Bölüm 331

avatar
7893 20

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 331


Bölüm 331: Çal Gitsin!



Meng Hao aniden durdu, ardından tekrar oturdu ve hafiften pırıldayan gözleriyle tekrar açık artırmaya odaklandı. Bu bayrakla ilgili çok özel bir şey görünmüyordu ama papağanın böyle ilgi göstermesi Meng Hao onun sıra dışı bir şey olduğunu düşünmesine neden olmuştu.



10,000 Ruh Taşı!” Birisi boğuk bir sesle bağırdı, o sırada daha mezatçının sesi açık artırma katında yankılanıyordu. Meng Hao gizlice bir bakış attığında sesin sahibinin açık artırmaya hükmeden üç gruptan birisinden geldiğini gördü.



Açılış fiyatı herkesin kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Fakat başka hiç kimse teklif vermeye cesaret edememişti. Diğer iki gruptakiler bile alçak tonla tartışmaktan başka bir şey yapmamışlardı.



Mezatçı kalbinden bir iç geçirdi. Geçmişte Dongluo Şehrinin açık artırmalarında böyle bir şey meydana gelmemişti. Fakat Siyah Toprakların şu anki durumundan dolayı Birleşik Dokuz bunlar gibi güçlü gelişimci gruplarını kendilerine katmaya çalışıyordu. Bu nedenle açık artırma çok önemli değildi ve böyle olaylar şu an görmezden geliniyordu.



Mezatçı tam çekicini vurarak satışı tamamlayacakken Meng Hao’nun soğukkanlı sesi çınladı.



15,000 Ruh Taşı.” dedi sakince. O anda tüm açık artırma katı sessizliğe büründü ve bakışlar onun üzerine yönelmeye başladı. Özellikle ilk teklifi yapan gruptakiler ona doğru dönmüştü. Bu grupta ondan fazla insan vardı ve onların üç tanesi Nüve Formasyonu aşamasındaydı. Geri kalan hepsi Temel Kurulum Gelişimcisiydi ama hepsi de Meng Hao’ya karanlık bakışlar atmışlardı.



Nüve Formasyonu Gelişimcilerinden Gelişim Merkezi Meng Hao ile aynı seviyede olan biri soğukça konuştu: “O 15,000 Ruh Taşını bana teslim et ve ardından buradan ayrıl. Eğer bunu yaparsan, sana sıkıntı çıkartmayacağız.



Onun bu sözleri Meng Hao’yu sadece gülümsetti. “16,000 Ruh Taşı.” dedi.



Bu olay çevredeki gelişimcilerin ağızlarının açık kalmasına neden oldu. Onlar Meng Hao’nun gözlerinde tuhaf bir ışık görebiliyorlardı ve biraz önce konuşan orta yaşlı adamın yüzü kararmıştı. Adamın gözleri öldürme arzusuyla parladı.



İtibarını kurtaracak bir teklifi reddedecek kadar aptal mısın? 20,000 Ruh Taşı!



21,000 Ruh Taşı!” Meng Hao’nun daha fazla Ruh Taşı yoktu ve işin doğrusu bu onun sınırıydı. Ruh Orkidesi Yaprağını aldıktan sonra depolama çantası boşalmıştı.



“İlginç…” dedi orta yaşlı adamın yanındaki bir yaşlı. Bu yaşlı üç Nüve Formasyonu Gelişimcisinden biriydi. Onun Gelişim Merkezi Dongluo Han gibi Orta Nüve Formasyonu aşamasındaydı. “Görünüşe göre Dongluo Şehrinde üç büyük Tarikattan birine ait olan bir şeyi çalmaya cüret edebilen birisi var. Bu bayrak için 40,000 Ruh Taşı teklif ediyorum.



Adam Meng Hao’ya sanki bir ölüye bakıyormuş gibi baktı.



Meng Hao bir kaç nefeslik süre boyunca sessiz kaldı ve ardından konuştu: “50,000 Ruh Taşı!” Çevredekiler tamamen sessizliğe bürünmüştü. Mezatçı bile korkudan titremeye başlamıştı. Onun tahminine göre bu bayrak 40,000’den fazla etmezdi. 50,000 son derece yüksek bir fiyattı.



Belki de açık artırma Güney Diyarında yapılsaydı böyle yüksek bir fiyat görülebilirdi, ama burası Siyah Topraklardı. Dahası, aslında bayrağın işlevi göründüğü gibi harika da değildi; adam aslında biraz abartmıştı.



Orta Nüve Formasyonu aşamasındaki yaşlı adam Meng Hao’ya buz gibi bir bakış attı. Sadece o değil; çevredeki bir çok gelişimci Meng Hao’nun Dongluo Şehri bölgesinin üç büyük gücünden biri olan Han Nehri Tarikatını özellikle hedef aldığını düşünmüştü.



Eğer böyle bir teklif yapmak istiyorsan, Ruh Taşlarını göstermek zorundasın.” dedi yaşlı adam, bakışları titreşiyordu. “Aksi takdirde ben de rastgele teklifler yapabilirim.” Adam mezatçıya doğru baktı. Mezatçı bir an tereddüt ettikten sonra yüzünü Meng Hao’ya döndü.



Yoldaş Taoist…” dedi. “Açık artırmanın kurallarına göre, diğer katılımcıların şüphesini uyandırdığın için teklif ettiğin miktarı çıkartarak bunu kanıtlamalısın. Lütfen, işleri zorlaştırma.



Bununla ne kadar Ruh Taşı ödünç alabilirim?” diye sordu Meng Hao siyah emir madalyonunu kaldırarak.



100,000.” diye cevapladı mezatçı bakışlarını tekrar Nüve Formasyonu Gelişimcisine çevirerek.



Bayrak için 150,000 Ruh Taşı ödeyeceğim,” dedi adam sakince, gözlerinde soğuk kahkahayla. Üç büyük Tarikattan biri olmaları ve onların destek alımı daveti aldıklarını göz önüne alınca. 150,000 Ruh Taşı Dongluo Klanı tarafından kolayca silinebilecek bir miktardı. Bu nedenle adam çok fazla umursamamıştı. Adamı ilgilendiren şey tarikatının bütün bu gelişimciler önünde hedef alınmasıydı. Gözleri çoktan öldürme arzusuyla parlamaya başlamıştı.



Meng Hao bir an sessiz kaldı ve ardından kalbinden bir iç geçirdi. O sadece bayrağı istemişti, hiç kimseyi hedef almak gibi bir niyeti yoktu. Fakat mezatçı şu an ona bakıyordu, görünüşe göre bu eşyanın kazananını açıklamaya hazırlanıyordu.



Bu bayrak çok mu önemli?” diye ileti gönderdi papağana.



Çok önemli.” diye cevap geldi. “Eğer Beşinci Lord yanılmıyorsa, o bir bayrak değil. O şeyi bir bayrak yapan her kimse tam bir aptalmış. Değerli bir hazineyi berbat etmiş! Sana bir adamdan bahsetmiştim, bir tılsım çizdiğini ve en sonunda bu tılsımın yandığını söylemiştim hatırladın mı? Tılsımın dökülen külleri Siyah Toprakları oluşturmuştu. Yani, aslında o tılsım tamamen yok olmamıştı; onun kalıntılarının birazı yeryüzüne düşmüştü.



Yani bu bayrak o kavrulan tılsımın kalıntılarından biri. Eğer onu alabilirsen Ölümsüzün Büyülü Sembolleri konusunda aydınlanma kazanman için sana büyük yardımı olacaktır. Sana şöyle söyleyeyim, o bayrağı alırsan, o büyülü sembollere göre gelişim pratiği yapmaya vasıf olacaksın! Eğer paran yoksa çal gitsin! Ne diye bekliyorsun! Korkma! Beşinci Lorda iman et, sonsuz hayat kazan. Beşinci Lord seni kolluyor. Çal onu! Bu benim yıllar önce yaptığım şey. Çal onu! Hatta daha ileri gidip platformu koruyan kalkanı kırmak konusunda sana yardım edeceğim!” Papağan Meng Hao’nun bayrağı çalması konusunda giderek heyecanlanıyordu.



O ikisi arasındaki zihinsel iletişim et peltesinin sesiyle kesildi. “Çalmak ahlaksızlıktır, habistir, yanlıştır.” dedi ciddi bir tonla. “Sizin bunu yapmanız gerçekten çok kötü, ben…



Fakat papağanın sözleri Meng Hao’nun gözlerinin pırıldamasına ve kararlılıkla dolmasına neden olmuştu bile. Bu açık artırma Dongluo Klanı tarafından yapılıyordu ve Meng Hao hatta onlara katılmayı bile dikkate alıyordu. Fakat o tek başınaydı; nasıl on kişiyle kıyaslanabilirdi?



Dongluo Klanının en sonunda kimin tarafında olacağını tahmin etmek zordu, bu bir problemdi. Başka seçeneği kalmayan ve mezatçının konuşmak üzere olduğunu gören Meng Hao aniden ayağa kalktı.



Bu olay mezatçının şaşkınlıkla bakakalmasına neden oldu. O anda Meng Hao’nun vücudu titreşti. Çevredeki gelişimcilerin şaşkın bakışları arasında merkezdeki platforma doğru fırladı.



O kadar hızlı hareket etmişti ki diğer insanlar tepki bile verememişti. Platforma yaklaştığında papağanın heyecanı da giderek artıyordu. Gürültülü bir şekilde ciyaklayarak ağzından bir şey tükürdü.



Bu bir saldırıydı ve platforma sertçe çarptığında hava bir gürültüyle dolmuştu. Platformu koruyan görünmez kalkan paramparça olurken mezatçı şok olmuştu. Meng Hao oraya girdi ve mezatçıyı görmezden gelerek bayrağı kavradı, ardından dönerek uzaklara doğru fırladı.



Katılımcı gelişimcilerden bir çoğu tepki bile verecek zaman bulamamıştı. Fakat Meng Hao kaçmaya başladığı anda açık artırma katının merkezinden iki tane kükreme sesi yükseldi. Aniden iki tane yaşlı adam ortaya çıktı ve Meng Hao’yu durdurmak için uçtular.



Bizim Dongluo Klanımızın açık artırmasından eşya çalmaya mı cüret ediyorsun? Ölüme susamışsın sen!



Gel buraya!” Yaşlı adamların Gelişim merkezleri Geç Nüve Formasyonu gücüyle patladı. Onların yaklaştığını görmek papağanın heyecanını daha da artırıyordu. Tekrar ciyakladı ve delici bir ses çınladı, iki Geç Nüve Formasyonu yaşlısına doğru patlayıcı bir saldırı yayıldı. Adamların vücutları sarsıldı ve daha fazla yaklaşamaz hale geldiler.



Meng Hao onları atlatarak geçti ve diğer gelişimcilerin üzerinde kayan bir yıldız gibi uçtu. Bir ışık ışınına dönüşerek gökyüzüne doğru fırlarken onların yüzlerine doğru esen sert bir rüzgar yarattı.



Tüm bu olay sadece bir kaç nefeslik sürede olup bitmişti. Meng Hao bayrağı çalıp ortadan kaybolana kadar inanılmaz bir hızla hareket etmişti. Bayrağı çalmak için kullandığı yöntem doğal ve pürüzsüzdü, neredeyse prova yapılmış gibiydi. Bu olayı izleyen gelişimcilerin başları dönmüş ve zihinleri allak bullak olmuştu.



İlk defa açık artırma hırsızlığına şahit olmuşlardı. Siyah Topraklarda bile böyle bir şey çok nadir görülürdü, üstüne bu açık artırma, büyük klanlardan biri tarafından yapılıyordu. Bütün gelişimcilerin yüzlerinde tuhaf ifadeler vardı.



Üç büyük Tarikatın üyeleri afallamış bir şekilde izliyordu. En şaşkın olan kişi ise en yüksek teklifi veren yaşlı adamdı; rakibinin kuralları bu şekilde çiğneyeceğini nasıl tahmin edebilirdi?



Onun parası yoktu, bu yüzden eşyayı çalmıştı… Bu üç büyük Tarikat üyeleri de sık sık böyle şeyler yapsa da bunu genelde gizlice yapıyorlardı. Hiçbir zaman böyle açıktan yapmaya cüret edememişlerdi.



Doğrusu şu an yaşlı adamın biraz önce söylediği her şey bir şakaya dönüşmüş gibi görünüyordu. Hemen yüzünde öfkeli bir ifade belirdi. Meng Hao’yu durdurmaya çalışan iki Nüve Formasyonu yaşlısı daha da öfkeliydi. Gözleri sinirle alevlendi ve alınlarındaki damarlar şişti; adamlar çileden çıkmıştı.



Hemen izleyiciler arasında bir uğultu koptu.



O herif kimdi? Ne kadar da yüzsüz! Gerçekten de eşyayı çaldı!



O fazla cesur. Ruh Taşı yok diye onu çaldı mı!? Onun yanında bir Siyah Toprak Gelişimcisi sayılamayız! O gerçek bir Siyah Toprak Gelişimcisi!



Ondan bir şeyler öğrenmeliyiz!



Uzaklarda, bir duvarda açık artırmadaki hiç kimsenin göremediği küçük bir çardak vardı. Orada, şu an şaşkınlığa uğramış haldeki Dongluo Han oturuyordu. Bu çardaktan dışarıdaki her şey görünüyordu fakat içeriyi kimse göremiyordu.



O, Meng Hao’nun Ruh Taşının olmadığını çok önceden anlamıştı ve biraz utanmıştı. Ne de olsa Meng Hao Dongluo Klanının çoktan ilk anlaşmayı yaptığı, üç büyük Tarikattan biri olan Han Nehri Tarikatıyla rekabet ediyordu. Bu yüzden Dongluo Han, Meng Hao’nun yakınması durumuna karşı çoktan diplomatik bir cevaba hazırlık yapmıştı. Ama Meng Hao’nun çalma yoluna başvuracağını hayal bile etmemişti!



Ne kadar gözüpek…” Dongluo Han’ın yanında duran başka bir adam konuştu. Bu kişi kibar ve zarifçe baktı ama aynı zamanda övgüyle bir iç geçirdi.



Dongluo Han ise sadece buruk bir şekilde gülümseyebildi.



Aynı sırada…



Han Nehri Tarikatından yaşlı Nüve Formasyonu Gelişimcisi kükredi. “Dongluo Klanı açık artırmasından eşya çalmaya mı cüret ettin, hem de bana ait ola eşyayı!? Üç büyük Tarikat senin kaçmana izin vermeyecek!” Adamın vücudu parlayarak havalandı. Ardından on civarı insan daha birer ışık ışınına dönüşerek onu takip etti.



Üç büyük Tarikattan diğer iki grup birbirlerine baktılar. Ardından onlarda havalanarak takibe katıldılar.



Geriye kalan gelişimciler ise açık artırmanın artık bittiğini gördüler, bu yüzden onlar da havalanarak diğerlerine katıldılar.



—–








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr