Bölüm 833: #####

avatar
4779 15

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 833: #####


 

Bölüm 833: #####

 

Sonraki günlerde et peltesi durmaksızın papağanın yapmış olduğu kötü şeyleri anlatıp durdu. Samanyolu Denizinden, Doğu Topraklarındaki haydutluk günlerine her şeyi tüm detaylarına göre anlattı. Hatta ganimetleri olan üç tane depolama çantasını kendi rızasıyla Meng Hao'ya verdi.

 

Meng Hao onu günlerdir yerde sektirmeye devam etmişti ve et peltesi daha fazla ceza vermesinden korkuyordu. Dahası Meng Hao'nun gelişim merkezi şuan inanılmaz yüksekti ve Ölümsüz Qi'sini kullanarak onun ağzını mühürleyebileceğini hissedebiliyordu. Et peltesi için bu en korkunç şey olacaktı.

 

Papağana ise hiçbir şey sormadı. Onu bakır aynanın içinde mühürlü tutarak herhangi bir kürk yada tüy görmesini engelledi. Bu da muhtemelen ona verilebilecek en büyük cezaydı.

 

Meng Hao siyah tüye bir süre çalıştıktan sonra şaşırmıştı. Tüy dönüşüm gücüyle dolup taşıyordu ve bu yüzden papağan öyle hayret verici bir aura serbest bırakabilmişti. Hepsi bu siyah tüy sayesindeydi.

 

Et peltesine göre o ikisi Samanyolu Denizinden Doğu Topraklarına giderken gökyüzünden düşmüştü....

 

Meng Hao buna inanmak konusunda pek emin değildi ama tüyü bir kenara koyduktan sonra Fang Klanına geri döndü. Bu sırada Dokuzuncu Dağ ve Denizden gelen misafirler çoktan ayrılmışlardı. Güney Gök toprakları şuan oldukça sessizdi. Ne yazık ki Meng Hao'nun ablası hala kapalı meditasyondan çıkmamıştı.

 

Bir ay çabucak geçip gitti.

 

Bu sürede Meng Hao'nun yaptıkları Güney Gök'ün dışında, Dokuzuncu Dağ ve Denizde yayılmaya başlamıştı. Tabii ki onun hakkında hikayeler anlatılırken beraberinde dişleri gıcırdatma sesi getiriyordu. Kısa sürede Dokuzuncu Dağ ve Denizdeki bir çok insan Güney Gök Gezegenindeki Meng Hao isimli adamın ne kadar utanmaz biri olduğunu öğrenmişti.

 

Ölümsüz Antik Taoist Ayin Tapınağında bütün iyi talihi kendine saklamış, Fan Dong'er'in peşine bir kadın cesedinin takılmasına neden olmuş, sayısız Seçilmişi esir etmiş, Ji Yin'i tek hamlede yenmiş ve en aşırısı ise herkese borç senedi imzalattırmıştı.

 

Hiç kimse bu sonuncusunu anlamamış ya da Meng Hao'nun neden böyle garip bir hobiye sahip olduğuna anlam verememişti....

 

Bu ay boyunca Dokuzuncu Dağ ve Denizi sallayan başka bir mesele daha vardı ve bu mesele gelişimciler arasında büyük bir hareketlilik yaratmıştı. Birçok klan bu yarışmaya özel ilgi gösteriyordu.

 

Yüce Akıntı Kılıcı Mağarası, Ölümsüz Antik Taoist Ayini ve Dokuz Deniz Tanrısı Dünyasından oluşan Üç Büyük Taoist Toplum Dokuzuncu Dağ ve Denizdeki bütün gelişimcilere açık olan bir öğrenci alım yarışması düzenliyordu!

 

Gelişen Ruh yada üstünde olan ama Ölümsüz Aleme geçmemiş olan herkes katılabilirdi.

 

Dahası Beş Büyük Kutsal Toprak, Üç Kilise ve Altı Tarikat üyeleri de katılabilecekti, bu yüzden bu öğrenci alım yarışması çok büyük çaplı olacaktı. Dokuzuncu Dağ ve Denizdeki dört gezegende bulunan herhangi bir serseri gelişimci gelişim merkezi şartları karşıladığı sürece yaşına ya da arka planına bakılmaksızın katılabilecekti.

 

Çoğu gelişimci için bu tek bir adımla büyük sıçrama yapma şansı demekti. Bu özellikle kendi gezegenlerinden normalde ayrılma imkanları olmayan gelişimciler için geçerliydi. Bu onların eğer başarılı olurlarsa kaderlerini ve hayatlarını değiştirebilecek bir fırsattı.

 

Böylesine büyük çaplı bir öğrenci alım yarışması on bin yıllık periyotta sadece bir kez gerçekleşirdi. Şimdi o yarışmanın zamanı gelmişti, neler olup biteceğini söylemek imkansızdı. Dokuzuncu Dağ ve Denizindeki dört büyük gezegende katılmaya uygun gelişim merkezine sahip çok sayıda gelişimci vardı. Hatta Dokuzuncu Dağ'ın kendisinde oturan buna benzer gelişimciler daha fazlaydı.

 

Ayrıca Dokuzuncu Denizde meteor benzeri çeşitli adalarda da sayısız gelişimci yaşıyor, hatta Dokuzuncu Dağ ve Denize bağlanmış olan daha küçük dünyalar da bulunuyordu. Bu yarışmaya çok sayıda gelişimcinin katılacağını tahmin etmek zor değildi.

 

Yarışma sırasında üç seviyeli bir alım yapılacaktı. Gelişen Ruh. Ruh Bölme. Tao Arayışı. Bu farklı aşamalardan olan gelişimciler kendi içlerinde rekabet edecek ve birbirleriyle herhangi bir temasları olmayacaktı.

 

En şaşırtıcı haber ise herhangi aşamada birinci gelen kişi sadece Üç Büyük Taoist Toplumundan birine katılmakla kalmayıp hemen bir Oturum öğrencisi olacak ve değerli hazinelerle ödüllendirilecekti.

 

Bu durum çeşitli büyük klanların Seçilmişlerini bile heyecanlandırmıştı. Klan gelişimcileri kendi klanlarından kalmak zorunda değillerdi ve sık sık diğer tarikatlara katılmak için gidebilirlerdi. Klanlar genelde kendi üyelerini kalmaya zorlamazdı.

 

Üç Büyük Taoist Toplumu sayısız yıldır varlığını sürdürüyordu ve görünüşe göre içinde bulundukların çağın çok daha ötesine uzanan bir tarihe sahiplerdi.

 

Bu Üç Büyük Taoist Toplumun neden zirvede olduğunun ve nadiren çeşitli çekişmelere kendilerini bulaştırdıklarının sebebiydi. Aslında Üç Büyük Taoist Toplumun en büyük düşmanları kendileriydi. En önemlisi onlar asla çeşitli klanların mücadelelerine katılmamışlardı.

 

Mesela, Lord Ji Gökleri değiştirirken Üç Büyük Taoist Toplumu hiçbir şekilde olaya dahil olmamış, bunun sebebi ise onların var oldukları uzun yıllar boyunca çok fazla değişim gördükleri olduğu düşünülmüştü.

 

Bu öğrenci alım yarışmasında Üç Büyük Taoist Toplumunun her biri sadece birer öğrenci almayı düşünüyordu.

 

Dokuzuncu Dağ ve Denizin engin gelişimci kalabalığından sadece üç öğrenci seçilecekti. Buna bakınca o üç öğrencinin yaşamları ve kaderleri kesinlikle tamamen değişecekti.

 

Üç Büyük Taoist Toplumu tarafından seçilmeyenler ise hala Beş Büyük Kutsal Topraklardan yada belki Üç Kilise ve Altı Tarikattan biri tarafından seçilme şansı olacaktı.

 

Bu yarışmanın haberi tüm Dokuzuncu Dağ ve Denizde ağızdan ağıza hızla yayıldı. Hatta dört büyük gezegenden Güney Gök Gezegeni bile bilgilendirilmişti.

 

Aslında Lord Ji Güney Gök Gezegenine bir Erdem hükmü göndermiş orada bulunan Ji Klanı her yere bu haber yaymıştı. Göz açıp kapayıncaya kadar Güney Gök topraklarında Gelişen Ruh aşaması ve üstünde olan bütün gelişimciler heyecanla dolmuştu.

 

Onların arasında daha dışarıdaki yıldızlı gökyüzünde diğer dünyaların olduğundan habersiz kişiler bile vardı. Bunu öğrendiklerinde kalpleri titremişti. Diğer dünyalar hakkında zaten bilgi sahibi olanlar ise daha fazla beklentiyle dolmuştu.

 

Tüm Dokuzuncu Dağ ve Denizi bir hareketlilik içindeydi. Alım yarışması her yerde konuşmaların birinci konusu halindeydi.

 

Tam bu günlerde Meng Hao Büyükusta Hap Şeytanı'ndan bir yeşim kayış almıştı.

 

"Hemen Mor Felek Tarikatına geri dön!"

 

Mesaj kısaydı ama Meng Hao onun içindeki kelimelerde Ölümsüz iradesini hissetmişti!

 

Fang Xiufeng Meng Hao'nun yanında durdu. Gözleri yeşim kayışta değil gökyüzündeydi, konuşmaya başladı, "Ustan kendi Ölümsüz Felaketini aşmayı deneyecek."

 

Meng Hao'nun kalbi titredi. Gerçek Ölümsüzlüğe Yükselişin son derece zor bir olay olduğunun farkındaydı. Dahası Güney Gök Gezegeninde Ölümsüz kaderi ortaya çıktığında onun kendisine ait olmayacağını da biliyordu. Gerçek Ölümsüz kaderi her on bin yılda bir geliyordu ve dört büyük gezegenden hangisinde ortaya çıkacağı ise sadece ortaya çıkmadan birkaç yüz yıl önce tespit edilebiliyordu.

 

Dahası sadece o gezegende doğan kişiler kaderi elde etmeye vasıf olabilirdi. Meng Hao Güney Gök Gezegeninde doğmadığı için gerçek Ölümsüz kaderi ona ait değildi.

 

"Gerçek Ölümsüz kaderi," dedi babası sakince. "Ölümsüz Felaketi yaklaşıyor.... Ustan Güney Gök Gezegeninde kendi erkek varislerine onu almak isteyen kişilerle rekabet edecek. Onlar Ölümsüz kaderini ele geçirmek için gelecekler!

 

"Ayrıca o anı saldırmak için kullanacak olan Güney Gök'ten zirve Tao Arayışı uzmanları da olacaktır!"

 

"Ustan sana büyük iyilikler yaptı ve bu iyiliğin karşılığı ödenmeli. Gerçek Ölümsüz Felaketi sırasında onun Dharma Koruyucusu olarak davranacağım. Dışarıdan herhangi birinin Güney Gök Gezegenine girmesine izin vermeyeceğim. Güney Gök topraklarındakileri ise... sana bırakacağım!"

 

Meng Hao derin bir nefes aldı, ardından ayağa kalktı ve babasıyla yüz yüze geldi.

 

Fang Xiufeng elbise kolunu fiskeledi ve etraflarındaki hava bozulmaya başladı. Önlerinde çift görüntüler peyda oldu ve ardından Güney Gök topraklarının bir haritasının görüntüsüne dönüştü.

 

Fang Xiufeng arkasında Meng Hao ile birlikte ileri yürüdü ve ikili hayali haritaya girdiler. Meng Hao'nun gözleri bulandı ve görüşü tekrar berraklaştığında Güney Diyarının auasını hissedebiliyordu.

 

Bir anda Doğu Topraklarındaki Fang Klanından Güney Diyarındaki Mor Felek Tarikatına seyahat etmişlerdi.

 

Mor Felek Tarikatının büyük koruyucu büyü formasyonu çoktan etkinleştirilmişti. Dört bir yana yumuşak bir parıltı yayıldı ve Saygıdeğer Mor Doğu'nun devasa heykeli ışıl ışıl parladı. Dikkatlice bakınca onun etrafında Ölümsüz Qi'sinin dolandığı görülebilirdi.

 

Şaşırtıcı şekilde Saygıdeğer Mor Doğu'nun kafasının üstünde bir figür bacaklarını çaprazlamış oturuyordu. Bu Hap Şeytanıydı.

 

Meditasyondan gözlerini açtı ve başını çevirerek Meng Hao ile babasına baktı. Yüzünde nazik bir gülümseme belirdi e elini sallayarak büyük büyü formasyonunda bir açık ortaya çıktı. Meng Hao'ya doğru bir ışık ışını ilerledi.

 

"Sen git," dedi Fang Xiufeng. "Baban burada Ölümsüz Felaketinin başlamasını bekleyecek ve ardından Dharma Koruyucu olacak." Meng Hao'ya doğru başını aşağı yukarı salladı ve  oraya bacaklarını çaprazlayarak gözlerini kapattı.

 

Meng Hao derin bir nefes aldıv e ardından uçan ışığa adım attı. Bir parlamayla birlikte doğrudan Saygıdeğer Mor Doğu heykelinin tepesindeki Hap Şeytanının karşısında belirdi.

 

"Usta...." dedi Meng Hao yumuşak bir tonla, kalbi gergin ve endişeliydi. Meng Hao gerçek Ölümsüzün yüzde seksen gücüne sahipti. Onun yolu Hap Şeytanından farklıydı ama kendisi de yüzde yüz güce ulaştığında kendi Felaketiyle yüzleşeceğini hissediyordu. Onun felaketi Hap Şeytanı'nun gerçek Ölümsüz Felaketinden daha korkunç olacaktı.

 

Gerçek Ölümsüz Felaketinde hayatta kalma şansı azdı.

 

"Ustan adına mutlu olmalısın," dedi Hap Şeytanı nazikçe gülümseyerek. Karşısında üç kez secde eden ve usta-çırak olarak kaderleri bağlanan kişiye baktı. Şuan kendi öğrencisi çoktan onu geçmişti ve Hap Şeytanı bu konuda çok mutluydu.

 

"Ustan gerçek Ölümsüz kaderi için üç ömür boyunca hazırlandı.... Geçmiş hayatımda ben Saygıdeğer Mor Doğu'ydum. Zirve Tao Arayışında bir sahte Ölümsüz olmayı reddetim. Gerçek Ölümsüzlüğü arzuladım bu yüzden kendi gelişimimi tekrar kurmak için reenkarne oldum!"

 

"Bu hayata bir bilinç ipliğinden arıtılan ve ardından bir vücut şekillendiren bir tıbbi hap olarak başladım. En sonunda bu güne ulaştım.... Kader yada felaket önemli değil, bir sonraki adımı... atmalıyım!"

 

"Tao'm yok olur ve vücudum ölürse bile pişmanlığım olmayacak!" Hap Şeytanı hafifçe iç geçirdi, ardından kafasını kaldırarak Göklere baktı. Gözleri kararlılık, inatçılık ve beklentiyle parladı.

 

Bu Tao'ya dair bir beklenti ve Ölümsüz olmaya dair bir kararlılıktı.

 

"Daha önce vazgeçmeyi düşünmüştüm. Denemeye cesaretim olmadığı için değil, senin içindi. Ölümsüz kaderi ortaya çıktığında onun için kendi öğrencimle nasıl dövüşebilirdim? Ama şimdi her şey gayet pürüzsüz. Bu Ölümsüz kaderi... ustana ait!" Hap Şeytanı konuşurken enerjisi taştı ve Ölümsüz Qi'si yoğunlaştı.

 

"Ölümsüzlük 仙. Bir adam  人 ve bir dağ 山!

 

"Ölümsüzlüğe Yükselişte, bir Tao Onaylama Dağı gereklidir. İlk hayatımdan gelen heykel dağı o Tao Onaylamasıdır. O benim Tao Kalbimi temsil eder. Birinci hayatımın en tepesinde duracak ve ikinci hayatımda Ölümsüzlüğü arayacağım!

 

Hap Şeytanı Meng Hao'ya doğru döndü ve dikkatlice konuştu, "Başarısız olsam da olmasam da sonraki birkaç gün senin için ilginç bir deneyim olacak."

 

"Dikkatlice izle. Göreceğin şeyler senin gelecekteki gerçek Ölümsüz Felaketin için son derece önemli olacak!"

 

"Senin babana Dharma Koruyucusu olarak sahip olmam çok iyi. Güney Gök topraklarındaki diğer eskiler de tıpkı benim kafamdalar. Onlara müdahale etmene gerek yok. Eğer ustan onlarla rekabet etme konusunda kendine güvenmezse nasıl bir gerçek Ölümsüz olabilir!"

 

"Sen burada kal ve ustanı... gerçek Ölümsüz Felaketini aşarak gerçek Ölümsüz olurken izle!" Hap Şeytanı'nın sesi çınladı ve Meng Hao derin bir nefes aldı. Meng Hao ustasına baktı ve onun kendi Tao'sunu doğrulama kararlılığını ve amacına ulaşmak için her şeye hazır olduğunu hissetti.

 

Ölümden korkmuyordu. Tek korktuğu şey... gerçek Ölümsüzlüğe Yükselişi elde edememekti!

 Bölümün İsmi: Hap Şeytanının Ölümsüz Felaketi

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr