Bölüm 552

avatar
6524 19

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 552


Bölüm 552: Neden Gelmedin!?

Patrik Yolda!”   “Patrik bizi kurtarmaya gelecek!”   “Biraz daha dayanın!”   Göksel Takip Kabilesinin Büyükbabası ölünce diğer üyelerin kalpleri umutsuzlukla doldu. Onları artık ayakta tutan tek umut kırıntısı Patrik Huyan’ın gelip onları kurtarma ihtimaliydi.   Gerçekten de Patrik Huyan’ın gelip kendilerini kurtaracağına inanıyorlardı!   Huyan Yunming onların Patriğiydi!   Katliam giderek şiddetleniyordu. Öldürme sesleri Göklere yükseliyordu. Meng Hao savaş alanındaki zirve güç durumundaydı. Tek bir Göksel Takip Kabilesi Gelişimcisi ona yaklaşmaya cüret edemiyordu. Totemik Kutsal Antikler de ona saldırmaya cüret edemiyordu. Her gittiği yerde düşmanlar hemen kaçışmaya başlıyordu.   Meng Hao’nun bakışları en sonunda Zhang Wenzu’nun üzerine geldi. O anda Zhang Wenzu titremeye başladı ve bir an bile duraksamadan geriye doğru kaçtı. Zihni şaşkınlıkla uğulduyordu fakat tam kaçmaya başladığı anda Meng Hao yeşil duman ve siyah aya dönüştü ve ardından doğruca onun yanında belirdi.   “Altın Karga Kabilesine teslim oluyorum!!” diye bağırdı Zhang Wenzu, yüzü titreşiyordu. Meng Hao’nun baskısı çok şiddetliydi ve onu ölümcül bir hissiyatla doldurmuştu. Meng Hao’nun kendisine inanmayacağından korkarak gerçekten de bütün savunmalarını bir kenara attı.   “Teslim oluyorum!” diye bağırdı kaygıyla. “Ben Göksel Takip Kabilesinin Seçilmişiyim. Eğer Altın Karga Kabilesine katılırsam size….” Daha sözlerini bitiremeden Meng Hao’nun eli hızla onun boynunu kavradı.   “Seni hatırlıyorum,” dedi Meng Hao. “Sen o yıl Karakapı Kalesindeydin.”   Zhang Wenzu’nun vücudu titredi ve yüzü korkuyla doldu. Sanki devasa bir kanca boynuna dolanmış gibi hissediyordu. Meng Hao’nun sözlerine karşılık Zhang Wenzu hemen başını aşağı yukarı salladı.   “Ne yazık ki,” diye devam etti Meng Hao, “Altın Karga Kabilesinin döneklere ihtiyacı yok.” Bununla birlikte elini sıktı. Zhang Wenzu Göksel Takip Kabilesinin bu nesildeki Seçilmişiydi. İki yüz yıllık gelişim pratiğinin ardından erken Gelişen Ruh aşamasına ulaşmıştı. Şuan vücudunu bir titreme aldı, Gelişin Ruhu parçalandı ve hem ruh hem de bedenen öldürüldü.   Meng Hao elini gevşetti ve ardını döndü. Şuan Göksel Takip Kabilesinin sadece on bin üyesi kalmıştı. Daha önceki yüz kişilik Gelişen Ruh Gelişimcisi grubundan ise geriye sadece yirmi tanesi kalmıştı.   Totemik Kutsal Antiklerin sayısı ise sadece beşti.   Göksel Takip Kabilesi çoktan yok edilmiş sayılabilirdi. Fakat Patrik Huyan sayesinde hala bir büyük Kabile olarak görüleceklerdi!   Baş Papazın liderliğinde Göksel Takip Kabilesinin bütün üyeleri bir araya toplandılar. Aslında şuan Altın Karga Kabilesinin önceki halini andırıyorlardı. Düşman Kabile üyeleri tarafından etrafları kuşatılmıştı. Hatta yüz binlerce hayalet ve yedi tane Mor Deniz Devi de vardı.   Bu grubun tam ortasındaki kişi Baş Papazdı. Yüzü hüzünle doluydu, elindeki asayı havaya kaldırdı ve ardından yere doğru düşürdü. Ağzından kanlar gelirken bacaklarını çaprazlayarak oturdu.   Tiz sesiyle bağırdı, “Patrik, neden hala gelmedin!?!?”   “Göksel Takip Kabilesi yok olmak üzere…. 80,000 Kabile üyesinden geriye sadece 10,000 kişi kaldı! Patrik, neden… neden gelmedin!?!?”   Adam Göklere doğru bağırdı sırada önündeki asa beyaz bir ışıkla parladı ve ardından gökyüzüne doğru fırladı. Asa mastifin kırmızı ışığına vurduğu anda yok olup gitti. Fakat yok olmasına rağmen onu delerek dış dünyada özel bir soy yöntemi kullanabilmişti. O doğruca Göksel Takip Kabilesinin bulunduğu konuma, orada oturan Patrik Huyan’ın zihnine doğru fırladı.   Bu sırada havada duran Meng Hao aşağıdaki sahneyi izliyordu. Pırıldayan gözlerle sağ elini salladı ve üç Ruh İmhası Çivisinin ortaya çıkmasını sağladı. Kutsal Duyusunu çivilere gönderdi ve ardından mastifin gücünü ödünç alarak üzerlerindeki damgayı temizledi ve kendi damgalarını yerleştirdi.   “Altın Karga Kabilesine yaptığınız şeyi,” dedi soğukça. “Meng Hao size yapacak. Bu bence adil olacak.” Bununla birlikte siyah çivilerden birini havaya attı ve orada boyutu hızla büyüdü. Kükreme sesleriyle birlikte Meng Hao elini salladı ve çivinin yarısına kadar yere saplanmasını sağladı.   Aniden siyah bir ışık sahası peyda olarak Göksel Takip Kabilesini çevreledi.   Daha sonra ikinci çivi havalanarak farklı yönde yere saplandı. Siyah ışık sahası daha da güçlendi ve Göksel Takip Kabilesi üyeleri titremeye ve çürümeye başladılar.   Üçüncü çivi de yerine saplandı. Ruh İmha Çivisi büyü formasyonu tamamen etkinleştirilmişti ve bütün Göksel Takip Kabilesi üyeleri şuan Altın Karga Kabilesinin önceki haliyle aynı pozisyondaydı. Üyelerin etleri kuruyor ve hayat kuvvetleri hızla çekiliyordu.   Üyeler oldukları yerde sallanıyorlardı ve Baş Papaza doğru bakan gözlerinde umutsuzluk ifadesi vardı. Buna karşılık Baş Papazın gözleri gökyüzündeydi.Vücudu bir yandan yıpranırken sesini bir kez daha yükselterek umutsuzca bağırdı.   “Patrik… insanlarını kurtar….”   “Patrik, neden gelmedin…? Bizi terk mi ettin…?”   Meng Hao yukarından bu sahneyi sessizce izledi. Yüzünde düşünceli bir ifadeyle uzaklara doğru bakışlarını çevirdi.   Çevredeki Altın Karga Kabilesi üyeleri sessizce izliyorlardı. Onlar doğaları gereği öldürmeye düşkünlerdi ama Göksel Takip Kabilesi üyelerinin yüzlerindeki umutsuzluğu görünce ister istemez kendilerinin bir süre önceki halleri akıllarına gelmişti.   Eğer Meng Hao geri dönmemiş olsaydı belki de tıpkı Göksel Takip Kabilesi üyeleri gibi ağlamaya başlayacaklardı.   Zaman geçti. Siyah ışık sahasının içinde hayat kuvvetleri kuruyan Göksel Takip Kabilesi üyeleri sönmeye başlamıştı. Yerde üst üste binmiş ceset yığınları oluşmuştu. Onlar ölürken hayat kuvvetleri de büyü formasyonu tarafından tamamen özümseniyordu ve yavaş yavaş beyaz bir hortumun ortaya çıkmasına neden oluyordu.   Kabile üyeleri cesetlere dönüşmeye devam ettikçe Baş Papaz yıpranmaya devam ediyordu. Şuan tıpkı mezardan fırlamış gibi bir hali vardı, güçlü bir ölüm aurası yayıyordu. Buna rağmen bakışları dinlenmeksizin hep gökyüzündeydi. Sesi sürekli yankılanıyordu.   “Patrik… Biz bir hata mı yaptık…?”   “Patrik lütfen cevap ver. Yanıldık mı? Neden gelmedin…?”   1,000. 3,000. 5,000. En sonunda 10,009 Kabile üyesinin hepsi kuruyarak cesetlere dönüştü ve üst üste yığıldı. Kısa süre sonra geriye sadece Gelişen Ruh uzmanları ve totemik Kutsal Antikler kalmıştı. Geriye kalanlar titrediler ve çaresizce bağırdılar, Baş Papaz ise acı acı gülmeye başlamıştı.   Gülüşü giderek hüzünle doldu ve en sonunda kızgınlığa dönüştü.   “Patrik, neden bizim için gelmedin!?!?” Onun bu dargınlıkla dolu sesi çınladığı anda geriye kalan Gelişen Ruh Gelişimcileri kafalarını kaldırarak hayatlarındaki son kükreyişlerini koparttılar.   “Neden… gelmedin!?!?”   Boom!   Işık alanının içindeki Gelişen Ruh Gelişimcileri de artık birer cesetti. Totemik Kutsal Antiklerin hepsi ölmüştü. Geriye kalan tek kişi Baş Papazdı. Nefret dolu kahkahalar atmaya devam ederken hayat kuvveti ateşi en sonunda söndü.   Düşman üyelerin hepsi öldükten sonra siyah ışık alanının içinde yüzen beyaz hortum beyaz bir inciye dönüştü. Meng Hao bu incinin kaybolacağını düşünse de öyle olmadı. Orada durdu, Altın Karga Kabilesi üyeleri yaklaşıp onu alana kadar süzüldü.   Bu sahne Meng Hao’nun kaşlarını çatmasına ve uzaklara doğru bakmasına neden oldu.   “Neler planlıyorsun böyle, Patrik Huyan….” diye düşündü. Bir an sonra tüm vücudunu şiddetli bir sarsıntı aldı. Kafasını eğerek depolama çantasındaki yıllar önce Köprü Harabeleri Aleminde elde ettiği Şeytan Ruhuna baktı. Şuan ışıl ışıl parlıyordu.   Parıltının şiddeti giderek güçlendi ve bir çekimsel kuvvet yaymaya başladı.   Meng Hao’nun gözleri pırıldadı. Günleri hesapladıktan sonra İlkel Şeytan Ölümsüzü Düzleminin yankında açılacağını fark etti.   “Patrik Huyan, ne planladığın umurumda değil. Aramızdaki dövüş kaçınılmaz!”   Meng Hao Kabilesinin üyelerine doğru baktı. Büyük Tüylü oradaydı, Vahşi Dev de. En sonunda elini salladı ve parlak kırmızı kalkanın küçülerek tekrar mastife dönüşmesini sağladı.   Mastifin kafasının üstünde ayakta dururken uzaklara doğru gözlerini dikti.   En sonunda bakışlarını tekrar Aktın Karga Klanı üyelerine çevirdi, onlar da Meng Hao’ya hararetli gözlerle bakıyorlardı. Meng Hao bölgedeki şiddetli inanç gücünü net bir şekilde hissedebiliyordu. “Göksel Takip Kabilesine gideceğim. Sizlerin… gelmesine gerek yok.”   İnanç gücü Meng Hao’yu çevreledi ve ikiz görüntülere dönüşerek onun vücudunda üst üste bindi. Yavaşça Meng Hao’nun Gelişim merkeziyle kaynaştı, bu kaynaşmayı hiçbir büyülü teknik dağıtamayacaktı.   Meng Hao havada süzülen Büyük Tüylüye doğru döndü ve ona cesaretlendirici bir bakış attı. Büyük Tüylü ise ona havlayarak cevap verdi.   Dikenli Sur havda ileri geri salınıyordu, Meng Hao ayrılmaya hazırlanırken sanki yukarı doğru bakıyor gibiydi.   Meng Hao döndü ve Kozmos çantasını açarak onun içine bütün Göksel Takip Kabilesi üyelerini vücutlarını çekti. Ardından masitfle birlikte hızla parlayarak havda ilerlemeye başladılar.   Meng Hao’nun arkasından bütün Kabile üyeleri ellerini kenetlediler ve başlarını eğdiler. Wu Chen ve Wu Ling de oradaydı. Kalplerinde kederle Meng Hao’nun gidişini izlediler. En sonda konuşabilen işi Wu Chen olmuştu. Onun Meng Hao’ya karşı kalbindeki minnettarlık diğerlerine göre farklıydı.   “Kutsal Antik, bayım… bize geri dönecek misiniz?”   “... Evet!” yumuşak bir cevap geldi.   Meng Hao’ya göç zamanında eşlik eden eskiler derin bir melankoli hissettiler. Biliyorlardı ki içlerinden birinin onu tekrar görme şansını elde etmesi için yıllar geçecekti. O zaman bu eskilerden hiçbiri hayatta olmayabilirdi.   Meng Hao uzaklara doğru fırlarken, onun omuzundaki et peltesi ve papağan arkalarında bıraktıkları Altın Karga üyelerinin içinde duran Yabancı Canavara doğru baktılar.   İkisi de aniden bir daha ki karşılaşmalarına kadar yüzlerce yıl geçeceğini hissetmişlerdi…. Fakat, tam o sırada papağan mastife baktı ve gözleri hırsla yanmaya başladı. Et peltesi bunu hissettiğinde ürpermişti.   Mastif te bir şey hissetmiş gibi papağana bir bakış attı. Papağan aniden incelikli bir duruşa geçti ve masitfe doğru kibarca gülümsedi. O anda bir de istemsizce Yabancı Canavara doğru baktı. Yabancı Canavar’ın duygusal ifadesi papağanın bir iç geçirmesine neden oldu.   Bu sırada, çok çok uzaklarda Batı Çölü Mor Denizinde bi yerde, aniden havada bir yarı kaçıldı. Yarıktan pembe renkli bir elbise giymiş olan güzel bir kadın çıktı. Kadın kızgın görünüyordu...   “İlkel Şeytan Ölümsüzü Düzlemi açılıyor ve ışınlanma gücü kuvvetli. Şeytan Ruhuna sahip olan herkes girecek.” Bu kadın Zhixiang’dan başkası değildi. Dişlerini gıcırdatarak aşağıdaki Mor Denize baktı.   “Meng Hao, burada seni unutmayan belalı bir kevaşe var! Eee? Şeytani Göç’ü durdurdun mu?” Bir an şaşkınca bakakaldı ve ardından kaşları mutlulukla kalktı.   “Demek biraz vicdanın varmış. Hala bana borçlusun, unutma.” Hafif bir homurdanmayla beraber bir dağ-adası seçti ve bacaklarını çaprazlayıp oturarak İlkel Şeytan Ölümsüzü Düzleminin tamamen açılmasını beklemeye başladı.   Siyah Topraklarda ışınlanma gücünü fark eden ve aynı şekilde bekleyen başka kuvvetler de vardı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr