Bölüm 747: #####

avatar
5232 15

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 747: #####


 

Bölüm 747: ####

 

Bir ay sonra....

 

Güney Diyarında dörtlü birlik ile Kan Şeytanı Tarikatı arasındaki savaştan başka konuşulan bir konu yoktu. Bir ay sonra savaşla ilgili hikayeler çoktan büyük bir kesime yayılmıştı.

 

Tek Kılıç Tarikatının zirve Tao Arayışı Patriği ve erken Tao Arayışı kıdemlisi savaşta düşmüşlerdi!

 

Siyah Elek Tarikatından Patrik Altı-Tao öldürülmüştü!

 

Altın Ayaz Tarikatı patriği ve Li Klanı 3. Patriğinin hafızaları silinmiş ve Kan Şeytanı Tarikatına Dharma Koruyucu olmuşlardı!

 

Kan Şeytanı Tarikatının Kan Prensi, Meng Hao, bir zirve Tao Arayışı klonuna sahipti ve ecelsiz vücudu vardı. Ne kadar öldürülse de vücudu tekrar şekillenmişti!

 

Patrik Kan Şeytanı'nın gerçek benliği aslında Kan Şeytanı Tarikatının altında yatıyordu ve son derece şok ediciydi!

 

Bütün detaylar Güney Diyarında yayılmıştı. Kısa sürede bütün gelişimciler Kan Şeytanı Tarikatının kudreti karşısında şok olmuştu.

 

"Dört tarikatın Patrikleri ya öldürüldü yada köle edildi! Kan Şeytanı Tarikatının bu kadar güçlü olduğuna inanamıyorum!"

 

"Bu hiçbir şey. Duyduğuma göre Tek Kılıç Tarikatının değerli hazinesi Tek Kılıç Tarikatının Kan Prensi tarafından çalınmış! Bu ne garip bir şey böyle!?"

 

"Güney Diyarının bir numaralı tarikatı kesinlikle Kan Şeytanı Tarikatı!"

 

"Dört büyük güç yenildi, şimdi Kan Şeytanı Tarikatının gerçekten de duracağını mı düşünüyorsun? Başka bir büyük savaşın daha patlak vermesi an meseledi!"

 

"Bütün serseri gelişimcilerin kayıt olmaları çok kötü. Hepsinin de öldüğünü duydum...."

 

Bu ay boyunca büyük savaşla ilgili tartışmalar sürmüştü. Bu sırada insanlar... Güney Diyarındaki gelişimcilerin sayısının öncekine göre çok daha azaldığını fark etmişlerdi.

 

Dört büyük güç ve sayısız serseri gelişimci büyük zayiatlar vermişti. Bu kayıplar Güney Diyarının toplam askeri gücünü önemli ölçüde zayıflatmıştı.

 

Güney Diyarının geri kalanı Kan Şeytanı Tarikatına şaşırırken Tek Kılıç Tarikatı acıyla doluydu. Onlar bir zamanlar iki Tao Arayışı Patriğine sahip en güçlü tarikattı. Fakat şimdi bu iki Patrikleri ölmüştü.

 

Dahası, tarikatın değerli hazinesi artık başkasının elindeydi. Tarikata geri dönen güçlerin sayısı savaş yüzünden yarı yarıya azalmıştı. Neredeyse bütün Ruh Bölme uzmanları ölmüştü. Sadece üç tanesi geri dönebilmişti.

 

Tek Kılıç Tarikatı kuvvetleri geri döndükleri anda hemen tüm tarikatı mühürlemişler, büyük büyü formasyonlarını etkinleşirmişler ve dış dünya ile bağlantılarını koparmışlardı.

 

Bütün tarikat üyelerinin kalpleri Kan Şeytanı Tarikatının misillemesi düşüncesiyle korku ve hatta dehşetle doluydu.

 

Altın Ayaz Tarikatı da onlar gibi bir durumdaydı. Patrikleri ölmüş, Tao Arayışı kuklaların yok edilmiş ve neredeyse bütün Ruh Bölme uzmanları katledilmişti. Geriye sadece İkinci Bölmedeki bir Kıdemli kalmıştı ve o an itibariyle tarikattaki en güçlü kişi konumundaydı.

 

On sekiz büyük formasyonları birer birer etkinleştirilmeye başlanmıştı. Altın Ayaz Tarikatı da tarikatı dış dünyadan soyutlamayı tercih etmişti!

 

Li Klanı ise 3. ve 5. Patriklerini kaybetmişti ve askeri güçlerinin önemli bir bölümü ölü ve yaralıydı. Klana çok büyük bir darbe indirilmişti. Li Klanı için iyi haber yıllardır varlıklarını sürdürdükleri için bir tane Üçüncü Bölme Patriği çıkartabilmiş olmalarıydı. Fakat o sadece tek bir kişiydi. Bu nedenle Li Klanı da kendisini dağ menzilinin içine mühürlemişti.

 

Ve Siyah Elek Tarikatı.... Siyah Elek Tarikatının mühürleyebileceği hiçbir şeyi kalmamıştı. Sağ kurtulan bir avuç öğrencisi vardı. Savaştan kurtulanlar ise tarikata geri dönmemişlerdi.

 

Tarikatı koruma göreviyle geride kalanlar hemen Altı-Tao'ya olanları ve Kan Şeytanı Tarikatının büyük zaferini öğrenmişlerdi. Dehşete kapılmış bir halde kalmışlardı. Bir zamanlar dağları zenginlike dolup taşan devasa Siyah Elek Tarikatı şuan bomboştu.

 

Tabii ki tarikattaki zengin ruhsal enerjiye ve kaynaklara gözünü dikmiş olan serseri gelişimciler ve küçük çaplı tarikatlar vardı. Tarikata antik kayıtları, mirasları ve büyülü eşyaları aramak için sızmışlardı.

 

Fakat aniden tüm Siyah Elek Tarikatını kimsenin içeri girmeye cüret edemeyeceği bir yasaklı bölge haline getiren bir şey olmuştu.

 

Yaklaşık yarım ay önce bir kaç yüzk işilik bir serseri gelişimci grubu Siyah Elek Tarikatında dolanırken aniden tarikatın zeminin derinlikleriden habis bir kükreme duyulmuştu. Ardından bir ses gelmişti.

 

"Ben, İmparator, uzun süredir uyuyordum ve nihayet uyandım... pekala, buraya neler olmuş böyle! Pekala, siz insanlar burada kalacaksınız!" Ses yankılandığında siyah bir pus yeraltından dışarı doğru kaynadı. Hemen bütün bölgeyi kaplarken içerideki serseri gelişimcilerden kan donduran çığlıklar yükseldi. Tek bir tanesi bile kaçamamıştı.

 

Pusun dışındaki insanlar şaşkınlıkla kaçıştı ve ardından bu olayı tüm güney diyarına yaydılar.

 

Kaosa sürüklenen Güney Diyarında Altın Ayaz Tarikatı, Tek Kılıç Tarikatı ve Li Klanı mühürlenmişlerdi. Song Klanı ile Mor Felek Tarikatında az bir değişiklik görülmüştü. Onlar için işler normal seyrindeydi. Kan Şeytanı Tarikatı ile olan savaşa katılmamışlardı ve bu nedenle hiçbir kayıp yaşamamışlar ve önceki güç seviyelerini sürdürmüşlerdi.

 

Zamanın geçmesiyle birlikte Kan Şeytanı Tarikatında neler olduğunu öğrenen Güney Diyarı gelişimcilerinin de sayısı giderek artıyordu. Karşı saldırı yapacaklar mıydı? Eğer intikam isterlerse ilk önce hangi tarikattan başlayacaklardı?

 

Aslında bir çok gelişimci Kan Şeytanı Tarikatının eteklerinde dolaşıyor, onların harekete geçmelerini bekliyordu.

 

En sonunda güzel ve parlak bir günde, bulutsuz gökyüzünün altında Kan Şeytanı Tarikatından renkli bir ışık ışını yükseldi. Bu sadece tek bir ışındı ama ardından yüzlercesi, binlercesi ve en sonunda... on binlercesi ortaya çıkarak Gök ve Yeri titrettiler.

 

Aniden dışarıda dolanan gelişimciler heyecanlanmaya başlamışlardı.

 

"Kan Şeytanı Tarikatı harekete geçti!!"

 

"On binlerce gelişimci dışarı çıktı! Kesinlikle bir savaş olacak!"

 

"Onlar kesinlikle karşı saldırı yapacaklar, aksi takdirde neden böyle büyük bir kuvvetle dışarı çıksınlar!?"

 

Serseri gelişimcileri hemen bu haberi yaymaya başladılar. Güney Diyarındaki böylesine hassas bir zamanda, Kan Şeytanı Tarikatı ile ilgili bu haber her yerde fırtına gibi yayıldı.

 

Kan Şeytanı Tarikatı harekete geçmişti!

 

On binlerce ışık ışını Meng Hao'nun liderliğinde havaya fırlamıştı. Meng Hao yüzünde sert bir ifadeyle havada uğulduyordu. Şaşırtıcı şekilde yanında iki tane boş ifadeli kan renkli cübbe giymiş figür belirdi. Onlar etraflarında olup bitenlerin sanki zar zor farkında gibilerdi, ama auraları zirve Tao Arayışı şiddetine sahipti.

 

Onların arkasında Ruh Bölme uzmanları, ardından intikamla yanıp tutuşan on binlerce öğrenci geliyordu.

 

Sessizce yollarına devam ettiler ve aynı zamanda olabildiğince hızlılardı. Gökyüzünde onları gören Güney Diyarı gelişimcileri şaşkınlığa uğruyor ama ardından onları takip etmeye başlıyorlardı. Yavaş yavaş Kan Şeytanı Tarikatının peşinden gelen gelişimcilerin sayısı artıyordu.

 

Kısa süre sonra Kan Şeytanı Tarikatının peşindeki gelişimcilerin konuşma uğultuları duyulmaya başladı.

 

"Siyah Elek Tarikatı! Hedefleri orası! Siyah Elek Tarikatına gidiyorlar!"

 

"Haklısın. Gittikleri yöne bakınca tek hedeflerinin Siyah Elek Tarikatı olduğu anlaşılıyor!"

 

"Siyah Elek Tarikatı zaten paramparça olmuş durumda. Onların öğrencileri ya öldü yada dağıldı! Tüm tarikat harabe durumda!"

 

"yarım ay önce olanları unuttun mu yoksa? Tüm tarikatı bir pus kapladı, ayrıca bu pusun içinde gizemli bir tehlike kol geziyor."

 

Meng Hao öncü pozisyonundaydı, ifadesi sakindi ama gözleri öldürme arzusuyla titreşiyordu. Savaşta bir çok kişi ya ölmüş ya da yaralanmıştı, ve onun nefreti kesinlikle hak edilen cezanın mutlak suretle verilmesi gerektiğini düşünecek seviyedeydi.

 

Siyah Elek Tarikatını Meng Hao zaten uzun zamandır yok etmeyi planlıyordu. O sadece tarikatın öğrencilerini öldürmek değil tarikatın köklerini Güney Diyarından tamamen kazımak istiyordu.

 

"Kan Şeytanı Tarikatına katıldıktan sonra, sayısız düşman öldürdüm. Bu nedenle... bu konuda iyiyim!" Gözlerinde kanlı bir parıltı görüldü ve hızla ilerlerken içi canavar gibi bir öldürme isteğiyle doldu.

 

GÜÜÜMM!

 

Günler sonra Kan Şeytanı Tarikatı Siyah Elek Tarikatının semalarında ışık ışınları şeklinde ortaya çıktı. Şaşırtıcı şekilde onların arkasında 100,000'den fazla ışık ışını vardı. Onlar... Güney Diyarının diğer tarikatlarının üyeleri ve serseri gelişimcilerdi. Büyük savaşa tanıklık etmek için Kan Şeytanı Tarikatını buraya kadar takip etmişlerdi.

 

Siyah Elek Tarikatı artık Meng Hao'nun hatırladığı yere benzemiyordu. Gördüğü şey kaynayan tamamen simsiyah bir pustu, Doksan Dokuz Dağı tamamen sarmıştı ve şiddetli bir ölüm aurası yayıyordu. Onun soğukluğu açık ve netti. Dahası, etrafı sanki bölge buzul bir kış geçirmiş gibi kat kat mavimsi buzlarla topaklanmıştı.

 

Meng Hao hemen sağ gözünü arka arkaya defalarca kırptı ve Ölümsüz Yol Gösterir'in qi'si gözünden yayıldı. Şuan pusa baktığında bazı kaba detayları görebiliyordu.

 

Gördüğü şey Doksan Dokuz Dağların harabeleri ve merkezde boş boş dolanan bir kaç yüz insandı. Onların vücutları kaskatıydı, sanki ölüm ile yaşam arasındaki çizgide yürüyor gibilerdi.

 

Her birinin kafasına siyah bir iplik bağlanmış durumdaydı. Siyah iplikler yeryüzünün altındaki pus kitlesinin içine doğru uzanıyordu. Orası aşağı yukarı otuz metre genişlikteydi ve Meng Hao'nun bakışı bile onu delip geçemiyordu.

 

Fakat Meng Hao bu sis küresinden Tao Arayışı aurası yayıldığını hissedebiliyordu.

 

Soğukça homurdanarak gelişim merkezini deveran etti. Sağ elini kaldırdı ve ardından sağ gözüne doğru bastırdı. Ölümsüz Yol Gösterir'in tüm gücü gözüne aktı ve göz bebeği altın bir ışıkla parlamaya başladı. Bir anda sanki dünyanın üzerinde bir perde kalkmış gibi oldu.

 

Şuan otuz metrelik pus küresini net bir şekilde görebiliyordu. Gördüğü şey lotus biçiminde bir platform ve onun üzerinde bacaklarını çaprazlamış oturan bir adamdı.

 

Adamın cübbesi bir imparatoru andırıyordu ve başında tacı da vardı. Vücudu kurumuş ve yaşlıydı, adeta kurumuş bir ceset gibiydi. Hepsi de kafasına bağlı olan yüzlerce siyah ipliğin yerde olduğu görünüyordu. Garip bir şekilde iplikler kımıldıyor ve kıvranıyordu.

 

Kurumuş cesedin arkasında bir kapı vardı.

 

Meng Hao cesede baktığı anda o gözlerini açtı. Oradaki yeşil bir ışık sisin içinden fırlayarak Meng Hao'nun bakışı ile buluştu.

 

"Meng... Hao...." dedi ceset, yankılanan sesi antik ve garipti.

 

Meng Hao'nun gözleri titreşti. Bu kişinin kendisini tanıdığını gören Meng Hao bunu hiç de garip bulmadı. Meng Hao bu yüzlerce ipliğin kurumuş ceset tarafından yukarıdaki insanları kullanmak amacıyla olduğunu hissedebiliyordu. Bu tıpkı Ruharayışı'na benziyordu.

 

"Ben... senin düşmanın... olmak... istemi... bekle, senin auran...!?" Kurumuş ceset cümlesini daha bitiremeden önce bir şey hissetmiş gibi göründü. Meng Hao'ya dikkatlice baktı ve ardından gözlerindeki yeşil ışık daha da güçlendi.

 

"Sen... yıllar önceki... şu Şeytan Mühürleyici'sin! Şeytan Mühürleyici! Eğer seni öldürürsem... gerçek Ölümsüzlük yolunu teyit edebilirim!" Kurumuş ceset aniden ayağa kalktı. O anda Siyah Elek Tarikatının etrafını sarmış olan pus aniden patlayarak doğruca Meng Hao'ya yöneldi.

 

Pusun içindeki yüzlerce figürün hepsi siyah sis vücutlarının içine girerken kükrediler. Gelişim merkezleri kabardı ve gözleri boş baksa da yüzleri öfkeyle çarpıldı. Vücutları kat kat büyüdü ve derilerinde siyah bir kürk belirdi. Dişleri sivrildi ve kafalarında bir çift boynuz çıktı.

 

Artık bir insana değil Şeytana benziyorlardı, kükreyerek savaşa atıldılar.

 

Meng Hao'nun gözleri soğukça titreşti ve konuştu, "Canınıza mı susadınız!?"

 

Bölüm İsmi: İmparator Siyah Elek!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44239 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr