Bölüm 589

avatar
6118 17

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 589


Bölüm 589: Antik Bir Hikaye

Meng Hao’nun içten içe zihni dönse de ifadesine yansıtmadı. Basitçe Zhixiang’a muammalı bir gülümsemeyle baktı.   Zhixiang gözlerini kırpıştırdı. Meng Hao’nun ifadesinden neler düşündüğü anlaşılmıyordu ve Zhixiang onun bu kurnazlığı karşısında yalnızca içten içe küfür edebiliyordu.   “Pekala, eğer bana anlatmak istemiyorsan unut gitsin,” diye gülerek devam etti. “Konuyu değiştirelim. Aramızda bir anlaşma vardı ve bana yardım edecektin.” Güzel yüzünde kurnazca bir bakış belirdi.   “Aslında,” diye cevapladı Meng Hao kayıtsız bir gülüşle, “işin özü aramızda herhangi resmi anlaşma olmadı. Ama yıllar önce bana yaptığın iyiliğin karşılığını ödemek isterim. Ama tabii ki biraz yardım edebilirim, çok karmaşık bir konuysa elimden bir şey gelmez.”   “Hemen reddetmek için acele etme,” Zhixiang dikkatlice devam etti. “eğer bana yardım edersen bu işten sen de karlı çıkarsın. Kişiliğini düşününce karar vermek için tam kapsamlı bir açıklama isteyeceğini biliyorum.” Meng Hao onun sözlerine devam etmesine izin verdi.   “Sana şuan ki durumu özetleyeyim. Bunun ardından yardım edip etmeme konusunda karar verirsin. Her iki kararına da saygı duyacağım.” Ani bir rüzgar Zhixiang’ın saçlarını yüzüne doğru savurarak ona tarif edilemez bir çekicilik kattı.   Meng Hao’nun ifadesi her zaman ki gibiydi. Konuşmak yerine onun diyeceklerini bekledi.   “Biz ilk Ölümsüz Yürüyüş Köprüsünde karşılaşmıştık. Sanıyorum o köprünün Şeytan Ölümsüzü Tarikatının Şeytan İmparatorlarından biri tarafından yapılmış olduğunu çoktan anlamışsındır!”   “Bu iç Yüce Şeytan Ayaz Toprak Şeytan İmparatoru, Çürüten Alev Şeytan İmparatoru ve Kan Mercanı Şeytan İmparatorudur. Bu hayali antik dünyada kafanı kaldırıp baktığında bu üç Yüce Şeytanın oturdukları mekanları görebilirsin.” Bu şok edici sözleriyle birlikte gökyüzünü işaret etti.     Meng Hao’nun zihni döndü. Zhixiang’ın böylesine şok edici bir konuyu anlatacağını hiç düşünmemişti. Kafasını kaldırarak yukarıdaki üç tane ters dönmüş Şeytan Dağlarına baktı. Bu dağları ilk gördüğünde kendi çapında tahminlerde bulunmuştu. Şimdi Zhixiang’ın açıklamasını duyunca onu kendi bildikleriyle birleştirince kadının yalan söylemediğine neredeyse kesin ikna olmuştu!   Üç Yüce Şeytandan Ölümsüz Yürüyüş Köprüsünü yaratan kişi Ayaz Toprak Şeytan İmparatoru Han Shan idi!   Meng Hao’nun göz bebekleri büzüldü. Kafasını kaldırarak uzaktaki ayaz dağına baktı ve sanki dağ kendisini dış dünyadan soyutlamış gibi bir çeşit ayrılık hissiyatına kapıldı.   “Uzun zaman önce Dokuzuncu Dağ ve Denizde Şeytan Ölümsüzü Tarikatı bir numaralı büyük Tarikattı. Bunun nedeni Tarikatın kurucusu olan Lord Li idi!”   “O Ji Klanından önce Dokuzuncu Dağ ve Denizin Lordu idi…. Lord Li’nin astlarından iki tanesi Gökleri destekleyen iki büyük generaldi ve üç Yüce Şeytan ise Erdem Koruyucuları olarak davranıyorlardı! Tabii ki bu iki generalden birisi daha sonra Lord Ji olacak kişiydi!” Zhixiang tüm bunları sakince anlatsa da Meng Hao’nun zihni ve kalbi her bir kelimeyle titriyordu.   Tekrar bakışlarını yukarıdaki üç Yüce Şeytan Dağına çevirirken yüz ifadesi ciddiydi. Gözlerini tekrar Zhixiang’a getirdiğinde aniden onun bu Şeytan Ölümsüzü Tarikatındaki amaçları ve sebeplerini daha çok merak etmeye başlamıştı.   “Ben bir Şeytan Ölümsüzü Tarikatı öğrencisiyim,” diye devam etti. “Bu yüzden bu konularda biraz bir şeyler biliyorum. Şeytan Ölümsüzü Tarikatında toplam dört tane Gök var. İlk Gök Yedi Zirvelerden oluşuyor. İkinci Gök üç Yüce Şeytan Dağını kapsıyor. Üçüncü Gök iki tane Kutsal Topraklardan şekilleniyor ve Dördüncü Gök ise… Lord Li’nin bulunduğu yerdir!”   “İşte bir zamanlar Dokuzuncu Dağ ve Denizin bir numaralı Tarikatı olan Şeytan Ölümsüzü Tarikatı böyle!” Bu noktada Zhixiang’ın gözleri sani gurur ve onur taşıyormuş gibi garip bir ışıkla parladı.   “Tahminimce bu iki Kutsal Topraklar olarak bahsettiğim yer hakkında çoktan bazı yorumlara sahipsin. Onlar gerçekte iki büyük generalin ve onların Klanlarının topraklarıdır. Onların sıra dışı hizmetleri sayesinde Lord Li en sonunda onların topraklarına “Kutsal” kelimesini bahşetmiştir.”   “Bu nedenle… o iki yer Dokuzuncu Dağ ve Denizin iki büyük Kutsal Topraklarıdır!”   “Bu iki Kutsal Toprakların isimleri ise birisi Fang ve diğeri ise… dünyada büyük bir felakete maruz kalmadan söylenmemesi gereken bir isimdir. Şuan ona sadece Ji diyebiliriz!” Zhixiang’ın sözleri Meng Hao’nun kulaklarına girdiğinde zihni bir gürleme sesiyle doldu. En sonunda bu en antik hikayeyi anlamıştı!   Uzun zaman önce Ji Klanının Dokuzuncu Dağ ve Denizi ele geçirmesi ve buranın yeni Lordu olması meselesini fark etmişti. Fakat Lord Li’nin diğer generalinin Fang isimli bir Klandan geldiğini ilk defa duymuştu! Meng Hao’nun kafası dönüyordu.   Hemen aklına Fang Yu ve Doğu Topraklarındaki Fang Klanı gelmişti!   Bazı nedenlerden dolayı bu Fang Klanının isminin büyük general ve Kutsal Toprakların ismiyle aynı olduğu hissiyatına sahipti. Fang Klanının böylesine hayret verici bir kökene sahip olacağını nereden bilebilirdi ki!   R.N: Hem Kutsal Topraktaki hem de Fang Yu’nun Klanındaki Fang karakterinin yazılışı aynı, 方   “Klanın iki generalinin ve üç Yüce Şeytan İmparatorun ne kadar şok edici olduğunu düşününce, onların itaat ettiği kişi olan Lord Li’nin gücünü hayal etmek çok zor!” Bir anda Şeytan Ölümsüzü Pagodasının 80.seviyesinde duyduğu sesi hatırladı.   “Lord Li Tao’sunu elde ettiği zaman artık Göklerin hayatını elinde tutmamaya ve onu kitleler geri döndürmeye karar verdi. Tao Aleminin görünür hale gelmesini sağladı ve ömür üzerine kısıtlamalar getirdi. Onu görmek için yürünmesi gereken yolu mühürledi ve artık dünyevi olarak kendisini göstermedi. İki Kutsal Toprak da kendilerini mühürlemek zorunda kaldı!”   “Bunun ardından üç Yüce Şeytan Dağları da mühürlendi!”   “Daha sonra Lord Li düştü. Bazı insanlar onun kayıp olduğunu bazıları da savaşta öldüğünü söylüyor. Bir çok efsane var bu konuda. En sonunda iki Kutsal Topraklar arasında savaş başladı. Bu savaş tüm Dokuzuncu Dağı etkiledi ve en sonunda… Gökler Li’nin üstüne yerleştirildi ve Ji Klanı zaferi elde etti!   “Şeytan Ölümsüzü Tarikatı bu savaşın bir parçasıydı ve sonuç olarak yok edildi…. Ölümsüz Yürüyüş Köprüsü de parçalandı. Üç Büyük Şeytan Dağları yerle bir oldu ve üç Büyük Şeytan öldürüldü. Ji yeni Lord oldu ve Fang Klanı dışarı sürüldü.   “Şeytan Ölümsüzü Tarikatı ömrünün sonuna yaklaşırken bir avuç hayatta kalan kaçmayı başardı ve birbirine sıkıca tutunarak modern zamanlardaki Şeytan Ölümsüzü Tarikatını şekillendirdi.”   “O savaş Dokuzuncu Dağ ve Deniz için kıyım kanlı bir yağmuru ve pis bir rüzgarı gibiydi…. Tabii ki ben onu tecrübe etmedim ama Tarikatın içindeki kayıtlarda yer alan betimlemeler çok açık.” Bu noktada Zhixiang konuşmasına ara verdi.   Meng Hao orada sessizce duruyordu, nefesi biraz düzensizdi. Kalbine doğru büyük dalgalar akın ediyordu. Kendi bildiği şeyler üzerinden düşününce Zhixiang’ın anlattıkları belki de hepsi doğru olmasa bile en azından yüzde yetmiş yada seksen oranında doğruydu.   “Bu Şeytan Ölümsüzü Tarikatının hikayesidir!” diye devam etti Zhixiang.   “Şeytan Ölümsüzü Tarikatının içinde iki büyük miras var. Bir tanesi tüm Dokuzuncu Dağ ve Denizde ünlü olan yüce Dağ ve Deniz Yazıtı. Efsaneye göre bu yazıt dokuz kitapçıktan oluşuyor ve onlardan herhangi biri sana bir Dağ ve Deniz Lordu olma hakkı veriyor!”   “Yıllar önce Lord Li dokuzuncu kitapçığa sahip olmuştu!”   “Ne yazık ki Dağ ve Deniz Yazıtını elde etmenin tek yolu Lord Li tarafından saptanan özel bir yöntem. Lord Li düştükten sonra miras dağıldı. Şuan ki Lord Ji bile Dağ ve Deniz Yazıtına dair yüzeysel bilgiye sahip, yazıtın gerçeğine değil.”   “Bu yüzden yüce Dokuz Dağlar ve Denizlerin Lordları arasında Lord Ji en zayıf olanıdır!”   “Şeytan Ölümsüzü Tarikatının diğer mirasının ise üzerinde bir çok kısıtlama vardır. Şu günlerde bütün gereksinimleri sağlayacak birini bulmak zordur. Fakat ben gereksinimlere sahibim. Bu yüzden buraya… Şeytan Ölümsüzü Vücudunu elde etmek için geldim!” Zhixiang yumuşak bir tonla konuşuyor olsa da son üç kelimeyi söylerken gözleri garip bir ışıkla parlamıştı.   Tüm bunları duyan Meng Hao’nun gözleri pırıldadı.   “Uzun zaman önce,” diye devam etti Zhixiang, “Lord Li kendi vücudunu kullanarak Şeytan Ölümsüzü Vücudu adı verilen bir fiziksel gelişim tipi yarattı. Bu vücuda sahip olanlar Şeytani büyü gelişimi yapmakta çok daha rahat edeceklerdi. Aslında kişi tamamen doğal bir duruma geri dönebilirdi, bir Şeytanın ruhunu cisimleştirebilir ve ardından rakipsiz bir Yüce Şeytana dönüştürebilirdi!”   “Bu durumdayken, Dokuzuncu Dağ ve Denizin Şeytani Qi’si tüketilebilir ve iyi talih Ji Klanından ayrılabilir!”   “Elde etmek istediğim şeyi tek başıma yapamam. Bu tek şansı elde edebilmek için Şeytan Ölümsüzü Tarikatındaki herkesin tüm gücünü arkama aldım. Bu nedenle eğer yardım edersen sadece bana değil tüm Şeytan Ölümsüzü Tarikatına yardım etmiş olacaksın.”   “Gerekli olduğunda, daha sonra Ölümsüzlüğe Yükselişi elde ettiğin zaman sana dış dünyada bir sığınak önerebiliriz. Aslında seni aramıza bile katabiliriz!”   Meng Hao ona bir an baktı. “Neden ben?” diye sordu.   “Senin bu İkinci Düzlemde çok fazla yardımına ihtiyacım yok. Fakat Üçüncü Düzlemde yardım etmeye gönüllü olursan başarılı olma şansımı önemli ölçüde artırırsın.”   “Aslında ben de senin ne yapacağın konusunda tam emin değilim. Belki de Ke Jiusi’nin kimliğini elde etmen Şeytan Ölümsüzü Tarikatı ile aranda bazı gizemli kader bağlantısı olduğunu gösteriyordur….. Belki de bu yüzden Ölümsüz Yürüyüş Köprüsünün lanet gücü seni etkilememiştir!”   “O lanet gücü Şeytan Ölümsüzü Tarikatında o yıl ölenler için kinden başka bir şey değil. Onlar Lord Li’ye, Lord Ji’ye ve diğer yaşayan bütün varlıklara karşı kin hissediyorlar. Bu hisler doksan bin yıldır mayalandıktan sonra nihayet bir lanete dönüştü.”   “O lanet yüzünden antik Şeytan Ölümsüzü Tarikatının nesnelerine yanlış bir zamanda dokunan herhangi biri ölü kimseleri rahatsız edecek ve anında ölecek!   “Sadece Üçüncü Düzlem açıldığında iyi talih elde edilebilir. Bu süreçte lanet en zayıf halini alacak.”   “Yine de… ne olursa olsun lanet gücünün azalmayacağı bazı çekirdek bölgeler var. Bu yüzden Üçüncü Düzlemde gitmem gereken yere kadar bir yol açmak için yardımına ihtiyacım var!”   “Üçüncü Düzlem mi?” Meng Hao’nun gözleri keskince parladı.   Zhixiang soğukça güldü, belli ki bu soruya sinirlenmemişti. Her zamanki yüz ifadesiyle cevapladı, “Antik Şeytan Ölümsüzü Tarikatının ilk iki düzleminin açılması kesindir. Fakat Üçüncü Düzlem kader yada şansa bağlıdır. O Düzleme girmek için şanslı bir rastlantı gerekmektedir. Fakat bir kişi girdikten sonra İkinci Düzlemdeki herkese yol açılacaktır.”   “Örneğin sen Şeytan Ölümsüzü Pagodasının içinde yoluna devam ederken hepimizin görebildiği Göklere doğru uzanan bir merdiven ortaya çıktı. Bu kader ve Üçüncü Düzlemin girişidir. Fakat o giriş sadece sana özel. Üçüncü Düzleme girebilecek kişi sadece sensin.”   “Sen girdiğinde etrafımızdaki illüzyon kaybolacak ve herkes seninle birlikte Üçüncü Düzlemde ortaya çıkacak.”   Bunun duyan Meng Hao pis pis gülmekten başka bir şey yapmadı. Fakat Zhixiang ona güzel bir hafif gülme sesiyle cevap verdi.   “Endişelenme,” dedi Zhixiang, “Üçüncü Düzleme girmek için senin yardımına ihtiyacım yok. Senin yardımına ihtiyacı olanlar diğer Güney Gök Gelişimcileri. Şeytan Ölümsüzü Tarikatı buna uzun zamandır hazırlanıyor ve en sonunda beni kendi başıma Üçüncü Düzleme sokacak bir yöntem keşfettiler. Fakat ben girmeyi başardıktan sonra diğer herkes de girebilecek.”   Meng Hao bir an düşündü. “Benim için fazla avantajı yok,” dedi.   Zhixiang ona bir an baktı. Aslında onun biraz önceki sözleri Zhixiang’ın kalbinin heyecanla atmaya başlamasına neden olmuştu. Meng Hao’nun tarafından yapılan isteklerden korkmuyordu, ne de olsa sadece karşılıklı çıkar yoluyla pürüzsüz bir iş birliği yapabilirlerdi.   “Şeytan Ölümsüzü Tarikatının içinde Şeytan Ölümsüzü Sarnıcı var. O sarnıç efsanelerin kilit noktasıdır. İkinci Düzlemdeyken ona sonradan girme konusunda güvence sağlamak için oraya gitmeyi planladım. Yalnızca biraz sapma yaşayarak Üçüncü Düzlemdeki Şeytan Ölümsüzü Sarnıcının gerçek konumuna gidebilirim…. Orası benim vücudumu Şeytan Ölümsüzü Vücuduna dönüştürmek için iyi talih elde edebileceğim yer!”   “Eğer bana yardım edersen, kendine de etmiş olursun. Şeytan Ölümsüzü Sarnıcını paylaşabiliriz. Onun içinde banyo yaparak Şeytan Ölümsüzü Vücudunu elde etme hakkı kazanamasan da dünyevi vücudun inanılmaz bir güçlenme tecrübe edecektir!”   “Diğer bir deyişle, bu iyi talih ikimiz tarafından da elde edilebilir!” Zhixiang yüzüne en iyi niyetli ifadesini takınarak beklentiyle Meng Hao’ya baktı.   Meng Hao bir an sessiz kalarak ona ne derece güvenebileceğini analiz etti. Uzun bir an düşündükten sonra gözleri kararlılıkla doldu.   “Bir şartım var,” dedi. Bir nedenden dolayı yüzünde utangaç bir ifade belirmişti. Meng Hao’yu tanımayan insanlar bu ifadenin onu son derece çekici yaptığını düşünebilirdi.Fakat onu tanıyanlar için bu ifade o kişiyi nefretle doldurmak için yeterli olacaktı….






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr