Bölüm 235

avatar
8653 21

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 235


Bölüm 235: Çıraklık Harcı



Mor cübbeli adam portaldan çıktıktan bütün gözler onun arkasındaki kişiye, kambur bir Gelişimciye yöneldi. Onun ifadesiz yüzü yaralarla doluydu sanki bunu kendi kendine yapmış gibiydi.



Ondan tarif edilmez bir güç hissiyatı yayılıyordu, açık artırma stadyumunda sağlanan sessizliğin sebebi bu güç dolu baskıydı.



Kambur Patrik!



Demek o Kambur Patrik! Onun Gelişim Merkezinin Orta Gelişen Ruh aşamasında olduğu söyleniyor. Üç yüz yıl önce her şeyinden vazgeçip Mor Ocak Lordu An’ın Simya Koruyucusu olmuş….



Kambur Patriğin ortaya çıkması… Bu mor cübbeli adamın sekiz Mor Ocak Lordundan biri olan An Zhaihai olduğunu gösteriyor!



Yüz bin Gelişimcinin gözleri hemen saygıyla parladı. Mor Ocak Lordları pozisyon olarak neredeyse simya Tao’sunun zirvesindeydi. Büyük Usta dışında onlardan daha yüksek bir rütbe yoktu.



An Zhaihai’nin ifadesi sakindi. On Ocak Lorduna doğru başını salladı, ardından sağ elini havaya kaldırdı ve bir yakalama hareketi yaptı. Delirtme Hapı ona doğru süzüldü ve avucuna kondu. Adam onu koklamadı, bunun yerine onu avucunda tutarak gözlerini kapattı.



Zaman yavaşça geçti. Çevredeki Gelişimciler bunu mest olmuş gibi izliyorlardı. Meng Hao sessizliğini sürdürerek Mor Ocak Lordu An Zhaihai’nin simya Tao’su yeteneğiyle onun hapından aydınlanma kazanışını düşünceli bir şekilde izledi.



Bir tütsü çubuğunun yanma süresi kadar sonra Mor Ocak Lordu An Zhaihai yavaşça gözlerini açtı. Yüzünde etkilenmiş bir bakış vardı ve elindeki hapa bakarken gözleri tuhaf bir ışıkla doldu.



Bu hapın ismi ne?” diye sordu yavaşça, sesi biraz boğuktu.



Mezatçının yüzü heyecanlı bir ifadeyle doldu. Ellerini kenetledi ve An Zhaihai’ye başını eğdi, ardından konuşmaya başladı: “Kayıtlara göre bu hapın ismi Delirtme Hapı.



An Zhaihai hapa uzun bir süre baktı, ardından iç geçirdi ve konuştu, “Ne kadar harika bir hap. Delirtme. Ruhu erit ve şeytana çevir. Sadece kendine bel bağlayarak gökyüzüne yüksel. Bu bir ruhun yanışı değil, onun azledilmesidir!” Bu onun hapın özünü anlama girişimiydi. Bu hapın formülünü kısa bir sürede saptaması mümkün değildi.



Diğerleri bu kelimelerin anlamını bilmese de Meng Hao duyduğu anda göz bebekleri büzüldü.



Demek Mor Ocak Lordu olmak böyle bir şey. Tek bir bakışla hapın gerçek özünü saptayabildi.” Meng Hao bir an düşüncelere daldı. Gelecekte tıbbi haplarına daha karmaşık elementler eklemeliydi. Böylece hapları kolayca analiz edilemeyecekti. Bu adamın bir Mor Ocak Lordu olmasına rağmen bu durum Meng Hao’yu biraz huzursuz hissettirdi.



Bu yüzde yüzlük bir hap değil.” dedi An Zhaihai. “Bu hapın tıbbi kuvveti aslında yüzde doksan beş oranında. Fakat, daha fazla övgüyü hak ettiği nokta bu hapın bir simyasal aydınlanmayla yapılmış olduğu gerçeğidir. Bunun için bir formül yok.” Yüz bin Gelişimci bu sözleri duyduğu anda nefesleri kesildi ve özellikle simyasal aydınlanma kelimeleri kafalarının dönmesine neden oldu.



Simyasal aydınlanma…



Bu hap simyasal aydınlanmayla yaratıldı. Onun bir formülü yok!”



Simyasal aydınlanma sırasında yaratılan bir hap eşsizdir. Ona benzer başka hap bulamazsın! Bunun anlamı… Onun değerinin iki kat fazla olduğudur!” Yüz bin Gelişimci meseleyi tartışmaya devam etti, onların ateşli gözleri Delirtme Hapının üzerine kilitlenmişti. Sanki bir kez daha çılgına dönecek gibilerdi.



An Zhaihai uzun bir süre daha Delirtme Hapına baktı, ardından elini indirerek hapın havalanmasına olanak sağladı. Ardından bir kaç adım gerileyerek gözlerini kapattı.



Görünüşe göre sadece Delirtme Hapının simyasal aydınlanma sırasında yapıldığını teyit etmiş gibiydi.



20,000,000 Ruh Taşı! Li Klanı bu hapa sahip olmalı!



20,500,000 Ruh Taşı! Böyle simyasal aydınlanmayla yaratılmış bir eksiksiz hap göklerin altında bulunabilecek eşsiz bir nesnedir.



Teklifler git gide artarken stadyumdaki heyecan da yükseliyordu. Meng Hao’Nun nefesi ağırlaşmıştı ve gözleri parlıyordu. Bu teklifleri duymak kalbini heyecanla dolduruyordu. Fakat aniden bir tereddüt hissetti. Mor Ocak Lordunun ifadelerini duyduktan sonra hap yaparken o gün içinde girdiği durumun simyasal aydınlanma olarak bilindiğini öğrenmişti. Fakat anlamadığı nokta Mor Ocak Lordunun bu hapı türünün tek örneği olarak tanımlaması aslında meydana gelenle çelişiyor olmasıydı.



Belki de tam olarak anlamadığım bazı varyasyonlar vardır…” diye düşündü, kafa karışıklığını baskı altına aldı ve giderek artan tekliflerin heyecanına kendini kaptırdı. Daha önce simyacıların hap yaparak kazanç sağlamasının zor olmadığını anlamıştı ama Delirtme Hapının böylesine inanılmaz fiyatlara ulaşacağını hiç hayal etmemişti.



Aniden Mor Felek Tarikatına katılma fikrinin yapabileceği en akıllıca seçim olduğunu fark etti.



Kısa süre sonra teklif 40,000,000 Ruh Taşına ulaştı. Böylesine bir fiyat çoğu Tarikatı iflas ettirebilirdi. Dört Büyük Tarikat ve üç büyük Klandan başka hiç bir güç bu rekabete giremezdi.



43,000,000 Ruh Taşı!” diye bağırdı şişko, aynı zamanda masanın üzerine hopladı.



48,000,000!” Siyah Elek Tarikatından birisi bağırdı.



60,000,000!” şişko delirmiş gibiydi. “Sizin ebenizi bellerim ha! Bana ait olanı almaya mı cüret ediyorsunuz!?



Fiyat inanılmaz bir boyuta ulaşmıştı. Çoğu izleyici için bu nadir, eksiksiz hapa Simyasal Aydınlanma faktörünü de eklesen bu kadar etmezdi. Ne de olsa hapın tıbbi kuvveti çok yüksekti ama eğer bir Nüve Formasyonu aşaması tarafından kullanılırsa sonucunun ne olacağı belli değildi. Hapın özellikle Temel Kurulum için tasarlandığı göz önüne alınınca 60,000,000 Ruh Taşı böylesine bir hap için nispeten yüksek sayılırdı.



Delirtme Hapını araştırabilmenin değerine karar vermek zaten zordu. Fakat eğer araştırmanın sonucunda hapın Nüve Formasyonu için etkili olduğu saptanırsa bu sefer değeri sınırsız olacaktı.



Güney Diyarında bir kişinin Büyük Usta olarak gösterilmesi için sadece yüzde doksanlık eksiksiz hap yapması yeterli değildi, Qi Yoğunlaştırma, Temel Kurulum, Nüve Formasyonu, Gelişen Ruh, ve Ruh Bölme aşamalarının her biri için birer tane eksiksiz hap yapması gerekiyordu. Tüm bu yüzde doksanlık eksiksiz hapları yaptıktan sonra o kişi simya Tao’sunda gerçek bir Büyük Usta olarak sayılabilirdi.



Her durumda da Delirtme Hapını araştırabilmenin değerini hayal etmek cidden zordu. Bu hap son derece heyecan vericiydi çünkü sadece bir eksiksiz hap değildi, aynı zamanda simyasal aydınlanma sırasında yapıldığı düşünülen eşsiz bir haptı.



Meng Hao’nun heyecanı artmaya devam etti. Fiyatın daha da artmasını istiyordu. Aslında, eğer Gelişim Merkezi düşük olmasaydı, derin endişelerine rağmen ikinci Delirtme Hapını çıkartır ve onu da açık artırmaya koyardı.



Fakat şu an aklına takılan şey hap satıldıktan sonra kazancını nasıl alacağıydı. Bu biraz problemliydi.



Tam o sırada An Zhaihai’nin gözleri aniden açıldı.



100,000,000!



Bunu duyan Gelişimciler adeta donup kaldılar. Şişko ve diğerleri An Zhaihai’ye doğru baktılar ve yüzleri hafiften öfkeyle doldu.



Herkes, Mor Felek Tarikatı Hap Açık Artırmasının Mor Felek Tarikatı Gelişimcilerinin açık artırmaya katılamayacağı kuralını yazılı bir kural olmasa da biliyordu.



Ama bu bir eksiksiz haptı… Mor Ocak Lordu An Zhaihai buna katılarak satıcının satın alanla rekabet ettiği bir durum yaratmış oluyordu. Kim rekabet edebilirdi?



Bu teklif savaşı nasıl devam edebilirdi… ?



110,000,000!” diye bağırdı şişko, gözleri kıpkırmızıydı. Artık Ruh Taşlarını önemsemiyordu, itibarını düşünüyordu. Mor Ocak Lorduna karşı gelmesi önemli değildi bu noktada. Onun bir önceki yüksek teklifi şişkoyu çileden çıkartmıştı ve onu son derece sinirlendirmişti. Bu gerçek bir savaş yada dövüş değildi. Şişko için Ruh Taşlarını ezmek önemli bir şey değildi ve kesinlikle daha fazlasına sahipti.



200,000,000” dedi An Zhaihai sakince. Yüz bin Gelişimcinin nefesleri kesildi. Böyle bir fiyat anlaşılamaz düzeydeydi. Simyasal aydınlanmayla yapılmış on eksiksiz hap bile bu kadar etmezdi.



200,000,000 Ruh Taşı büyük bir Tarikata on yıl boyunca yeterdi.



200…” Şişkonun öfkesi göklere ulaşmıştı. Tam fiyatı artırmak üzereyken An Zaihai’nin soğuk sesi duyuldu.



Bu hapı kendim için satın almıyorum. Onu Büyük Usta Hap Şeytanının emriyle, onu temsilen alıyorum.



Bu sözler havanın sessizlikle dolmasına neden oldu. Herkes düşüncelere daldı. Şimdi anlıyorlardı. Kim ne derse desin Mor Felek Tarikatı bu hapı dışarıya göndermeyecekti. Hap Açık Artırmasının gelenekleri bozulsa da kararlarını vermişlerdi. Bu hap Mor Feleğin dışına çıkmayacaktı.



Buna karşın şişko hala fiyatı artırmaya kararlıydı. “200…” Aniden Tarikatın öğrencilerinden biri onu tuttu ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Yüzü sinirle dolu olan şişko isteksizce homurdandı, ama daha fazla bir şey söylemedi.



Diğer Gelişimciler de konuşmadı. An Zaihai sağ eliyle bir yakalama hareketi yaptı ve Delirtme Hapı eline doğru süzüldü. Başka bir şey söylemeden arkasını döndü ve kambur yaşlı adamla birlikte parlak portalın içinde kayboldu.



Meng Hao tüm bunları kocaman açılmış gözlerle izledi. Kendini biraz gergin hissediyordu.



Bir an tereddüde düştü. “Büyük Usta Hap Şeytanı onu satın aldı. Onun itibarlı şahsiyetini düşünürsek, o… O parayı ödeyecektir, değil mi…?” Büyük Usta Hap Şeytanının pozisyonunu düşününce kendini biraz güvende hissetti.



An Zaihai’nin ayrılmasının ardından artık açık artırmanın devam etmesine imkan yoktu. Meng Hao aklını kaybetmiş gibi görünen Bai Yunlai’yi aldı ve oradan ayrıldı.



Tarikata döndüklerinde Meng Hao uzun bir süre Bai Yunlai’ye çeşitli talimatlar verdi. Tüm bu süre zarfında Bai Yunlai ona tuhaf bakışlarla bakmıştı. Gözlerindeki derin saygı artık bambaşka bir seviyeye yükselmişti.



Dalgın gibi görünen Bai Yunlai’nin gidişini izleyen Meng Hao ister istemez acı acı güldü. Biraz düşündükten sonra o hapı yapanın kendisi olduğu ortaya çıksa bile çok fazla sorun olmayacağı kanaatine vardı. Bu konuda artık endişelenmemeye karar verdikten sonra Ölümsüzler Mağarasına doğru yola koyuldu.



200,000,000 Ruh Taşı! Onun yüzde seksenini bile alsam 160,000,000 Ruh Taşı eder!” Meng Hao oturdu ve Ruh Taşlarını düşünürken gözleri parladı.



Mor Felek Tarikatı Doğu Hap Dağının derinliklerinde, bir dağ silsilesinin ana zirvesinde An Zaihai yaşlı bir adamın yanında saygılı bir şekilde duruyordu. Bu yaşlı adam tabii ki Hap Şeytanıydı. Ve elinde ise… Delirtme Hapı vardı.



Hap Şeytanı bu hapı yaklaşık iki saat boyunca inceledi. Yüzünde yavaş yavaş bir gülümseme belirdi. Bu gülümseme nezaket ve takdirle doluydu.



An Zaihai ise Hap Şeytanına bakarken gözleri saygıyla doldu. Hayatı boyunca Büyük Usta Hap Şeytanından daha fazla hayran olduğunu kimse yoktu. O bir Mor Ocak Lorduydu ama ustasıyla arasındaki farkın ne kadar engin olduğunu biliyordu. Bu nedenle ona olan saygısı daha da derinleşiyordu.



Büyük Usta Hap Şeytanının karşısında dururken kendini simya Tao’sunun engin denizindeki ufak bir balık gibi hissediyordu.



Usta…” dedi An Zaihai, “Bu hapı yapanın kim olduğuna baktım. Onun geçmişiyle ilgili bir kaç problem var. O….



Söyleme.” dedi yaşlı adam sakince. “Bunu yasaklıyorum. Buna gerek yok.” Elini sallayarak hapı bir kenara koydu.



An Zaihai bir an şaşkınlıkla baktıktan sonra saygılı bir tonla konuştu: “Emredersiniz.



Aynı zamanda onunla uğraşma. Bu küçük Büyük Usta Hap Kazanının Tarikattaki gizemliliğini sürdürmesine izin verelim.” Hap Şeytanı gülümsedi, bu gülümseme mutluluk ve tarif edilemez bir memnuniyetle doluydu. Sesi yankılandığı anda uzaklarda kayboluvermişti. Bu konuşma süresince Ruh Taşlarıyla ilgili bir şey söylememişti.



Usta, peki ya Ruh Taşları….” dedi An Zaihai tereddüt içinde.



Hap Şeytanının sesi uzaklardan duyuldu. “Ne Ruh Taşı? Bu onun çıraklık harcıydı!



An Zaihai ustasının uzaklarda kayboluşunu izledi ve ardından güldü. Arkasına döndüğünde zihninde bir isim belirdi.



Fang Mu….



Zaman geçti. Kısa sürede yarım ay geride kaldı. O gün Meng Hao büyük bir beklentiyle Bai Yunlai’yi Ruh Taşlarını kontrol etmeye gönderdi. Bai Yunlai akşam vakti geri döndüğünde suratı asıktı. Onun açıklaması beklenmedik bir sürprizdi.



Büyük bir dikkatle konuştu, “Çeşitli yöntemlerle etrafta soruşturma yaptım, ama cevap hep aynıydı…. Ahh, hap satıldıktan sonra hiç Ruh Taşı hesaba yatmamış…. Tam olarak neler olduğunu bilmiyorum ama açık artırmanın cüret edip de Büyük Usta Hap Şeytanından Ruh Taşı istemesini bekleyemeyiz…



Meng Hao hayretler içinde kalmıştı. Sanki yıldırım çarpmış gibiydi. Gözleri öfkeyle kocaman açıldı.



Ruh Taşlarım! 200,000,000 Ruh Taşım! Hap Şeytanı, benim hapımı satın aldın. Ruh Taşlarımı ver!” Meng Hao dişlerini sıktı. Fakat, şaşkın bir şekilde oturup kalmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu.










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr