Bölüm 508

avatar
6983 19

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 508


Bölüm 508: İddia



Sekiz kollu heykelin yok oluşu Deniz Şeytanı Kabilesi için ölüm çanları gibiydi. Karga Mabudu Kabilesinin on binden fazla üyesi vahşice savaşmaya devam etti. 150,000 şeytansı havada uğuldadı. Bu iki kabile arasındaki bir savaş değil, adeta bir katliamdı.



Acınası çığlıklar ve ölüm feryatları havayı doldurdu. Mor yağmur ve taze kan karışımı zemini adeta kaplamış, Güney Çatlak Geçidinden akıyordu, sanki bölgedeki eski savaşların kanları da karışmış gibi görünüyordu…



Meng Hao havada süzülürken gözleri kapalıydı. Gelişim merkezini tam gücüyle deveran ettiriyor ve tıbbi hapların gücünü absorbe ederek kendini iyileştiriyordu. Zihni hala sanki sayısız iğne batıyormuş gibi bir acıyla doluydu. Sekiz kollu heykel çok güçlüydü. Eğer Meng Hao onun zayıflığını bulamasaydı ve heykel ağzını dördüncü kez açmasaydı, beş elementin dört tanesinde büyük döngü seviyesinde olsa bile yine de direnç göstermek konusunda başarısız olacaktı. Ruhu parçalanacak ve zihni patlayacaktı. Belki vücudu yok olmayacaktı, ama ruhu kesinlikle mahvolacaktı.



Geriye bakıp düşündüğünde Meng Hao gerçekten de şok oldu. Aniden Batı Çölüne ve burada var olan garip şeylere karşı temkinli olması gerektiğini fark etti. Güçlü gelişim merkezi sebebiyle hissettiği kibir kaybolmuştu.



Kendini iyileştirirken gözleri kapalıydı. Etrafında ise şok edici bir katliam oluyordu. Deniz Şeytanı Kabilesinin güçlü uzmanları engelleri aşarak Meng Hao’nun iyileşme sürecini sekteye uğratmaya çalışıyorlardı. Fakat ona yaklaşamadan önce engellenmişlerdi, üç yüz metre bile yakınına yanaşamamışlardı



Deniz Şeytanı Kabile Üyeleri yenilirken ve acımasızca öldürülürken kan donduran feryatlar yükseliyordu. O sırada geriye sadece bin kabile üyesi bile kalmamıştı. Umutsuzluk içinde kabilelerinin tamamen yok edilmesinin an meselesi olduğunu fark etmişlerdi.



Yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Karga Mabudu Kabilesinin cesareti ve vahşiliği onların hayallerinin çok çok ötesine geçmişti. Bu kabile ölmektense kendini imha etme çılgınlığına sahipti ve bunu Deniz Şeytanı kabilesinde yapan çok az kişi vardı.



Genelde kendini patlatmayı seçen çok az kişi vardı ve bu pek işe yaramamıştı. Birkaç nefeslik süre içinde hava gümbürtülerle dolduğu esnada Deniz Şeytanı Kabilesinden bir düzine kadar Gelişen Ruh gelişimcisinden başka kimse kalmamıştı!!



Deniz Şeytanı kabilesinin şeytansıları Meng Hao’nun aylardır aç olan sürüsü tarafından vahşice yiyip bitirilmişti. Kemiklerini bile kırarak yemişlerdi.



Bu sahne aşağıdaki geçitte bulunan on binlerce gelişimcinin tüylerini diken diken etmişti. Karga Mabudu Kabilesini tamamen afallamış bir şekilde izliyorlardı.



Şu an şahit oldukları olayı hayatlarının sonuna kadar unutamayacaklardı. İçlerinden bir ses, bu Karga Mabudu Kabilesinin asla alt edilemeyeceğini söylüyordu.



On binlerce gelişimci nefes nefese kaldığı sırada Karga Mabudu üyeleri yağmalamak için Güney Çatlak Şehrine akın ettiler. Bu sırada geçidin diğer tarafında Siyah Ejderha Kabilesi, gördükleri sahneden başları dönen üç haydut kabilesiyle bir savaşa girişmişti. Öyle şaşırmışlardı ki Karga Mabudu Kabilesi üyeleri onların gözüne savaş tanrıları gibi gelmişti. Zihinleri şiddetli bir korku ve şok ile gürlerken geri çekilmeye başladılar.



Tam o sırada Meng Hao gözünü açtı. O anda hemen içinde yeşil bir ay görünen yeşil dumana dönüştü. Göz açıp kapayıncaya kadar o sırada Ou Yunzi ile savaşmakta olan Deniz Şeytanı Kabilesinden bir Orta Aşama Gelişen Ruh Kıdemlisinin arkasında beliriverdi.



Meng Hao ortaya çıktığı anda Kıdemlinin yüzü düştü. Tam kenara çekilmek üzereyken Meng Hao’nun elindeki İblis Mızrağı ileri fırladı. Kıdemlinin savunma kalkanlarını delip geçerek göğsünden direk kalbine doğru saplandı.



İblis sisi, beraberinde sayısız heyecanlı, vahşi suratla beraber yayılarak adamın etrafını sardı. Birkaç nefes sonra Meng Hao İblis Mızrağını geri çekti. Oradan uzaklaşırken geri yere düşen bir iskeletten başka bir şey kalmamıştı.



Ou Yunzi derin bir nefes aldı, ardından fırlayarak diğer yoldaş kabile üyelerine yardıma gitti.



Meng Hao tekrar ortaya çıktığında başka bir Kıdemlinin yanındaydı. Adamın yüzü düştü ve aniden geri çekilmeye başladı. Fakat, henüz fazla gidemeden Meng Hao’nun önünde kanlı bir ışık parlaması şeklinde Kan Klonu ortaya çıktı. Kan Klonunun hızını göz önüne alınca, Kıdemlinin ondan kaçma şansı yoktu. Kan Klonu göz açıp kapayıncaya kadar adamın üzerine atıldı. Bir an sonra ise yaşlı adamın bütün hayat kuvvetiyle birlikte ayrıldı.



Meng Hao yıldırım gibi saldırıyordu. Her gittiği yerde Deniz Şeytanı Kabilesinin güçlü uzmanları acınası feryatlar kopartıyordu. Kısa bir süre sonra üç cüretkar kükreme duyuldu. Deniz Şeytanı Kabilesi Büyükbabası, Baş Papazı ve Büyük Kıdemlisi geriye doğru fırlayarak her biri farklı yönlere doğru kaçmaya başladılar.



Fakat onlar kaçmaya başladıkları anda umutsuz, acınası bir kükreme yankılandı. Bu kükreme Deniz Şeytanı kabilesinin Totemik Kutsal Antiğinden gelmişti!



Bütün kabile üyelerinin ölmesi yüzünden Kutsal Antiğin kuvveti aniden hızla düşüşe geçmişti. Dahası, Kan Klonu gözlerini çoktan ona dikmişti. Yabancı Canavarın saldırılarından faydalanan Kan Klonu en sonunda atıldı ve onun hayat kuvveti ile özünü emdi. Göz açıp kapayıncaya kadar Totemik Kutsal Antik biraz önceki acınası feryadı koparttı.



Deniz Şeytanı Kabilesinin totemi yok olduğunda o sırada kaçmakta olan Büyükbaba ve diğerlerinin ağızlarından kanlar saçıldı. Yüzleri soldu ve acı kahkahalar kopartırken ifadeleri ıssızlaştı. Kaçsalar bile Meng Hao İblis Mızrağını önüne doğru savurdu ve havada gümbürtülerle fırlamasını sağladı.



Diğer tarafta Kan Klonu dudaklarındaki kanı yaladı ve ardından takibe başladı. Ek olarak Sekiz Dal Birliğinden gelen iki Geç Gelişen Ruh Aşamasındaki Gelişimciler de pırıltılı gözlerle takibe katılmıştı.



BOOM! BOOM! BOOM!



Üç muazzam patlamayla birlikte üç ölüm feryadı yükseldi. İblis Mızrağı Büyükbabaya saplandı. Baş Papaz Kan Klonunun yiyeceği oldu. Büyük Kıdemlinin ise gelişim merkezi düşmüştü ve Sekiz Dal Birliğinin Büyükbabası ve Baş Papazının ortak saldırısıyla anında öldürülmüştü.



Bu olayla birlikte tüm Deniz Şeytanı Kabilesinin kökü kazınmıştı. Geriye tek bir kişi bile kalmamıştı!



Geçidin içindeki on binlerce gelişimci tamamen afallamıştı. Karga Mabudu Kabilesine bakarken gözleri korkuyla doluydu.



Bu sırada Meng Hao kafasını çevirerek geçidin diğer tarafında dört kabilenin savaştığı yere baktı.



Üç haydut kabilesi o sırada geri çekilmekteydi, savaş alanını terk etmeye çalışıyorlardı. Fakat Siyah Ejderha Kabilesinin kudreti onları adeta yerlerine bağlamıştı.



Meng Hao’nun gözleri öldürme arzusuyla parladı. Biraz önce Deniz Şeytanı Kabilesinin kökünü kazımıştı ve doğal olarak bu durumdan faydalanarak kendilerine karşı plan yapanlara merhamet göstermeyecekti.



Meng Hao’nun bir şey söylemesine bile gerek yoktu. Elini kaldırdı ve bir kavrama hareketi yaparak İblis Mızrağının somutlaşmasını sağladı. İleri doğru işaret etti ve Karga Mabudu Kabile Üyeleri gözlerinde ölüm kızıllığıyla hemen geçidin diğer tarafına doğru hücum ettiler.



Meng Hao uzun adımlarla ileri gitti, aniden hızlanarak bir ışık ışınına dönüştü ve Güney Çatlak Şehri ile Güney Çatlak Geçidini geçti. Savaş alanına yaklaştığında Büyük Siyah Ejderha Kabilesinin öncelikli olarak üç kabileden biriyle savaşıyor olduğunu gördü. Diğer iki kabile sadece yerlerine mıhlanmıştı ve oradan ayrılamıyorlardı.



Meng Hao savaş alanına göz gezdirdi ve bu sırada bakışları Xu Bai ile buluştu. Xu Bai onu gördü ve aniden ikisinin de gözleri canlı bir ışıkla doldu.



Meng Hao gözlerini kıstı ve ardından hafifçe gülümsedi. Vücudu bir ışık ışınına dönüşerek Siyah Ejderha Kabilesiyle vahşi bir savaş halinde olan kabileye doğru fırladı. Meng Hao’nun peşinden binlerce Karga Mabudu üyesi de aynı yöne doğru uçtu.



Xu Bai içten bir kahkaha attı ve gözlerindeki parıltı daha da şiddetlendi. İki adım geriledi. Onunla birlikte Büyük Siyah Ejderha Kabilesi üyeleri de aynısını yaptı. Biraz kenara çekilerek Meng Hao ve Karga Mabudu Kabilesi için bir yol yarattılar, bu tıpkı üzerinde yürünülen uzun bir Ejderhaya benziyordu.



Karga Mabudu kabilesi ile Siyah Ejderha Kabilesi arasında konuşacak bir şey yoktu. Önce bir tartışma ve istişare olmadı. Bunun yerine iki kabile de haydut kabilesine ağır darbeler indirmeye başladı.



Katliam sesi havayı doldurdu. Siyah Ejderhalar Xu Bai’nin etrafında dolanırken son derece vahşi saldırılar yapıyordu. Meng Hao ise elinde İblis Mızrağıyla her gittiği yerden kan donduran çığlıkların yükselmesine neden oluyordu.



Bu iki kabile de son derece güçlü ve cesurdu. Bir araya geldiklerinde iki keskin kılıç doğrudan haydut kabilesine saplanmış gibi olmuştu.



Göz açıp kapayıncaya kadar acı dolu çığlıklar yükseldi. Diğer iki haydut kabilesinin Büyükbabalarının yüzleri anında korkuyla doldu. Hiç tereddüt etmeden olanlardan fırsat bulmaya çalışarak kabileleriyle birlikte oradan kaçmayı denediler.



Lanet olsun! Büyük Siyah Ejderha Kabilesi ve Karga Mabudu Kabilesi gerçekten baskınlar!! Ama bunun bir önemi yok; daha sonra diğer kabileler tarafından kesinlikle köşeye sıkıştırılacaklar!



Bizim bir şey yapmamıza gerek yok! Önlerinde uzanan yol onlara avına bakan kaplana benzeyen haydut kabileleriyle dolu olacak!



İki haydut kabilesi elinden geldiğince hızlı bir şekilde geri çekilmeye çalıştı. Fakat tam savaş alanını terk ettikleri sırada Karga Mabudu ve Siyah Ejderha Kabilelerinin etrafını çevirdiği haydut kabilesinin son üyesi de öldürüldü.



Tüm kabile tamamen yok edilmişti!



Bu gelişme, diğer iki kabilenin Büyükbabalarının ve üyelerinin kalplerine adeta bir çekiç vurmuş gibiydi. Daha da hızlı bir şekilde kaçmaya başladılar.



İlk kabile yok edildiği sırada Xu Bai güldü ve konuştu: “Kardeş Meng, küçük bir yarışmaya ne dersin!?



Benim de aklımdan bu geçiyordu!” diye cevapladı Meng Hao sakince.



Harika! Geriye kalan iki kabile denk güçte. Bakalım hangimiz hedefimizi daha hızlı temizleyeceğiz!” Xu Bai’nin gözleri canlı bir ışıkla parladı. O anda Meng Hao’nun da birlik düşüncesine sıcak baktığını söyleyebilirdi. Fakat böyle bir birlikte bir taraf lider pozisyonunda olacak, diğeri ise ikinci pozisyonda kalacaktı.



Bu yarışma kimin lider, kimin ikinci olacağına karar verecekti!



Xu Bai bu kelimeleri söyledikten sonra sağ eliyle ileriyi işaret etti. Bunun ardından kabilesinin üyeleri öldürme arzusuyla haydut kabilelerinden birine doğru fırladılar.



Meng Hao hafifçe gülümsedi. Öldürme arzusu bambaşka bir seviyeye ulaşan Karga Mabudu kabilesi kükreyişler eşliğinde diğer haydut kabilesine doğru fırladı.



Meng Hao ve Xu Bai ise kendilerini saldırı yapmaktan men ederek havada süzülmekle yetindiler.












Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44265 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr