Bölüm 682: Ben Ölümsüz Olacağım!

avatar
5216 14

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 682: Ben Ölümsüz Olacağım!


 

Bölüm 682: Ben Ölümsüz Olacağım!

 

Şok edici kılıç qi'si taşarken Ölümsüz kılıcı denizin dibinden inanılmaz bir hızla hareket etti.

 

Wang Klanının 10. Patriğinin yüzü düştü ve içini şiddetli bir ölümcül kriz hissi doldurdu. Tam yana kaçacakken aniden Meng Hao'nun sol elin uzandı ve Patriğin kolundan tuttu.

 

Meng Hao'nun gözleri kan çanağına dönmüştü ve yüzünde sanki bir canavar yada şeytanmış gibi mutlak bir vahşi ifade vardı. Wang Klanının 10. Patriğine baktı, eli hayat kuvveti, inatçılık ve çılgınlık gücüyle doluydu.

 

"Seni...." dedi Wang Klanının 10. Patriği, yüzü titreşirken Gelişim merkezinin patlayıcı gücünü dört bir yana yolladı. Zihni eli kulağında bir lanet hissiyle titredi. Herhangi bir hata yapma lüksünün olmadığını biliyordu ama kılıç aurası tüm bölgeyi doldurmuştu ve Ölümsüz kılıcının tam olarak nereden geleceğini saptayamıyordu.

 

Fakat yaptığı şey tüm bölgeyi kilitlemek olmuştu.

 

GÜÜÜMM!

 

Ölümsüz kılıcı denizden Wang Klanının 10. Patriğinesaldırmak için havalanmadı! Bu işi biraz yavaşlatacaktı ve şuan... bu kritik anda her an çok değerliydi!

 

Çılgınlık içindeki Meng Hao tüm zaman boyunca bu anı bekliyordu. En sonunda Ölümsüz Qi'sini kullanmış ve Ölümsüz kılıcını...

 

Kendisine saplamıştı!

 

Kılıç onun sırtını delip geçerek doğruca Wang Klanının 10. Patriğinin önünde belirmişti!

 

Wang Klanının 10. Patriği yaklaşma rotalarını kilitlemişti ama... Meng Hao'nun vücudunu unutmuştu.

 

Meng Hao'nun bu kadar pervasız olabileceği hiç aklının ucundan bile geçmemişti. Bu hem kendine kem de rakibine karşı olan bir pervasızlıktı. Ölümsüz kılıcı vücudundna yıldırım hızıyla geçti, ardından göğsünden Wang Klanının 10. Patriğine doğru fırladı.

 

Wang Klanının 10. Patriğinin zihni allak bullak oldu. İlk hatası Meng Hao'nun gerçekten de öldürme arzusunu mümkün olan son ana kadar bekleteceğini fark etmemesiydi. İkinci hatası Meng Hao'nun kendi vücudunu kamuflaj olarak kullanıp Ölümsüz kılıcını ona doğrultacağını fark etmemesiydi.

 

O anda kendini savunmak istedi ama yapamayacaktı! Darbeyi uzaklaştırmak istedi ama buna vasıf değildi!

 

"Eğer ben yaşayamayacaksami sen de benimle öleceksin" dedi Meng Hao. "Ölümden korkuyor muyum? Ölümlüler en fazla yüz yıl yaşayabilirler. "Ben, Meng Hao, çok iki yüz yıl yaşadım bile. Ölmekten ne çıkar ki!?!?

 

"Gelişim yoluna adım attığımdan beri hazırlıklıydım. Ölmeyi kafaya takmıyorum ama umursadığım bir şey varsa o da... özgür ve bağımsızı bir şekilde yaşamak!

 

"Diriliş Zambağı beni engelleyen bir prangaya dönüştü. Ve sen, Wang Klanının 10. Patriği, sen de mi aynısını yapmak istiyorsun? Pekala, o zaman seni de böleceğim!"

 

Meng Hao'nun kararlılık ve ve azminin seviyesi Gök ve Yeri sarsacek düzeydeydi.

 

Güm!

 

Ölümsüz kılıcı ve onun şok edici kılıç Qi'si doğruca Wang Klanının 10. Patriğine saplandı. Adam kan donduran bir çığlık koparttı, ardından sağ kolunu Meng Hao'nun elinden kurtulmak için uzattı. Meng Hao'nun vücudu sonsuz sayıda kırmızı, Yetkin Tao temeli iplikleri ondan uzağa çekilirken silkelendi. İplikler yukarıda süzülen göz kamaştırıcı kırmızı bulutlara dönüştü.

 

Wang Klanının 10. Patriği hemen canlı kırmız parıltıya sahip Yetkinlik ipliklerini kendi vücuduna çekti. O anda adam son derece kendinden memnun olmalıydı.

 

Ama bunun yerine şok edici bir şekilde acı dolu bir çığlık attı.

 

Ölümsüz kılıcı göğsünü deldi ve kalbini patlatarak ağzından dört bir yana kanların fışkırmasına neden oldu. Zihni dehşet ve hayretle dolmuş bir şekilde geri çekildi. Vücudundaki yaralar vücuduna giren dinzginlenemeyen Ölümsüz Qi'ye kıyasla ikinci sırada geliyordu.

 

Ama tüm bunlar aslında ruhundaki titremeye kısayla hiçbir şeydi.

 

Onu en çok dehşete düşüren buydu; ruhu adeta parçalanmanın eşiğine gelmiş halde sarsıldı.

 

"HAYIIIIRR!!!"

 

Wang Klanının 10. Patriği, ruhunun bir zamanlar uyum içinde kaynaşmış olan üç ruhani halinin ve yedi fiziksel halinin şuan Ölümsüz kılıcının saplanmasıyla birlikte parçalanmanın eşiğine geldiğini hissedince kükredi. Aslında ruhunun bütün halleri hızla yok olmaya başlamıştı.

 

"Meng Hao! GEBERRRRR!!" Wang Klanının 10. Patriği benzersiz bir delilikle doldu. Kafasını kaldırarak kükrerken tüm vücudu gürleme sesleriyle doldu. Çarpalanmış göğsünden kan ve pıhtılar fışkırdı. Aniden kırmızı Yetkin tao iplikleri koluna ve vücudunun diğer kısımlarına kaynaşırken kurumuş vücudu genişledi. Aniden kendine ait bir Ölümsüz Qi'si içinde filizlendi.

 

Ne yazık ki Ölümsüz Qi'sinin ortaya çıkması önemli değildi, ruhunun yerle bir olmasının önüne geçemeyecekti.

 

"Ölümsüz!! Ben Ölümsüz olacağım!" diye kükredi. Bağırırken yüzünde vahşi bir ifadeyle Meng Hao'ya doğru uçtu. Sağ elini havaya kaldırdı; her yer sarsıldı, Ölümsüz Qi'si gökyüzüne yükseldi ve deniz suyu titreşti.

 

Meng Hao Tao temelini kaybetmişti ve Gelişim merkezi düşmüştü. Artık genç bir adamdan farksızdı. Şuan yaşlı, kurumuştu ve sanki hayatta sank itek nefeslik süresi kalmıştı.

 

Yine de gülümsedi, bu gülümseme özgürlük, vahşilik ve memnuniyetle dolu bir gülümsemeydi.

 

"Eğer benim Tao temelimi almak istiyorsan, bedelini ödemek zorundasın."

 

Wang Klanının 10. Patriğinin devasa avucu inerken gökyüzü karardı. Saldırının gücü tam etrafını saracakken aniden denizin içinden gelen bir iç geçirme sesi duyuldu. Kara pus kaynayarak Meng Hao'nun çevresini sardı. Göz açıp kapayıncaya kadar pus zayıfladı ve Meng Hao Wang Patriğininin avucunun altından kayboldu.

 

Aynı zamanda pusun içinde başka bir şey belirdi. Bir gemi.

 

Onun aurası kadimdi ve zamanın izleriyle doluydu. Güverte harap haldeydi ve tüm gemi tamamen antik bir görünüme sahipti. Bu... antik Yeraltı Gemisiydi!

 

Geminin ucunda harap bir zırh giymiş ibr adam oturuyordu. Onun yanında ise Meng Hao uzanmıştı; gözleri kapalıydı ve ölümü yoksa canlı mı olduğunu söylemek imkansızdı.

 

Wang Klanı Patriğinin avuç saldırısı denize çarparak büyük bir etkiyle suların her yere dağıldığı görüldü. Wang Klanının 10. Patriği çığlıklar içindeydi ve deliye dönmüştü. Vücudunda bir Ölümsüzün aurası giderek netleşse de yüz ifadesi çılgınlıkla dolmaya devam ediyordu. Ruhu dağılmanın eşiğine gelmişti. Ruhunun fiziksel hallerinden birini çoktan kaybetmişti ve geriye sadece üç ruhani ve altı fiziksel hal kalmıştı.

 

"Bunu kabul etmiyorum!!" diye kükredi. Meng Hao'ya karşı olan nefreti zirve noktasına ulaşmıştı. Zihni ve düşünm yetisi artık sağlıklı değildi ve aklındaki tek şey Meng Hao'nun ölmesi gerektiği gerçeğiydi.

 

İleri doğru hücum etti ve aynı sırada Yeraltı Gemisi uzaklaşmaya başlamıştı. Wang Klanının 10. Patriği ne kadar takip etse de yetişemiyordu. Sadece Yeraltı Gemisinin ufukta uzaklaşmasını izlemek zorunda kalıyordu.

 

"GEBEEEEEERRRR!!" diye kükredi Wang Klanı Patriği. Ağzından, gözlerinden, burnundan ve kulaklarından kanlar akıyordu. Avucunu kafasının üstüne sertçe vurarak kanların saçılmasına neden oldu. Fakat o anda aniden zihni biraz berraklaştı.

 

"Ölümsüzlüğe Yükselişe ulaşacağım! Ruhum tam halde kalmalı! Ölemem! Daha Ölümsüzlüğe Yükselişe ulaşamadım! Bunu başarmanın eşiğindeyim!!" Gözleri kan çanağına dönmüştü, havada bir yarık açıldı ve ardından ortadan kayboldu.

 

Şaşırtıcı şekilde tekrar ortaya çıktığında Güney Diyarında, Wang Klanındaydı.

 

"Ölümsüzlüğe Yükselişe ulaşacağım! Ben Ölümsüz Olacağım!

 

"Ölemem! Ölmeyeceğim!

 

"Yetkin Tao temeline sahibim ve Ölümsüz olmak kaderimde var! Ölümsüz Qi'si çoktan ortaya çıktı!

 

"Bu durumda nasıl ölebilirim!?!?" Adam öfkeden kudururken zihni tamamen kaosa sürüklenmişti. Şuan tek düşündüğü şey Ölümsüzlüğe Yükselişe ulaşmaktı. Kan çanağına dönmüş gözlerle Wang Klanının şehirlerinden birine doğru havalandı.

 

Bu şehir Wang Klanı üyeleri tarafından kullanılıyordu. Gelişimciler ve ölümlüler vardı, yaşlı ve çocuklarla doluydu. Şehre doğru fırladığında yüzlerce gelişimci şehirden havalandı. Onlar 10.Patriğin halini gördüklerinde hemen yüzleri düştü.

 

"Patrik!"

 

"Patrik, sen... AAAAIIEEEE!!" İnsanlar onu selamlamak için ağızlarını açtıkları sırada Wang Klanının 10. Patriği Wang Klanı üyelerinden birini tuttu ve ardından parmaklarını bastırdı. Gelişimcinin kafası patladı ve ruhu havalanarak nefes yoluyla Wang Klanının 10. Patriğine girdi.

 

Diğer üyeler şok içindeydi ama daha bir tepki gösteremeden önce Wang Klanının 10. Patriği siyah bir rüzgara dönüşerek onlara doğru esti. Dört bir yanda acınası çığlıklar yankılanırken yüzlerce insan imha edildi ve ruhları Wang Klanının 10. Patriği tarafından özümsendi.

 

"Ölümsüzlüğe Yükselişe ulaşacağım!" diye kükredi. "Ölmeyeceğim!" Gözleri kıpkırmızıydı, aşağıdaki şehre doğru inişe geçti. Her geçtiği yerden kan donduran çığlıklar yükseliyordu. Sayısız ruh ona doğru havalanarak özümseniyordu. On nefeslik sürede tüm şehre ölümcül bir sessizlik hakim olmuştu. Şehirdeki herkes... ölmüştü!

 

Geriye sadece Wang Klanının 10. Patriği kalmıştı. Kükreyerek havalandı.

 

"Geri dön, ruhum!" diye uludu.

 

Wang Klanında toplam üç tane bu tipte şehir vardı. Wang Klanının 10. Patriği aniden ortadan kaybolarak ikinci şehrin yakınında ortaya çıktı.

 

Orada da bir önekiyle aynı sahne gerçekleşti. Acı dolu çığlıklarla beraber sayısız hayat sona erdi. Bütün Wang soyundan gelen üyelerin ruhları Wang Klanının 10. Patriği tarafından tüketilirken tüm şehri kara bulutlar sardı. Tüm bunlar göz açp kayayıncaya kadar olup bitmişti.

 

Yine de Patriğin ruhani ve fiziksel halleri hala dağılmaya devam ediyordu; en baştaki on halden bir tane ruhani iki tane de fiziksel hal çoktan yok olmuştu.

 

"HAYIIIIIR!!!!" diye kükreyerek üçüncü şehre yöneldi. Bu şehir Wang Klanının Güney Gökteki atasal köşkünün bulunduğu yerdi. O yaklaştığında içeriden Ruh Bölme uzmanları da dahil binlerce gelişimci havalandı. Yüzleri şok ile doluydu.

 

"Patrik çıldırdı!!"

 

"Klan üyelerinin bulunduğu iki şehri tamamen katletti! O delirmiş!!"

 

GÜM!

 

Wang Klanı bölgesinin içinde her neslin Patriklerinin gömülü olduğu dağlar bulunuyordu. Bunların içinden yedi dağ silsilesinden aniden şok edici kükremeler duyuldu. Göz açıp kapayıncaya kadar yedi tabut ortaya çıktı, ve onların içinden yedi tane kurumuş adam kendini gösterdi. Her biri öfkeyle doluydu.

 

"10.Patrik, ne yapıyorsun!?"

 

"10.Patrik, olduğun yerde kal!!"

 

Onların şok edici kükremeleri gök gürültüsü gibiydi, aniden Wang Klanının 10. Patriğinin gözlerinde bir nebze sağduyunun belirmesine neden olmuşlardı. O anda yaptığı her şeyin farkına vardı ve vücudu titremeye başladı. Kalbinde kendi klanına ait sayısız üyeyi katletmenin acısı belirdi.

 

Şiddetli acı onu doldurdu ama bu sadece bir anlığına sürdü. Ardından gözleri kararlılıkla parladı.

 

"Sizi de öldürüp ruhlarınızı tüketeceğim! Ardından Ölümsüzlüğe Yükselişe ulaşacağım! Ben yaşadığım sürece tüm klan ölebilir!"

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr