Bölüm 538

avatar
8127 19

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 538


Bölüm 538: Kan Mastifi Tao Koruyucusu!

İki Gelişen Ruh öldüğü sırada on bin metrelik bölgeyi kaplayan kırmızı parıltı kızıl bir sise dönüştü. Sis kaynayıp çalkalandı ve şok edici bir şekilde havaya yükseldi.  


O değişmişti; artık geniş ve düz değil, aksine küre biçimindeydi. Aslında uzaktan bakınca… devasa bir kırmızı göz gibi görünüyordu!


  Göze bakan herhangi biri son derece büyük bir korku ve şaşkınlık yaşayacak ve hatta sakin düşünme becerisini de kaybedecekti. Sanki insan kan denizinin ortasında kalmış ve çıkamıyormuş gibi hissederken beyni uğultularla dolacaktı.


  Sanki o anda bütün canlı varlıklar kan rengine dönmüştü.


  Göz son derece gerçekçiydi ve garip, şeytani bir havayla doluydu. Kırmızı sis çalkalanırken göz sanki kırpılıyormuş gibi görünüyordu. Bu son derece korku verici bir sahneydi. Devasa gözün tam ortasında bir burgaç ortaya çıktı. Hızla dönerek bir kara deliğe dönüştü.


  Bu kara delik sanki önüne çıkan her şeyi yutabilecekmiş gibi bir havaya sahipti. Ortaya çıktığı anda bölgedeki hava bozuldu ve sanki alandaki bütün ışık onun tarafından emilmişti. Bu sahneyi gören herhangi bir insan dehşete düşerdi.


  Burgaç dönmeye devam ederken kara delik genişledi. 30 metre. 150 metre. 300 metre… 900 metre. En sonunda yaklaşık 3,000 metreye kadar genişledi.


  30,000 metre genişliğinde kırmızı bir göz. 3,000 metre genişliğinde ise göz bebeğini andıran kara delik. Burgaç ise göz bebeği ile gözün arasındaki sınırdı.


  Tüm bunlar iler karakoldaki herkesi afallatmıştı adeta. Yerel Gelişimciler titriyordu ve ifadeleri inanamazlıkla dolmuştu.  


Bu da ne!?!?


  “Gelişen Ruh Gelişimcilerinin hepsi öldü ve bu sadece bir anlık sürede gerçekleşti! Bu Meng Hao… o… nasıl bir Gelişim merkezine sahip!?


  “Şuan ne tür korkunç bir şey çağırıyor acaba!?


  Orada bulunan herkesin alnından soğuk terle akmaya başlamıştı ve herkesin nefesi hızlanmıştı. Bütün kalpler inanılmaz bir tehlike hissiyle dolmuştu. O anda Meng Hao’ya karşı tarif edilemez bir korku hissediliyordu. Sanki insanlar bir türlü uyanamadıkları ve hayatları boyunca ruhlarına kazınacak olan bir kabusun içinde gibiydi.


  Çevredeki Mor Deniz büyük dalgalarla dolmuştu. Devasa gözün içindeki kara delikten bir anda bir kükreme sesi duyuldu.


  AAAOOOOO!


  Kükreyiş bir tür canavara aitmiş gibi geldi. Her şey sarsıldı ve hava titreşti. Devasa gözün içindeki göz bebeği büzülüyormuş gibi göründü ve ardından hızla genişledi. her şey bozunmaya uğradı ve ileri karakoldaki insan kalabalığındaki insanların kalbi sarsıldı.


  Bu sadece tek bir kükreyişti ama gök gürültüsü etkisi yaratmıştı. Ses dünyada yankılanınca ileri karakoldaki insanların yarısının gözleri, burunları, ağızları ve kulakları kanamaya başlamış ve ardından bayılmışlardı.


  Basitçe içinde şok edici bir Gelişim merkezi gücü barındıran kükreyişe karşı direnememişlerdi. Şiddetli bir baskıyla dolu tek bir ses insanların bilinçlerini kaybetmesine neden olmuştu.


  İleri karakolu şekillendiren tahtalardan ve uçan gemilerden çatırdama sesleri duyuluyordu. Tüm yapı aşağı doğru batmaya başlamıştı. Çevredeki Mor Deniz şiddetle kaynıyordu, o da sanki kırmızın gözden gelen kükreme sesine cevap veriyor gibiydi.


  Bilincini kaybetmeden ayakta kalabilen diğer Gelişimcilerin hepsi de sıra dışı Gelişim merkezine sahip olan kişilerdi. Fakat buna dayanabilmek için büyük bir mücadele vermişler ve yüzleri bembeyaz olmuştu. gelişim merkezlerini deveran ettiriyorlardı ve nefesleri kesilmiş bir halde yukarıdaki sahneyi izliyorlardı.


  Kükreme duyulduktan sonra kara delikten bir devasa bir pati uzanmaya başladı. Keskin pençeleri ve uzun, görkemli tüyleri vardı. Pati uzanmaya devam etti ve bir kol tamamen ortaya çıktı.


  Uzun tüyler gevşekçe salınıyordu ve vahşi, acımasız bir havayla doluydu. Pençeler ise havayı bile kesebilecek gibiydi. Aniden kara deliğin içinden kulakları sağır eden bir kükreme daha duyuldu.


  Kar delikte ikinci bir pati ortaya çıktı ve ardından devasa bir kafa göründü. Kükreme sesi her yeri sallamıştı.


  Kafa… son derece büyüktü!


  Kırmızı kürk, vahşi dişler ve dışarı doğru patlayan acımasız ve yabani aura.


  Bunun bir köpek kafası olduğu açıktı!


  Sanki kara delikten çıkabilmek için bütün gücünü kullanıyormuş gibi ileri geri sallandı. İleri doğru hareket ederek büyük bir gürültü eşliğinde tamamen dışarı çıktı.


  O anda görülebilen tek şey kırmızı bir ışığın kara delikten şiddetle fırladığı olmuştu. Engin, kırmızı bir sis yükseldi ve ardından hızlıca ortadan kayboldu. Bununla birlikte orada bütün kudreti ve dikliğiyle duran devasa bir kırmızı figür görüldü.


  Figür kocamandı ve gevşek, kırmızı kürkle kaplıydı. Tüm vücudundan kemik çıkıntıları fırlamıştı ve bu onun görünüşünü daha da vahşileştiriyordu. Bakışları tıpkı bir Qilin yada bir Kanaslanı gibi kana susamışlıkla doluydu.Yaydığı inanılmaz acımasızlığı tarif etmek için kelimeler yetmiyordu!


  Bu… Kan Mastifiydi!


  Mastif ortaya çıktığı anda vücudundan Ruh Bölmeye benzer bir aura patladı ve hatta bir İhtisas hissiyatı yaydı. Meng Hao biliyordu ki bu İhtisasın mastifin doğasından gelmemişti, ona Kan Ölümsüzü mirasının ve kan soyunun bir parçası olduğu için Kan Ölümsüzü tarafından damgalanmıştı.



  Böyle bir damga bütün Kan Ruhlarında vardı. Fakat mastif tecrübe ettiği benzersiz kaynaşma sayesinde onu tamamen kontrol edebilir hale gelmişti. Bu aynı zamanda onun neredeyse iki yüz yıl boyunca uykuda kalmasının da sebebiydi. Fakat şimdi tamamen uyanmıştı.


  Mastif kafasını kaldırdı ve Gök ve Yeri sarsan bir kükreme koparttı. Gökyüzü karardı ve her şey titredi. Mor Deniz çalkalandı. İleri karakolda bilinci açık kalan bütün Gelişimciler bayıldılar.


  Meng Hao mastifin o devasa cüssesine, vahşi görünüşüne ve şahane Gelişim merkezine baktı. Fakat, görünüş olarak daha vahşi bir hal almış olsa da o Meng Hao için yıllar önceki küçük tüylü köpek yavrusu gibiydi.


  O hala Meng Hao’nun yıllar önceki Kan Ölümsüzü turnuvasında yanında savaşan ve yanından asla ayrılmayan partneriydi.


  Kan Ölümsüzü miras turnuvasındaki yalnız dağın başında Meng Hao’nun yanında nöbet tutan mastifti. Ne kadar yorulsa da yada yaralansa da, hatta ölümün eşiğinde bile onun yanından ayrılmayı reddetmişti. Meng Hao’yu korumak için hayatını hiçe saymıştı. Yorulduğu ve ölümün eşiğine geldiği zaman bile tek istediği şey Meng Hao’nun elini kaldırarak onun başını okşaması olmuştu.


  Meng Hao tüm bunları asla unutmayacaktı. Yıllar önce vücudu kırılmış ve neredeyse yok olmanın eşiğinde olan mastifin ona doğru sürünmesini ve geriye kalan enerjisiyle uzanarak onun elini yalamasını Meng Hao izlemişti.


  Daha sonra Li Klanı Patriğiyle karşılaştıklarında nasıl tüm gücünü kullanarak onu kurtarmak için portala savurduğunu düşündü. O zaman sayısız el yerden ona uzanmış ve onu bataklığa çekmişti. Tamamen ortadan kaybolmadan önce dilini çıkartmış ve efendisini son bir kez daha yalamak istemişti.


  Meng Hao nasıl… böyle şeyleri unutabilirdi!?


  “Kan Mastifi,” dedi yumuşak bir tonla, bir yanda  da devasa, vahşi mastife baktı. Vücudundaki şok edici çıkıntıları ve yaydığı hayret verici aurayı gördü.


  Meng Hao’nun sesi yumuşaktı ama ağzından çıktığı anda mastif aniden titredi. Kafasını çevirdi ve karmaşık gözlerle Meng Hao’ya baktı. Ama sonra ifadesi nazik e hatta mutlu bir hal aldı. Yavaşça kafasını eğerek Meng Hao’nun burnunu okşamasına olanak sağladı. Dilini dikkatlice uzatarak Meng Hao’nun elini yaladı.


  Meng Hao burnunu okşarken tıpkı küçüklüğünde olduğu gibi memnuniyetle dolu sesler çıkartıyordu.


  Meng Hao mastifi nazikçe okşarken gülümsedi. Yıllar önce Yeniden Doğuş Mağarasının dışındayken uykuda olan Mastifin nasıl tek bir patisini dışarı çıkartmak için bütün gücünü kullandığını düşündü.


  “Hey dostum, görüşmeyeli yüz yıldan fazla oldu…” dedi yumuşak bir tonla. “Gidip şu lanet olası Göksel Takip Kabilesini yerle bir edelim!” Aniden öldürme arzusu kaynadı. Aynı sırada Kan Mastifinin öldürme arzusu patlayarak göklere ulaştı ve ardından gök gürültüsü gibi bir kükreme koparttı. Meng Hao havaya sıçradı ve uçarak mastifin kafasına kondu. Sağ elini sallayarak devasa bir dalganın ortaya çıkmasını ve Altın Karga Kabilesi üyelerini ve ölü cesetleri toplamasını sağladı.


  Meng Hao’nun kontrolü altında Mor Denizin imha gücü kısıtlanmış ve Altın Karga Kabilesi üyeleri ondan en ufak bir zarar görmeyecekleri garanti altına alınmıştı.


  Meng Hao Wu Ling ve diğerlerine baktı. “Beraber gidiyoruz. Kanla ödenmesi gereken bir kan borcumuz var!


  Bu sözler ağzından çıktığı anda mastif tekrar kükredi ve ardından Meng Hao ile birlikte gökyüzüne fırladı. Wu Ling ve diğer eskiler kanlarının kaynadığını hissettiler, bu tıpkı eski günlerdeki gibiydi. Onlar ve diğer Kabile üyeleri dalgayla birlikte ileri doğru fırladılar.


  Grubun hedefinde Siyah Topraklar yoktu. Aksine en yakın ileri karakol okan dokuzuncuya gidiyorlardı.


  Patrik Huyan’ın emriyle Göksel Takip Kabilesi Meng Hao’yu ortaya çıkartmak için Altın Karga Kabilesine savaş açmıştı. Bu onlara pahalıya patlasa da ilk savaşta beş yüz esir almayı başarmışlardı. Bu esirler sonu gelmeyen işkencelere maruz bırakılmıştı. Gelişim merkezleri mahvedilmiş ve Batı Çölü Denizindeki bulunan on tane ileri karakolun her birine gönderilerek asılmışlardı!


  Her bir ileri karakolda açık ve seçik bir biçimde sergileniyorlardı. Bunun amacı… Meng Hao’nun onları görmesini sağlamaktı. Patrik Huyan’ın tahminine göre Meng Hao onları gördüğünde ortaya çıkmak zorunda kalacaktı.


  Eğer ortaya çıkmazsa da totemleri kat kat zayıflayacak ve inanç gücünü kaybedecekti. Aslında Meng Hao uzun bir zaman önce artık ikisine de ihtiyacının olmadığı bir noktaya ulaşmıştı zaten. Gelişen Ruhunu şekillendirmeyi başarmıştı. Böylece Hem bir totemik Kutsal Antik idi, hem de değildi.


  her halükarda Patrik Huyan’ın tahmini büyük oranda yanlıştı. Meng Hao… kesinlikle ortaya çıkacaktı.


  Fakat ortaya çıkmasının sebebi duyarlılık olacaktı, Altın Karga Kabilesi olacaktı!


  “Katliamımız… Mor Denizdeki on ileri karakolla başlayacak!


  Mastif kükreyerek Ruh Bölmenin inanılmaz hızıyla ileri fırladı. Onun kafasının üstündeki Meng Hao’nun elbiseleri rüzgarla dalgalanıyordu. Gözlerindeki öldürme arzusu giderek güçleniyor ve Göksel Takip Kabilesini yok etme kararlılığı giderek sağlamlaşıyordu.


  BOOM!


  Bir sonraki iler karakol ufukta görünmüştü. Karga Mabudu Kabilesinin eski üyeleri ile görüştükten sonra Meng Hao onuncu karakolun Göksel Saltanat Birliğine ait olsa da çoğunlukla Göksel Takip Kabilesi tarafından kontrol edildiğini öğrenmişti.


  İkinci, beşinci ve dokuzuncu ileri karakollar da aynıydı. Meng Hao’nun yok ettiği yedinci karakol ise suçu doğrudan Meng Hao’yu öldürmeye çalışan iki yaşlı adama atabilirdi.


  “Hangi Kabileye ait oldukları umurumda değil,” dedi Meng Hao, gözleri soğukça parlıyordu, “benim Altın Karga Kabilemin üyelerinden herhangi birini asmaya cüret edenler… ölmeyi hak ediyorlar!


  Meng Hao’dan bir emrin gelmesine gerek yoktu. Kan Mastifinin gözleri kırmızı bir ışıkla parlarken ikinci ileri karakola yaklaştı.


  AAAAOOOOOOOO!!

  Bu kükreme sesi, çılgınca ve görünmez bir güç gönderen sonik bir gürültü yarattı. Ses ileri karakola çarptığı anda bir büyü formasyonu etkinleşti. Fakat formasyon bu kükreme karşısında yalnızca bir nefeslik süre direnebildi ve ardından yerle bir oldu.  


Aynı esnada ileri karakoldaki Göksel Takip Kabilesi üyeleri şaşkın yüzlerle birer birer havalanmaya başladılar. Daha herhangi bir tepki veremeden önce üzerlerine şiddetli bir rüzgar esti. Her bir Gelişimci anında paramparça olurken bedenler ve ruhları tamamen yok edildi.


  İleri karakolun içinden dengesiz bir umutsuzluk kükremesi yükseldi. Bu ses geç Gelişen Ruh aşamasının zirvesinde olan bir Gelişimciye aitti. Adamın vücudu titriyordu ve bir kan kokusuyla çevrelenmişti. Gözlerinin önünde bu kadar insanın katledilmesi adeta bir kabus gibiydi.


  Sadece tek bir kükreyişle yüzleştikleri gücün bir Ruh Bölme olduğunu anlamıştı!


  “Efendim, kimsiniz siz? Biz Göksel Saltanat Birliğinden Göksel Takip Kabilesi üyeleriyiz!


  “Ben Altın Karga Kabilesinin totemik Kutsal Antiği Meng Hao’yum. Buraya insanlarımı kurtarmaya ve Göksel Takip Kabilesinin kökünü kazımaya geldim!




Kan Masitifi için tıklayın





Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr