Bölüm 316

avatar
8829 24

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 316


Bölüm 316: Meng Hao’nun Fazileti



Uh… Yoldaş Taoist…” Huang Daxian kalbinin güm güm atmasına engel olamadı. Yüzü bembeyazdı ve bir yandan titrerken bir yandan da yüzüne müşfik bir gülümseme yerleştirdi. Hiç düşünmeden gerilemeye başladı.



Haha, selamlar… Karşılaşmamız ne kadar da hoş bir tesadüf. Yoldaş Taoist, eğer burada yaşamak istiyorsan sorun değil… Sıkıntı yok.” Vücudu titreyen Huang Daxian hemen oradan ayrılmaya yeltendi.



Fakat o anda Meng Hao’nun sakin gözleri onun üzerinden gezindi ve ayaklarına gelince durdu. Huang Daxian’ın tüm vücudunu şiddetli bir titreme aldı. O anda bir santim bile hareket etmeye cüret edemedi. Alnından soğuk ter damlaları akmaya başladı ve ardından soluk yüzünden aşağı döküldü. Meng Hao’nun bakışları onun ayaklarına geldiği anda aniden bu ayaklar artık ona ait değilmiş gibi hissetmişti.



En sonunda Meng Hao’nun bakışları yükseldi ve Huang Daxian’ın gözlerine kilitlendi. Huang Daxian’ın beyni şiddetli bir sarsıntı geçirdi, sanki ruhu bedeninden kaçıp gitmiş gibiydi. İçinde şiddetli bir korku hissiyatı yükselmişti.



Temel Kurulum… Bu kesinlikle Temel Kurulum…” Huang Daxian’ın hayatı boyunca gördüğü en güçlü kişi Temel Kurulum aşamasındaydı. Meng Hao’nun ona hissettirdiği korku akıl almaz düzeydeydi. Meng Hao, onun hayatı boyunca gördüğü en güçlü kişi haline gelmişti.



Daha Meng Hao tek bir kelime etmeden Huang Daxian’ın dizlerinin üstüne çökme sesi duyuldu, yüzündeki kan çekilmişti.



Kıdemli, lütfen hayatımı bağışlayın. Efendim, biraz önce aceleci sözler sarf ettim, hatalıydım. Kıdemli, siz yüce bir adamsının ve gerçekten yüce gönüllüsünüz. Lütfen hayatımı bağışlayın…” Huang Daxian’ın duruşu ve hareketleri mutlak bir yalvarış içindeydi. Elbisesinin sırt kısmı çoktan terden sırılsıklam olmuştu.



Meng Hao bir an tereddüt etti. Bu ufak Qi Yoğunlaştırma Gelişimcisine sıkıntı çıkartmasına gerek yoktu. Dahası, bu Ölümsüzler Mağarası o adama aitti, yani aslında burayı ondan çalmıştı.



Huang Daxian onun bu tereddüdünü gördüğü anda hemen daha da fazla korkuya kapıldı.



O beni öldürmek istiyor!!” diye düşündü. “Ben bittim. Ben bittim! Bu Temel Kurulum Gelişimcilerini daha önce duymuştum. İnsanları öldürmek onlar için sıradan bir işmiş ve hatta duyduğuma göre bazıları çiğ insan eti bile yiyormuş…” Huang Daxian bunları düşünürken görüşü aniden kararmaya başladı. Kalbi hüzün ve içerlemeyle doldu. Aniden bir süredir sıkışıp kaldığı yerin aslında onun kaçışı olduğunu fark etti. En azından orada hayatı tehlikede değildi. Ama şimdi…



Aniden Huang Daxian ürktü. Ölmek istemiyordu ve bu nedenle zihninde birden birçok fikir beliriverdi. Tam Meng Hao bir şey söyleyecek gibi olduğunda Huang Daxian bağırarak konuşmaya başladı: “Eee? Burası gerçekten de benim Ölümsüzler Mağaram mı? Ne kadar da tuhaf, buradaki ruhsal enerji öncekine göre çok daha yoğun görünüyor! Dahası, her şey parlak ve ışıltılı, gerçekten de bir ölümsüzün evi gibi görünüyor!



Kıdemli, siz gerçekten de müthiş bir insansınız! Şuna bakın, bu Ölümsüzler Mağarası daha önce sıradan bir yerdi, ama siz burada yaşamaya başladıktan sonra, varlığınızla burayı adeta canlandırmışsınız. Tıpkı bir çeşit göksel bir yer gibi görünüyor!” Meng Hao adamın bu sözlerini duyunca ağzı açık kaldı.



Onun bu hali Huang Daxian’ın iyice şevke gelmesine neden oldu. Sanki ufak bir hayatta kalma şansı yakalamayı başarmış gibiydi. Bu nedenle daha büyük bir hevesle konuşmaya devam etti.



Bu Ölümsüzler Mağarasını gördükten sonra sakinleşebileceğimi düşünmüyorum!” Son derece sıradan görünen Ölümsüzler Mağarasını sanki bir çeşit mucizeye bakıyormuş gibi gözleriyle süzdü. Gözleri hırs ve saygıyla doldu. “Şimdi bir anda neyi atladığımı anladım, sizin gelişim konusundaki inatçı azminiz ve yüce mizacınız sayesinde böylesine etkileyici bir yücelik ortaya çıkmış.



Efendim, gerçek anlamda yüce bir havaya sahipsiniz. Sizin önünüzde tüm içtenliğimle boyun eğmeden edemeyeceğim. Her boyun eğişimde heyecanım kontrolden çıkacak ve hatta Gelişim Merkezim bile mutlulukla kaynayacak!” Huang Daxian konuştukça coşuyordu, öyle ki artık ağzından tükürükler saçılmaya başlamıştı. Sanki her anı Meng Hao’ya yaranmak için kullanmak istiyor gibiydi.



Meng Hao o anda şaşkın bir şekilde oturuyordu ve bir kez daha tereddüt etmişti. En sonunda yüzü kızarmaya başladı.



Düşünüyorum da...” diye coştu Huang Daxian, “Belki de bu göklerin iradesidir. Göklerin iradesi bu kıdemlinin buraya gelmesini sağlamıştır. Efendim, basitçe karşınızda durmak ve sahip olduğunuz Ölümsüz Qi’si tarafından dokunulmaktan başka bir isteğim yok. Kıdemli, yalvarırım bu isteğimi kabul edin.” Adamın pırıltılı göz yaşları yanaklarından akarken gözleri hevesle Meng Hao’ya bakıyordu, içlerinde hararetli bir umut vardı.



Tüm bu sözler Meng Hao’nun tüylerinin diken diken olmasına neden olmuştu. Bugüne kadar, Reliance Tarikatında yağcılıkla ilgili baya şey öğrendiğini düşünmüştü. Fakat şu anda bu konuda dünyada daha becerikli insanların olduğunu fark etmişti.



Bu daha beceriklilerden biri de Siyah Topraklarda yaşıyordu… Ne yazık ki böyle sözler Meng Hao’ya karşı işe yaramazdı. Karşısında duran gelişimciye temkinli bir ifadeyle baktı.



Bu temkinli ifade hemen Huang Daxian’ın kalbinin bir kez daha titremesine neden oldu. Kendini zorlayarak bir kez daha konuşmaya başladı.



Kıdemli, sizin bir diğer faziletiniz de yalakalıkların sizin gerçeği görmenizi engelleyememesidir. Sizin karşınızda bütün yağcılıkla dolu sözler tıpkı bir dağa çarpan meltem gibidir. Öfkelenmek isterseniz, öfkelenebilirsiniz. Siz etkili ve kararlı birisiniz. Siz gerçek anlamda büyük bir kahramansınız, yüce bir figürsünüz.



Tam bu noktada Meng Hao artık dayanamadı. Bir kahkaha attı ve bu kahkaha onun Yeniden Doğuş Mağarasındaki olaylardan bu yana üzerinde biriken baskıyı bir nebze gevşetmişti.



Huang Daxian’ın yalakalıklarına bir son vererek konuşmaya başladı; “Pekala. Ben sessizliğe alışkınım. Bu Ölümsüzler Mağarası sana ait olduğu için, burayı bedavadan işgal etmeyeceğim. Kira olarak ne istersen sana temin edeceğim.



Huang Daxian’ın kafası terden sırılsıklam olmuştu, ama en sonunda içten içe biraz rahatlamıştı. Kendi küçük hayatını kurtarmak için bütün zihinsel gücünü kullanmıştı ve Meng Hao’nun biraz önceki sözlerini duymuştu, ondan kira olarak herhangi bir şey istemesi mümkün müydü?



Kıdemli, eğer siz bu Ölümsüzler Mağarasını sevdiyseniz, ben sizden bunun karşılığında bir şey isteyebilir miyim? Efendim, gerçekten gerek yok. Lütfen hiç tereddüt etmeden burada yaşamaya devam edin.



Meng Hao adama bir an baktı ve kendi kendine mırıldandı. Şu an en çok Ruhsal Taş konusunda sıkıntısı vardı. Depolama çantasına vurdu ve üzerinde hap kazanı sembolü olan bir Qi Yoğunlaştırma Hapı çıkarttı.



Bu Qi Yoğunlaştırma Hapını uzun bir zaman önce yapmıştı ve sıradan tıbbi kuvvete sahip olanlardandı. Bu hap daha ünlü olmadan önce yaptığı tiplerdendi ve aslında depolama çantasında onlardan çok fazla kalmamıştı.



Meng Hao hapı çıkarttığında onun yeterli bir teklif olmadığı hissiyatına kapıldı. Tam onu yerine koyup başka bir şey çıkartacakken aniden bir nefes nefese kalma sesi duydu.



Huang Daxian’ın gözleri kocaman açılmıştı ve ağır ağır nefesleniyordu. Bakışları Meng Hao’nun elindeki tıbbi hapa kilitlenmişti ve gözleri şiddetli bir beklentiyle doluydu. Vücudu titriyordu, bu titremenin nedeni korku değil heyecandı.



Onun için bu tıbbi hap parlak ve güzel görünüyordu, oldukça dolgundu. Onun ortaya çıkışı aniden tüm Ölümsüzler Mağarasını yoğun bir ruhsal enerjiyle doldurmuştu.



Ölümsüzler Mağarası ruhsal enerjiyle dolunca adamın vücudundaki bütün gözenekler hemen açılmıştı; Gelişim Merkezindeki ani bir büyüme belirtisi Huang Daxian’In başını döndürmüştü.



Tıbbi… O bir tıbbi hap!!” Adamın ağzı ve dili kurumuştu ve sanki bütün yetilerini kaybetmiş gibiydi, her an ileri doğru atılabilir ve hapı Meng Hao’dan çalmaya çalışabilirdi.



Adam tüm hayatı boyunca yalnızca bir kez tıbbi hap tüketme talihine sahip olmuştu. Bu hap uzun zaman önce ona ustası tarafından temin edilmişti. Ciddi bir yara almasıyla birlikte o ve ustası kaçmıştı. Ölüm döşeğindeyken ustası, ona kara, bozuk şekilli bir tıbbi hap bırakmıştı.



Ustası o tıbbi hapa büyük değer veriyordu. O hap Huang Daxian’ın kullandığı ilk ve tek tıbbi haptı.



Fakat o hapın şu an baktığı hapla karşılaştırılması imkansızdı. Birisi yeryüzü ise diğeri gökyüzüydü!



Siyah Topraklar çorak bir bölgeydi ve buradaki gelişimciler çetin bir hayat yaşıyordu. Tıbbi bitkiler kolay yetişmiyordu ve neredeyse hiç simyacıları yoktu, bu nedenle tıbbi haplar bulunması son derece zor şeylerdi. Bu durum Siyah Toprakların kutuplaşması ile daha ilişkiliydi. Bu bölgenin bir yarısı Güney Diyarındayken diğer yarısı Batı Çölündeydi. Buradaki Gelişimciler hayatlarında ya hiç tıbbi hap görmemiş ya da Huang Daxian gibi hayatları boyunca bir ya da iki tane görebilmişti.



Genel olarak konuşmak gerekirse buradaki gelişimciler tıbbi hapların tekrar tekrar parçalanarak bir sıvı haline getirilmesiyle yaratılan tıbbi iksirlere bel bağlıyorlardı. Böyle tıbbi iksirlerin etkisi çok fazla değildi ama Siyah Toprak Gelişimcileri için vazgeçilmez bir şeydi.



Kıdemli, o… O tıbbi hapı bana mı vereceksiniz?” diye sordu Huang Daxian, sesi titriyordu. Nefesi kesilmiş bir şekilde hapa doğru bakıyordu.



Meng Hao’nun gözleri pırıldadı. Aylardır Siyah Topraklardaydı, ama dış dünyayla çok fazla haşır neşir olmamıştı. Yolculuğu esnasında birçok şey görmüş ve burayla ilgili bir şeyler anlamıştı, fakat eşyaların değeri konusunda aklı hala Güney Diyarı standartlarındaydı.



Fakat şimdi her şeyi anlamıştı. Elini sallayarak tıbbi hapı Huang Daxian’ın ellerine gönderdi.



Ölümsüzler Mağaranı bir süre kiralamak için bir tıbbi hap.” dedi Meng Hao sakince.



Huang Daxian tıbbi hapı sanki bir çeşit hazineymiş gibi sıkıca kavradı. Yüzünde yoğun bir saygıyla Meng Hao’ya doğru baktı. İçten bir baş selamı verdi, ardından Meng Hao’nun sessizliğe ne kadar önem verdiğini hatırladı ve aniden Meng Hao’nun fikrini değiştirebileceğinden korktu. Hızla oradan ayrılarak Ölümsüzler Mağarasından çıktı. Küçük dağdan biraz uzaklaştıktan sonra derin bir nefes aldı ve o ana kadar içinde tuttuğu heyecanla gözleri parıldadı.



Turnayı gözünden vurdum!” diye düşündü. “Bu tıbbi hap… Tam bir mucize!” Hızla oradan uzaklaştı ve hapı kullanmak yerine onu parçalayarak bir süre kullanabileceği tıbbi iksirler hazırlamaya başladı.



Ölümsüzler Mağarasında oturan Meng Hao’nun gözleri düşünceyle dolmuştu. Qi Yoğunlaştırma Gelişimcisinin biraz önceki halleri Meng Hao’nun bu Siyah Toprak Gelişimcilerinin gerçekte kaynak anlamında ne kadar yoksul olduğunu fark etmesini sağlamıştı.



Depolama çantamda hala bir çok tıbbi hap var...” diye düşündü. “Çoğu hap kazanı sembolüne sahip, ama onları silebilirim. Gerçi Ruh Taşı konusundaki fakirliğimi göz önüne alınca dikkatli olmalıyım. Siyah Topraklarda hiç simyacı yok, bu yüzden ani bir tıbbi hap akışı kesinlikle şüphe çekecektir.” Meng Hao bu meseleyi düşünmeye bir süre daha devam etti. Qi Yoğunlaştırma Gelişimcisinin üzerine Ruhsal Duyusunun birazını bırakmıştı, eğer ona karşı bir dolap çevirmeye kalkarsa hemen Ruhsal Duyusunu etkinleştirecek ve onu öldürecekti.



Meng Hao en sonunda gözlerini kapattı ve bir kez daha yaralarına odaklandı. Ömrünün aldığı hasar konusunda endişeli değildi. Bu problem Yabancı Hapı ya da Antik Simya Tao’sunun üç büyük hapından biri olan Eski Göksel Yenilenme Hapı tarafından kolayca çözülebilirdi.



R.N: Yabancı Hapı, Hap Şeytanının ona 294. bölümde verdiği hediyelerden biriydi. Bu hap hem Diriliş Zambağını yüzyıl baskılayabiliyor, hem ömrü uzatabiliyor hem de Gelişim Merkezi ilerlemesine yardım edebiliyor. Diğer hap ise 253. bölümde Chen Jiaxi’den aldığı haptı. Ömrü önemli ölçüde artırabilen bir hap.



Zaman yavaşça geçti ve en sonunda Meng Hao’nun yaraları tamamen iyileşti. Pırıldayan gözlerini açtı ve depolama çantasından Bakır Aynayı çıkarttı.



Nüve Formasyonuna ulaşmamla birlikte bu Bakır Aynanın içindeki ruh artık uyandırılabilir halde.” Meng Hao yıllar önce Reliance Tarikatından aldığı ve bugüne kadar hep yanında taşıdığı Bakır Aynaya baktı.



Şimdi onun içindeki ruhu uyandırma zamanı gelmişti!



Fullbringer Notu: Efsane bölümler geliyor. Spoiler aldım ????






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44294 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr