Bölüm 349

avatar
8227 23

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 349


Bölüm 349: Zaman Zehriyle Öldürmek!



Havada süzülen yüzlerce serseri gelişimci ayrılmadılar; orada kalarak savaşı izlemek istiyorlardı.



Herkes bu pusun Siyah Toprak Sarayının işi olmadığını anlamıştı. O insanlardan bir çoğu uzun süredir bu bölgede yaşıyordu. Biraz araştırma yaptıktan sonra bu pusun Altın Işık Kilisesine ait olduğunu bulmuşlardı.



Pus hızı artırıp Dongluo Şehrinin savunmasına yaklaşırken bu olayı izlemeye devam ettiler.



15 kilometre, 10 kilometre, 5 kilometre, 2,5 kilometre….



En sonunda bir muazzam bir patlama dört bir yanı salladı ve havada dalgalanmalar yarattı. Pus Dongluo Şehrine çarptığında yer ve gök soldu. Dongluo Şehri sarsılırken etrafındaki yapraklar parlamaya başladılar. Pus şiddetle çalkalandı ve şiddetli bir gürültü yaydı.



Daha sonra izleyicilerin kendinden geçmiş bakışları altında pus yaprakların üzerini kaplamaya başladı, yavaşça tüm Dongluo Şehrini çevreledi.



O sırada Dongluo Şehri artık görüş açısından kaybolmuş durumdaydı; görünen tek şey dört bir yanı saran pustu.



Fakat dikkatlice bakınca Dongluo Şehrinin savunma büyü formasyonu pus tarafından sarılsa da henüz kırılmamıştı ve kısa sürede de kırılacak gibi görünmüyordu. Bu aslında gelişimciler arasında bir savaş değil, büyü formasyonları arasındaki bir mücadeleydi.



Gümbürtü sesleri arka arkaya yükseldi. Aniden pusun içinde bin tane devasa hayalet ortaya çıkarak dışarıdaki izleyicilerin ağızlarının açık kalmasına neden oldu. Bu hayaletler aşağı yukarı otuz metreydi ve siyah duman akıntıları yayarak inanılmaz bir hızla koşuyorlardı.



Onlar koşarken pus daha da yoğunlaştı ve gümbürtü sesleri havayı doldurdu.



Dahası, pus katmanının üstü çalkalanmaya başladı ve oradan bir figür yükseldi. Üzerinde uzun yeşil bir cübbe vardı ve siyah saçları rüzgarla dans ediyordu. Vücudundan altın bir ışık yayılıyordu; bu kişi Meng Hao’nun ta kendisiydi.



Altın Işık Patriği!!



Demek bu pus Altın Işık Patriğinin işiymiş! O deli mi? Daha Nüve Formasyonu aşamasında olmasına rağmen Dongluo Klanına savaş açma cesareti gösterdi!



Bu büyü formasyonu güçlü olabilir ve Dongluo Klanında Ruh Bölme Patriği olmayabilir. Fakat onların üç tane Gelişen Ruh Kıdemlisi var. O üçü tek başına bölgede kesin bir hakimiyet kurmaları için yeterli. Bu civardaki hiç kimse Dongluo Klanını kızdırmaya cüret edemez!



Bu sırada pusla çevrelenen Dongluo Şehri herhangi bir zayıflık belirtisi göstermemişti. Şehrin etrafını sayısız yaprak kaplamış haldeydi, içeride ise Dongluo Klanının yanında olmayı seçen yüz kadar serseri gelişimci bulunuyordu. Onlar gerilmişlerdi ama Dongluo Şehrinin savunmasının etkinliğini görünce verdikleri karara pişman olmamışlardı.



Şehrin ikinci katında Dongluo Klanı Gelişimcileri rahat birer nefes aldı. İki Gelişen Ruh Kıdemlisinin gözlerinde soğuk birer ışık parlarken soğukça homurdandılar.



Şehrin büyü formasyonunun bu tuhaf pusa karşı durabilmesi, onları itiraz edilemez bir pozisyona koymuştu. Dongluo Klan Şefi bile biraz rahatlamış görünüyordu.



Gelişen Ruh Kıdemlilerinden biri bir yeşim kayış çıkarttı. “Bu herifin büyü formasyonunun gerçekte ne kadar korkunç olduğunu görmek istiyorum.” dedi ve yeşim kayışı parmaklarının arasında ezdi. Yeşil bir aura kıvrılarak yükseldi ve bir ışığa dönüşerek şehrin yaprak savunmasına doğru fırladı.



Göz açıp kapayıncaya kadar yaprak büyü formasyonundan bir uğultu sesi yayılmaya başlarken, içinden yüzlerce zehirli arı dışarı uçtu. Büyü formasyonundan çıkan her bir zehirli arı tehlikeli bir aura yayıyordu. Fakat onlar ileri doğru hücum ettikleri sırada Meng Hao’nun Erdemli Armağanının kontrolü altında olan yetmişten fazla Dongluo Klanı üyesi pusun içinden ileri doğru fırlayarak onlarla buluştu, üyelerin gözlerinde gizemli bir ışık parlıyordu.



Lanet olsun!” dedi Gelişen Ruh Kıdemlisi, yüzü düşmüştü. Belli ki dışarıda olmasına rağmen zehirli arıların gözünden sahneyi izleyebiliyordu. Sağ eliyle bir büyü hareketi uyguladı ve zehirli arıların klan üyelerinden kaçınarak Altın Işık Kilisesi üyelerini aramaya başlamasını sağladı.



Pusun içinde Papağan keskin bir ciyaklama sesi çıkarttı ve hemen etrafta koşan hayaletler yönlerini değiştirdiler. Aniden pus, içinde sayısız yıldırımın dans ettiği bir burgaca dönüştü. Papağanın tüyleri dikilmiş ve gözleri ateşli bir bakışla dolmuştu. Büyü formasyonunun gücünü sınırına kadar zorlayarak şehrin savunmasını kırmayı emretti.



Beşinci Lord bu şehri düdükleyeceğine yemin etti!” Tiz bir çığlık atarak büyü formasyonunun hareketini kontrolü altına aldı. “Bekleyin, Beşinci Lord geliyor!” Hayaletler etrafta koşuşturdular, şehri ayaklarının altına alarak havanın gümbürtü sesleriyle dolmasına ve yaprakların titremesine neden oldular.



İki büyü formasyonu birbiriyle çatışırken havada süzülen Meng Hao pusun içinden aşağıdaki Dongluo Şehrine doğru baktı.



Sağ elini kaldırdı, bir büyü hareketi uyguladı ve ardından elini aşağıya doğru yöneltti.



Erdemli Armağan!” dedi soğukkanlılıkla. Onun sesi çınladığı anda her yerde çift görüntüler peyda oldu. Aynı zamanda dört bir yandan Qi iplikleri yükselerek Meng Hao’nun etrafında dönmeye başladılar. Pusa doğru bir hareket yaptı ve bunun üzerine Şeytani Qi aniden bir araya toplanmaya başladı ve ileri doğru fırladı. Şeytani Qi, pusu doğrudan geçti ve daha sonra Dongluo Şehrinin büyü formasyonuyla karşılaştı.



Bir gümbürtü çınlarken dört bir yanda şiddetli bir sarsıntı oldu. Meng Hao sağ eliyle büyü hareketleri uygulamaya devam etti. Daha fazla Şeytani Qi ortaya çıktı, pusu geçerek diğer büyü formasyonuyla sertçe çarpıştı.



Tüm bu yaşananlar izleyici serseri gelişimcilerin titremesine neden oluyordu. Aniden Altın Işık Patriğinin hafife alınmayacak biri olduğunu fark etmişlerdi.



Aniden pusun altından gurur ve küçümsemeyle dolu soğuk bir homurdanma duyuldu. “Değersiz Altın Işık Kilisesi! Önemsiz Nüve Formasyonu veledi! Tuhaf pus büyü formasyonu kullanarak benim Dongluo Klanı üyelerimi tuzağa düşürmeye mi cüret ettin!?” Bu ses havanın titremesine neden oldu ve pus bölgesinin dışında bile yankılandı.



Başka bir ses daha çınladı, bu yaşlı bir adamın sesiydi. “Göklerin ne kadar yüksek olduğunu ve yeryüzünün ne kadar derin olduğunu bilmiyorsun, seni küçük serseri!” Aniden Dongluo Şehrinin yaprak savunması güçlü yeşil bir parıltı yaymaya başladı, içinde yaprak görüntüleri görülebiliyordu. Parıltı girdap gibi dönerek pusun titreşmesine neden olan gürültülü bir ses çıkarttı. Pusun içindeki koşan figürler aniden zayıflama belirtisi göstermeye başladılar.



Papağanın ciyaklamasıyla birlikte pus aniden çalkalandı. Dışarıya gümbürtü sesleri yayılırken Dongluo Şehrinin savunmasına yapılan saldırı iki katına çıktı.



Gururlu bir ses çınladı: “Dongluo Şehrinin büyü formasyonu yıllardır yerinde duruyor. O asla kırılamadı! Önemsiz Altın Işık Kilisesi bir kenara, Siyah Toprak Sarayının bile onu aşmak için ağır bir bedel ödemesi gerekiyor!



Senin büyü formasyonun inanılmaz olabilir, ama ne kadar sürecek? Artık onu sürdüremeyecek hale geldiğinizde ben bizzat derini yüzeceğim ve onu yatak odama asacağım!” Çınlayan bu ses dışarıdaki izleyiciler tarafından da duyulmuş, kalplerinin ve zihinlerinin titremesine neden olmuştu.



O anda Meng Hao’nun gözlerinde soğuk bir pırıltı belirdi. Büyü formasyonunu kullanarak Dongluo Şehrini soyutlamayı seçmesinin ve ardından Dongluo Klanı üyelerini saldırı için kullanmasının nedeni, Dongluo Klanının Siyah Topraklardaki kaos yüzünden bütün her şeyini kullanmayacağını bilmesiydi.



Dongluo Klanına onu hafife almaması için bir uyarıydı bu. Meng Hao ile onlar ayrı oluşumlardı ve daha önceden kan dökülmüş olsa da bütün olayın bir katliamla sonuçlanmasına gerek yoktu.



Fakat, Dongluo Klanının küstahlığı en ufak bir azalma belirtisi göstermemişti. Aslında kibirleri daha da artıyor gibiydi. Meng Hao’nun ağzının kenarlarında soğuk bir gülümseme kıvrıldı.



Pekala, bu durumda... Meng Hao anladı.” diye düşündü. Depolama çantasına vurarak siyah renkli bir tıbbi hap çıkarttı.



Hap ortaya çıktığı anda, insanın bilincini bile içine çekebilecekmiş havası veren gizemli bir parıltı yaymaya başladı.



Bu, Meng Hao tarafından yapılan en güçlü zehir haplarından biriydi. Meng Hao elini sallamasıyla birlikte hapı toz haline çevirdi. Tozlar aşağı doğru uçarak dönen pus burgacının içine çekildi. Bir an sonra bu tozlar Dongluo Şehrinin yaprak savunmasına doğru inmeye başladı.



Tozun inişiyle birlikte yapraklar kasılmaya başladılar ve çürüme belirtisi gösterdiler. Hatta ciyaklama sesleri bile çıkarttılar.



Aynı sırada Meng Hao başka bir tıbbi hap daha çıkarttı. Onu da ezdi ve tozu etrafa serpmesiyle birlikte bir alev denizi peyda oldu. Bu gizemli ve tuhaf alevler pusun içinden geçerek Dongluo Şehrine doğru indiler.



Meng Hao daha sonra üçüncü, dördüncü ve beşinci hapı çıkarttı. Hepsini de toz haline getirdi ve aşağı doğru serpti. Bu üç ölümcül zehir, alev deniziyle bütünleşerek beş renkli son derece tesirli bir zehir yarattılar.



Bu aşırı tesirli zehir Meng Hao’nun Simya Tao’su yeteneğini kullanırken özel olarak tasarladığı bir şeydi. Onun yarattığı zehir hapları Gelişen Ruh Gelişimcilerinin ille de korkacağı bir şey değildi, ama o aşamanın altında olup da bu zehirlerden etkilenen herhangi biri Meng Hao’nun yardımı olmadan bu zehirden kurtulamayacaktı.



Bu pus artık zehirli bir pustu!



Pek çok tıslama sesi yükselirken pus kaynadı. Bir an sonra Dongluo Şehri tamamen bir sessizliğe büründü. İçerideki herkesin gözleri yukarıdaki yaprak kalkanındaydı ve yüz ifadeleri çeşitli duygularla titreşiyordu.



Dongluo Klanı Gelişimcileri yukarıya doğru yüzlerinde çirkin ifadelerle baktılar. İki Gelişen Ruh Gelişimcisinin bile yüzlerinde şaşkınlık vardı.



Bu herif aynı zamanda bir zehir uzmanı!!



Lanet olsun! Böylesine önemli bir bilgiyi nasıl olur da kimse ortaya çıkartamaz!?



Zehir Gelişimcileri genelde doğrudan savaşta güçsüzdür, ama büyük çaplı çatışmalarda, onların becerileri savaşın galibini belirleyebilir!



Dongluo Klanı üyeleri şaşkındı, ama dışarıdaki yüzlerce izleyici gelişimcinin soluğu kesilmiş ve Meng Hao’ya dehşet dolu gözlerle bakmışlardı.



Zehir daha ilk kısımdı...” dedi Meng Hao, gözlerinde keskin bir ışık parlıyordu. Sağ elini salladı ve Lotus Kılıç Formasyonu pusun içine doğru fırladı. Pusun içinde hızla dönmeye başladı ve içinde zaman gücü barındıran muazzam dalgalar gönderdi.



Dalgalar yayılırken, içinde zaman gücü barındıran pusu da beraberinde taşıdılar. On kılıcın toplam gücü, on tane altmış yıllık zaman döngüsüne eşit güçteydi.



Zehir zaten tek başına son derece büyük bir hasara neden olabilirdi. Fakat zaman gücünü de işin içine katınca, bu bir tür korkunç arınmaya dönüşecekti. Dalgalar, puslu büyü formasyonunun inanılmaz gücüyle desteklenerek yayıldılar. Zehir, zaman gücü, büyü formasyonunun sınırlama gücü... Tüm bunlar büyü formasyonunun sınırsız bir güçle kabarmasına neden oldu.



Zaman dalgaları yayılırken nispeten olay yerine yakın olan bir kaç serseri gelişimci yerdeki yeşilliklerin çürümeye başladığını gözlemlemişti. Hatta toprağın kendisi bile eskime belirtileriyle dolmuştu; bu etki havanın kendisinde de fark edilebiliyordu.



Buna şahit olan gelişimciler daha kaçamadan dalgalar onlara vurdu ve yüzlerinin titreşmesine neden oldu. Bunun ardından gelişimciler ellerindeki her şeylerini kullanarak oradan kaçmaya çalıştılar. Fakat yine de yeterince hızlı değillerdi. Hepsi de aniden orta yaşlı hallerinden yaşlı insanlara dönüştüler. Hatta içlerinden biri zayıf bir ölüm aurası yaymaya başladı.



Bunu gören bütün izleyicilerin nefesleri kesildi, yüzleri benzersiz bir şaşkınlıkla doldu. Hemen dalgalarla etkileşime geçme korkusuyla geriye doğru hareket etmeye başladılar.



Bu ne tür bir büyü böyle!?!?



Zaman! O zamandı... Zaman gücü! İnsanı göz açıp kapayıncaya kadar yaşlandırabilen bir kutsal beceri!



Altın Işık Patriği çok güçlü…. Dongluo Klanına çatmaya cüret edebilmesine şaşırmamak gerek!



—–








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44304 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr