Bölüm 83: Patrik, Benim Zehrim Ne Olacak…?

avatar
10434 26

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 83: Patrik, Benim Zehrim Ne Olacak…?


 

Bölüm 83: Patrik, Benim Zehrim Ne Olacak…?

 

 

İlk adımı attığında kan ve Qi kudurdu ve artık orta yaşlı değil, yeni yetmeydi. Daha önceki haline göre üç kat daha hızlı hareket ediyordu.



İkinci adımı attı ve vücudu titredi. Cübbesi düşerek bir bebeğe dönüştü. Tekrar hızı üçe katlandı. Bu noktada artık vücudu neredeyse tamamen saydamdı ve üç renkli bir ışık onu sarmaya başladı.



Üçüncü adımla birlikte bebek vücudu dönen bir Çekirdek kadar büzüldü. Tekrar hızı üçe katlanırken çıkış burgacına doğru fırladı.



Bu geriye kalan üç kişi Nüve Formasyonu Tuhaflarıydı. Elbette böylesine tehlikeli bir yere gelmeden önce ön hazırlık yapmışlardı. Şimdiye kadar ölenler ise, olaylar çok çabuk cereyan ettiğinden hamle yapamamışlardı. Geriye kalan üç kişiden biri bile kaçmayı başarırsa, bu olayı Güney Diyarının büyük Tarikat uzmanlarına anlatacak ve onlar da buraya gelip Patrik Reliance’ı katledecekti.



Tüm bunları tarif etmek zaman alsa da aslında son derece hızlı cereyan ediyordu. Üçlü kaçmaya yeltenirken Lord Esin yerinden kımıldamamayı tercih etti, gözleri titreşiyordu. Sağ eli hızla bir büyü örüntüsü yaptı. Cübbesindeki büyük göz aniden canlanmış gibi göründü. Ondan bir ışık fırladı, fakat bu parlak ışığın hedefi Patrik Reliance yerine kaçmaya çalışan üç Nüve Formasyonu Gelişimcisiydi.



Siz sınırınızı aştınız!” dedi Patrik Reliance dehşet verici bir sesle. Ardından ayağını yere vurmasıyla birlikte dalgalar yayılarak havayı doldurdu. O an kaçmaya çalışan Sarmal Rüzgar Tarikatı Gelişimcisinin çığlığı havayı doldurdu ve aniden geriye çekilerek dördüncü yağ lambasının içine girdi.



Aynı sırada Patrik Reliance’ın sağ eli yere sertçe vurdu. Titremeyle birlikte siyah bir kuru kafaya bürünen siyah ve ince bir ışık şeridi uçtu. Kuru kafa Patrik Reliance’ın etrafında dolandı ve ardından ışınlanma yoluyla kaçma girişiminde bulunan Gelişimciye doğru fırladı.



Işınlanma dalgaları yayılırken, siyah kuru kafa habisçe kıkırdadı, ardından kayboldu.



Patrik Reliance sol elini burgaca doğru kaçan Çekirdeğe doğru kaldırdı. Çekirdek tam burgaca girecekken kan donduran bir feryatla  patladı. Ama patlamadan geriye kalan güç içeride kalarak Patrik Reliance’a doğru uçtu.



Patrik Reliance onu havada kaptı ve beyaz parıltının içinde vahşice kıvranan bir Gelişimcinin biçimi görülebiliyordu. Patrik Reliance beyaz parıltıyı sıkıştırdı ve yavaşça üç renkli Çekirdeğe dönüşmesini sağladı. Elbise kolunu fiskeleyerek onu beşinci yağ lambasını yakmak için fırlattı.



Aynı sırada sol elini sallayarak biraz önce Lord Esin’in cübbesindeki gözden fırlayan ışığa sertçe vurdu.



Havayı bir gümbürtü doldurdu ve zemini kaplayan kısıtlayıcı büyüde çok sayıda çatlak oluştu. Lord Esin’in ağzının kenarından kan damladı ve yüzü solgunlaştı ama gözlerinde herhangi bir panik belirtisi yoktu. Bunun yerine hızlıca geri çekilirken bu gözlerde tuhaf bir ışık parlıyordu.



Devasa miktarda hayat kuvveti Patrik Reliance’a doğru akarak vücuduna girdi. Yüzü neredeyse tamamen yenilenmişti. Ellerini arkasında bağlamış şekilde dururken Lord Esin’e baktı.



Sen hangi Gelişen Ruh aşamasının klonusun? Bu Nüve Formasyonu yavrucuklarla bir olup bana komplo kurmaya mı cüret ettin?



Cidden şöhretini hak ediyorsun, Patrik Reliance...” dedi Lord Esin gülümseyerek, sesi boğuktu. “Tek bir bakışla klon olduğumu anladın. Fakat buraya sana komplo için gelmedim. Ben olmasam bu Nüve Formasyonu Gelişimcileri buraya gelmeye cüret edemeyecekti. Aslında, Göksel Talih ile ilgili seninle tartışmam gereken bir mesele var.” Sözlerini bitirince dudakları hafiften titredi.



Patrik Reliance kaşlarını çattı, gözlerinde düşünceli bir bakış vardı.



Aniden üzerlerinde siyah bir şey parladı. Uçan kuru kafa yeniden ortaya çıkmıştı. Ağzında ise üç renkli bir Çekirdek vardı. Doğrudan Patrik Reliance’ın yanına uçtu. Patrik elbise kolunu fiskeledi ve Çekirdek altıncı yağ lambasına doğru süzüldü.



Tüm bunları gören Meng Hao’nun kalbi titredi. Lord Esin’e baktı. Aslında onun sadece bir klon olduğu ortaya çıkmıştı, hem de Gelişen Ruh aşaması klonuydu! Onun söylediklerini duyunca, Meng Hao burada dönen işlerin hayal ettiğinden daha karmaşık olduğunu fark etti.



Eğer onun klonu Gelişen Ruh aşamasındaysa, o halde… Gerçek benliğinin aşaması ne olabilir?” Meng Hao derin bir nefes aldı, üç renkli hapı düşününce yüzü düştü.



Patrik Reliance.” dedi Lord Esin gülümseyerek, “Güney Diyarı büyük bir kaosun içine düştü. Bu konudaki düşüncelerin neler?



Ölümsüzün Zuhurundan mı bahsediyorsun? Umurumda değil.  Ama Gelişen Ruhunla burada olduğuna göre, bu fırsatı değerlendirip kendimi biraz daha yenileyebilirim.” Patrik parlak gözlerle bir adım attı ve elini Lord Esin’e doğru kaldırdı.



Patrik Reliance, gerçekten işleri daha iyi düşünmelisin. Sen basit bir Ruh Bölme Gelişimcisisin, gerçekten de Ölümsüzün Zuhuruna karşı gelmeye mi cüret edeceksin?” Patrik Reliance’ın parmağını kaldırdığını görünce Lord Esin’in yüzü düştü. Bir gümbürtü yankılanarak güçlü bir sis peyda oldu ve onu sarmaya başladı. Patrik Reliance soğuk bir kahkaha attı.



Sis kudurdu ve gürleme sesi Lord Esin’in inlemeleriyle birleşince Ölümsüzler Mağarası çökecekmiş gibi hissettirdi. En başta, yakındaki kısıtlama büyüleri çözülecek gibi görünmesine rağmen daha bu gerçekleşmeden önce kendi kendilerini tamir etmeye başladılar.



Meng Hao kısıtlayıcı büyülerin çökmek ve tamir etmek arasında bocalamasını şaşkınlıkla izledi. Sis Lord Esin’i havya kaldırdı. Sis onu sıkarken Lord Esin kan donduran bir çığlık attı, vücudundan fışkıran kanlar elbiselerini kıpkırmızı yapmıştı. Lord Esin’in gözlerinde nefret vardı.



Şeytani sanat, Kurt Dumanı!” Patrik Reliance’ın sert sesi sisin içinde çınladı. Sis sanki Lord Esin’i yiyor gibiydi. Derinliklerinde parlak bir ışık yanıyor, alevlerin ve dumanların belli belirsiz görüntüsü görünüyordu. Gerçi hiçbir şey net görünmüyordu.. Sadece kan donduran çığlıklar duyuluyordu.



Patrik Reliance, ben bu klon olmadan da yapabilirim, ama beni tüketmenin o kadar kolay olacağını düşünme!



Görüntüler ve hisler Meng Hao’ya doğru çarpmış gibi oldu. Bu savaş artık sadece büyülü tekniklerle tarif edilemez düzeydeydi. Bunu tarif etmek için kelimeler bulamıyordu. Patrik Reliance’ın güçlü sesi ve Lord Esin’in ulumaları, Meng Hao’nun bu savaşın Nüve Formasyonu aşamasının çok üstünde olduğunu fark etmesini sağlıyordu.



Meng Hao boş boş bakarken zihni dönüyordu, sanki hayat yoluna yeni bir kapı açılmış gibiydi. Bu Gelişimcinin gerçekten olması gereken haliydi. Bu Göklere karşı koymanın gerçek yoluydu. Bu Gelişimcinin gerçek kudretiydi.



Kısa bir süre geçti, bu süre zarfında gümbürtü sesleri sürekli yankılandı. Sis aniden büzüldü, ardından Patrik Reliance’a geri döndü. Dikkatli baktığında Patrik Reliance’ın şu anki görünüşünün tamamen Lord Esin’i andırdığını görünce şok oldu.



Patrik Reliance sanki Lord Esin’in vücudunu tamamen işgal etmiş gibiydi. Ardından Lord Esin’in bu görünüşü erimeye başladı ve sonunda kaybolarak tamamen özümsendi.



Patrik Reliance’ın etrafında sayısız miktarda siyah mühür izleri dönüyordu. O havada uçarken son derece garip bir hava yayıyordu.



Elinde bir kişinin ufak bir görüntüsünü tutuyordu. Onun yüzü öfkeyle çarpıklaşmıştı ama gözleri kapalıydı. O aynı… Lord Esin’e benziyordu!



Bu onun Gelişen Ruhuydu!



Sis dağıldı ve her şey sessizliğe büründü. kısıtlayıcı büyülerde artık kırıklar yoktu. Kendilerini hızla yenileme işlemi yapıyor gibilerdi. Şöyle bir bakınca tamamen yenilenmeleri çok uzun zaman alacak gibi durmuyordu. Patrik Reliance elbise kolunu fiskeledi ve Lord Esin’in Gelişen Ruhu yedinci yağ lambasına doğru fırladı. Gelişen Ruh yağ görevi gördü ve Lord Esin’in hayat kuvveti alevlenerek lamba aydınlandı.



Lamba ışıkları Ölümsüzler Mağarasını doldurdu, her şeyi aydınlatan titrek ışık korkunç bir his uyandırıyordu.



Patrik Reliance etrafa baktı ve bakışları Meng Hao’nun üzerine düştü. Ona doğru hafifçe başını aşağı yukarı salladı ve ardından dönerek yerdeki büyük çatlağa doğru yöneldi.



Meng Hao hemen uzun adımlarla ilerledi. Ellerini kenetledi, başını eğdi ve yüksek bir sesle konuştu, “Patrik, tüm bu insanları buraya getirebilmek için bu öğrenciniz bazı zehir hapları tüketmek zorunda kaldı. Patrik, lütfen bu zehirlerin icabına bakabilir misiniz?



Zehir dediğin nedir ki, benim için onları yok etmek nefes almak kadar kolay. Sadece biraz bekle. Bu herifin gerçek benliğiyle birlikte Gelişen Ruhunu özümsemem lazım. Daha sonra senin zehrini gidereceğim. Bu konuda endişelenme. Ah, iyi iş çıkarttın. Senin için bir ödülüm var. Al bunu. Bu senin ödülün.” Patrik Reliance ona çok fazla bakmadan elbise kolunu fiskeledi ve Meng Hao’ya doğru bir tane düşük derece Ruh Taşı gönderdi. Patriğin vücudu çoktan yere inmişti ve çatlağa doğru adım atmak üzereydi.



Meng Hao oldukça sıradan görünen bu düşük derece Ruh Taşına boş gözlerle baktı. Dişlerini sıktı ve tekrar konuştu.



Ödül bir tane düşük derece Ruh Taşı mı?



Düşük derece Ruh Taşı?” dedi sakince. “Bu doğru. O bir düşük derece Ruh Taşı. Ama eğer dikkatlice bakarsan, o gerçekten düşük derece Ruh Taşı mı?” Patrik çatlağa doğru zıpladı.



Meng Hao hayretler içinde kalakaldı, elindeki Ruh Taşına bakıyordu. Patriğin çatlağa girip ortadan kayboluşunu izlerken tekrar konuştu. “Patrik, siz… Bu öğrencinizin zehrini gidermeniz ne kadar zaman alacak?



Çok değil. Kısa bir süre sonra. Sadece üç yüz, belki de beş yüzyıl çalışmam gerekiyor. Tamam, pekala şimdi kapalı meditasyona girmem gerekiyor.” Kendi kendine zehir gidermenin zorluğu ve Gelişim Merkezinin daha tamamen yenilenmediği hakkında mırıldandı. Buna vereceği zamana değmeyecekti. Dahası, üzerinde düşünmesi gereken ana planı da vardı.Ruh Taşı ise… O gerçekten de sıradan bir düşük derece Ruh Taşıydı. Küçük nesil üyelerini kandırmak konusunda herhangi bir vicdan rahatsızlığı yoktu. Böyle şeyleri geçmişte bir çok kez yapmıştı. Şeytan Mühürleme Tarikatı zamanında bir çok Gelişimciyi kandırmıştı. Kuru bir öksürükle her şeyi geçiştirdi, başını eğdi ve çatlağın içinde kayboldu. O içeri girer girmez çatlak da arkasından kapandı.




Fullbringer Notu: Adamsın Reliance Baba. İkinci favorim karakterim artık Reliance Baba. Birincisi Kıç Patlatan Aynaydı. <3 Karakter değil demeyin, hiçbir eşya o kadar mükemmel olamaz. Kesin ileride karakter olacak o :D

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43838 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr