Bölüm 211

avatar
9598 18

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 211


Bölüm 211: Alçak Bir İsim



Kısa süre sonunda yaşlı adam, Meng Hao ve genç kadını gidecekleri yere ulaştırdı. Burası çeşitli binalarla dolu olan oldukça büyük bir vadiydi. Uzaklarda tıbbi bitki yetiştirmek için ayrılan alanlar görülüyordu. Meng Hao oraya vardıkları anda havadaki hoş aromayı aldı.



Bu vadide bir çok genç insan vardı ve hepsinin de üstünde kısa, açık sarı elbiseler vardı. Bazıları tıbbi bitki toplarken bazıları da düşünceli bir şekilde yeşim kayışlara çalışıyorlardı. Bazıları da güneşin altında oturmuş ellerindeki tıbbi bitkilere bakıyorlardı. Bitkiler tuhaf bir şekilde ileri geri salınıyordu.



Yere indikleri anda yaşlı adam elbise kolunu fiskeledi ve bağırdı: “Bai Yunlai!” Çevredeki gençlerin bakışları ona doğru yöneldi. Yaşlı adamı gördüklerinde yüzlerinde saygılı ifadeler belirdi ve ellerini kenetleyerek onu selamladılar.



Binalardan birinden çıkan ortalama bir cüsseye sahip genç bir adam onlara doğru yaklaştı. Adam otuzlu yaşlarındaydı.



Usta Xu, geldim.” dedi yağcı bir ses tonuyla. “Emriniz nedir? Söyleyin hemen yerine getireyim.



Yaşlı adam ona baktı. “Bu ikisi Tarikata yeni katılan çırak simyacılar. Buranın kurallarını onlara anlat ve madalyonlarını teslim et.” Bununla birlikte yaşlı adam o ikisine döndü. Cesaretlendirici bir baş sallama hareketinden sonra bir ışık ışınına dönüşerek uzaklarda kayboldu.



Yaşlı adam gittikten sonra çevredeki gençler Meng Hao ve diğer genç kızı önemsemeyerek işlerine geri döndüler. Meng Hao’ya karşı herhangi iyi ya da kötü niyete sahip değil gibilerdi. İfadeleri sakin ve normaldi.



Meng Hao böyle bir Tarikatta olmaya alışacaktı. Reliance Tarikatındaki hayatı farklıydı. Bu onun ikinci Tarikatı olmuştu. Kalbinden bir iç geçirdi.



Yanındaki genç kadın ellerini kenetleyerek Bai Yunlai’ye selam verdi ve konuştu, “Selamlar, Kıdemli Kardeş Bai.”



Hey, burada Kıdemliler yok ve selamaya da gerek yok.” dedi Bai Yunlai içten bir kahkahayla. Meng Hao ve genç kadını şöyle bir ölçüp biçti. “Siz ikiniz tam zamanında geldiniz. Tarikatın bir çok çırak simyacısı Hap Açık Artırmasıyla meşgul. Geriye çok fazla kişi kalmadı. Pekala, endişelenmeyin. Yaşlı Bai buradayken işleri kolayca halledeceksiniz. Gelin, etrafta biraz gezelim ve size gezdiğimiz yerleri tanıtayım.” Bai Yunlai onlara isimlerini sorduktan sonra hep beraber yürümeye başladılar.



Eğer Mor Felek Tarikatının Doğu Hap Bölümüyle ilgili bir tarif istiyorsanız, yani bu oldukça büyük bir konu. Bunun gibi yüzden fazla vadi var burada. Her birinde yaklaşık bin civarı çırak simyacı barınıyor. Zamanımızın çoğunu tıbbi bitki yetiştirmek, çeşitli ilaçların isimlerini ezberlemek ve ara sıra hasat yapmakla geçiririz. Güney Diyarındaki en çok yorulan insanlar kim biliyor musunuz? Kesinlikle Mor Felek Tarikatının çırak simyacıları!



Yüz bin çırak simyacının her birinin kendi işi vardır. Aslında çok farklı iş yapıyoruz. Yüz binden fazla tıbbi bitkinin ismini ezberlememiz gerekiyor, büyüyen bitkilerle ilgilenmemiz ve aynı zamanda Gelişim pratik etmek için zaman bulmamız gerekiyor. Eğer bunu yapmazsak büyüyen bitkileri hızlandıramayız. Siz ikiniz zamanla her şeyi öğreneceksiniz.



Biz çırak simyacılar gerçek birer köle gibiyiz. Eğer bir şekilde aradan sivrilirseniz ve bazı konularda kendinizi öne çıkartmayı başarabilirseniz muhtemelen bir usta simyacı olup gerçek simyaya çalışmaya başlayabilirsiniz. Bunun ardından Üç Tarikat öğrencileri gelerek sizin haplarınıza bakar. Tarikat kurallarına göre onlara hap yaptığımızda karşılık olarak belli bir ücret vermek zorundalar. O günler geldiğinde hayat artık daha kolaylaşacaktır.



Yüz bin tane çırak simyacının olması çok kötü bir şey. Kaç kişinin usta simyacı olabildiğini biliyor musunuz? Tüm Tarikatta sadece bin tane usta simyacı var! Bu çok zor bir şey!”



Bai Yunlai hızlı hızlı konuşurken bir yandan da ikiliyi çeşitli vadilerde gezdiriyordu.



Şurayı görüyor musunuz? Orası sadece usta simyacıların girebildiği bir yer. Bize izin yok….” Devam etiler. “Bu bölge Mor Qi Bölümüne ait, ama İç Tarikatın değil Dış tarikatın bölgesi.” Bai Yunlai ikiliyi Tarikatın ön taraflarındaki vadilere doğru götürdü. Burada bir çok Mor Qi Bölümü Gelişimcisi toplanmıştı. Bai Yunlai’yi gördüklerinde yüzlerinde nazik ifadeler belirdi. Görünüşe göre Bai Yunlai Tarikatta nispeten nüfuz sahibi biriydi.



Meng Hao boğazını temizledi ve ardından Bai Yunlai’ye onu pohpohlayan bir kaç kelime söyledi, bu sözler onu anında mutlu etti ve konuşmaya devam etti: “Biliyorsun, Tarikatla ilgili neredeyse her şeyi biliyorum ve icabına bakamayacağım çok az şey var. Küçük Kardeş Fang, gelecekte herhangi bir problemin olursa bana gel, sana her türlü yardım ederim.



O sırada aniden Bai Yunlai’nin ayakları durdu. Vadinin merkezinde, bir dağın kenarına saplanmış olarak duran demir bir mızrağı işaret etti. Mızrak bükülmüştü ve yağmur ve rüzgarla birlikte paslanmıştı.



Bai Yunlai etrafına baktı ve ardından sesini alçaltarak konuştu, “Şu demir mızrağı görüyor musunuz? Onun hakkında bazı hikayeler var.”



Meng Hao’nun yüzünde tuhaf bir ifade belirdi. Daha önce geçerken bu vadiyi zaten fark etmişti. Mızrağa doğru baktı, hafifçe öksürdü ve ilgisini çekmiş numarası yaptı.



Mızrağı oraya kimin koyduğunu biliyor musunuz? Kıdemli nesilden Wu Dingqiu. Söylenene göre on yıl önce karanlık ve fırtınalı bir gecede Kıdemli Wu Tarikata öfkeden kudurmuş bir şekilde gelmiş, elinde de bu mızrak varmış. Mızrağı bütün gücüyle fırlatmış ve tam buraya saplanmış!



O yıl duyduğum söylentilere göre bütün Dış Tarikat öğrencilerinin bu mızraktan doğan utancı unutmamasını istemiş. Demiş ki, ‘Ölümüne aptalsınız! Eğer böyle aptallıklar yapmaya devam ederseniz, günün birinde gerçekten de öleceksiniz!’” Bai Yunlai’nin sesi oldukça düşüktü fakat aynı zamanda canlıydı da. Genç kadının bunu dinlerken gözleri kısıldı.



Meng Hao ise anında hafifçe öksürdü.



Peki bu mızrak nereden gelmiş?” diye sordu genç kadın.



Nereden mi geldi? Heh heh. Söylesem inanmazsınız. Efsanelere göre on yıl önce bir grup Dış Tarikat öğrencisi Dış Tarikat terfi testine katılmış. Bu testin yapıldığı yer son derece tehlikeli bir yermiş ve orada son derece habis bir adamla karşılaşmışlar. O adam gruptaki öğrencilerden en güçlü iki tanesine bu mızrağı satmış!



“Ödedikleri ücret onların fakirliğin dibine vurmasına neden olmuş. Onu alabilmek için yoldaş öğrencilerden bile borç Ruh Taşı almışlar. Bu mızrağı değerli bir hazine sandıkları için satın almışlar. Borçlarını da daha bir kaç yıl öncesine kadar ancak ödeyebilmişler. Her neyse, o grubun lideri olduğu için Wu Dingqiu bunu duyduğunda yüzü kıpkırmızı olmuş! ne diyorsunuz, o adam sizce de alçak biri değil mi?



Genç kadın tüm bunları ağzı açık dinlemişti. Demir mızrağa baktığından onun her yönden normal bir mızrak olduğunu gördü. Neden iki en güçlü öğrencinin ona bu kadar para verdiğini anlayamamıştı.



Meng Hao kendini biraz suçlu hissetti. Ardından Bai Yunlai’nin ona baktığını fark etti ve başını aşağı yukarı sallayarak ciddi bir tonla konuştu: “O arkadaş gerçekten de alçaklıkta çığır açmış. İnsanın öfkeden tüyleri diken diken oluyor!” Meng Hao o ikisiyle Song Klanı toplantısında karşılaştığında hala o zaman yaşanan olayın etkisinden kurtulamamış olduklarını fark etmişti.



Meng Hao’yu asıl şaşırtan şey ise bu olayın tüm Mor Felek Tarikatını etkilemiş olmasıydı. Aniden Qian Shuihen ve Lu Song için biraz üzüldü. Song Klanı toplantısında neden öfkeden köpürdüklerini şimdi daha iyi anlamıştı.



Bai Yunlai iç geçirdi ve başını sağa sola salladı. “Bu mızrak burada Mor Felek Dış Tarikat öğrencilerine o olayı hatırlatmak için duruyor. Asla o olayı unutamayacaklar….



Mızrağı onlara satan kişi kimdi?” diye sordu genç kadın, bu konu oldukça ilgisini çekmişti.



Adı Meng Hao.” dedi sessizce. “Onu daha önce hiç duydunuz mu? Güney Diyarında son zamanlarda herkes onu konuşuyor. Song Klanının damat arayışı partisinde kendini Yüce Ruh Yazıtı varisi olarak ortaya çıkartmış. Ve Chu Yuyan skandalına karışan kişi de oymuş.



Meng Hao?” dedi genç kadın, şaşırmıştı.



Sessiz ol!” dedi Bai Yunlai hızlıca. “O isim Mor Felek Tarikatında bir tabu! Kimse o ismi sesli bir şekilde telaffuz etmeye cüret edemez….



Kenarda duran Meng Hao kendini iyice suçlu hissetmeye başlamıştı. Boğazını temizlemeye devam etti. Aniden Mor Felek Tarikatına gelmenin en iyi karar olup olmadığını sorgulamaya başladı.



Tam o sırada yüz ifadesi aniden titreşti. Uzaklardan oraya doğru yaklaşan bir ışık ışını gözüne çarpmıştı. Bu ışık ışını kısa süre sonra Bai Yunlai’ye sert bir ifadeyle bakan genç bir adam dönüşmüştü. Bu kişi… Qian Shuihen idi.



Bai Yunlai, ne diye buralarda dolanıyorsun!? Daha ne bekliyorsun!?”



Bai Yunlai aniden titredi ve yüzünde yağcı bir ifade belirdi.



“Kıdemli Kardeş Qian, sadece bu iki yeni çırak simyacıya Tarikatı gezdiriyordum. Hemen gidiyoruz.” Hemen Meng Hao’yu ve genç kadını kaptığı gibi oradan uzaklaştı.



Gördünüz mü? Mızrağı satın alanlardan biriydi bu. Yani demem o ki bundan sonra Meng Hao ismini hiçbir zaman dile getirmeyin. Eğer bunu yaparsanız o öfkeden kudurur.” Bai Yunlai ciddi tavsiyelerde bulunmaya devam etti: “Dahası, eğer ilerde eğitim için Tarikatın dışına çıkarsanız bu Meng Hao isimli adama dikkat edin. O kişi hilekarlıkta bambaşka bir seviyede!



Gözleri kocaman açılmış olan genç kadının yüzünde inanamaz bir ifade vardı. Fakat hemen başını aşağı yukarı salladı, bu tavsiyeyi ciddiye aldığı barizdi. Meng Hao ise içten içe acı bir şekilde güldü. Song Klanında o ikisinin Meng Hao ismini duyunca neden o kadar temkinli durduklarını anlamıştı, oysa ki Meng Hao onları neredeyse tanıyamamıştı.



Unutmayın…” diye tekrarladı Bai Yunlai, “Meng Hao ismi bizim Tarikatımızda bir tabudur. Bunu unutmayın! Tamam, şimdi kimlik madalyonu ve yaşayacağınız yer işini halledelim.” Genç kadın bu anlatılanlardan sonra Meng Hao’yu korkunç bir kaplan gibi görüyordu. Bai Yunlai onları götürürken Meng Hao ise içten içe bu duruma acı acı güldü.



Kısa bir süre sonra nispeten büyük ve kalabalık bir vadiye geldiler.



Mor Felek Tarikatına katıldığınıza göre, yerel Gelişimci Klanlarından olmalısınız. Bildiğiniz gibi, hepimizin Gelişim Merkezleri sınırlı. Çırak simyacılar olarak simyanın ilk tekniğinde uzmanlaşmalısınız. Dikkatinizi toplayın.



Bu tekniğe Mor Bulut Ruhu ismi veriliyor. Bu teknik sayesinde bir bitkiyi ruhsal enerjinizle besleyebilirsiniz ve onun etkisini tıbbi yaşına göre hızlandırabilirsiniz. Yeteneğinizin ve Gelişim Merkezinizin doğasına bağlı olarak bu hızlandırma işlemi farklı sonuçlar ortaya çıkartacaktır.



Burada yüzlerce insan vardı. Çoğu bacaklarını çaprazlamış oturuyor, ellerindeki tıbbi bitkilerin sağına soluna bakıyorlardı. En önde simya teknikleriyle ilgili ders anlatan ciddi, orta yaşlı bir adam vardı. Adam elini kaldırdı, içinde büyüyen bir tıbbi bitki vardı. Göz açıp kapayıncaya kadar bitki 12 santim büyümüştü.



Meng Hao etrafa baktı, özellikle orta yaşlı adamın elindeki tıbbi bitkiye odaklanmıştı. Gözleri tuhaf bir ışıkla parladı. Bai Yunlai onları vadinin merkezine götürdü. Orada üzerinde gri bir cübbe olan gösterişsiz yaşlı bir adam gözleri kapalı oturuyordu. Sanki uyuyor gibiydi. Onun Gelişim Merkezini tahmin etmek imkansızdı. Bai Yunlai buna alışkınmış gibi oraya yürüdü ve yaşlı adamın yanından bir tane depolama çantası ve iki tane de madalyon aldı. İki tane mor renkli yeşim kayış çıkartarak Meng Hao ve genç kadına birer tane verdi.



Deneyin.” dedi. Bu sırada ikili yeşim kayışlara ciddi bir ifadeyle bakıyordu. “Teknik son derece basit. Bu teknikte en kısa sürede uzmanlaşmanız lazım. Ardından hızlandırma denemesi yapabileceksiniz. Ama bu son derece önemlidir. Bu sizin simyaya olan uygunluğunuzu ortaya çıkartacak ve sonucu kayıt altına alacağız.










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr