Bölüm 242

avatar
9029 16

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 242


Bölüm 242: Simya Tao’su Dönüşüm Büyüsü



Doğunun Mor Qi’si…” zayıf mor aura gözlerinde titreşti. Sağ elini kaldırdı ve parmaklarını uzattı. Onlar mor bir ışıkla parlıyordu.



Bu teknik Qi Yoğunlaştırma el kitabıyla aynı. Bir büyüden çok bir gelişim tekniği. Fakat, görünüşe göre Mor Felek Tarikatı Doğunun Mor Qi’si tekniklerinden yola çıkarak bazı göksel beceriler yaratmışlar.” Bir an gözlerini kapattı, ardından tekrar açtı. Zihnindeki el kitabı kısımlarının metinleri gözlerinde aktı. Ocak Lordları tarafından kullanılabilen tekniklerin betimlendiği iki paragrafı ezberlemişti.



Mor Göz Bebeği Dönüşümü ve Mor Qi Giyotini.” Bir an dışarı doğru uzattığı parmaklarına doğru baktı. Aniden elini salladı ve parmaklarından mor bir duman dışarı süzüldü. Bu duman havada bir araya yoğunlaşarak mor bir hilal şeklini aldı. Meng Hao bu mor hilali tek bir düşüncesiyle Ölümsüzler Mağarasının duvarına doğru fırlattı.



Bunun üzerine mağarayla birlikte tüm dağ zirvesi sarsıldı ve mağaranın duvarında büyük kavisli bir etki bıraktı.



Bu sadece gücün yüzde onuydu.” Meng Hao’nun gözleri düşünceyle doldu. Biraz zaman geçtikten sonra göz bebeklerindeki mor parıltı titreşti, ardından göz bebeğini tamamen sardı ve sonra bütün göze yayıldı. Bunun üzerine gözünün kenarındaki deride mor çizgiler belirdi. Bu çizgiler mavimsi renkten bir anda parlak mor renge dönen kan damarlarıydı.



O anda Meng Hao bir tür kötü öze benziyordu. Ondan baskılayıcı bir aura taşıyordu. Yüz ifadesi her zamanki gibiydi, sağ elini kaldırdı ve tırnağıyla sol kolunu kesti. Bunun üzerine açılan yaradan kan fışkırmaya başlasa da yara iyileşmeye başladı. Bir anda yara tamamen ortadan kaybolmuştu. Meng Hao geride kalan kanı sildi. Cildinde yaraya dair en ufak bir iz bile yoktu.



Ardından orada bir tütsü çubuğunun yanma süresi kadar oturdu. En sonunda vücudu normale dönmeye başladı.



Mor Göz Bebeği Dönüşümü… Ne kadar harika bir sanat! Sadece Gelişim Merkezimin savaş hünerlerini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yenilenme hızımı normalin çok üstüne çıkartıyor.” Bu iki tekniği tam potansiyelinde kullanabilmek için biraz daha pratik yapması gerekiyordu.



Sadece Mor Qi Bölümünün Oturum öğrencilerinin pratik edebileceği başka kısıtlı teknikler de vardı. Doğu Hap Bölümü Mor Felek Tarikatında çok yükse bir konumdaydı ama kısıtlı tekniklere bir bakış atmaları bile imkansızdı.



Tabii ki… Mor Ocak Lordu olmadığın sürece. Bu rütbe sadece Doğu Hap Bölümünde tanınmış değildi. Aynı zamanda bu rütbede olanlar tüm Mor Felek Tarikatının zirvesiydi. Bu kişiler hiçbir kısıtlama olmadan Mor Felek Tarikatının antik kayıtlarının büyük bir kısmını okuma hakkına sahiptiler. Ne de olsa tüm Güney Diyarında Mor Ocak Lorduna sahip olmayı umabilecek tek bir Tarikat vardı ve bu yüzden onlar özel muamele görüyordu.



Meng Hao derin bir nefes aldı. Büyülü teknikleri zihninde bir kenara itti ve düşüncelere daldı. Sahip olduğu üstün Ocak Lordu kaynaklarını kullanarak tıbbi haplar yapmaya başladı. Sadece kendi kullanacağı hapları yapmakla yetinmesine gerek yoktu. Ocak Lordu statüsünü kullanarak daha fazla bileşen ve formül elde ederek simya yeteneğinin gelişmeye devam etmesini sağlayacaktı.



Zaman hızla akarken yarım yıl geride kaldı. Meng Hao çoğu zamanını kendini mağarasına kapatarak geçirmişti ve Gelişim ile hap yapımına dalmıştı. Her ay ziyaret etme hakkı olduğu Göksel Topraklardan iyi tıbbi bitkiler elde ediyordu. İç Tarikat öğrencileriyle daha önceki günde üç parti hap şeklinde çeşitli tıbbi haplar yapıyordu. Tabii ki şimdiki fiyatlar daha yüksekti. Buna karşın onun hapları tüm Tarikatta oldukça popülerdi.



Bu sırada Meng Hao da Yetkin Çekirdek Hapı için gereken tıbbi bitkilerin bir çoğunu toplamaya başlamıştı. Sadece bir kaç tanesi eksikti. Kendi haplarının tıbbi kuvveti eğer yüzde seksen ya da daha yüksek ise satmak yerine onlara kazan mührü işliyor ve depoluyordu.



Bu kazan işaretlerini her işlediğinde zihninde muazzam miktarda Ruh Taşının görüntüsü beliriyordu. Meng Hao bu konuda çok hırslıydı; depolama çantasındaki çok sayıda kazan işaretli tıbbı hapa her baktığında onları sattığında kazanacağı Ruh Taşlarının hayalini kuruyordu.



Meng Hao’dan başkasının yarım yıldan fazla süredir kaç tane tıbbi hap yaptığını bilmesi imkansızdı. Meng Hao kendini tamamen simya dünyasına vermişti. Zaman ve Doğu Hap Bölümündeki engin bilgi deposuyla birlikte Meng Hao’nun simya Tao’su yeteneği önemli ölçüde artmıştı.



Şu an çok fazla zaman harcamasına gerek kalmıyordu. Bitki bileşenlerinin tıbbi kuvvetinin yüzde altmışını hapa aktarması artık çok kolay oluyordu. Hatta çok sayıda yüzde seksen tıbbi kuvvete sahip hap da yapmıştı. Meng Hao Ocak Lordu olduktan sonra özellikle değerli tıbbi bitkilere erişime sahip olmasını göz önüne alınca diğer normal simyacılar gibi değildi.



En önemlisi Ocak Lordu olduktan sonra ikinci seviye bir hızlandırma tekniği elde etmişti. Aslında bu teknik bitkileri hızlandırma tekniği değildi, bir hap yapım yöntemiydi.



Ona Simya Tao’su Dönüşüm Büyüsü adı veriliyordu!



Bu, Meng Hao’ya daha önce yaptığı bir hapı arıtma olanağı sağlıyordu. Meng Hao bu tekniğe resmen aşık olmuştu. Uzun bir süre düşündükten sonra onu bir kaç kez test etmiş ve yavaş yavaş uzmanlaşmaya başlamıştı.



Bitki ve yeşilliğe dair doğa yeteneği ve Simya Tao’su Dönüşüm Büyüsü kademeli olarak birleşen Meng Hao büyük bir hızla ilerleme kaydetmişti.



Bu tekniği kullanarak sıradan tıbbi hapları dönüştürme yoluyla çok daha güçlü haplar üretebiliyordu. Bu hiç şüphesiz Doğu Hap Bölümünün en ileri düzey tekniklerinden biriydi.



Ayrıca bu Ocak Lordları ile usta simyacılar arasındaki farkın en büyük nedenlerinden biriydi. Aynı zamanda Ocak Lordlarının Güney Diyarında nereye giderlerse gitsinler sıcak bir şekilde karşılanmalarının da sebebiydi.



Meng Hao Simya Tao’su Dönüşüm Büyüsünün yanında hapları yaparken kullandığı yöntemleri herhangi biri için anlaşılmasını zor bir hale getiren bitki ve yeşillik etkileşimleri yaratan bir çok teknik de öğrenmişti.



Bu, Meng Hao’nun en çok ihtiyaç duyduğu şeydi. Bu teknikleri sahip olduğu bitki ve yeşillik doğa yeteneğiyle birleştirince çeşitli yöntemleri kombine ederek en dolambaçsız ve aynı zamanda bitki ve yeşillik bileşenlerini birleştirme konusunda en zor yöntemi ortaya çıkartabiliyordu.



Bu basitti, ama karışıma ekstradan bileşenler eklemek gerekiyordu. Bu nedenle hem basit hem de karmaşıktı. Temel yetenek zor değildi ama daha karmaşık bir sonuç istiyorsan eklemen gereken bileşen sayısı da o oranda artıyordu. Ve tabii ki varyasyonların tıbbi hapta farklı bir şekilde karşılaşması sebebiyle söz konusu tıbbi hapın temel işlevinin böyle etkileşimler sebebiyle etkilenmesini engellemek için çok dikkatli çalışmak gerekiyordu. Hataya yer yoktu.



Eğer işlem kusursuz bir şekilde uygulanmazsa hata yapmak ve onu fark etmemek bile mümkündü!



Ama Meng Hao için bu, yaptığı hapların sırlarını gizlemek için en iyi teknikti. Onun bitki ve yeşillik konusundaki yeteneği kesin olarak on milyon varyasyona sahip üçüncü aleme ulaşmış durumdaydı!



Meng Hao bu geçen günler boyunca oldukça mutluydu. Hem Gelişimi hem de simya yeteneği yavaş yavaş yükseliyordu. Şu an yedinci Tao Sütununun yarısından fazlası şekillenmiş durumdaydı. Hesaplamalarına göre bir Ocak Lordu olarak en az on yılını harcaması gerekiyordu. Simya Tao’su yeteneğini sıkı çalışarak geliştirecek ve Simya Tao’su Dönüşüm Tekniğinde tamamen uzmanlaşacaktı. Bir Mor Ocak Lordu olduğu zaman ise Gelişim Merkezi dokuz Tao Sütunuyla beraber Temel Kurulum büyük döngüsüne girmiş olacak ve Nüve Formasyonundan bir adım uzakta olacaktı.



Chu Yuyan ona bakmak için hiç gelmemişti. Meng Hao dışarı çıktığı zamanlarda onun gizemli Büyük Usta Hap Kazanını araştırmakla meşgul olduğunu işitmişti. Chu Yuyan bütün günlerini onun kim olduğunu çözmek için harcıyordu.



Meng Hao bu haberi duyduğunda yüzünde tuhaf bir bakış belirmişti. Geçen beş yıl boyunca bu yeni kimliğine baya alışmıştı.



Meng Hao bu sırada bir parti tıbbi hap yapımını bitirmişti. Burnunun üstünü ovuşturdu, ardından Ölümsüzler Mağarasından dışarı çıktı. Öğle vaktiydi ve güneş en tepedeydi. Hafif bir meltem vardı ama tek yaptığı şey insanın yüzüne sıcak rüzgarı çarpmasıydı. Meng Hao tamamen kendisine ait olan vadiye doğru baktı.



Aradan geçen yarım yıllık sürede çeşit çeşit tıbbi bitkiler ekmişti. Şu anki sıcaklık onların vadiyi hafif bir tıbbi aroma ile doldurmasına neden oluyordu. Böyle bir çevrede olmak, daima tıbbi hap kokularına alışkın olan simyacılar için oldukça harikaydı.



Meng Hao vadiye indi ve bazı tıbbi bitkileri yöneldi. Bir Ocak Lordu olarak çırak simyacıları bitki ektirmek ve bahçesine baktırmak için kullanabilirdi. Ayrıca bir usta simyacıyı çağırarak hap yapımında yardım etmesini de isteyebilirdi.



Fakat Meng Hao sessizliği seviyordu, bu nedenle hiç kimseden yardım istememişti. Bai Yunlai ise onunla her karşılaştığında çok büyük bir saygıyla davranıyordu. Meng Hao onu vadiye davet etmeyi düşünmüştü. Ama eğer bunu yapsaydı adam asla dinlenemeyebilirdi ve son derece huzursuz olacaktı.



Bu konuda Meng Hao’nun yapabileceği bir şey yoktu. Meng Hao’nun Büyük Usta Hap Kazanı olduğunu kendisinden başka kimsenin bilmediği gerçeği Bai Yunlai’nin durumunu daha da kötü bir hale getiriyordu. Meng Hao’ya her baktığında gözleri ateşli bir heves ve saygıyla doluyordu. Meng Hao bu duruma sadece acı acı gülmekle yetinebiliyordu.



Meng Hao bahçesinde tıbbi bitkileriyle ilgilenirken aniden yüz ifadesi titreşti. Arkasından otuzlu yaşlarında iki tane çırak simyacı koştura koştura vadiye geliyordu.



İçeri girdikleri anda onu gördüler ve gözleri saygıyla doldu. Ellerini kenetlediler ve selam verdiler, “Selamlar, Büyük Usta Fang.



Meng Hao eğilerek tıbbi bitkinin bazı kuru yapraklarını kopartırken bir an düşündü. Bir Ocak Lordu olduktan sonra ona bitki ve yeşillik hakkında ders verme görevi tayin edilmişti. Kafasında bir hesaplama yaptıktan sonra yeni ders zamanının geldiğini fark etti. “Ders verme zamanım mı geldi?” diye sordu kayıtsızca.



Bu, Ocak Lordlarının sorumluluklarından biriydi. Onlar usta simyacılar için Usta, çırak simyacılar için ise Patrik gibilerdi. Verdikleri derslerin amacı Tarikatın küçüklerinin ilerlemeye ve gelişmeye devam etmesini sağlamaktı.



Bu iki çırak simyacı Meng Hao için ıvır zıvır işlerini yapması için görevlendirilen hizmetçilerdi. “Büyük Usta Fang, aslında iki gün önceydi… Fakat dışarı çıkmadığınız için sizi rahatsız etmek istemedik.



Meng Hao başını aşağı yukarı salladı. Tıbbi bitkilerin bakımı bittikten sonra iki çırak simyacıyı vadinin dışına kadar takip etti. Doğu Hap Bölümünde yürürken ona rastlayan bütün çırak simyacılar son derece saygılıydı. Onun uzun, mor süslemelerle karışık siyah cübbesini gören herkes hemen rütbesini anlıyordu.



Tüm Mor Felek Tarikatında sadece yüz civarında Ocak Lordu vardı, buna karşın sadece Doğu Hap Bölümünde yüz binden fazla öğrenci yer alıyordu. Yüz bin insanın yüz bin insanı hatırlaması imkansızdı, ama yüz bin insanın yüz insanı hatırlaması oldukça kolaydı.



Meng Hao ortaya çıktığında herkes onu tanıyordu. Bu kişi daha yarım yıl önce Ocak Lordu olan Fang Mu idi. Onun nasıl terfi aldığının bir önemi yoktu, siyah ve mor cübbesi onun statüsünü net bir şekilde gösteriyordu. Doğu Hap Bölümünde üstün bir güce sahip olmasa da görkemliliği inanılmazdı.



Onu gören usta simyacılar bile ona en yüksek saygıyla muamele ediyordu.



Meng Hao yol boyunca herkes tarafından selamlanmıştı.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr