Bölüm 485

avatar
6950 16

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 485


Bölüm 485: Kan Klonunun Doğuşu!



Kan küresinden yayılan çılgınca bir aura Beş Zehir Kabilesinin Kutsal Antiklerini bile şok etmişti. Hayretler içinde kalan Kutsal Antikler inanç güçlerinin tamamını kullanarak çabucak Yabancı Canavar engelini aştılar. Onlar da kan küresi mührünü güçlendirmek adına harekete geçtiler.



Onun dışarı çıkmasına izin vermemeliyiz! İzin vermemeliyiz!



Beş Zehir Kabilesinin diğer Papazları da yaralarına rağmen küçülmekte olan kan küresine doğru fırladılar. Beş Papaz hemen önlerindeki engelleri aşarak korku ve dehşet içinde mührü desteklemeye başladılar.



Yedi Gelişen Ruh Gelişimcisi ve üç Totemik Kutsal Antiğin kuvveti kan küresinin mühür gücüne aktı.



Çevredeki Karga Mabudu Kabile üyeleri karşılarındaki engelleri geçmek için çılgınca savaşmaya başlamışlardı. Beş Zehir Kabilesi üyeleri umutsuzca direnmeye çalıştılar. Savaşın şiddeti kat kat artmıştı.



Fakat, Beş Zehir Kabilesinin büyük güçleri kan küresi mührüne odaklanmış olsalar da küre giderek küçülmeye devam etti. Kısa süre sonra sadece üç metre kalmıştı. Bu esnada Beş Zehir Kabilesi ruhları adeta kovulmuşlardı. Büyülü suratlar yüzlerinde acı ifadelerle bölgeden dağıldılar.



En şaşırtıcı olan şey ise, kan küresinden yayılan korkunç auranın aniden yedi Gelişen Ruh Gelişimcisinin kuvvetlerini boğmasıydı. Auranın çarpmasıyla yüzleri soldu ve bir yandan kan tükürürken bir yandan da zihinleri gürleme sesleriyle doldu.



Kutsal Antiklerin yüzleri benzersiz bir korku ve şok içindeydi, öyle ki vücutları titremeye başlamıştı!



Kan küresinde artık hiç ruh kalmamıştı; göz açıp kapayıncaya kadar bütün bilinçler dağılmış ve yerini Kan Ölümsüzü büyüsüne bırakmıştı. Aynı esnada küre küçülmeye devam ederek bir insan formuna büründü!



Bu figür tıpkı Meng Hao’ya benziyordu!



Öldürün onu!” diye gürledi Büyükbaba, artık delirmenin eşiğinde gibiydi. Artık mühürleme çabasını bir kenara bırakmış ve kan renkli figüre karşı bütün ölümcül kutsal becerilerini kullanmaya başlamıştı.



Diğerleri de aynıydı. Kutsal Antikler gümbürtüler eşliğinde saldırıya başladılar. Fakat, kan renkli figür tepki bile vermedi. Bu durum Beş Zehir Kabilesi Büyükbabasını dehşete düşürdü.



Bu Meng Hao Göksel Kanı arıttı! O… O gerçekten de onu bir kan yaratığına arıttı!!



Bu imkansız! O Göksel Kan atalardan biri tarafından şans eseri elde edildi. Onun içerdiği güç korku vericinin de ötesinde. Nasıl bir gelişimci onu kaynaştırabilir? Yıllar boyunca kabilede onu kaynaştırmaya çalışan herkes öldü! En iyi yapabildiğimiz şey onu kontrol edebildiğimiz bir büyü oldu!



Büyükbaba ve diğerlerinin kafaları dönmeye başladı ve ifadeleri şaşkınlıkla doldu.



En acı verici olan şey kabilelerinin değerli hazinesi, düşmanı yok edecek gizli silahları düşmanları tarafından başarılı bir şekilde arıtılmıştı. Sanki değerli hazinelerini ona hediye olarak vermişlerdi. Bu düşünce onların inanılmaz bir işkence hissetmelerine neden oldu.



Bu, Meng Hao’nun Kan Klonu arıtımı işlemi için kritik bir andı. Aniden bu Kan Klonunun geçmişte yarattıklarına göre çok daha farklı olduğuna dair şiddetli bir hissiyata kapıldı. Öncekiler ateş böceğiyse bu parlak bir ay gibiydi.



Demek Ji Klanı Klonu böyle güçlü oluyor…” Böylesine inanılmaz bir güç Meng Hao’nun hayal ettiğinin bile ötesindeydi. Şu an, arıtıma devam ettikçe kan iradesinin yavaş yavaş uyanacağına dair hafif sinyaller hissediyordu.



Bu, Kan Ölümsüzü büyüsünün işlevlerinden biriydi. Meng Hao’nun henüz kavrayamadığı bazı etkenlerden ötürü kanın içinde gizlenen soy gücünü dışarı çıkartabiliyordu!



Kan ne kadar eski olursa ve soy gücü ne kadar saf olursa, Kan Klonu o kadar güçlü olacaktı!



Meng Hao derin bir nefes aldı. Şu an yapması gereken şeyi biliyordu, klon için çekirdek görevi görecek bir şey bulmalıydı. Eğer çekirdek yok edilemez olursa, klon da yok edilemez olacaktı!



Meng Hao’nun geçmişte yarattığı Kan Klonları yavan görünüyordu ve Et Peltesinin derisi kullanılarak arıtılmıştı. Fakat, Meng Hao için çok faydalı olmuşlardı.



Bu Kan Klonunun başarılı arıtımıyla ortaya çıkacak korku verici güç seviyesi Kan Ölümsüzü büyüsüyle ilgili bilgilerde bile anlatılmamıştı. Kan Ölümsüzü bile böyle bir şey olacağını hiç beklememişti. Kan Ölümsüzü bile bu… Ji Klanı Kan Klonundan daha önce hiç yaratmamıştı.



Ne de olsa Kan Ölümsüzü sıradan Ji Klanı üyelerine tepeden bakmıştı. Ana amaç Ji Klanının saf soyundan gelenlerin kanını arıtmaktı. Saf soydan gelenlerin kanından yapılan Kan Klonları bile şu an ortaya çıkmakta olan Ji Klanı Klonunun yanında sönük kalırdı!



Bunun nedeni şu an kullanılan kan damlalarından birinin bir Ji Klanı Seçilmişine ait olmasıydı. Diğeri 19. Ji’ye aitti. Üçüncüsü ise bu Kan Klonunun bu kadar korku verici olmasının sebebiydi… Onun kökenini 19. Ji bile tam olarak tespit edememişti. Tek söyleyebildiği bu kan damlasının ilkel zamanlardan geldiği ve orijinal bir atanın kanı kadar güçlü olduğuydu!



Bu Kan Klonunu bu kadar farklı kılan şey işte bu son kan damlasıydı. Aslında Meng Hao ilerde altı damla daha elde edebilirse ve onları bu Kan Klonuyla kaynaştırırsa tamamlanmış bir Kan Mabudu elde edebilecekti. Bu durumda Atasal Uyanış gücü serbest kalacak ve gizemli Ji Klanı atası ortaya çıkacaktı!



O zaman geldiğinde, bu kişinin görüntüsüne ve gerçek kimliğine karar verilebilirdi!



Yankıların havayı doldurduğu esnada Beş Zehir Kabilesinin üstün güçleri saldırılarına devam ettiler. Meng Hao’yu sarmış olan kan renkli figür garip bir biçimde kıvranıyordu. Fakat, ona karşı hangi kutsal beceri kullanılırsa kullanılsın figürün şekillenmesini hiçbiri durduramıyordu.



Kan figürü yavaş yavaş daha da arındı; Meng Hao’nun dış özellikleri yavaşça netleşti. Göz açıp kapayıncaya kadar, figürden tıpkı bir su gibi kanlı bir parıltı yayılmaya başladı.



Beş Zehir kabilesi Büyükbabasının yüzü düştü. Şu an Meng Hao’nun etrafını sarmış olan kan renkli figürün şok edici bir aurayı zapt ettiğini hissedebiliyordu.



Her şeyinizi kullanın. Onu imha edin!” diye bağırdı Büyükbaba. İki eliyle büyü hareketi uyguladı ve ardından bir ağız dolusu kan tükürdü. Vücudu aniden biraz kurudu ama karşılığında Meng Hao’ya doğru beş renkli bir sis dalgalandı.



Baş Papaz’ın yüzü titreşirken sağ eliyle bir büyü hareketi yaptı. Vücudundaki totemler beş zehir yaratıklarının birleşiminden oluşan bir şekilde tezahür etti. Yaratık Meng Hao’ya doğru hücum etti.



Diğer Gelişen Ruh Gelişimcileri de en güçlü saldırılarını kullandılar.



Üç Totemik Kutsal Antiğin vücutları ise aniden küçülmeye başlayarak her biri bir kaç metreye kadar düştü. Bunun anlamı artık vücutlarının daha arıtılmış ve saf olduğuydu. Meng Hao’ya doğru saldırıya geçtiler, bu sırada Meng Hao’dan gelen kanlı parıltının kendilerini engelleyebileceğinin ve hatta ezebileceğinin farkındaydılar. Böylesine kısıtlayıcı bir kuvvet şaşkınlık vericiydi ve içgüdüsel olarak onu tam anlamıyla ortaya çıkmadan önce yok etmeleri gerektiğini biliyorlardı. Bu onların ruhlarından ve kanlarından yükselen bir önseziydi. Kanlı parıltı tamamen şekillendiğinde Totemik Kutsal Antikler hiçbir şey yapamayacaklardı. Böylesine kuvvetli bir saldırı gücü karşısında kuru otlar gibi ezileceklerdi.



Bu içgüdüsel bir önsezi, korku verici bir görüydü!



Fakat, tam kutsal beceriler ve büyülü teknikler indiği anda Meng Hao’nun etrafını saran kanlı parıltı aniden daralarak onun alnında kırmızı bir nokta şeklini aldı. Meng Hao’nun gözleri aniden açıldı.



Gözlerini açtığı anda alnındaki parlak kan noktası dışarı uçtu. Şok edici, yüksek perdeli bir ses çıkartarak dalgalar yaydı. Bir gümbürtü sesi dört bir yana yayılırken daha önce yerleştirilmiş olan mühürler parçalandı.



Parlak, kanlı nokta aniden kanlı bir ışık ışına dönüşerek Engerek Kutsal Antiğe doğru fırladı. Engerek Kutsal Antik hemen yüzünde hayret ve umutsuzluk dolu bir ifadeyle geri çekildi. Tam ruhuna kadar işleyen bir sarsıntıyla titredi ve tüm benliği bu titremeyle kaplandı. Kanlı ışık ışını karşısında sanki bütün savaşma iradesini kaybetmişti, özgüveni yerlerdeydi!



Kanlı ışık inanılmaz bir hızla hareket ederek ona çarptı ve ardından onu delerek geçti.



Engerek Kutsal Antiğin tüm vücudu bembeyaz olurken onun özü, hayat kuvveti, kanı, her şeyi anında kanlı figür tarafından emildi.



Böylesine bir tesir tıpkı Göksel bir kudrete benziyordu. Eğer o ölmeni isterse ölmekten başka şansın yok gibiydi. Bu Kan Klonu bir Ji Klanı Kan Klonuydu ve Ji Klanı Dokuzuncu Dağ ve Denizin Gökleriydi!



Eğer o senden her şeyini almak isterse, göstereceğin herhangi bir direnç beyhude olacaktı. Ji Klanı için, Ji olmayan herkes kafirdi!



Örneğin, bu Totemik Kutsal Antiğin kökeni antik Ölümsüz Şeytan Tarikatına dayanıyordu, o Tarikat, Ji Klanı tarafından imha edilen bir Tarikattı!



Totemik Kutsal Antiğin ölümü aniden Beş Zehir Kabilesi Gelişimcilerinin kalplerinde gök gürültüsü etkisi yaptı! Büyükbaba, Baş Papaz ve diğerlerinin yüzleri düştü!



İmkansız!!



Kutsal Antik… Yüce Kutsal Antik emildi…



Bu… Bu…” Daha Engerek Kutsal Antiğin cesedi yere bile düşmeden önce yaklaşık on bin kadar Beş Zehir Kabile üyesi kan tükürmeye ve inlemeye başladı. Vücutlarındaki totemler yok olmaya, gelişim merkezleri düşmeye başladı.



Hatta Papazlardan da kan tüküren ve titremeye başlayanlar vardı, yüzleri inanamaz bir ifadeyle doluydu.



Kutsal Antik… Öldü!!



Kanlı ışık ışını havayı süpürüp geçerken sanki yutma sesini andıran garip, şok edici bir ses çınladı. Yankılanan ses herkesin ve hatta diğer iki Kutsal Antiğin anında saldırıyı kesmesine ve hemen geri çekilmesine neden oldu. Meng Hao’nun etrafında aniden kan renginde bir surat belirdi. Gümbürtüler duyuluyordu. Meng Hao bir kaç adım geriledi, ardından küçük ışınlanma kullanarak bir anda uzaklarda belirdi ve kuşatma yapan Beş Zehir Kabilesine doğru hücum etti.



Kan Klonu…” dedi sakince. “Beslenmeye devam edebilirsin.” Meng Hao’nun gözlerinde öldürme arzusu titreşti. Kanlı ışık ışını bir bağırma sesi çıkarttı, ardından bir figür şekline somutlaştı.



O tıpkı Meng Hao’ya benziyordu, tek fark kanlı bir parıltı yayması ve kıpkırmızı gözlere sahip olmasıydı. Vücudu titreşerek inanılmaz bir hızla diğer iki Totemik Kutsal Antiğe doğru fırladı.



Kutsal Antikler içgüdüsel olarak ellerinden geldiğince hızlı bir şekilde geri çekildiler. Ne yazık ki ne kadar hızlı olurlarsa olsunlar Ji Klanı Kan Klonundan hızlı olamayacaklardı.



Şeytansılar…” diye bağırdı Meng Hao, sesi dört bir yanda yankılandı. “Ben sizin Şeytan Patriğinizim. Bugün, gönlünüzce katliam yapabilirsiniz!” Sürüden geriye 40,000 şeytansı kalmıştı. Neredeyse yarısı öldürülmüştü. Fakat o anda geriye kalan 40,000 şeytansı kafalarını kaldırdılar ve Gökleri titreten bir kükreme koparttılar. Aniden Meng Hao’ya doğru sonsuz bir Şeytani Qi akın etti ve ardından yayılarak şeytansılara dağıldı. Buna ek olarak, Beş Zehir Kabilesinin şeytansıları aniden titremeye başladılar ve itaatkar sesler çıkarttılar.



Bu ani karşı saldırı karşısında Beş Zehir Kabilesi Gelişimcileri tam anlamıyla bir kaosun içine düşmüştü!



Bana inanç gösterin! Bana tapan kabile üyeleri, ben sizin Totemik Kutsal Antiğinizim. Bana inanç duyanlar benim totemlerime sahipler… Beş Zehir Kabilesi bizim can düşmanımız. Onlarla aramızdaki farkı göstermenin zamanı geldi!” Elini sallamasıyla birlikte bir Yeşilodun Ağacı ortaya çıktı. Bir alev denizi gökyüzüne doğru kükredi. Altın bir yağmur yayıldı. Ayaz Toprak her yeri dondurmaya başladı!



Karga Mabudu Kabilesinden geriye kalan binlerce üyenin gözleri kıpkırmızıydı. İnanılmaz bir çılgınlıkla korku içindeki Beş Zehir Kabilesine doğru saldırıya geçtiler!



Meng Hao’nun gözleri acımasızlıkla pırıldadı ve sesi gök gürültüsü gibi çınladı: “Hepsini öldürün!












Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44250 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr