Bölüm 276

avatar
9292 27

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 276


Bölüm 276: Aylaklığı Bırak



Meng Hao soluk bir yüzle Ölümsüzler Mağarasının içinde oturdu. Gözlerini tekrar açması bir kaç gün sürdü. Açtığında gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Fakat rahatlamadan önce kaşları bir süre çatık şekilde kalmıştı.



Ruhumu yaraladım…” diye mırıldandı. İçinde kötücül bir soğukluk hissediyordu, tüm benliğini buz gibi bir hissiyat doldurmuştu. Temel Kurulum gelişiminde Gelişim Merkezi Tao Sütunlarına bağlıydı. Ruhsal Duyunun yanı sıra Algı Denizini ve Gelişim ruhunu doğururdu.



Bu ruh gelecekte Gelişen Ruh aşamasının temelini oluşturacaktı.



Fakat Meng Hao şu an üç flamalı bayrağı kullanmanın bedeli olarak bu ruhunun yerinden oynadığını hafiften hissedebiliyordu. Böyle bir yarayı iyileştirmek zor olacaktı. Ete gelen herhangi bir zarar dinlenme, geri kazanım ya da tıbbi haplarla doğal olarak iyileşecekti. Fakat ruhun aldığı bir yara bu yollarla iyileşemezdi.



Nüve Formasyonuyla dövüşmek ve onu öldürmek etkileyici bir şeydi ama Meng Hao için bunun zorluk seviyesi çok yüksekti. On Tao Sütunuyla bile son derece zorlanmıştı.



Temel Kurulum ile Nüve Formasyonu arasındaki fark çok büyüktü, özellikle Nüve Formasyonunda Çekirdek Qi’sini şekillendirdikten sonra… Aslında Meng Hao bir Nüve Formasyonu Gelişimcisine meydan okuma vasfına sahip değildi.



Yetkin Temel ve sekiz Tao Sütunuyla bile Azure Maskeli Gelişimci karşısında çok fazla zorlanmıştı. Aklına gelen bütün hileleri kullanarak rakibini uzak tutmuştu. Görünüşte yenilmemiş olsa da aslında mevcut güç onu yok etmişti. Eğer biraz daha zaman geçseydi Meng Hao gösterişli bir biçimde yenilgiye uğramış olacaktı.



Neyse ki dokuzuncu Tao Sütunu ortaya çıkmış ve ardından durum onun için daha iyi bir hale gelmişti. Tabii ki Meng Hao’nun da hedefi buydu; şiddetli bir ölüm kalım mücadelesi onun vücudundaki Qi’yi çoğaltacak ve darboğazı aşarak Gelişi Merkezini yükseltecekti!



Meng Hao’yu savaşmaya iten ilk neden buydu!



Onuncu Tao Sütunu olmadan, Temel Kurulumun büyük döngüsünü tamamlayınca Nüve Formasyonu Gelişimcisini öldürmeye gücü yetmeyecekti. En fazla bir süre daha dövüşmeye devam edebilirdi.



Fakat onuncu Tao Sütununun ortaya çıkışı ile tıpkı Gök ve Yer gibi olan Temel Kurulum ve Nüve Formasyonu arasındaki muazzam fark belki de yarı yarıya azalmıştı.



Bu sıçrama onun Gelişim Merkezinin savaş hünerlerinin büyük bir atılım yapmasına neden olmuş, Temel Kurulumun çok üstüne çıkarak Nüve Formasyonuna yaklaşmıştı.



Doğrusu Yarı Nüve Formasyonu gücüne bile ulaşsaydı en fazla yapabileceği rakibiyle dövüşebilmek olacaktı. Onu asla öldüremeyecekti. Bunun yanında rakibi üstün bir pozisyonda gibi görünse de Meng Hao’yu öldürmesi kolay olmayacaktı.



İşleri tamamen tersine çeviren asıl şey kan renkli maskenin içinde bulunan değerli hazine üç flamalı bayraktı.



Bu hazine Kan Ölümsüzü Miras Bölgesinde belirsiz bir zaman periyodu boyunca varlığını sürdürmüştü. Onun flamalarından birine Ji kelimesi işlenmişti. Onun gücü Gök ve Yeri sarsmak için yeterliydi ve Antik Lanet Klanından Kan Ölümsüzü onu kullanarak Ji kanı içmeyi arzulamıştı!



Meng Hao et peltesinin bu bayrağı ilk gördüğündeki yaşadığı şoku hatırladı. Tüm bunları hesaba katınca Meng Hao bu bayrağın ne kadar büyüleyici olduğunu anlamıştı.



Aslında bu hazineyi kullanmak, bir kenarına dokunmak için bile gerekli olan Gelişim Merkezine sahip değildi. Fakat, onuncu Tao Sütunu ortaya çıkınca üç flamalı bayrağın susamışlık dolu çağrısını hissetmişti.



Şimdi düşününce bu susamışlığın aslında… Yıkıma karşı olan bir susamışlık olduğunu fark etti!



Aslında Meng Hao’nun bu bayrağın gücünü kullandığını söylemek yerine Meng Hao’nun yeni özelliklerinden dolayı bayrağın ona yardım eli uzattığını ve gücünün bir kez daha gökyüzünde göründüğünü söylemek daha doğru olurdu.



Ve aslında Nüve Formasyonu Gelişimcisinin Meng Hao tarafından değil, üç flamalı bayrak tarafından katledildiğini de söylemek daha doğru olacaktı!



Bu bayrağın flamalarından sadece birinin ortaya çıkışı bile Meng Hao’nun Gelişim Merkezinin kurumasına ve ruhunun yara almasına neden olmuştu. O zaman gökyüzünde süzülürken Siyah Toprak Gelişimcileri ve Güney Diyarı kalabalığına göre normalmiş gibi görünse de aslında son derece zayıftı.



Et peltesinin dönüşüm gücü sayesinde dışarıya güçlü bir aura hissiyatı yaymıştı. Onun gerçek durumu hakkında hiç kimse en ufak bir ipucu yakalayamamıştı. Bunu ve onların endişelerini de hesaba katınca hiç kimse bir hamle yapmaya cüret edememişti.



Buna ek olarak üç flamalı bayrak tam anlamıyla ortaya çıkmamıştı. O sadece bir kutsal beceriymiş gibi görünen hayali bir görüntüydü. Bu nedenle bir çok kişi onun bir büyülü hazine değil de büyülü teknik olduğunu düşünmüştü. Dahası, hiç kimse onun Tao Gayzerini kurutması ve bayrağın ortaya çıkması arasında bir bağlantı kuramamıştı.



Meng Hao uyanışıyla birlikte bir kirli Qi topağı tükürdü ve gözleri parlamaya başladı. Şu an Gelişim Merkezi yüzde seksen ya da doksan oranında yenilenmişti. Bu hızla tamamen yenilenmesi çok uzun sürmeyecekti. Fakat ruhundaki yarayla ilgilenmesi imkansızdı. Tek yapabildiği dikkatli olmak ve yaranın ilerlemesine engel olmaktı.



Ruhun yaralanması tıpkı Karma ekmek gibidir. Eğer bir gün Gelişen Ruh aşamasına ulaşabilirsem o zaman Karma biçilmiş olacak.” Meng Hao orada bir süre düşünceli şekilde oturdu, ardından derin bir nefes alarak yavaşça ayaklandı. Ölümsüzler Mağarasının dışına çıktığında yine yağmur yağdığını gördü. Yağmurum mırıltısı, içinde sonbaharın soğuğunu taşıyordu. Meng Hao uzaklara doğru baktı, uzun Azure renk cübbesi yağmur rüzgarıyla dalgalanıyordu.



Nüve Formasyonu…” Gözleri ışıldadı. Gelişen Ruh aşamasına ulaşmanın zorluğunu düşünmeye gerçekten gerek yoktu. Aniden Wang Tengfei’nin Tao Koruyucusu, Nüve Formasyonu Gelişimcisi Wang Xifan’ı hatırladı.



Yıllar önce onun tek bir bakışı Meng Hao’yu neredeyse öldürecekti. Şimdi ise Meng Hao eğer onunla bir daha karşılaşırsa adamın afallayacağından emindi.



Düşüncelere dalıp giden Meng Hao Reliance Tarikatından Büyük Kıdemli Ouyang ve He Luohua’yı hatırladı. Ayrıca Zhao Ülkesindeki diğer Nüve Formasyonu Gelişimcilerini düşündü. Gözleri yavaş yavaş parıldamaya başladı.



Şuan on Tao Sütunum ve bir Yetkin Temelim var. Nüve Formasyonu aşamasıyla bile savaşabiliyorum… Gök ve Yerin ruhsal enerjisiyle ilişkim kesilmiş olabilir ama bunun karşılığında bu aşamadaki en güçlü kişi oldum! Bu yolda yürümeye devam etmeliyim! Yetkin Temele sahibim, sırada… Yetkin Altın Çekirdek var!” Bunları düşünürken nefesi hızlandı. “Ruhumdaki yara ise sonra düşünmem gereken bir konu.” Şu an artık ilk kez gelişim pratiğine başlayan çocuk değildi ve bu dünyayla ilgili çok daha derin kavrayışa sahipti. Örneğin şu an Güney Diyarı gelişim dünyasında Nüve Formasyonu aşamasının üç seviyeye ayrıldığını biliyordu. Mor zirvedeydi, onun altında Turuncu, Kızıl ve Yeşil vardı, en dipte ise Karışık Çekirdek yer alıyordu.



Çeşitli yöntem ve saklı yeteneğe bağlı olarak farklı Çekirdekler şekillendirilebilirdi. Örneğin Mor Felek Tarikatının Doğunun Mor Qi’si tekniği bir Mor Çekirdek yaratabiliyordu. Diğer Tarikat ve Klanlar da doğal olarak kendi Seçilmiş öğrencilerinin bir Mor Çekirdek üretebilmesi için kendilerine ait gizli büyülere sahiptiler.



Farklı Çekirdekler farklı Çekirdek Qi’si üretecekti. Tabii ki Çekirdeğin seviyesi ne kadar yüksek olursa Çekirdek Qi’sini yaratma hızı da o kadar yüksek olacaktı. Ve aynı zamanda yaratılan Çekirdek Qi’si daha güçlü olacaktı.



Genel olarak konuşmak gerekirse Mor Çekirdeğe sahip olan Gelişimciler arasında yüzde doksan kadarı Erken Nüve Formasyonu aşamasında Çekirdek Qi’sini geliştirebiliyordu. Turuncu, Kızıl ve Yeşil Çekirdekler tek renkli Çekirdeklerdi ve genelde Orta Nüve Formasyonu aşaması sırasında Çekirdek Qi’si üretebiliyorlardı. Azure Maskeli Siyah Toprak Gelişimcileri belli ki Seçilmiş kişilerdi ve bir şekilde kendi Turuncu Çekirdeklerini bir Mor Çekirdeğin üstün gücüne zorlayabilmişlerdi.



Karışık Çekirdekler ise içinde çeşitli renkleri barındırıyordu ve bu aşamadaki en düşük Çekirdek tipiydi.



Tabii ki Meng Hao Yetkin Çekirdeğin Altın renkte olduğunu biliyordu!



Yetkin Temel Hapı gibi Yetkin Altın Çekirdek Hapı da vardı. Bir Mor Çekirdek şekillendirip sonra ve bu hapı kullandıktan sonra yüksek ihtimalle bir Altın Çekirdeğe yükseliş yaşayacaktı.



Bu olduğunda ise Yıldırım Felaketiyle yüzleşecekti.



Daha önce bu durum Meng Hao için çok uzaktaydı ama şu an on Yetkin Tao Sütununa sahipti ve Yetkin Temelin büyük döngüsünü tamamlamıştı, Nüve Formasyonunun kıyısına gelmişti.



Meng Hao düşüncelere dalmış şekilde rüzgarlı yağmuru seyretti. En sonunda elbise kolunu fiskeleyerek Ölümsüzler Mağarasındaki zehir sisini bir araya topladı. Meng Hao avucunda toplanan sisi daha sonra depolama çantasına yerleştirdi. Ardından vücudu bir anda titreşerek uzaklara doğru hareketlendi.



Günler sonra havada süzülen Meng Hao’nun kaşları çatıktı. Kafasında et peltesi bir şapkaya dönüşmüştü ve gevezelik ediyordu. “Zorbalar. Üç tane zorba. Meng Hao, benimle oynadın! Hislerimi kullandın. Benim yardımımdan faydalandın…



Et peltesi yaklaşık iki gün önce dışarı çıkmıştı ve sürekli zorba isteğinde bulunuyordu. Fakat şu an Güney Diyarının batı bölgesindeydiler, etrafta Gelişimci yoktu. Herkes Tao Gayzerinin kayboluşundan sonra ayrılmıştı. Meng Hao ona yeni zorbalar bulamamıştı.



Bu nedenle… Et peltesi öfkeliydi.



Nasıl bu kadar ahlaksız, bu kadar kötü olabilirsin? Bu vicdansızlık…. Zorbalarım! Üç Zorbam!” Konuşmayı sürdürdükçe haksızlığa uğrayışını daha da abartıyordu.



Meng Hao hafifçe öksürdü. Yüzü çirkindi ama geçen onca yılın ardından, özellikle Mor Felek Tarikatında, et peltesinin bu sık sık gerçekleşen tacizlerine alışmıştı. Bu nedenle, onun durmak bilmez gevezeliğine izin verdi.



Et peltesi üç gün daha boşboğazlığına devam ettikten sonra nihayet bir an duraksadı. Bunun üzerine Meng Hao boğazını temizledi ve konuşmaya başladı: “Bir seferinde Nüve Formasyonuna ulaştığımda o papağanın Bakır Aynadan çıkacağını söylemiştin değil mi?” Bu soruyu sorabilmek için üç gün beklemişti.



Doğru!” diye ciyakladı et peltesi. “Nüve Formasyonuna ulaştıktan sonra o lanet olası, habis, utanmaz, rezil, alçak piç ortaya çıkacak. Uzun zamandır o anı bekliyorum! Bu hayatta kesinlikle onu yolundan çevireceğim!” Et peltesi bir öfkeyle hemen dur durak bilmeden konuşmaya başladı. Artık zorbalar hakkında konuşmak yerine gizemli papağandan bahsediyordu.



Meng Hao biraz rahatladı. En sonunda et peltesini idare etmenin bir yolunu bulmuştu. Tek yapması gereken ona bir konuşma konusu vermekti. Genelde bir ya da iki konudan sonra daha öncekileri unutuyordu. Bu şekilde onu idare etmek en kolay yoldu.



Et peltesi gevezeliğe devam ederken Meng Hao havada uçmaya devam etti. Konuşma sesleri yedi gün sonra nihayet biraz duraksadı.



Bunun hemen ardından Meng Hao konuştu, “Sence kim daha inanılmaz, sen mi yoksa papağan mı?



Meng Hao’nun bu sözleri onu kızdırmış gibiydi, tekrar çılgına döndü. Titriyordu ve öfkesi göklere ulaşmıştı. “Ben tabii ki! Elbette yüce, yakışıklı, sıra dışı ve zeki olan ben! O utanmaz piç sadece bir kuş. Onu yolundan çevireceğim, onu yere sereceğim!



Li Klanı Patriği ne alemde?” Meng Hao hemen sordu. “Sana itaat ediyor mu?



Et peltesi bir an boş boş baktı. “Li Klanı Patriği? Lanet olsun! Lanet olsun! Son zamanlarda itaatkar değildi. Onun ahlaksızlığı, habisliği sınır tanımıyor! Gidip ona biraz daha öğüt vermeliyim!” Aniden bütün öfkesini nasıl açığa vuracağını fark etmiş gibi göründü. Bir gümbürtüyle birlikte depolama çantasının içinde kayboldu, heves ve içtenlikle maskeye girdi.



Meng Hao en sonunda uzun ve derin bir nefes alabildi.



En sonunda biraz huzur ve sessizlik…



Meng Hao etrafına baktı. Hemen Mor Felek Tarikatına gitmeye niyetli değildi. Bunun yerine bazı Gelişimci şehirlerini ziyaret edecek ve Ruh Taşı kazanabileceği Hap Açık Artırmalarını arayacaktı.



Fakat çevreyi anlamaya çalışıp hangi yönden devam edeceğini bulduğu anda ifadesi aniden titreşti. Bir an depolama çantasına baktı ve ardından Ocak Lordu Madalyonunu çıkarttı. Madalyondan titrek, mor bir parıltı yayılıyordu. Madalyona bastırdı ve aniden kafası kadim bir sesle doldu.



Hey çocuk, daha yeterince eğlenmedin mi? Aylaklık etmeyi bırak artık. Dört gün içinde geri dönmeni istiyorum. Göksel Topraklarda Mor Ocak Lordluğu terfi sınavı başlayacak. Bu sınavların sıklığı tamamen benim ruh halime bağlı. Sınav dört gün sonra başlayacak ve katılan herkesin Mor Ocak Lordu olma şansı olacak. Eğer zamanında yetişemezsen, bu şansı kaçıracaksın.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr