlerinde hayret dolu ifadeler vardı.


Batı Çölü Gelişimcileri de şaşkındı. Luo Chong ve tayfasının ifadeleri de değişmişti ve Kutsal Kar Şehrinin etrafını saran öfkeli fırtınaya bakarken nefesleri hızlanmaya başlamıştı.


Tüm bunların aksine gökyüzünde süzülen siyah cübbeli Ruh Bölme Gelişimcisi kahkaha atıyordu. Onun kahkahaları gözlerinden yayılırken benzersiz, siyah bir ışıltı parladı. O anda gerçek anlamda bir çeşit siyah güneş gibi görünüyordu.


Ruh Bölme İradesi! Patrik Hanxue Bao, ölümün eşiğindeyken böylesine bir cesaret ve güç sergileyebileceğini hiç düşünmemiştim! Ruh Bölme İradeni bir miras damgasına dönüştürerek onu Soğuk Kar Klanından bile olmayan birine verdin! Ne kadar üzücü! İlk Bölmende Sevgiyi böldün fakat oğlun sana ihanet ettiğinde ona acıdın ve onu öldürmedin! Kendi Tao’na karşı geldin ve kendini yok ettin!


Pekala, Klanının üyelerinden hiçbiri senin Ruh Bölme İradenin mirasını kabul edemediğine göre, bu durum bu küçük nesil üyesi için iyi talih anlamına geliyor. Ama ne yazık ki en sonunda iyi talih ona ait olmayacak. Soğuk Kar Klanı Büyük Ejderhacılarının birbirini izleyen nesillerini içinde barındıran bu damga benim olacak! Sadece benim kadar güçlü birisi üçten fazla nesille bağlantı kurabilecektir. Bu velet en fazla bir nesille bağlantı kurabilir. Daha fazlası onu anında öldürür!


Öğrenci, kanından biraz tükür! Ustan aileni senin için yok ederken onu izle. Senin Tao’n tamamlanmış olacak ve Ruh Bölme günün sonunda gelecek!” Siyah cübbeli Gelişimci gürültülü bir kahkaha attı. Onun yanındaki Hanxue Zong’un yüzünde karmaşık bir ifade vardı.


Hanxue Zong’un ağzından kan fırladığı anda siyah cübbeli Gelişimci onu kaptı. Kanı elinde sıktı ve bunun üzerine yüzünde korku ve endişe dolu bir bakış olan bir gencin kanlı görüntüsü şekillendi.


Bu görüntüdeki genç Hanxue Zong’a benziyordu.


Bu genç ortaya çıktığı anda gözleri nefretle doldu. Ondan kanlı bir parıltı yayıldı ve figür Kutsal Kar Şehrinin etrafını sarmış olan fırtınaya doğru fırladı.


O yaklaştığında Meng Hao kafasını yukarı kaldırdı ve acı dolu bir kükreme koparttı. Meng Hao’nun iradesi hala yerinde duruyordu ve hala Meng Hao’ya aitti, ama bu genci gördüğü anda kalbi şiddetli bir ıstırap ile dolmuştu. Acı tarif edilemez seviyedeydi, hüzün, öfke ve delilikle doluydu.


Etrafındaki fırtınanın yok olmaya başladığını hissetti, bunu nedeni ise kan renkli genç idi.


Zong’er…” dedi Meng Hao’nun zihnindeki kadim ses. Ses Meng Hao’nun içinde yankılanarak onu net bir şekilde tarif etmenin imkansız olduğu derin duygularla doldurdu. Bu tıpkı anlatılması gereken on binlerce şey olmasına rağmen hepsini tek bir isimle söylemek gibiydi.


Ses Meng Hao’nun içinde yankılanırken etrafındaki fırtına yağmur damlalarıyla dolmaya başladı. Yağmur düşmeye başlarken Meng Hao bunun gerçek bir yağmur değil, Soğuk Kar Klanının altıncı nesil Patriğinin göz yaşları olduğunu fark etti.


Pişmanlık mı…? Hayır, pişmanlık yok!” Ses Meng Hao’nun zihninde yankılanırken en sonunda şok edici fırtına delirdi. Bir yandan yerle bir olmaya başlarken bir yandan da kan renkli genç de dahil yoluna çıkan her şeyi paramparça etti.


Genç parçalara ayrılırken aniden Meng Hao’nun zihninde yeni bir ses gürledi.


Ben Soğuk Kar Klanının beşinci nesil Patriği, Büyük Ejderhacı Hanxue Ding! Göklerin İradesinin anlamını karlı bir dağın tepesinde kavradım ve On Bin Ejderha Havuzunda Birinci Bölmemi gerçekleştirdim!” Bu ses Hanxue Bao’nun sesine göre bariz şekilde farklıydı. Bu ses nispeten daha az otoriterdi fakat biraz daha gururluydu. Ses Meng Hao’nun tüm benliğinde yankılanırken, vücudu benzersiz, şiddetli bir acıyla doldu.


Sanki ruhu yerle bir olacak ve vücudu parçalara ayrılacak gibiydi. Yukarı gökyüzü sanki ortadan kaybolacakmış gibi karardı. Aniden yukarıda muazzam bir derin su vücudu belirdi.


Dalgalar suyun yüzeyinde hareket ederek dört bir yana yayılıyordu. Çok sayıda kükreme sesiyle birlikte sayısız siyah ejderha derin sulardan dışarı fırladı, her şeyi alt üst edecek gibilerdi. Kükreyen ejderhalar yerdeki canavarların kasvetle inlemelerine neden oldular. Gelişimcilerin ise yüzleri dehşetle doluydu ve ağızlarından kanlar sızıyordu.


Bu özellikle Bazı Çölü Gelişimcileri için geçerliydi, vücutları şiddetle titriyordu. İki Gelişen Ruh Gelişimcisinden biri yukarı baktı ve zayıf bir sesle konuştu: “On Bin Ejderha Havuzu! Efsanelere göre yüce Soğuk Kar Kabilesinin Büyükbabası bir Büyük Ejderhacı olduktan sonra On Bin Ejderha Havuzunu kendisi için almıştır. Bu olayın ardından On Bin Ejderha Havuzu Batı Çölünden kaybolmuştur!


Yukarıda siyah cübbeli Gelişimcinin yüzü titreşti. “Demek bu çocuk ikinci bir miras damgasını desteklemeyi başardı!!

—–







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr