Bölüm 368

avatar
7838 19

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 368


Bölüm 368: Gizli Ejderhacı Tekniği



Savaş alanı aniden sessizliğe büründü…


Bu ölümcül sessizliğin nedeni insanların ilk defa bir Gelişimcinin yıldırım tarafından yok edildiğini görmüş olmalarıydı. Yıldırım güçlüydü ama Gelişimciler de zayıf değildi. Yıldırım tarafından öldürülmek genelde diğer insanları aşağılayınca bahsedilen bir şeydi, ama bu aslında çok az kişinin gördüğü bir olaydı…


Aslında şimdiye yıldırım tarafından öldürülen çok az kişi vardı, kaldı ki bu bir efsanevi Göksel Felaketti.


Göksel Felakete şahitlik eden çok fazla insan yoktu. Sadece belli tıbbi hapların yada diğer değerli materyallerin ortaya çıkmasıyla görünüyordu ve bu Göksel Felaketler insanları hedef almıyordu…


Yıldırım tarafından yok edilmek…”


Bu nasıl mümkün olabilir? O yıldırım neydi öyle!? Korkunçtu!


Asıl korkunç olan yıldırım değil, Büyük Usta Meng idi. Lanet olsun, Göklerin Yıldırımı bile ona yardım mı ediyor? Yoksa bu bir çeşit büyülü teknik miydi?


Siyah Toprak Sarayı Gelişimcileri şaşkındı. Bu yıldırım tarafından yok edilme onları son derece korkutmuştu.


Gelişimciler Göklerin altında yaşarken yıldırım Göklerdeki bir şeydi. Bu nedenle, onlara göre yıldırım atlatılamayacak bir şey gibiydi!


Gelişen Ruh Gelişimcileri bile parlak gözlerle baktılar. Meng Hao’nun biraz önceki hareketleri onların tahminlerinin çok çok ötesindeydi. Eğer bu onun kullandığı bir büyülü teknik olsaydı, özünde şok edici bir şey olabilirdi. Fakat… Meng Hao’nun adamı havaya kaldırma şekli sanki sürekli yaptığı bir şeymiş gibi görünmüştü.


Siyah Toprak Sarayı ve Batı Çölü Gelişimcilerinin aksine Kutsal Kar Şehrindeki insanlar buna alışkınlardı çünkü her bir kaç günde bir Büyük Usta Meng Hao’nun üzerine yukarıdan yıldırım düşüyordu.


Herkes bunu biliyordu. Aslında ara sıra insanlar ona hap isteği için gittiklerinde yıldırımı bile görebiliyorlardı.


Batı Çölü Gelişimcisinin yıldırım tarafından yok edildiğini gören Kutsal Kar Şehri insanlarının zihinleri karmaşık düşüncelerle doldu… Meng Hao’ya karşı olan saygıları daha da güçlendi.


Büyük Usta Meng Gökleri böyle öfkelendirmek için acaba ne tür bir şey yapmış olabilir? Bir kaç aydır sürekli gökyüzünden onu yok etmek için yıldırımlar düşüyor.


Batı Çölü Gelişimcisi gerçekten de şanssızdı. O kadar insan içinde gidip Büyük Usta Meng’e çattı… Biliyorsun, geçen aylarda bir kaç kez Büyük Usta Meng tarafından havaya kaldırılan sefil bir ruh şekillenmesi görmüştüm…


Meng Hao şehir duvarında dururken boğazını temizledi. Üzerine yönelen bütün bakışları görmezden geldi. Yıldırımlara uzun süredir alışkındı ve artık onları tahmin edebilecek noktaya gelmişti.


Uzun bir sürenin ardından savaş alanındaki dövüş tekrar başladı. Katliamlar devam etti ama bu sırada Gelişimciler ara sıra gökyüzüne doğru bakıyorlardı. Gümbürtü sesleri genelde büyülü teknikler yüzünden ortaya çıkıyordu ama bir çok Gelişimci yine de yana doğru kaçıyorlardı, belli ki gökyüzünden bir yıldırımın düşerek onları yok etmesinden korkuyorlardı.


Üç gün geçtikten sonra artık bu korku ortadan kayboldu. Bu üç günlük sürede Siyah Toprak Sarayı Gelişimcileri sürekli yeri göğü inleten ve gümbürtülere neden olan taarruzlar yaptılar. Üçüncü günün gecesinde büyük bir patlamayla birlikte Kutsal Kar Şehrinin rüzgar büyü formasyonlarından bir yerle bir oldu.


Formasyon yerle bir olunca sayısız vahşi canavarla birlikte çok sayıda Siyah Toprak Sarayı Gelişimcisi içeri akın etti. Batı Çölü Gelişimcileri de onlara katıldı.


Hava bir gürültüyle dolarken gökyüzündeki yıldız formundaki nesnelerden parlak iplikler fırladı. Gece karanlık olsa da savaş alanı sanki gündüzmüş gibi aydınlandı.


En sonunda savaşın kritik bir noktasına gelindi. Dört Büyük Kıdemli havada rakip Gelişen Ruh Gelişimcileriyle dövüşüyordu.


Şehir duvarından durumu izleyen Meng Hao’nun yüzünde çirkin bir ifade vardı. Sağ elini havaya kaldırdı. Bir kan parlamasının ortaya çıkmasıyla ona doğru hücum eden uçan bir yaratık yere düşerek öldü.


Üç ay...” diye düşündü Meng Hao. “Eğer şehir düşerse, Soğuk Kar Larvası asla bitmeyecek.” Kutsal Kar Şehrinin en sonunda düşüp düşmemesi Meng Hao için önemli değildi fakat altı aydan önce bunun gerçekleşmemesi gerekiyordu.


Tam o sırada zemin titremeye başlarken uzaklarda iki tane Vahşi Dev belirdi. Onların peşinde binlerce Siyah Toprak Sarayı ve Batı Çölü Gelişimcisi vardı. Tabii ki onlara siyah bir uluyan şeytansı sürüsü de eşlik ediyordu.


Ruh Bölme Patriği neden hala ortaya çıkmadı?” diye düşündü Meng Hao. Zhou Dekun’un götürüldüğü gün Meng Hao yeraltından yankılanan uğultuyu duymuştu. Bu basit uğultu şehir duvarlarının dışındaki sayısız canavarın ve Gelişimcinin ölmesine neden olmuştu.


Şu an ise rüzgar büyü formasyonu kırılmış olsa bile Soğuk Kar Klanı Ruh Bölme Patriği hala ortaya çıkmamıştı.


Görünüşe göre Hanxue Zong haklıydı, tıpkı dışarıda dolanan söylentiler gibi. Ruh Bölme Patriği belli ki ölüyor. Fakat, Siyah Toprak Sarayı hala ondan korkuyor. Onların saldırıları vahşi gibi görünse de hala Ruh Bölme Patriği hakkında bilgi kazanmak için denemeler yapıyorlar.” Meng Hao’nun bakışları titreşti ve uzaklarda Hanxue Shan’a doğru fırlayan iki tane Batı Çölü Gelişimcisini gördü, onların totemleri parlıyordu. Hanxue Shan’ın etrafındaki korumalar kan tükürdüler, karşı koyacak durumları yoktu.


Meng Hao hemen soğukça homurdandı ve Kanlı İnfilak parlamasıyla ileri fırladı. Kısa bir sürede Hanxue Shan’ın yanında belirdi. Bir parmağını salladı ve Sekizinci Şeytan Mühürleme Nazarıyla aniden Batı Çölü Gelişimcilerinin Gelişim Merkezlerini ve hayat kuvvetlerini baskı altına aldı. Meng Hao’nun depolama çantasından bir kılıç aurasıyla birlikte uçan bir kılıç fırladı. Kılıç anında iki adamın boynunu koparttı, ardından geri dönerek Meng Hao’nun etrafında dolanmaya başladı.


Hanxue Shan soluk yüzüyle Meng Hao’ya doğru baktı ve gülümsedi.


Beni yine kurtardın.” dedi.


Kar yağmaya başladı ve bir inleme sesi havayı doldururken kar taneleri rüzgarla dans etti. Bu tıpkı bir cenaze müziği gibiydi. Şiddetli savaş sesleriyle birlikte gümbürtüler kopuyordu. Şehir sarsılırken yukarıdaki yıldız formundaki nesneler birer birer yıkılıyordu. Batı Çölü ve Siyah Toprak Sarayı Gelişimcileri vahşice saldırıyorlardı. Gökyüzü karlar ile dolmuştu ama zemin tamamen kan rengindeydi.


Meng Hao Hanxue Shan’a cevap vermedi. Ayağını sertçe yere vurarak sadece ona görünür olan sayısız Şeytani Qi ipliğinin yükselmesine neden oldu. İplikler Meng Hao’nun arkasında bir araya toplandılar ve yakınlardaki bir savaş arabasının fırlattığı parlak bir ışık ışını engellemek için belirsiz bir yığına dönüştüler.


Gürlemeler havayı doldurdu. Şeytani Qi gelen ışını engellese de saldırının gücü ortadaydı ve bölgeye yayılıyordu. Meng Hao kolunu Hanxue Shan’ın beline sardı, ardından saldırıdan kaçınmak için şehir duvarına doğru fırladı.


Hanxue Shan yukarıdaki yıldız formundaki nesnelerin yerle bir oluşunu, şehir duvarlarının çeşitli bölgelerinde ortaya çıkan Batı Çölü Gelişimcilerini ve gökyüzünü dolduran büyülü tekniklerin parıltılarını izledi. Acı dolu bir sesle konuştu: “Gitmelisin. Onlar Soğuk Kar Klanını öldürmek istiyorlar, seni değil. Sahip olduğun Gelişim Merkeziyle buradan çıkıp gitmen kolay olacaktır.


Uzaklarda Üçüncü Kıdemli yaşlı kadın bir ağız dolusu kan tükürdü, ardından dişlerini sıkarak dövüşe devam etti.


İşe yaramaz.” dedi Hanxue Shan, gözleri umutsuzlukla doluydu. “Her şeyimi ortaya koyup Soğuk Karın Dikenli Surunu kullansam bile, Patrik şu an ölüyor ve bilinci neredeyse gitmiş durumda. Dikenleri hızlandıran gizli Ejderhacı tekniğini kullanmamıza imkan yok…” Havayı bir gümbürtü sesi doldururken şehir duvarının bütün bir kesiti çöktü ve vahşi görünümlü bir Batı Çölü Gelişimcisi şehrin içine doğru fırladı.


Dikenli Sur da ne?” diye sordu Meng Hao kaşlarını çatarak.


Soğuk Karın Dikenli Suru yok edilemezdir ve şehri bir ay boyunca koruyabilir.” dedi yumuşak bir tonla, aynı zamanda sesi acıyla doluydu. “O, Soğuk Kar Klanının yıllar önce Batı Çölünden buraya taşınırken beraberinde getirdiği kutsal bir yadigar. Aradan geçen onca yılın ardından onun çoğu kısmı çürümüş durumda. Onu canlandırmanın tek yolu özel bir gizli teknik.


Bu tekniği sadece Kıdemliler ve onda uzmanlaşmak için doğru kan soyuna sahip olan belli kişiler biliyor. Şu an dikenleri kimse hızlandıramaz. Bunu yapmak için sadece Patriğin Gelişim Merkezi yeterli olacaktır.” Hanxue Shan depolama çantasına vurarak kurumuş bir tohum çıkarttı.


Bu, sekiz tohumdan birisi. Kıdemlilerde birer tane var ve geri kalanları Patrikte. Hiç birimiz bunu başaramayız.


Hızlandırmak mı?” dedi Meng Hao, gözleri pırıldıyordu. Tam konuşmaya devam edecekken aniden havada bir gümbürtü koptu ve şehir duvarı sallandı. Meng Hao’nun yüzü titreşti. Hanxue Shan’ı alarak tekrar geri çekildi. Uzaklardan yaklaşan büyük bir Siyah Toprak Sarayı grubu vardı.


Şehir duvarının çökmesiyle birlikte acınası çığlıklar havayı doldurdu. Meng Hao Hanxue Shan ile birlikte geri çekilmeye devam etti. Aceleyle dolu bir sesle konuştu: “Bana bu hızlandırma tekniğinden bahset. Ben bir simyacıyım ve kendi hızlandırma tekniklerim var; belki de bu yüzden sizinkini anlayabilirim.


Hanxue Shan bir an şaşkınca bakakaldı. Normal şartlar altında asla gizli bir Klan tekniğini açığa çıkartmazdı. Bu konuda Ruh Arayışı bile işe yaramazdı; bu teknik onun kanına işlenmiş bir miras büyüsüydü. Fakat bir kaç nefeslik düşünme süresinin ardından Hanxue Shan kararını verdi. Soğuk Kar Klanının Batı Çölünde varlığını sürdürdüğü güçlü zamanlarında, bu teknik onların Büyük Ejderhacılarının nesiller boyunca kullandıkları gizli bir teknikti! Hanxue Shan yumuşak sesiyle onu Meng Hao’ya anlatmaya başladı.


Gizli teknik çok uzun değildi, toplamda sadece bin kelime kadardı. Kelimeler Meng Hao’nun kulaklarından girdiği anda kalbi sarsılmaya başladı. Sanki etrafındaki bütün savaş sahneleri ve sesleri yok olup gitmiş gibiydi. Geriye kalan tek şey gizli tekniği oluşturan bin kelimeydi!


... Çünkü Zamanın batışı, ayın iniş ve çıkışları, parlak güneşin iradesinin kavranışı,bütün yaşayan varlıklar sonsuz hayatın iradesini barındırır…” Hanxue Shan’ın yumuşak bir tonla söylediği bu kelimeler aslında Batı Çölünde ortaya çıksa büyük bir karmaşaya neden olabilecek şeylerdi. Aslında isyancı klan üyesi Hanxue Zong’un hayatı babası tarafından bağışladığında gizli tekniğe dair bütün anılar onun hafızasından silinmişti. Onun geri dönüp hesaplaşmak istemesinin ve Soğuk Kar Klanının kökünü kazıma arzusunun nedeni buydu. Bu gizli tekniği bir Klan üyesinden bizzat öğrenmeden tekrar elde edebilmesinin başka yolu yoktu!


Meng Hao’nun kafası döndü. Gözlerini kapattı, tekniğin çeşitli paragrafları zihninde yankılandı. Aniden Mor Felek Tarikatının hızlandırma sanatlarının yanı sıra Zaman Büyüsünü çözmesini sağlayan Zaman Arıtımı Yeşim Sayfasını düşündü.


Bu iki farklı belleticide hızlandırma tekniği ilk katmandı. Gizli Zaman büyüsü ikinci katmandı. Ve şu an Meng Hao’nun zihni dönüyordu. Soğuk Kar Klanının gizli tekniğini duyunca, onun üçüncü katman olduğunu fark etti!


Gizli Ejderhacı Tekniği!


Tekniklerden herhangi biri tek başına sıradan bir başarı gösterebilirdi. Ama eğer bir insan üçünü de elde edebilirse, o zaman bilgiyi kullanarak diğerlerinin gücünün ve etkinliğinin büyük ölçüde artmasını sağlayabilirdi.


Meng Hao gizli hızlandırma yöntemini bildiği ve aynı zamanda gizli Zaman Büyüsünü anladığı için, Ejderhacı tekniğini işittiği anda onu anında kavramış ve o zihnine işlenmişti.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr