Bölüm 532

avatar
6485 14

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 532


  Bölüm 532:xxxx

Fakat daha sonra takipteki kan damlaları hedeflerini yakaladılar. Gelişimciye saplandıktan sonra adamın vücuduyla birlikte patladılar.  


Diğer Gelişimci ise inanılmaz bir hızla hareket etse de İblis Mızrağından daha hızlı olamamıştı. Mızrak havada uğuldayarak ilerledi ve ardından adama saplandı. Bir anda etrafını siyah sis kapladı. Heyecanlı, vahşi suratlar saldırdılar ve hava kan donduran bir çığlıkla yankılandı. Ses nihayet sonlandığında adamdan geriye sadece bir iskelet kalmıştı.


  Tüm bunları açıklamak zaman alsa da gerçekte üç adamın kaçmaya başlamasıyla öldükleri ana dek sadece on nefeslik süre geçmişti.


  Meng hao balık oltasını kenara koydu ve ardından dönerek Huyan Qing’e baktı.


  Meng Hao’nun bakışı karşısında Huyan Qing titreyerek geriye sendeledi. Hemen tahtırevanın arkasına doğru çıktı.


  “Erken gelişen Ruh aşama Gelişim merkezi,” dedi Meng Hao sakince. “Acınası.” Aslında bu hayatı boyunca gördüğü en zayıf erken Gelişen Ruh aşama Gelişim merkeziydi. “Pekala, senin baban kim?” diye devam etti yüzünde her zamanki ifadesiyle. Artık aceleci hareketle yapmayacak kadar olgunlaşmıştı. Doğal olarak, adamın böylesine gözü pek korumaları olduğunu görünce arka planının sıradan olmadığını anlamıştı.


  Dahası, bu insanların kafalarına bağlı olan kalın kırmızı ipler bir çok soru işareti yaratıyordu. Ayrıca daha önce adam onun babasının o büyük döngü Gelişen Ruh Gelişimcisinin büyü formasyonunu övdüğüne dair bir yorum yapmıştı. Aslında kibirle övünürken istemeyerek de olsa bilgileri ortaya çıkarmıştı. Meng Hao için bilgi parçalarını bir araya koymak zor olmamıştı. Nasıl bunu anlamazdı?


  Huyan Qing şok içinde bakakaldı. Normalde Meng Hao’yu şaşkına çevirmek için babası ile ilgili bilgiyi haykırarak söylemeyi planlamıştı. Meng Hao’nun bu bilgiyi kendi isteğiyle soracağı kimin aklına gelirdi ki?


  “Benim….” Huyan Qing’in aklı karıştı ve titriyordu. Fakat yine de bağırmayı başardı: “Benim babam Huyan Yunming, Siyah Toprakların Göksel Saltanat Birliğinden Göksel Takip Kabilesinin Ruh Bölme Patriği! Eğer beni öldürmeye cüret edersen babam peşini bırakmaz! Nereden olduğun yada kim olduğun önemli deği, eğer bana zarar vermeye cüret edersen hiç şüphesiz ölüm peşinde olacak!!” Konuşması ilerledikçe kelimeler ağzından daha pürüzsüz çıkmaya başladı. Bu Meng Hao’ya en başta söylemeyi planladığı sözlerdi. Ama Meng Hao’nun bunu kendisinin sorması Huyan Qing’in ritmini biraz karmaşaya sokmuştu.


  “Seni öldürmek gibi bir planım yok,” dedi Meng Hao gülerek. “Gidebilirsin.” Bir kaç Gelişen Ruh Gelişimcisini öldürmek ufak meseleydi ve bu adama karşı herhangi bir kini yoktu. Onu öldürmeye değmezdi.


  Üstelik o bir Ruh Bölme Patriğini oğluydu. Kesinlikle haya-kurtaran hazinelerle donatılmış olmalıydı. Eğer Meng hao gerçekten onu öldürmeyi denerse sadece can sıkıcı olmayacak aynı zamanda kendi kimliği de kesinlikle tespit edilecekti. Meng Hao bu Gelişim dünyasında çaylak değildi artık. Biliyordu ki eğer Huyan Qing ölürse Patrik Huyan öldürmek için onun peşine düşecekti. Patrik Huyan’ı atlatabilse bile kimliği gizli kalamayacaktı.


  Bu olduğunda tüm Altın Karga Klanının güvenliği tehlikeye girecek ve Meng Hao buna engel olamayacaktı.


  Meng Hao en başta bu yüzden Bay Wu ve diğerlerinin gitmesine izin vermeyi seçmişti. ne yazık ki Huyan Qing kendisi için en iyi olanı görememiş ve güçlü korumalarını onu öldürmek için yollamıştı. Meng Hao onları hızla katletmişti ve şimdi Huyan Qing kendi başına kalmıştı, tahminen artık biraz daha soğukkanlı olacaktı.


  O bile bazı insanların kızdırılmaması gerektiğini öğrenmiş oldu.  


Meng Hao adamı öldürmeme konusunda karar kılmasıyla daha fazla kızgınlık beslemeyecekti. Huyan Qing belli ki biraz önceki sahne karşısında oldukça sarsılmıştı.


  Ek olarak Meng Hao Huyan Qing’in üzerine bir Kutsal Duyu ipliği bıraktı. Babasına, Patrik Huyan’a geri döndüğünde kutsal duyu tespit edilecek ve eksiksiz bir açıklama teslim edecekti.


  Sadece sıra dışı zekaya sahip olan insanlar Ruh Bölme Patriği olma noktasına ulaşabilirdi. Meng Hao adamın durumu sessizce kabul edeceğinden ve öfkelenmeyeceğinden emindi.


  “Beni öldürmeyecek misin?” diye sordu Huyan Qing şaşkın şaşkın bakarak. Bir anda bu adamın kendisini öldürmeme sebebinin babasından korkması olmadığını hissetti ama gerçek nedeni hakkında da bir fikri yoktu. Hiç tereddüt etmeden dişlerini sıktı ve hızla uzaklara doğru fırladı. Bununla birlikte bir yeşim kayış çıkartarak kullandı ve bölgedeki diğer Göksel Takip Kabilesi üyelerine bir çağrı gönderdi.


  Meng Hao onun gidişine aldırış etmedi. Bir kez daha bacaklarını çaprazladı ve sessizce meditasyona başladı. Burada Zhixiang ile İlkel Ölümsüz Şeytan Düzlemine gitmek için buluşmak amacıyla sessizce beklemeye karar vermişti.


  Meditasyon yaparken Gelişen Ruhlarını inceledi ve zihninde bir anda cüretkar bir fikir şekillenmeye başladı.


  “Şuan yedi tane Gelişen Ruhun var ve Kutsal Duyumun menzili 29,999 metre. 30,000 Ruh Bölme menzilinin sınırı…. Acaba sekizinci Gelişen Ruhu şekillendirmek gibi bir ihtimal var mı? Peki ya dokuz…? Eğer bu olursa ve Kutsal Duyu anlamında bir ilerleme elde edersem “Ruh Bölme ile kıyaslanabilirim olacağım…. Bunu yapmak Ruh Bölmeyi kavrama konusunda bana yardımcı olabilir mi?” Düşünce dizisinde buraya kadar ulaştıktan sonra hafiften nefesi hızlandı. Gözleri aniden ışıl ışıl yanmaya başladı. Fakat bir an sonra böyle bir ihtimalin çok gerçekçi olmadığını fark etti.


  “Cidden bu meseleyi daha dikkatli düşünmeliyim. Bir kez denedikten sonra onun ne kadar uygulanabilir olduğu hakkında daha iyi bir fikre sahip olabilirim. Tek Renkli Ruh Sağlama Hapı gerçekten ilginç. Efsanelere dair bilgilerime göre bu hapın etkisi sadece bir kez görülebiliyor. Fakat benim üzerimde net bir şekilde daha fazla sayıda etki gösterdi.” Bu meseleyi daha önce de düşünmüştü ve bir kaç muhtemel açıklama bulmaya çalışmıştı.


  Aslında, Meng Hao’nun kurduğu temel büyük ihtimalle antik zamanlarda bile nadir görülen bir şeydi. Qi Yoğunlaştırmanın on üçüncü seviyesine ulaşmış, on Tao Sütunuyla yetkin bir Temel oluşturmuş, Yetkin Altın Çekirdeğin büyük döngüsüne ulaşmış ve beş elementi birleştirmeyi başarmıştı. Bunun tam anlamıyla benzersiz bir temel olduğunu söylemek yanlış olmayacaktı.


  “Dahası, üç büyük mucizevi haplar oldukça nadir. Antik zamanlarda bile onları tüketme şansı çok az insana geldi. Tek Renkli Ruh Sağlama Hapı için iki tane tüketmek ile bir tane tüketmek arasında çok fark yok. Sadece çok fazla sayıda tüketince birikim etkisi görülüyor. Antik Gelişimcilerin savurgan olmalarına imkan yoktu bu yüzden doğal olarak eğer onu bir kez kullanırsan etkili olabileceğini öngördüler. Bu tabii ki onların kavrayışı. Bu nedenle efsaneler yükseliyor.” Meng Hao düşünceye dalmış bir şekilde oturmaya devam etti.


  Huyan Qing durmaksızın günlerce uçmuştu. Şuan bir çok Göksel Takip Kabilesi üyesinden cevap almıştı ve ona doğru geliyorlardı. Bir tütsü çubuğunun yanma süresi kadar sonra varacaklardı.


  Bu noktada Huyan Qing nihayet raht bir nefes alabilmişti. Şuan Meng Hao’nun onu gerçekten de saldığını anlamıştı. Geriye dönerek Meng Hao’nun korkunçluğunu düşündü ve acı acı güldü. Yaşadığı bu dehşet verici olay ona bir nebze aydınlanma yaşatmıştı. Bir parça kızgınlık hissetse de Meng Hao’nun dehşetini anımsayınca bir iç geçirdi.


  “Unutsam iyi olacak,” diye düşündü. “Gerçeği söylemek gerekirse onu kızdıran bendim. Belki bu sefer beni bırakmış olabilir ama undan sonra böyle davranmaya devam edersem en sonunda beni öldürecek birine çatabilirim. Babam ben öldükten sonra intikamımı alsa bile bu bana yardımcı olmayacak…. Bu olay Huyan Qing’in hayatında büyük bir dönüm noktası olacak! Şuandan itibaren eskisi gibi olmayacağım. Şöhretimi yükselteceğim!


  Bu kararı verirken gözleri inatçılıkla doldu. Kabileye geri döndükten sonra hemen kapalı meditasyona girecekti. Kibirli kişiliğini değiştirecek ve her şeyiyle Gelişim merkezini artırmaya odaklanacaktı. Gelecekte bir daha asla böyle bir korku yaşamak istemiyordu.


  Fakat Huyan Qing kendi kendine mırıldanıp karar verirken arkasından bir anda soğuk bir kahkaha çınladı.


  Arkasını dönerken yüzü titreşti. Gördüğü şey siyah cübbeli bir gençti. Huyan Qing onun yüzünü ve gözlerindeki öldürme arzusunu gördüğü anda boğuk sesle kekeledi: “Sen… sen benim gitmeme izin verecektin!


  Bu sözler ağzından çıktığı anda siyah cübbeli adam Huyan Qing’in boynundan kavradı ve ardından onu vahşice ezdi.


  Bir çatırdama sesi duyuldu. Huyan Qing’in gözleri kocaman açıldı ve karmaşıklık ve benzersiz bir pişmanlıkla doldu. Neden önce serbest bırakıldığını ve ardından takip edilerek böyle saldırı aldığını anlamamıştı.


  Neden babasının verdiği hayat-kurtarıcı hazinelerin etkinleşmediğini anlamamıştı….


  Gözlerinin kararmasıyla beraber ölüm yanaştı ve ışıklar kaybolmaya başladı. Aniden karşısında duran kişinin önceki korkunç Gelişimciden farklı olduğunu fark etti.


  Görünüş olarak aynılardı ama gerçekte farklılıklar vardı.


  Fakat bu düşüncesini dile getirecek hali yoktu. Bir gümbürtüyle beraber vücudu patlayarak han denizine dönüştü.


  Siyah cübbeli genç gülümsedi ve gözleri kırmızı parıltıyla doldu. Tam oradan uzaklaşacakken altındaki Mor Deniz bir anda devasa dalgalarla kabardı. Deniz suyundan gelen uzak ve öfkeli bir kükreme duydu.


  “Lanet olsun, bu kadar uzaktan bile her şeyi hala hissedebiliyor mu!? Demek önceki sefer Şeytani Göçe girmiş!” Gencin yüzü düştü ve kalbi güm güm atmaya başladı. Vücudu aniden ortadan kayboldu. Fakat, ortadan kaybolduğu anda, oradan üç günlük seyahat mesafesi uzaklıkta denizin üstünde oturan Meng Hao öfkeyle kuduruyordu. İnanılmaz bir hızla ileri fırladı. Sonik patlamalarla havayı yararken siyah cübbeli gence doğru fırladı.


  “Bana komplo kurmaya mı cüret ediyorsun!?!?


  Bölüm İsmi: Huyan Qing’in Ölümü!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44308 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr