Bölüm 372

avatar
8147 16

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 372


Bölüm 372: Unuttun mu?


Yarım ay çok uzun bir süre değildi. Fakat totemlere çalışma fikriyle yanıp tutuşan biriyle karşılaşmış olan Wu Mu için bu süre geçmek bilmemişti. Kanından kemiklerine, totem dövmelerinden tekniklerine kadar bütün vücudu tamamen Meng Hao’nun kontrolündeydi.


Meng Hao totem konusunda daha derinlere indikçe bir Gelişen Ruh yapma meselesine dair güveni daha da yükseliyordu. Meng Hao’nun Gelişim Merkeziyle Simya Tao’sunu nasıl kaynaştıracağını anlamasına yardım etmek sanki Wu Mu’nun kaderi gibiydi. Ayın sonunda adamdan artık yeni bir şeyler öğrenemeyeceği kanısına varan Meng Hao ona daha fazla sıkıntı yaratmak yerine onu serbest bıraktı.


Wu Mu gitmeden önce Meng Hao’ya bir bakış attı, titriyordu. Kendi kendine bir daha bu adamla karşılaşmayacağına dair yemin etti ve ardından elinden geldiğince hızlı bir şekilde kaçtı.


Düşüncelerimi pekiştirmek için daha fazla toteme ihtiyacım var.” diye düşündü Meng hao adamın gidişini izlerken. Şehir duvarlarının dışından gürültüler geliyordu. Son yarım aydır Siyah Toprak Sarayı ve Batı Çölünden destek kuvvetler oraya gelmeye devam etmişti. Her gün dışarıdan yüzlerce uğultu gelerek düşman kuvvetlerine katılıyordu.


Şu an şehrin dışında yaklaşık beş bin Gelişimci vardı. Kutsal Kar Şehri tamamen izole edilmiş durumdaydı. Canavarlar gökyüzünden saldırdılar ve parlak arabalar yerden hücuma geçtiler.


Bir aylık süre boyunca hayatta kalacak olan Dikenli Sur herhangi bir saldırıya karşı tamamen dayanıklıydı. Fakat en sonunda bitmek bilmeyen saldırılar ve patlamalar karşısında çökme belirtileri göstermeye başlamıştı. Belli ki çok zamanı kalmamıştı.


Bir kaç gün sonra havada uğultularla ilerleyen yaklaşık iki bin kişilik bir Siyah Toprak Sarayı birliği ortaya çıktı. Bu grubun lideri altın maskeli bir Gelişimciydi. Bu altın maskeli Gelişimci Siyah Toprak Sarayının Tao Çocuğu Luo Chong idi!


R.N: Luo Chong 269.bölümde Meng Hao’nun Antik Tao Gayzerinde Zaman Kılıcıyla kestiği adam. Daha sonra Meng Hao Siyah Topraklara ilk geldiği zamanlarda, 325.bölüm, yine bu arkadaşı zehirlemişti.


Onun gözleri sertti ve hafif bir bulanıklığa sahipti. Adamın tüm benliği tuhaf bir aura yayıyordu. O son zamanlarda kötü bir ruh haline sahipti. O yıl zehirlendikten sonra Siyah Toprak Sarayına geri dönmüş ve kendini tedavi edebilmek için aklına gelebilecek bütün yöntemleri kullanmıştı. Fakat ne yazık ki zehirden kurtulamamıştı. Bu durum onun kalbini korkuyla doldurmuştu; hayatının tamamen onu zehirleyen kişinin elinde olduğunu hissediyordu.


Zehirlendiğini açığa çıkartmamıştı, mümkün olan bütün yöntemleri kullansa da kar etmemişti. Zehri hissettikten sonra ustası bile ona ilgi duymuştu.


Luo Chong vakayı incelemesi için Doğu Topraklarından bir simyacı davet etmişti. Bunun ardından simyacının yüzü ciddi bir ifadeyle kaplanmış ve konuşmuştu: “Bu zehir Gelişimciler tarafından giderilemez. O sadece tıbbi bitkilerle giderilebilir.


O yıl onu zehirleyen Şeytan Lordu artık Luo Chong’un kabusu haline gelmişti. O adamı her düşündüğünde kalbi şiddetli bir soğukluk ile doluyordu.


Tabii ki adamın talimatlarını katı bir şekilde yerine getirmiş ve bir daha onun üç yüz kilometre yakınına adımını atmamıştı.


Herhangi bir aksiliği önlemek için de uzun bir süre Siyah Toprak Sarayından dışarı çıkmamıştı. Aslında bu zehirlendiğinden beri ilk dışarı çıkışıydı. Fakat tahminlerine göre bu tenha ve uzak konumda korkunç Şeytan Lorduna rastlamasına imkan yoktu.


Luo Chong kalbindeki stresi saklamak için elinden geleni yapıyordu, ama yine de bir nebze dışarı hissettiriyordu.


Bu Kutsal Kar Klanında Hanxue Shan isminde bir güzelin olduğunu duydum...” diye düşündü, gözleri çapkınlıkla parlıyordu.


Onun arkasında Gelişen Ruh aşamasının şok edici gücünü yayan gümüş maskeli yaşlı bir adam vardı. Onun buraya gelişi savaş alanındaki Gelişen Ruh Gelişimcilerinin sayısını dörtten beşe çıkartmıştı.


Bu çatışmanın gidişatının bir Gelişen Ruh Gelişimcisiyle ne kadar değişebileceğini tarif etmek güçtü.


Luo Chong ve diğerleri gelirken Siyah Toprak Sarayı Gelişimcilerinden bir çoğu havalanarak onları karşıladılar.


Luo Chong’un altın maskesinin altındaki yüzü Dikenli Sura ve ağır hasar almış olan Kutsal Kar Şehrine bakarken gururla doluydu.


Soğuk Kar Klanının Yoldaş Taoistleri. Kutsal Kar Şehrinin Bayları ve bayanları. Ben Luo Chong, Siyah Toprak Sarayının Tao Çocuğu. Bugün buraya savaşa katılmak için gelmedim, bunun yerine Göklerin altındaki bütün kahramanlara meydan okumaya geldim!” Luo Chong bu sözlerle birlikte uzun adımlarla ilerleyerek Kutsal Kar Şehrinin önünde durdu.


Soğuk Kar Klanından olmayan ve benim, Tao Çocuğu Luo Chong’un karşısında on nefeslik süre boyunca direnebilenlerin buradan zarar görmeden gitmesine izin verilecek!” Onun bu sözleri tüm şehirde yankılandı.


Onun etrafı Siyah Toprak Sarayı Gelişimcileri ve bir kaç Batı Çölü Gelişimcisiyle sarılıydı, bunlar orada bulunanların en güçlüleriydi. Beş Gelişen Ruh Gelişimcisi de orada, biraz uzaktaydı. Kutsal Kar Şehrinin Gelişen Ruh Gelişimcileri aniden saldırı yapabilirlerdi, bu yüzden kendilerini ona göre hazırlamışlardı.



Bu tarihi bir an!” diye devam etti Luo Chong, gözlerinde kibirli bir ifadeyle. “Yarım ay sonra Siyah Toprak Sarayı bu şehri alt üst edecek. O gün geldiğinde içeride kalan herkes Soğuk Kar Klanıyla birlikte gömülecek!


Kutsal Kar Şehrinin üzerine çöken bu sözler bir Tao Çocuğundan geldiği için oldukça güçlü ve etkileyiciydi.


Pekala söyleyin bana, aranızda benimle onurlu bir savaş verebilecek biri var mı!?


Luo Chong’un yanındaki bazı Gelişimciler kışkırtıcı sözler sarf etmeye başladılar.


Şehrin içinde, Soğuk Kar Klanından olmayan yüzlerce Gelişimcinin yüzleri çirkindi, onların bu teklifi düşünüp düşünmediklerini söylemek güçtü.


Dört Büyük Kıdemli ve Soğuk Kar Klanı üyeleri düşünceliydi. Açıkçası herhangi bir insanı gitmekten alıkoyamazlardı; eğer buna izin vermezlerse büyük ihtimalle bu davranışları geri tepecekti. Dahası, Luo Chong Siyah Toprak Sarayının Tao Çocuğuydu, pozisyonu oldukça yüksekti. Onun Gelişim Merkezi Gelişen Ruh aşamasında olmasa da o doğrudan Siyah Toprak Sarayını temsil ediyordu.


Bir süre düşündükten sonra Birinci Kıdemli iç geçirdi. Boğuk sesiyle konuştu: “Korkmayın. Herkesin kendi kararı. Şehrimiz tehlike altında ve kalıp dövüşecek iradeye sahip olmayan herhangi biri burada kalmamalı. Ayrılmak isteyen herhangi bir Yoldaş Taoist durdurulmayacak. Çoktan Soğuk Kar Klanına büyük iyiliklerde bulundunuz zaten.


Meng Hao kalabalığın içindeydi. Dikenli Surun ötesinde havada süzülen ve yüzünde hafif bir gülümseme olan Luo Chong’a baktı. Onun vücudundaki zehir hala duruyordu. O zehri Meng Hao bizzat kendisi yapmıştı ve kendisinden başka dünyada onu sadece bir kaç kişinin yapabileceği konusunda oldukça emindi.


Kutsal Kar Şehrine bir sessizlik çöktü. Aniden birisi ileri fırladı. O orta yaşlı bir adamdı ve Meng Hao’nun tanıdığı biriydi. Daha önce hap yapım hizmeti talep etmek için gelmişti ve Gelişim Merkezi Orta Nüve Formasyonu aşamasındaydı. Kutsal Kar Şehri kuvvetlerinin içinde oldukça güçlü biri olarak sayılabilirdi. Dış dünyada onun Gelişim Merkezi ona oldukça üstün bir pozisyon getirecekti.


Şu an adamın yüzü biraz solgundu. Son günlerde yaşadığı baskı artık onu kırılma noktasına getirmişti. Adam Dikenli Surdan geçti, ardından bir iç geçirdi.


Yapabileceğim her şeyi yaptım.” diye düşündü. “O yıl Soğuk Kar Klanının gösterdiği cömertliğin karşılığını kesinlikle ödedim.” Adam ileri doğru fırladı, Luo Chong’a doğru ellerini kenetledi ve ardından konuştu: “Biraz önceki sözlerine göre, Tao Çocuğu, seninle hayatımı kurtarmak için savaşacağım!


Bu sözler adamın ağzından çıktığı anda Luo Chong’un gözlerinde vahşi bir ışık belirdi. Aynı zamanda Luo Chong’un yanında duran üç Gelişimci yüksek bir hızla havaya fırladı. Yaklaşan orta yaşlı Gelişimcinin yüzü burkuldu.


Hemen bir büyü hareketi uyguladı ve bir büyülü tekniğin parıltısı havaya yükseldi. Hava bir gümbürtüyle dolarken siyah bir kılıç aurası ortaya çıktı. Beş nefeslik süre geçtiğinde üç adam tekrar Luo Chong’un yanına döndüler. Onlardan birinin elinde orta yaşlı adamın kesik başı vardı, daha sonra onu Luo Chong’a sundu.


Ne kadar yazık. On nefes boyunca direnemedi.” Luo Chong güldü, kesik kafayı havaya kaldırdı ve ardından onu ezdi.


Başka denemek isteyen var mı? Eğer yoksa size başka bir seçenek daha sunacağım. Bana Soğuk Kar Klanının bir numaralı güzeli Hanxue Shan’ı getirin. Bunu başaran kişi yalnızca ölümden kurtulmakla kalmayacak, aynı zamanda büyük bir ödül alacak!” Luo Chong tekrar Kutsal Kar Şehrine bakarak güldü. İçeride tam bir ölüm sessizliği vardı. Bütün Gelişimcilerin yüzleri sert ifadelerle doluydu.


Bu özellikle Soğuk Kar Klanı üyeleri ve Hanxue Shan için geçerliydi. Onun Anka gibi gözleri öldürme arzusuyla parladı. O tatlı bir kızdı ve onun yüzündeki bakış anında Luo Chong’un dikkatini çekmişti. Onun gözleri parladı ve kahkaha attı. “Bu topraklardaki en güzel kız burada. Görünüşe göre buraya kadar boşa gelmemiş olacağım!


Kutsal Kar Şehri Gelişimcileri alaycı bağırışlarını tutamadılar.


Sen Siyah Toprak Sarayının Tao Çocuğusun! Nasıl bu kadar aşağılık olabilirsin!?”


Düelloya davet ettiğini söylemiştin, ama bu rezil bir tuzak çıktı. Siz Siyah Toprak Sarayı insanları hep aynısınız!


Sesler şehirden dışarı doğru sızarken Luo Chong kahkahalarına devam etti, gözleri kibirle doluydu. Bu insanların yaşayıp yaşamaması onun zerre umurunda değildi. Onlarla sadece oynuyordu. Dikenli Sur hala varlığını sürdürürken Kutsal Kar Şehrine saldırı başlatılamayacağını biliyordu, bu yüzden bu fırsatı biraz eğlenmek için kullanacaktı.


Pekala, pekala...” diye güldü. “Artık size daha fazla sıkıntı çıkartmayacağım. Yoldaş Taoist Hanxue, bu gece yatağımı ısıtmaya ne dersin? Eğer bunu yaparsan getirdiğim bu iki bin Gelişimciyi de alıp buradan gideceğim. Böylece Kutsal Kar Şehrinin üstündeki baskı biraz da olsa hafiflemiş olur. Ne diyorsun?” Parlayan gözleriyle Hanxue Shan’ın güzel figürüne baktı ve kalbi ateşlendi.


Hanxue Shan o kadar sinirlenmişti ki sinirden titriyordu. Luo Chong’a öldürme arzusuyla baktı ama kalbi hüzünle dolmuştu. Çevresindeki bazı klan üyeleri ona bakıyordu. Hiçbiri bir şey söylemese de onların gözlerinden ne düşündüklerini görebiliyordu ve bu durum onun kalbine bir acı saplanmasına neden olmuştu.


Hanxue Shan acı acı güldü ve ardından hiç düşünmeden Meng Hao’ya baktı. Bu durum karşısında onun ne düşündüğünü merak ediyor gibiydi.


Meng Hao gözlerini kısarak biraz önce ileri atılıp dövüşen üç Gelişimciye doğru baktı. Onlardan biri Batı Çölü gelişimcisiydi. Orta yaşlı Gelişimciyi öldüren de oydu ve kullandığı o kılıç totem dövmesiydi!


O, bir kılıcın büyülü tezahürünü yaratan bir kılıç totemiydi ve sıra dışı bir güç çıkartıyordu.


Acaba o bir Metal tip totem mi?” diye düşündü. Aniden bir adım ileri attı ve ardından havaya fırladı, bakışları Luo Chong’un üzerine düştü.


Onun ortaya çıkışı oldukça dikkat çekmişti. Gelişimciler hemen onu Meng Hao’ya dair bilgilendirmek için Luo Chong’un etrafında kümelendiler. Luo Chong’un gözleri parladı ve maskenin altındaki yüzünde vahşi bir gülümseme belirdi.


Bu Büyük Usta Meng’in son günlerde ünlenen ismini duymuştum.” diye düşündü Luo Chong, gözleri öldürme arzusuyla parladı. “Onu aradan çıkartmak şehrin düşmesini kolaylaştıracaktır!” Beş Gelişen Ruh Gelişimcisinin bakışları Meng Hao’nun üzerine geldi. Meng Hao Dikenli Surdan çıktığı anda ona saldıracaklardı.


Fakat Meng Hao şehir duvarlarının dışına çıkınca durdu. Havada süzüldü, yüzünde gizemli bir gülümsemeyle Luo Chong’a baktı.


Luo Chong…” dedi. “Benden en az üç yüz kilometre uzakta durmanı söylediğimi hatırlıyorum. Unuttun mu?








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr