Bölüm 295

avatar
9827 20

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 295


Bölüm 295: Yeşil İz



Ölümsüzün cesediyle ilgili haberler yayılmaya devam ederken Mor Felek Tarikatı da bu meseleye ilgi göstermeye başlamıştı. İlk gönderilen ekip bir Tarikat Kıdemlisiyle birlikte Mor Qi Bölümünün bir kaç seçilmişinden oluşuyordu. O sırada diğer büyük Tarikat ve Klanlar da kendi adamlarını göndermişlerdi.



Aynı zamanda Yeniden Doğuş Mağarası bölgesinde iyi talih kazanmak umuduyla toplanan Güney Diyarı Gelişimcilerinin sayısı da git gide artıyordu.



Güney Diyarındaki bu mühim olay Batı Çölünün bile dikkatini çekecek kadar büyümüştü. Aslında yıllar önce ceset gökyüzünden düştüğünde Batı Çölü Gelişimciler araştırma yapmak için buraya gelmişlerdi. Cesetle ilgili bu söylenti yayılınca çok sayıda Batı Çölü Gelişimcisi tekrar ortaya çıkmıştı.



Hatta Doğu Toprakları da bu gelişmeleri dikkatle takip ediyordu ve Gelişimciler göndermişti.



En nihayetinde Yeniden Doğuş Mağarası ve cesedin etrafında toplanan Gelişimciler çok tuhaf bir şey fark etmişlerdi. Cesede yaklaşan Gelişen Ruh Gelişimcilerinin Gelişim Merkezleri ciddi ölçüde baskılanıyordu. Eğer zorlamaya devam ederlerse en sonunda Nüve Formasyonu aşamasına kadar düşüyorlardı.



Diğer taraftan Nüve Formasyonu Gelişimcileri herhangi bir kısıtlama yaşamıyorlardı.



Daha da tuhaf olan şey ise küçük bir dağı andıran cesede dokunan herhangi bir Gelişimci başka bir yere ışınlanarak anında ortadan kayboluyordu. Çoğu kısa süre sonra bölgeye tekrar ışınlanıyordu.



Bu tecrübeyi yaşayan kişiler gördüklerini ve yaşadıklarını farklı şekillerde anlatıyorlardı.



Birisi bir nehir gördüğünü söylerken, diğeri binalar, saraylar ve tapınaklar gördüğünü söylüyordu. Bir kişi gözüne değerli hazinelerin çarptığını ama onları alamadığını söylemişti. Başka birisi ise Göksel Haplar gördüğünü anlatmış ve farklı biri ise taş duvarlara hap formüllerinin kazınmış olduğunu söylemişti. En zorlama hikaye ise bir tabutun derinliklerinde bir savaş alanı görüldüğünün iddia edilmesiydi!



Bu tip bir çok tanımlamalar vardı ve hiçbiri birbirine benzemiyordu.



Tüm bunlar Ölümsüzün cesedini çok daha etkileyici hale getirmiş ve araştırmaya gelen insanların sayısını artırmıştı.



Bir kaç aylık süre zarfında Mor Felek Tarikatı beş grup insan göndermişti. Dördüncü grupla birlikte sadece Mor Qi Bölümü değil, Doğu Hap Bölümünden de simyacılar dahil olmuştu.



Bunun nedeni, hap formülleri gördüğünü söyleyen Gelişimci bir Mor Qi Bölümü öğrencisiydi. Geri dönüp bu hikayeyi anlattıktan sonra bir kaç gün içinde Doğu Hap Bölümü simyacılarını içinde barındıran dördüncü grup yola çıkmıştı.



Bu grubun liderleri ise Ye Feimu, An Zaihai ve Ye Yuntian idi.



Bu üç Mor Ocak Lordu Mor Qi Bölümü uzmanlarıyla eş zamanlı olarak çıkmıştı. Onlar Ölümsüz cesedi bölgesine gönderilen dördüncü dalgayı oluşturmuştu.



Bir ay geçtikten sonra daha tuhaf olaylar yaşanmaya başlamıştı. Çeşitli Klan ve Tarikatlar daha fazla üye göndermeye başlamış ve hatta Patrik seviyesinde tuhaflar kendini göstermeye başlamıştı.



O sırada ise Mor Felek Tarikatı bölgeye beşinci grubu gönderme hazırlığı yapıyordu.



O sırada ise Meng Hao kapalı meditasyona gireli yarım yıl olmuştu. Chu Yuyan ve Lin Hailong’un liderliğindeki beşinci grubun da ayrılmasından üç gün sonra Meng Hao nihayet çıkmıştı.



Meng Hao yeraltı mağarasından dışarı çıktığında vücudu biraz zayıftı. Gözleri öncekinden daha fazla derinlikle doluydu. Sönmeyen Aleve sahip olduğuna dair en ufak bir belirti göstermiyordu. Fakat eğer bir kişi onun gözlerinin derinliklerine dikkatle bakarsa ister istemez içinde büyük bir yangın olduğunu düşünecekti.



Meng Hao Doğu Hapın Sönmeyen Alevini çoktan zihninde ve kalbinde eritmişti. Temel Kurulumu aşıp Mor Çekirdeğini şekillendirdiğinde onu dönüştürebilecek ve Sönmeyen Alevin ateşlenmesini ve asla sönmemesini sağlayabilecekti!



Meng Hao kapalı meditasyondan çıktığında hemen Tarikatta dolanan fırtına rüzgarlarını hissetmişti. Biraz soruşturma yaptıktan sonra yarım yıl önce başlayan Ölümsüz cesedi fenomenini öğrenmişti.



Aslında Meng Hao Ölümsüzün cesediyle ilgili diğer bir çok kişiden daha çok bilgi sahibiydi. Birden fazla olay sonucunda dünyaya düşen bu cesedin… Onu aradığı hissiyatına kapılmıştı.



Bu tahmin onun tereddüt etmesine ve ona yaklaşmaktan geri durmasına neden olmuştu.



Cesetle ilgili çeşitli hikayeler dinleyen Meng Hao bu meseleyi uzun bir süre düşünmüştü. Ardından ustasına resmi bir ziyarette bulunmuştu. Bunun ardından bu sefer bir Üç Ölümlü Hapı yaparak Nüve Formasyonunu aşmak için tekrar kapalı meditasyona girmeye karar vermişti.



O anda Meng Hao tam anlamıyla Temel Kurulumun büyük döngüsünün içindeydi. Onun için sıradaki adım bir Nüve Formasyonu Gelişimcisi olmaktı.



Bunun ardından Çekirdek Qi’sini geliştirecek ve şöhretini gerçek anlamda perçinleyecekti. Daha sonra bir Nüve Formasyonu Gelişimcisi bile onun yanında dikkatli davranacaktı. Önünde bir çok yeni yol açılacaktı.



İşin aslı bir Nüve Formasyonu uzmanı olmak gerçek anlamda bir Gelişimci olmak gibiydi!



Bu Gelişimcilerin pratik ettiği nefes egzersizleri aslında Nüve Formasyonu yolu için bir hazırlık gibiydi ve sadece başlangıç olarak görülüyordu. Temel Kurulum sırasında, bir temel ne kadar sağlam ise Nüve Formasyonunda alınacak sonuç o kadar güçlü olacaktı. Aslında Nüve Formasyonu… Gelişim yolunda ilk gerçek patlayıcı güç noktasıydı.



Nüve Formasyonundaki Gelişimciler Çekirdek Qi’sini kullanarak gücün zirvesine ulaşmak için büyülü teknikler yapabilirlerdi. Bu zirvenin üstünde ise kutsal beceri gibi teknikler yer alıyordu. Kutsal beceriler aslında sadece Gelişen Ruh Gelişimcilerin uzmanlaşabileceği tekniklerdi.



Nüve Formasyonu için zaman geldi!” diye düşündü Meng Hao. Ölümsüzler Mağarasında otururken gözleri sebatla parıldadı. Sağ elbise kolunu fiskeledi ve siyah bir hap ocağı somutlaştı. Bununla birlikte onun yüzeyinde genç bir adamın yüzü belirdi. Meng Hao’ya nefretle bakıyordu, sessiz çığlıklar atarken gözleri kin ile doluydu.



Onu Ocakların Anasının dünyasından çıkarttığı için Meng Hao’ya karşı hala öfkeliydi.



Meng Hao siyah hap ocağının yüzeyinde beliren gencin suratına baktı. Ardından soğukça homurdandı. Hap ocağının ruhu iyi ile kötüyü birbirinden ayıramayacak durumdaydı. Meng Hao ne zamanda onunla hap yapmaya kalksa, o daima kızgınlıkla dolu oluyordu.



Görünüşe göre ölüme susamışsın, o zaman senin ölmekten beter bir hayatın ne olduğunu anlamana yardımcı olacağım. Benden yardım istemen çok uzun sürmeyecek.” Bununla birlikte siyah hap ocağını aldı ve gencin yüzündeki hırslı mücadeleyi ve sessiz çığlıkları önemsemeyerek doğrudan kan rengi maskenin içine attı.



Kıdemli Nihai Eziyet, uzun süredir bahsettiğim ruh bu. Tarikata sadece bu zorbayı yakalamak için katıldım. Rica etsem onu yolundan çevirebilir misiniz?



Et peltesi o sırada bitkin Li Klanı Patriğinin üzerine tünemiş, üzerine doğru eğilmiş ona bakıyordu. Meng Hao’nun sözlerini duyduğu anda titremeye başladı ve gözleri ışıl ışıl parladı. Heyecanla doldu ve hemen Meng Hao’nun teslim ettiği siyah hap ocağına baktı.



Korkma!” dedi et peltesi gülümseyerek. “Belki ahlaksız olabilirsin, belki yanlış yolda olabilirsin, ama rahat ol. Yüce, yakışıklı, iyi kalpli Nihai Eziyet senin habis yoldan dönmene yardım edecek!” Hemen siyah hap ocağının yanına hopladı…



Meng Hao ocağın ruhunu umursamayarak Ruhsal Duyusunu geri çekti. Daha sonra On Bin Arıtım ocağıyla birlikte bir kaç tıbbi bitki çıkarttı. Biraz düşündükten sonra kendini hap yapımı işlemine verdi.



Temel Kurulumdan Nüve Formasyonuna ilerlemesi için gerekli olan Üç Ölümlü Hapını yapacaktı.



Meng Hao’nun ilerleme kazanması içi gereken tıbbi hapı yaparken gösterdiği özeni detaylı bir şekilde anlatmaya gerek yoktu. Bu işlem Meng Hao’nun tam yarım ayını almıştı, bunun herhangi bir simyasal aydınlanma içermediğini de göz önüne alınca bu süre Meng Hao için gerçekten de uzun bir süreydi, böyle şeyler çok sık olmazdı.



Yarım ay sonra Meng Hao avucundaki Üç Ölümlü Hapına baktı ve derin bir nefes aldı. Ardından onu kopyalamaya başladı. Sonraki günün erken saatlerinde hiç tereddüt etmeden bir Üç Ölümlü Hapı kullandı ve Mor Çekirdek şekillendirmek için Doğunun Mor Qi’si gücünü deveran etmeye başladı.



Günler geçti. Meng Hao artık kaç tane Üç Ölümlü Hapı kullandığını unutmuştu. Yetkin Temelin on Tao Sütununu kullanarak bir Mor Çekirdek şekillendirmenin bu kadar zor bir süreç olacağını hiç hayal etmemişti.



Bir ay geride kalırken Meng Hao kendini tamamen Üç Ölümlü Haplarını kullanarak Nüve Formasyonuna ulaşmaya adamıştı. Fakat bir ay süren girişiminin ardından başarıya ulaşamamıştı. Nüve Formasyonunun bir adım uzağındaydı ama ne yaparsa yapsın elinden gelen tek şey Mor Qi üretmekti. Bu Mor Qi’yi Çekirdeğe şekillendirme girişimlerinin hepsinde de başarısız olmuştu.



Bu arka arkaya gelen başarısız denemeler sonucunda Meng Hao Mor Ocak Lordu olduktan sonra Tarikattan ödünç aldığı çok miktarda Ruh Taşı konusunda pişmanlık yaşamaya başlamıştı. Ruh Taşlarının su gibi akıp gidişini izlemek ona yoğun bir acı yaşatıyordu. Fakat bu konuda yapabileceği bir şey yoktu.



Bu başarı oranına göre, gerçekten de on Tao Sütunumla başarı şansım binde bir mi?” Meng Hao iç geçirdi. Bu düşünce oldukça korku vericiydi. Bakır Ayna olmasaydı Gelişim Merkezi Temel Kurulumun ötesine asla ilerleyemeyecekti.



Bir süre oturduğu yerde düşündü, Tao Gayzeri ve Li Daoyi ile diğerlerinin orada elde ettiği ilerleme aklına gelince kaşları kırıştı.



On Tao Sütunumla ilgili bir şey olmalı...” diyerek iç geçirdi. Tamamen vazgeçmiş değildi; biraz önceki tahminine göre binde bir şansı olsa bile hala umut vardı.



İlk adım bir Mor Çekirdek şekillendirmek. Daha sonra Yetkin Altın Çekirdek hapı yaparak bir Altın Çekirdek şekillendireceğim. Benim için Nüve Formasyonu aşaması güç anlamında büyük bir sıçrama olacak. Nüve Formasyonuna ulaştığımda kan renkli maskeyi giyebileceğim ve Kan Ölümsüzünün kutsal becerilerini kullanabileceğim! Aynı zamanda et peltesinin söylediğine göre Nüve Formasyonuna ulaştığımda papağan ortaya çıkacak…” Bu düşüncelerle birlikte Meng Hao’nun gözleri kararlılıkla doldu.



Bir Mor Çekirdek şekillendirmeliyim!” Elbise kolunu fiskeledi ve tam gidip biraz daha Ruh Taşı ödünç almak üzereyken aniden tüm vücudu titredi.



Sarsılan sadece o değildi, etrafındaki her şey sarsılmıştı. Güney Diyarının yarısından fazlası titriyordu ve bu titreşimin merkezi ise Ölümsüzün cesediydi, o sırada Yeniden Doğuş Mağarası bölgesinde aşağı yukarı yüz bin Gelişimci toplanmış durumdaydı.



Titreşim cesedin göğsünden yayılıyordu, sanki kalbi atmaya başlamış gibiydi. Dört bir yana dağılıyor, yeryüzünü sarsıyor, tüm diyara dalgalar gönderiyordu. Bu dalgalar yayılırken dağların zirvelerine dokunuyor, Tarikatları birer birer süpürerek geçiyordu.



Mor Felek Tarikatının yerleşim yeri oraya çok uzak değildi, bu yüzden onlar da etkilenmişti. Bir çok insan bunu duymuş ve kalpleri titremişti. Meng Hao o sırada aniden durdu, elini kaldırarak göğsüne koydu.



Titreşimlerin her şeyi doldurduğunu hissedebiliyordu. Aniden ifadesi değişti, çünkü o anda titreşimleri sanki bir çağrıymış gibi hissetmişti.



Meng Hao, bu çağrının sürekli kaçınmaya çalıştığı Ölümsüzün cesedinden geldiğini tahmin edebiliyordu!



Çağrıyla dolan Meng Hao’nun zihninde doğrudan kadim bir ses duyuldu.



“Sen… Senin soyunu biliyorum. Nereli olduğunu biliyorum…”



“Sen… Yıllar önce beni nasıl diğer dünyadan görebildiğini bilmek istiyor musun?”



“Sen… O dünyanın ne olduğunu bilmek istiyor musun?”



“Buraya senin için geldim ve uzun zamandır bekliyorum. Bana gel. Buraya gel… Bütün gerçekleri öğreneceksin!”



Bu ses kadimdi, sanki içinde sayısız yıllık zamandan süzülüyordu ve kadim bir Qi ile doluydu. Ses Meng Hao’nun zihninde yankılandığı anda kan damarlarının kaynamasına neden oldu. Kan hızla tüm vücudunda dolandı. Aniden sağ elinin üstünde… Yeşilimsi bir iz belirdi!



R.N: Bu iz elinde daha önce 100. bölümde temel kuruluma geçtiğinde ortaya çıkmıştı.



—–

 

Fullbringer Notu: Oo çıldırıyorum. Hemen gidip spoiler alayım ❤️

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr