Bölüm 711: Tao Göllerindeki Toplantı!

avatar
5622 15

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 711: Tao Göllerindeki Toplantı!


 

Bölüm 711: Tao Göllerindeki Toplantı!

 

 

Güney Diyarı'nın üç Tehlikeli Bölgesi!

 

Yeniden Doğuş Mağarası, Antik Tao Gölleri ve Antik Lanet Tapınağı.

 

Aralarında en gizemli olanı Yeniden Doğuş Mağarasıydı. En vahşisi Antik Lanet Tapınağıydı. Fakat gelişimciler için gelişim anlamında en çok yarar sunan yer Antik Tao Gölleriydi!

 

Fakat burası yine de bir Tehlikeli Bölge ünvanı taşıyordu. İçeri girdikten sonra tekrar dışarı sağ salim çıkıp çıkamayacağının garantisi yoktu. Yalnızca Tao Gölleri bölgesi püskürme durumundayken tehlike hafiften azalıyor ve iyi talih fırsatları artıyordu.

 

Tao Gölleri bölgesinde sık sık görünmez yarıklar beliriyor ve buralarda değerli hazine çıkabiliyordu. Ek olarak orada sayısız yıldır varlığını sürdüren kısıtlayıcı büyüler de vardı. Eğer onlardan birine yalnışlıkla denk gelirsen yüzde doksan ölme riskin bulunuyordu.

 

Ayrıca birçok ışınlanma tuzağı da mevcuttu. Onlar herhangi bir işaret vermeden ortaya çıkabiliyor ve seni Tao Gölleri bölgesinde rastgele bir yere ışınlayabiliyordu. Eğer şanslıysan bundan zarar görmeden kurtulabilirdin. Fakat şanssızsan yarıkların birinin içine ya da belki Tao Göllerinden birine gidebilirdin. Böyle bir durumda Tao Arayışı uzmanları bile öldürülebilirdi; bundan kimse zarar görmeden kaçamazdı.

 

Hatta daha korkunç ihtimaller de mevcuttu... bir ışınlanma tuzağına rastladığında ışınlanma döngüsüne girebilir ayrılmana izin vermeden seni sürekli çeşitli yerlere ışınlayabilirdi.

 

Bu sonsuz bir döngüydü ve buna kapılan gelişimciler ruh ve vücut olarak ölene kadar sürekli ışınlanmanın işkencesine maruz kalacaktı.

 

Böylesine trajik bir son Antik Tao Göllerinde duyulmamış bir şey değildi. Aslında bazen çeşitli ışınlanma tuzaklarından gelip geçen cesetleri görmek mümkündü.

 

Çok az kişi Antik Tao Göllerinin nasıl şekillendiğini biliyordu. Tüm bölgenin merkezinde etrafı daha küçük göllerle çevrili olan en büyük Tao Gölü bulunuyordu. Bu göllerin yüzeyleri ayna gibiydi ve bakanlar tüm Göklerin yansımasını görebiliyordu.

 

Daha uzakta ise Tao Gayzerleri vardı. Normalde onlar kuru ve boştu ama püskürdükleri zaman Tao Yansımaları görmek mümkündü.

 

Tao Yansımalarına ek olarak Tao Gayzerleri ve Göllerinde görülecek olan şeyler, bazen değerli hazinelerin, antik kayıtların ya da garip ve korkunç canavarların ortaya çıkmasıydı. Ara sıra Göksel materyallerin ve Dünyasal hazinelerin ya da özel tekniklerin bulunduğu yeşim kayışların ortaya çıkması da mümkündü. Bazıları değersiz olabileceği gibi bazıları da paha biçilemez olabiliyordu. Özetle buradan her türden eşyanın püskürmeyle dışarı çıkması mümkündü.

 

Zamanla bazı insanlar bu Antik Tao Göllerinin altında çağlar önce yıkılmış olan bir çeşit şehir ya da yapı olduğundan şüphelenmeye başlamıştı.

 

Bazı insanlar bu harabelere gitmeyi arzulamıştı ama zirve Tao Arayışı gelişimcileri bile buna vasıf değildi. Güney Gök'ün Ji Klanı gelişimcileri bile bunu deneseler de hayal kırıklığına uğramışlardı.

 

O sırada yüz binlerce gelişimci Antik Tao Gölleri'nin dışında toplanmış durumdaydı. Bunların çoğu Tao Göllerinin iç bölgesine girmeye cesaret edemeyen serseri gelişimcilerdi. Tao Gayzerlerini kontrol etme konusunda birbirleriyle çekişmekten fazlası ellerinden gelmiyordu.

 

Yeterince kuvveti olanlar bir Tao Gayzerini ele geçirecek ve bu onlara ileride iyi bir temel kurmaları için kapı açacaktı. Fakat üç binden daha az sayıda Tao Gayzeri olduğu için günlük olarak onlar için çok acı dövüşler ortaya çıkıyordu.

 

Tabii ki bunca şiddete rağmen sürekli aydınlanma kazanan gelişimciler çıkıyor ve bölgede şöhretlerini artıyorlardı. Bu durum kalabalıktaki diğer gelişimcilerin heyecanlanmalarına ve iyi talih elde etmek için hamle yapmalarına sebep oluyordu.

 

Zaman geçtikçe oraya gelen gelişimcilerin de sayıları artmaktaydı. Tabii ki bazıları sadece Tao Gayzerlerinin değil aynı zamanda 10 metrelik Tao Göllerinin de bulunduğu iç bölgeye girme teşebbüsünde bulunuyordu.

 

Tao Gayzerleri yüzde doksan dokuz oranla Tao Yansımaları püskürtüyordu. Sadece ara sıra başka eşyalar çıkartabiliyordu.

 

Ama Tao Gölleri için durum farklıydı ve gölün büyüklüğünün de önemi vardı. Örneğin 30 metrelik bir Tao Gölü yüzde on ihtimalle eşya püskürtürken yüzde doksan oranında Tao Yansıması püskürtüyordu. 300 metrelik Tao Göllerinde bu oran yüzde otuzdu.

 

Daha sonra 3,000 metrelik Tao Göllerinde bu oran yüzde altmışa yükseliyordu.

 

En sonunda 30,000 metrelik Tao Gölü ise yüzde doksan ihtimalle değerli hazineler püskürtebiliyordu!

 

Tao Gayzerleri ise püskürdükleri zaman bir Tao Yansıması ortaya çıkacaktı. Bunun ardından o Tao Gayzeri tek bir Tao Yansımasına kilitlenecek ve her defasında aynı Tao Yansımasını püskürtecekti. Tao Göllerinde durum farklıydı. Bir Tao Yansıması ortaya çıksa bile o en sonunda kaybolacaktı. Sonra gölün kıyısında belli bir süreliğine diğer püskürmeyi bekleyebilirdin.

 

Antik Tao Gölleri bölgesinde aşağı yukarı bin tane 30 metrelik göl vardı ve her biri küçük çaplı bir tarikat tarafından tutulduğu için yaklaşmak zordu. 300 metrelik göllerin sayısı birkaç yüz kadardı ve çoğunluğu orta seviyeli tarikat ya da klanlar tarafından zapt edilmişti.

 

3,000 metrelik Tao Gölleri ise toplamda on taneydi ve Tek Kılıç Tarikatı gibi büyük tarikat ya da klanların mekanı buraydı.

 

O sırada toplanan Güney Diyarı gelişimcilerini sayısı 1,000,000'u aşmıyordu, 700,000 ile 800,000 arasındaydı. Daha fazlası geldikçe dövüşlerin ve cinayetlerin sayısı da artıyordu.

 

Güm!

 

Aniden gökyüzünde bir grup gelişimci göründü. Her biri altın ışıklarla parlıyordu ve bunun nedeni üzerlerine giydikleri altın zırhlardı. Hep birlikte tamamen vahşi ve kaba görünüyorlardı.

 

Onlar havada ilerlerken gökyüzü ve yeryüzü karardı ve dalgalanmalar dört bir yanda dağıldı. Aşağı bakmak yerine bakışlarını doğruca iç bölgeye odakladılar. Onlar girdiklerinde uçmak yerine tarikat uzmanının liderliğinde dikkatlice ilerlemeyi tercih etmişlerdi.

 

"Altın Ayaz Tarikatı geldi!"

 

"Bunlar Altın Ayaz Tarikatı gelişimcileri! En öndeki kişi Altın Ayaz Tarikatı Patriği Ling Dong! Yoksa onun arkasındaki kişi Büyükusta Ebedi Dağ mı!?!?"

 

"Yan taraftaki şu şişman herifi gördün mü? O herif yüz cariye alacağına yemin eden utanmaz Li Fugui değil mi?"

 

İç bölgede küçük çaplı ve hatta orta çaplı tarikatlar endişelenmeye başlarken telaş sesleri çınlamaya başlamıştı. Bu özellikle Li Fugui isminin telaşıyla yüzleri kızaran kadın öğrenciler için geçerliydi.

 

Kısa süre sonra dış bölgede daha fazla ses yükseldi.

 

"Li Klanı burada!!"

 

"Bu... 19. Li Klanı Patriği! Onun İkinci Bölme uzmanı olduğu söyleniyor! Arkasındaki insanlara bak! Hepsi de eşit statüde gibi, yoksa onlar da mı Ruh Bölme Patrikleri!?"

 

"Song Klanı da burada! Song Klanının Mürekkeptaşı Kuklalarını görebiliyorum!!"

 

"Siyah Elek Tarikatı! Siyah Elek Tarikatı insanları geldi!"

 

"Tüm Güney Diyarındaki tarikat ve klanların neredeyse hepsi geldi!"

 

Sesler Antik Tao Göllerinde yankılandı. Siyah Elek Tarikatının liderli pozisyonundaki kişi Meng Hao'nun saldırı karşısında hayatta kalan Üçüncü Bölme Patriğiydi. Belli ki gelişim merkezi biraz yenilenmişti ama yüzünde sert bir ifadeyle etrafına baktı ve insanlarını Tao Göllerine doğru götürdü.

 

Song Klanı grubunun içinde Song Jia da vardı. Yüz ifadesi durgundu ve arkasında orta yaşlı bir adam onu takip ediyordu. Sanki yüzünde herhangi bir öfke olmasa da tehditkar gibi görünüyordu. Grubun içinde gelişim merkezi öncekinden biraz daha yüksek olan Tuhaf Song da vardı. O şuan büyük döngü Ruh Bölme aşamasındaydı, Ruh Bölme'den bir adım uzaktı.

 

Onun arkasında Song Klanının on binden biraz fazla sayıda öğrencisi ve on binden fazla sayıda kukla vardı. Kuklalar siyahtı, şiddetli bir soğukluk yayıyordu ve görünüşleri tamamen şok ediciydi.

 

Song Klanının Antik Tao Gölleri iç bölgesine girmeleriyle neredeyse aynı anda uzaklarda mor renkli uğurlu bir bulut göründü. O yaklaştığında içinde benzi solmuş yaşlı bir adam göründü. Etrafında hepsi aynı auralar taşıyan çok sayıda yaşlı adam bulunuyordu. Yüzleri sertti ve konuşmuyorlardı. Onların arkasındaki bulutun içinde on binlerce öğrenci ve etrafında bir kılıç dolanan devasa bir hap ocağı vardı.

 

Onların enerjisi canlı ve rengarenkti ve yaklaştıklarında Tao Göllerinin dışındaki gelişimcileri onların kim olduğunu hemen anlamışlardı.

 

"Mor Felek Tarikatı!"

 

"O Mor Felek Tarikatının Saygıdeğer Kurumuş-Tao'su! O bir Ruh Bölme uzmanı!"

 

"Arkasına bak! Onlar Mor Felek Tarikatının iki güzelleri... Chu Yuyan ve Hanzue Shan!"

 

Mor Felek Tarikatı öğrencisi kalabalığının içinde Chu Yuyan'ın bakışları aşağıdaki sahneyi süzdü. Narin kaşları çatıldı, sanki birini arıyormuş gibiydi ve aradığı kişiyi görememişti. Onun yanındaki çekici genç kadın kar gibi bir cilde sahipti ve büyüleyici bir cazibesi vardı. O Siyah Toprakların Kutsal Kar Şehri Kutsal Kızı Hanzue Shan idi.

 

O da kalabalığı süzmüş ve bunun ardından ifadesi hüzünlü bir hal almıştı. Onun yanındaki suskun, orta yaşlı adamın yakışıklı bir çehresi vardı. Ara sıra Hanxue Shan'a doğru iyi gizlediği nazik bakışlar atıyordu.

 

Bu kişi o yıl Meng Hao ile Mor Ocak Lordu ünvanı için yarışan Ye Feimu idi.... O bir simya Tao'su seçilmişiydi ve yüzyıllar sonra artık geç Gelişen Ruh aşamasına geçmişti.

 

Grubun içinde biraz sıradan görünen ama yine de bir erken Gelişen Ruh gelişim merkezine sahip biri vardı. O da sanki birini arıyormuş gibi aşağıya baktı.

 

"O gelmedi mi...?" diye iç geçirdi yaşlı adam. "Pekala, bahse varım beni hatırlamayacaktır...." Yaşlı adamın zihninde Mor Felek Tarikatının geçmiş zamanlarına dair sayısız anı titreşti.

 

"Kıdemli Kardeş Fang Mu, hala Bai Yunlai'yi hatırlıyor musun...?"

 

Şaşırtıcı şekilde Mor Felek Tarikatı grubunun içinde iki Mor Ocak Lordu An Zaihai ve Lin Hailong da vardı. Onların bakışları etrafı süzdü ve yüzleri karmaşık ifadelerle doldu.

 

Uğurlu bulut Mor Felek Tarikatı grubunu Antik Tao Göllerinin iç bölgesine doğru taşıdı ve ardından ortadan kayboldu. En sonunda göllerin dış bölgesi tekrar normal haline geri döndü.

 

Üç gün sonra ufukta kan renginde bir ışık parladı. Kanlı parıltı dört bir yana yayılarak kan renginde Şeytani bir canavara benzeyen bir şey ortaya çıktı. O inanılmaz bir hızla hareket ederken üzerinde devasa bir yüz görülüyordu.

 

Vahşi, kan renginde spiral bir boynuzu vardı ve hayret verici bir enerji yayıyordu!

 

Dikkatlice bakınca, şaşırtıcı şekilde suratın aslında on binlerce gelişimciden oluştuğu anlaşılıyordu. Boynuz ucunda ise kan renginde bir cübbe giymiş olan genç bir adam vardı. Uzun saçları hissiz yüzünün önünde uçuşuyordu. Gözlerinin içinde bir acımasızlık şimşeği var gibiydi.

 

O yakışıklıydı ama bilginlikle uzaktan yakından alakası yoktu. Bunun yerine zalim ve soğuktu. Bu... ölümü tecrübe ettikten sonra bir İblisin acımasızlığına sahip olan Meng Hao idi.

 

Arkasında Kan Şeytanı Tarikatının altı Ruh Bölme Patriğiyle birlikte 40,000 öğrenci vardı.

 

"Kan Şeytanı Tarikatı!"

 

"O genç adam... Meng Hao olabilir mi? O eskiden Fang Mu olarak biliniyordu, Büyükusta Hap Kazanı. Şimdi... Kan Şeytanı Tarikatının Kan Prensi!!"

 

"Sevgilisini kurtarmak için tek başına tüm Siyah Elek Tarikatına kafa atmış! O Meng Hao!" Aniden Tao Göllerinin dış bölgesi büyük bir karmaşaya düştü. O sırada Siyah Elek Tarikatındaki olayın üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmişti ve haberler çoktan büyük çoğunluğa ulaşmıştı.

 

Kalabalığın içinde birçok kadın gelişimci parlayan gözlerini Meng Hao'ya diktiler ve düşündüler, "Meng Hao gibi bir sevgili istiyorum!"

 

Bütün gelişimcilerden konuşma sesleri yükselirken Kan Şeytanı ve Kan Şeytanı Tarikatı grubu Antik Tao Gölleri bölgesine girdiler.

 

O anda tüm bölge aniden titremeye başladı. Titremeyle birlikte Tao Gayzerleri ve Tao Gölleri arka arkaya püskürmeye başlamışlardı. Sayısız Tao Yansıması ortaya çıkmış ve Gök ve Yer renk cümbüşüyle parlamıştı.

 

Kan Şeytanı Tarikatı tam da Tao Gölü püskürmesi zamanında oraya varmıştı!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr