Bölüm 788: O Söylemişti....

avatar
4504 15

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 788: O Söylemişti....


 

Bölüm 788: O Söylemişti....

 

Yukarıda da başka bir kriz vardı!

 

Patrik Song'un ağzından kanlar saçıldı. İmparatorluk Soyu Klanı şefi tarafından yırtılmasıyla diğer gözünü kaybetmişti. Eğer Meng Hao'nun ikinci gerçek benliği Zaman Kılıcıyla araya girmeseydi kesinlikle öldürülecekti.

 

İki gözünü de kaybetmiş olan Patrik Song kötü bir durumdaydı. Aniden alnında bir yarık açıldı ve Gelişen Mabudu canlı bir ışıkla ortaya çıktı. Dünyevi gözlere sahip olmadığından savaşa devam edebilmek için Gelişen Mabudunu gözleri gibi kullanacaktı.

 

Kendini patlatmayı göze alamadı. Eğer Güney Diyarı böyle bir durumdayken kendini patlatırsa Hap Şeytanı ve Meng Hao'nun ikinci gerçek benliği eninde sonunda yenilecek ve bu durum Güney Diyarı gelişimcileri için moral anlamında büyük bir darbe olacaktı.

 

"Ölümüne bir dövüş! Ne var bunda!?" Kahkaha atan Patrik Song savaşa devam etti.

 

Hap Şeytanı kan tükürdü. O iki rakibe karşı savaşıyordı ve İmparatorluk Soyu Klanı şefinin ne kadar güçlü olduğunu düşününce bunu uzun süre devame ettiremezdi. Neyse ki Meng Hao'nun ikinci gerçek benliği araya girerek şişman kadın ve İmparatorluk Soyu Klanı şefini oyaladı.

 

"Senin gerçek benliğini baskıladım bile önemsiz klon!" İmparatorluk Soyu Klanı soğuk bir kahkaha attı. "Kaybol!"

 

Elini salladı ve İlkel Yıldırım Ejderi ortaya çıktı. Kükreyerek ikinci gerçek benliğin üzerine ilerledi.

 

İkinci gerçek benlik soğuk gözlerle ejdere baktı. Gerçek benliği mühürlendikten sonra aralarındaki bağlantı kaybolmuştu. Bu konuda son derece gergin olsa da düşmanları oyalamaktan başka elinden gelen bir şey yoktu.

 

Yer sallandı ve Dokuzuncu Dağ'dan aniden çatırdama sesleri geldi. Yüzeyinde bir yarık açıldı, sanki orada mühürlü kalan bir kişi kısa süre sonra özgürlüğüne kavuşacaktı. O anda büyük bir gümbürtü koptu; Güney Diyarı'nın son büyü formasyonu yok edilmişti.

 

Kuzey Menzili gelişimcilerinin üzerine gönderilen geri tepme saldırısı geri çekilmelerine neden oldu. Fakat bir süre sonra tekrar hücuma geçtiler. Gözleri kan çanağına dönmüş, yüzleri vahşi, acımasız ifadelere bürünmüştü.

 

Güney Diyarı gelişimcileri artık köşeye sıkışmıştı. En baştaki 200,000 gelişimciden geriye sadece yarısı kalmıştı. Şuan son ve nihai bir saldırı için her şeylerini ortaya koymaya hazırlanıyorlardı.

 

"ÖLDÜRÜN ONLARI!!"

 

Yer sallandı, kan nehirleri aktı ve çetin savaş alevlendi.

 

O kadar çok kan vardı ki gökyüzünde kırmızı bir yansıma olmuştu. Güney Diyarı için son savaş alanı olan bölge şiddetle sarsıldı.

 

Kafesin içinde Meng Hao da ölümcül bir felaketi tecrübe ediyordu. Baskının etkisiyle vücudu titredi ve kan tükürdü. Görünüşe göre... Güney Diyarı... büyük bir yenilginin eşiğindeydi!

 

Gelişimciler talihsiz bir durumdaydı. Tao Arayışı uzmanlarının işi zordu. İmparatorluk Soyu Klanı şefinin gözleri acımasızlıkla pırıldadı; savaş artık her an bitebilirdi.

 

Fakat tam o anda....

 

"Güney Çatlağı!" Toprakların üzerinde antik bir ses çınladı. Bu ses bir fırtına gibi dört bir yanı sardı.

 

"Güney Çatlağı!!" Ikinci bir ses aynı kelimeleri söyledi. Bu yayılarak Gök ve Yer dolduracak kadimlikte bir sesti.

 

"Güney Çatlağı!!"

 

"GÜNEY ÇATLAĞI!!!" Seslerin sayısı arttı ve en sonunda sayılarını tahmin etmenin imkansız olduğu bir noktaya ulaştı. Her yer sarsıldı ve gökyüzü parladı. Kuzey Menzili gelişimcilerinin yüzlerinde şaşkın bakışlar belirmeye başladı. Güney Diyarı gelişimcilerinin de eşit seviyede kafaları karışmıştı.

 

Havada, Patrik Song ve Hap Şeytanı şaşkınca bakakalmışlardı. Kuzey Menzilinin Tao Arayışı uzmanları bakışlarını uzaklara doğru diktiler.

 

İmparatorluk Soyu Klanı şefinin ise yüzü titreşti.

 

"Güney Çatlağı!" Gümbürtünün arasında aniden havada ilerleyen 10,000 tane figür belirdi. Üzerlerinde antik bir havayla pırıldayan yeşil zırhlar vardı. Sanki bu figürler sayısız yıldır varlıklarını sürdürüyor gibiydi; bir çoğunu zırhı harap olmuş ve parçalanmıştı.

 

Zırhların içinde tamamen hayattan mahrum gibi görünen ifadesiz yüzler vardı. Onlar kuklalardı! Yeşil zırhlı Şeytan muhafızlar!

 

Yeşil zırhlı Şeytan muhafızların her biri Nüve Formasyonu gelişim merkezine sahipti ve onlar ilerlerken yer sallanıyordu. Onların arkalarında siyah zırhlı 90 tane figür bulunuyordu.

 

Simsiyah ve deveran olan Şeytani Qi ile birlikte... siyah zırhlı Şeytan muhafızlar!

 

Onların her biri Gelişen Ruh gelişim merkezine sahipti ve şok edici güç barındırıyorlardı. Onlar ilerlerken arkalarında mor zırhlı altı tane figür göründü.

 

Bu figürlerin her biri Ruh Bölme auraları ve şok edici enerji yayıyordu. Onlar ortaya çıktıkları anda yer titredi ve gökyüzü karardı.

 

Bu altı figürün arkasında bronz savaş zırhı giymiş üç tane yaşlı adam vardı. Onların saçları bembeyazdı ve etrafta savruluyordu, yüzleri kadim bir havaya sahipti. Sanki yıllar yıllar boyunca yaşamış gibilerdi. Bu yaşlı adamlar da artık gelişimci olmayan kuklalardı. Fakat onlardan yayılan auralar zirve Tao Arayışı seviyesindeydi!

 

Bu 10,000'den fazla sayıda insan ortaya çıktığında hepsi aynı şeyi söylüyordu.

 

"Güney Çatlağı!"

 

Ses gökyüzüne yükseldiğinde Güney Diyarı gelişimcileri antik bir efsaneyi düşünmeye başlamışlardı.

 

Efsaneye göre Güney Diyarı ile Batı Çölü daima iyi bir ilişki içinde olmamışlardı. Aslında birkaç savaşta dahil aralarında birçok çekişme olmuştu.

 

Bu savaşlardan birinde Batı Çölü zayıf bir pozisyondayken Güney Diyarı daha güçlü haldeydi. Güney Diyarı batı Çölünü istila ederek Batı Çölü gelişimcilerini bir araya gelerek Güney Çatlağı Nöbetçilerini yaratmaya sevk etmişti. Söylenenlere göre onların bütün zirve Tao Arayışı gelişimcileri her şeylerinden vazgeçerek kuklalara dönüşmüştü. Güney ile batıyı birbirinden ayıran bir dağ silsilesi yaratmışlardı. Bu Batı Çölü ile Güney Diyarını birbirinden tam ve mutlak suretle ayırmıştı.

 

Zaman geçtikçe bu sonsuz dağlara... Güney Çatlağı Dağları ismi verilmişti!

 

Bu dağların içinde eski Güney Çatlağı Nöbetçilerinden oluşan ebedi Batı Çölü muhafızları varlığını sürdürmüştü! 

(R.N: Güney Çatlağı Dağları 504. bölümde tasvir edilmiş ve Meng Hao bir Güney Çatlağı Nöbetçisiyle 506. bölümde karşılaşmıştı.)

 

Bunun ardından Batı Çölü güç anlamında düşüş yaşamış ve ardından Mor Deniz gelmişti. Orada artık daha fazla Tao Arayışı uzmanı yetişmemiş ve bu yüzden Güney Diyarı ile aralarındaki ilişki yavaş yavaş dengeye oturmuştu.

 

"Güney Çatlağı Nöbetçileri!"

 

"Bunlar Batı Çölünün Güney Çatlağı Nöbetçileri!!" Bu yeni kuvvetin ortaya çıkması Güney Diyarı gelişimcilerini tam anlamıyla şok etmişti. Özellikle onların buraya dost mu yoksa düşman olarak mı geldiklerini bilmiyorlardı!

 

Kuzey Menzili gelişimcileri de aynı durumdaydı. Üçüncü bir tarafın aniden ortaya çıkması onları hayrete düşürmüştü.

 

Bu noktada Güney Çatlağı Nöbetçilerinin arkasından on binlerce kişilik bir grubun hücuma geçtiği görüldü. Onlar üzerlerinde basit elbiseler olan oldukça kaba saba insanlardı. Yüzlerinde barbarca ifadeler vardı ve saçları vahşice dalgalanıyordu.

 

Ayrıca sanki damarlarında sayısız çağ boyunca varlığını sürdüren kan akıyormuş gibi kadim bir havaya sahiplerdi. Bu insanlar... Altın Karga Klanı, büyük Vahşi Ateş Kabilesi, büyük Şeytani Kelebek Kabilesi ve büyük Bulutlu Gökyüzü Kabilesiydi!

 

Batı Çölü Mor Denize dönüşmüş, büyük kabileler Siyah Topraklara göç etmişti ve bu insanlar Siyah Toprakların savaşçı kabilelerindendi.

 

"Yoldaş Taoist Hap Şeytanı, yıllar önce sana bir iyilik borcumuz doğmuştu. Yoldaş Taoist Meng Hao, buraya savaşta yanına katılmaya geldik!!"

 

"Patrik Meng Hao buradayız!!"

 

"Güney Diyarı ile geçmişte ayrı düştüğümüz konular oldu. Fakat Mor Deniz Kıyameti geldiğinde Güney Diyarı bizim Siyah Topraklara yerleşmemize izin verdi ve buna müdahale etmedi. Ne de bu durumdan faydalanarak bize zarar vermeye kalkmadı. Bu iyiliğin karşılığı... Batı Çölü gelişimcileri tarafından bugün verilecek!"

 

"Bu konuda Güney Çatlağı Geçidine danıştık ve Patrikler kabul etti. Kuzey Menzilini buradan sürmek için Güney Diyarına yardım edeceğiz!"

 

Sesler savaş alanında gelişimcileri kulaklarında yankılanınca herkes şok oldu.

 

Güney Diyarı gelişimcileri titriyordu. Son dakikada Batı Çölünün gerçekten de yardıma geleceğini hiç düşünmemişlerdi!

 

Kuzey Menzili gelişimcileri de titriyordu. Tam savaş sonlanacakken başka bir grup ortaya çıkmıştı!

 

Bu sırada Batı Çölü gelişimcilerinin arkasında yüz binlerce vahşi canavar görüldü!

 

Canavarlar son derece güçlü olmasalar da hızları ve sayıları gökyüzünü karartmaya yetecek durumdaydı. Sayısız Ejderhacının canavarları kontrol ettiği ve savaşa alanına gönderdiği görüldü. Güney Diyarı gelişimcileriyle birlikte bir cımbız formasyonu şekillendirerek Kuzey Menzili kuvvetlerinin etrafını tamamen sardılar!

 

Güney Diyarı gelişimcilerinin moralleri aniden yükseldi ve hırslı bir şekilde savaşmaya başladılar.

 

Titreyen Patrik Song kafasını kaldırdı ve kahkaha attı. Yanındaki Hap Şeytanı etkilenmişti. Geçmişte Batı Çölüne iyi davranmıştı ve sık sık onlara gizli gizli yardım etmişti. Bunun nedeni uzun zaman önce Saygıdeğer Mor Doğu'nun Batı Çölü ile iyi ilişkilere sahip olmasıydı.

(R.N: 263. bölümde Hap Şeytanı ile Batı Çölünün bazı bağlantılarının olduğu görülmüştü. Hatta bu Zhaou Dekun ile ilgiliydi.)

 

Batı Çölü gelişimcilerinin gelmesiyle Güney Diyarı gelişimcileri bu tehlikeli durumda umutlanmıştı!

 

Özellikle bunun sebebi Güney Çatlağı Nöbetçileriydi. Onlar savaş alanına ulaştıkları anda bronz zırhlı yaşlı adam hemen zirve Tao Arayışı uzmanlarının savaşına doğru fırladı.

 

"Lanet olsun!" diye kükredi İmparatorluk Soyu Klanı şefi. "Siz Batı Çölü barbarları canınıza susamışsınız!" Hemen Güney Çatlağı Nöbetçilerinin üç zirve Tao Arayışı kuklasından biriyle dövüşe girdi. Vahşi savaş her yeri salladı.

 

Üç büyük bölge şuan bir savaşın içindeydi! Batı Çölü! Güney Diyarı! Kuzey Menzili!

 

Savaş alevlenirken gökyüzü karardı. Yeryüzü parçalandı ve havanın kendisi yırtıldı. Yukarıdaki gökyüzü yarılarak farklı bir yıldızlı gökyüzünün ufak bir kısmı gözler önüne serildi. Hatta tüm Güney Gök Gezegeninin ekseni kaymış ve tüm gezegen titremişti.

 

Normalde Ji Klanı üç bölgenin bu şekilde savaşa girişmesini engellemek için hamle yapar ve Güney Gök topraklarının temelinin sarsılmasının önüne geçerdi. Ama şuan... Ji Klanı sanki hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi davranıyordu. Tek bir Ji Klanı üyesi bile gelmemişti.

 

Savaşın gümbürtüsü içinde canavarlar ve gelişimciler birbirlerini canice katlediyordu. Güney Diyarı, Batı Çölü ve Kuzey Menzili birbiriyle delice savaşıyordu. Şuan kimin kazanan pozisyonda olduğunu söylemek güçtü.

 

Kimse zaferi lede edeceğinden emin değildi, ne Güney Diyarı ile Batı Çölü ne de Kuzey Menzili.

 

Topraklarda kan nehirleri aktı ve savaşın alevleri her yeri sardı. Acınası çığlıklar havayı doldurdu ve sayısız ceset yerlere serildi. Her yer kana bulanmıştı. Gökyüzü karardı. Herkes adeta kanlı bir mezbanın içinde çamura dalmış gibiydi. Yapılacak tek şey öldürmek... ve öldürmeye devam etmekti!

 

Havada, beş Kuzey Menzili Tao Arayışı uzmanı üç tane Güney Diyarı ve üç tane de Batı Çölü uzmanına karşı savaşıyordu. Onların savaşı gökyüzünü tamamen sarsıyor, Ji Klanının gökyüzünü dağıtıyor ve antik zamanların gerçek yıldızlı gökyüzünü ortaya seriyordu.

 

Normalde Ji Klanı asla böyle bir şeyin olmasına izin vermezdi. Ama şimdi... Ji'nin Gökleri bölünmüştü. Koruyucularını kaybetmişlerdi ve bu şuanki gökyüzünün bozularak muazzam bir burgaca dönüşmesine neden olmuştu.

 

Dönen burgaç devasa bir göz gibiydi, içinde bir yıldızlı gökyüzü dönüyordu!

 

Mor Deniz kaynadı ve Samanyolu Denizi kükredi. İki denizin kıyısı bulunan bölgedeki böylesine muazzam sarsılmanın etkisiyle Mor Denizin şuan Samanyolu Denizine sızıyor olduğunu görmek mümkündü. Aniden şok edici değişimler vuku bulmaya başladı.

 

Dönüşümler başlı başına hayret vericiydi ama daha da şaşırtıcı olan şey... savaş alanını boyayan kanın yer tarafından emilmeyip yavaşça Samanyolu Denizine doğru akmaya başlamasıydı.

 

Bir zamanlar Kan Şeytanı Tarikatına ait olan toprakları yıkayan kan şuan Samanyolu Denizine akıyordu. Mor Denizin de ona aktığını düşününce Samanyolu Denizi... püskürdü.

 

Bu noktada Samanyolu Denizinin üzerinde zayıf bir ses yükseldi.

 

"O söylemişti... burgaç göz gökyüzünde ortaya çıktığında, lotus dönüşümleri olduğunda, Ölümsüz ile İblis arasında bir boşluk olduğunda, Mavi Lotus ortaya çıkacak.... Ve şimdi..."

 

"Yıldızlar görülebiliyor, milyonlarca gelişimcinin kanı serbestçe akıyor ve gökyüzünde burgaç göz görülüyor."

 

"Batı Çölü Kıyameti ve sonsuz Mor Deniz lotusun değişimlerini gizledi."

 

"Gökleri uyuştuğu, yaslı hayaletler ordusuyla dolduğu o günde, Mavi Lotusu görmeyi arzuluyorum!"

 

"Milyonlarca gelişimcinin kanını çamura çevireceğim! Bütün mazlum ruhları bir çöpe dönüştüreceğim. Ben... o sonsuz kanlı çamur çöplüğünden lekesiz ve kusursuz bir şekilde... dışarı çıkacağım! Ben... Diriliş Zambağının vücudunu terk edecek ve Mavi Lotus olacağım!"

(R.N: Konfüçyüsçü bilgin Zhou Dunyi'den, "Lotusu sevmemin nedeni çamurun içinde büyürken lekesiz kalabilmesidir.")

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr