Bölüm 479

avatar
6880 16

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 479


Bölüm 479: Canına Susamak



Meng Hao siyah cübbeli yaşlı adamın anılarında birçok karmaşık şey gördü. Bunlar onun hayat tecrübeleriydi. Adam çığlıklar içinde titrerken yavaşça bir ölüm aurası yaymaya başladığında Meng Hao aradığı şeyi buldu.



Feng Shui pusulası Göksel Saltanat Birliği tarafından tüm Batı Çölü boyunca dağıtılmış olan birçok eşyadan biriydi. Karga Mabudu Kabilesi Kıyamet sırasında dağdan hiç ayrılmadığı için dış dünyada olanlar hakkında bilgisiz kalmıştı ve bu konudan haberdar değildi.



Aslında Batı Çölündeki Kabilelerin yarısından fazlası böyle bir Feng Shui pusulasına sahipti.



Bu pusulaların tek bir amacı vardı; bölgedeki Şeytan Ruhlarının yerini açığa çıkartıyordu.



Meng Hao’nun depolama çantasında iki tane Şeytan Ruhu olduğu için pozisyonu bu pusulayla ortaya çıkmıştı.



Şeytan Ruhunu tespit eden Büyük Kaynaşma Kabilesi onları katletmek ve Şeytan Ruhunu alma amacıyla öldürme arzusu dolu bir şekilde gelmişti.



Meng Hao’nun yüzü sertti. Elbise kolunu fiskeledi ve Lotus Kılıç Formasyonu döndü. Yaşlı adamın vücudu giderek yaşlanırken tiz bir feryat koptu. Adam bundan kaçınmak istese de Ruh Arayıcıdan sonra zihni ağır yara almıştı. Gelişen Ruhu bile zayıftı ve yerle bir olmanın eşiğindeydi.



Meng Hao yürüyerek uzaklaşırken bir patlama sesiyle adamın vücudu bir anda küle döndü. Lotus Kılıç Formasyonunun zaman gücü yüzünden vücut ve ruh yok edilmişti.



Savaş çok uzun sürmedi. Meng Hao’nun güçlü gelişim merkeziyle, karşısındaki Büyük Kaynaşma Kabilesinin ruhsal enerji kıtlığına karşı Ruhsal Taşlara sahip olmaları önemli değildi. Sahip oldukları üç bin üye hızla yerde bir kan nehrine dönüştüler.



Meng Hao herhangi bir acıma hissi yaşamadı. Biliyordu ki eğer kendi gelişim merkezi yeterince güçlü olmasaydı, kendisi de dahil bütün Karga Mabudu Kabile üyeleri şu an onların yerine kan nehrini oluşturan bireyler olacaktı.



Büyük Kaynaşma Kabilesinin depolama çantalarındaki kaynaklar Karga Mabudu Kabilesi için yaralı olacaktı. Binlerce şeytansı ise Meng Hao’nun Şeytani Qi’si sayesinde teslim oldu ve onun şeytansı sürüsüne dahil oldu.



Binden fazla şeytansıyı kabile üyelerine binek olarak verdikten sonra büyük gölü geçtiler ve göçe kaldıkları yerden devam ettiler.



Fakat Meng Hao’nun kalbinde kara bulutlar dolanıyordu. Feng Shui pusulası meselesi yüzünden bu göçün daha da zorlaşacağının farkındaydı. Ne kadar Şeytan Ruhlarını saklamaya ya da mühürlemeye çalışsa da pusulanın onları tespit etmesine engel olamamıştı.



Neyse ki siyah cübbeli yaşlı adamın anılarından kendisi Köprü Harabeleri Alemindeyken Göksel Saltanat Birliğinin yapmış olduğu duyuruları öğrenmişti.



Örneğin, Ruh Bölme uzmanlarına sahip olan büyük kabileler hiç bir şart olmadan Siyah Topraklara kabul edileceklerdi.



Bu yüzden çoğu büyük kabile Şeytan Ruhları ile ilgilenmeyecekti. İlgilenseler bile onu elde etmek için çok ileri gitmeyeceklerdi.



Şeytan Ruhuna sahip olmak isteyen Çoğu Kabile orta boyutlu olanlar. Ya da Beş Zehir Kabilesi gibi Ruh Bölme uzmanına sahip olmayanlar.” Meng Hao bu düşüncelere daldığı sırada gölden geçmişler ve yollarına devam ediyorlardı.



Zaman hızla aktı. Üç ay sonra Karga Mabudu Kabileleri evlerinden çok uzaktalardı. Meng Hao’nun şeytansı sürüsü bir kez daha yirmi binlere kadar ulaşmıştı.



Meng Hao’nun tahminine göre Karga Mabudu Kabilesini koruyabilmesi için şeytansı sürüsü en önemli faktördü. Şu an Karga Mabudu Kabilesi kendi başına güçlü, orta boyutlu bir kabileyle savaşa girişemeyecek durumdaydı. İş büyük kabilelerle kapışmaya gelince, en büyük avantajları Meng Hao’nun bir Şeytan Mühürleyici olmasıydı, bu onu Büyük Ejderhacılardan bile daha yüksek bir pozisyona koyuyordu.



Şeytani Qi sayesinde daha fazla şeytansıyı cezbediyor ve kontrol ediyordu; bu durum onun savaşın gidişatını değiştirebilme şansını yükselten bir etkendi.



Üç aylık seyahat huzurlu geçmekten çok uzaktı. Büyük Kaynaşma Kabilesinin ardından üç tane daha orta boyutlu kabile ile karşılaşmışlardı. İstisnasız hepsi öldürme arzusuyla onlara gelmiş ve Şeytan Ruhunu çalmayı umut etmişti.



Üç savaştan sonra o üç kabile de yok edilmişti.



Meng Hao’nun şeytansı sürüsü yirmi bine ulaşmıştı ve Karga Mabudu Kabilesi tek bir üyesini dahi kaybetmemişti. Her üç savaşta da Meng Hao ve onun şeytansı sürüsü savaşmıştı.



Savaşlarla güçlen...” dedi Meng Hao arkasında bıraktığı dağlara bakarak.



Oralar şimdi yavan bölgelerdi.



Savaşlarla daha fazla kaynak ve şeytansı elde ettik. Eğer bir gün şeytansı sürümü yüz bine çıkartabilirsem, büyük kabilelere bile kafa tutabiliriz.” Gözleri kararlılıkla pırıldadı.



Karga Asker Kabilesi Büyükbabası, Karga Kasvet Kabilesi Büyük Kıdemlisi ve diğerleri Meng Hao’nun azmini gördüler ve bu durum onlara rahat bir nefes aldırdı.



Onlar için Meng Hao sadece bir Kutsal Antik değildi, aynı zamanda Karga Mabudu Kabilelerinin tek umuduydu.



Saygıdeğer Kutsal Antik…” dedi Karga Asker Kabilesi Büyükbabası, kaşlarını endişeyle çatmıştı. “Eğer bu yoldan devam edersek, birkaç ay sonra orta boyutlu Sonsuz Evren Kabilesinin topraklarına varacağız. Onların totemleri mavi suratlı bir Hortlak ve kabile üyeleri oldukça vahşi ve acımasız. Onların hala orada olup olmadıklarını bilmeye imkan yok. Eğer onlardan kaçınmak istiyorsak rotamızı değiştirebiliriz, ama bu bizi Beş Zehir Kabilesinin topraklarına götürecek.



Rotayı değiştirmeye gerek yok.” dedi Meng Hao sakince. Gözleri öldürme arzusuyla parladı. “Eğer Sonsuz Evren Kabilesi hala oradaysa ve kötü niyete sahiplerse, benim de daha fazla şeytansıya ihtiyacım var, onları kullanarak sürümü güçlendirebilirim.



Bu göç yolunda Meng Hao çoktan öldürmeye alışmıştı.



Yani…” dedi Karga Kasvet Kabilesinin Büyük Kıdemlisi, gözleri vahşi bir ışıkla parladı.



Yola devam!” diye cevapladı Meng Hao sakince. Onun kararı kabilenin kararı demekti. Normalde, Karga Mabudu Kabilelerinin binden biraz fazla üyesi vardı. Fakat yapılan savaşlardan sonra yüzlerce düşman teslim olmuş ve kendi hayatlarını kurtarmak için köle olmayı istemişlerdi. Kabile şu an neredeyse iki bin kişiyle belli bir düzen içinde yoluna devam ediyordu.



Zaman geçti. İki ay sonra karşılarına mor yağmur suyundan oluşan bir nehir çıktı. Nehrin ötesindeki düzlükte kabataslak yapılarla inşa edilmiş bir şehir vardı.



Bu şehir çok büyük değildi ama görünüşe göre on bin kişiye ev sahipliği yapıyordu. Şehir kaya ve topraktan inşa edilmişti ve sönük büyülü sembollerle kaplıydı. Şehrin tam ortasında dokuz tane devasa heykel yer alıyordu. Heykeller bir küme şeklinde toplanmıştı ve vahşi suratlı Hortlaklara benziyorlardı.



Burası Sonsuz Evren Kabilesiydi. Onlar orta boyutlu bir kabileydi ama burası Batı Çölünün kuzey bölgesiydi. Kabile göç edip etmemek konusunda birçok iç çatışma yaşamıştı. En sonunda önden bir öncü birlik yollamaya ve bazı üyeleri de göç edip etmemek konusunda daha sonra karar vermesi için geride bırakmışlardı.



O anda Sonsuz Evren Kabilesinin Büyükbabası, Baş Papazı, Büyük Kıdemlisi ve diğer önemli üyeleri şehir duvarında durmuş heyecanla uzaklara bakıyordu.



Emin misin?” diye hırıldadı Büyükbaba.



Kesinlikle eminim.” diye cevap verdi elinde bir Feng Shui pusulası tutan Baş Papaz. Pusulanın üzerinde parlak kırmızı bir nokta görünüyordu. “Çok yakınlar. O göç kabilesi büyük ihtimalle Karga Mabudu Kabilesi ve bir Şeytan Ruhuna sahipler!



Gözcülere göre iki bin civarı insana sahipler. Bir kısmı sıradan kabile üyesi. Ayrıca yaklaşık bin kişilik şeytansı sürüsüne sahipler.



Bir tane orta aşama iki tane de Erken Aşama Gelişen Ruh Gelişimcisine sahipler. geri kalanı Nüve Formasyonu ya da daha altında. Beş Zehir Kabilesiyle yaptıkları savaşa dair elde ettiğimiz bilgilere göre bütün Totemik Kutsal Antiklerini kaybetmişler ve bu yüzden böyle büyük bir düşüşteler.



Ruhsal enerji kıtlığını göz önüne alınca, onların yolu burada ölümle son bulacak!



Büyükbabanın gözleri canlı bir ışıkla parladı. “Gökler Sonsuz Evren Kabilemizi yok etmeyecek! Bize böylesine güzel bir hediye geldi. Kabilenin geri kalanını bilgilendir. Bütün gücümüzle saldıracağız. Şeytan Ruhunu aldıktan sonra ne pahasına olursa olsun burayı terk edeceğiz. Öncü birlik ile buluşup Siyah Topraklara gideceğiz!” Papaz ve etrafındakiler oldukça heyecanlanmıştı.



Yaklaşık on bin Sonsuz Evren Kabilesi üyesi Meng Hao ve Karga Mabudu Kabilesini katletme ve Şeytan Ruhunu alma arzusuyla düzlükte kendileri gösterdiler.



Bu sırada, düzlüğün bir yerinde bir zamanlar zehir ile doldurulmuş olan kasvetli bir alan vardı. Orası yabancıların giremediği Beş Zehir Kabilesi topraklarıydı.



Beş Zehir Kabilesi çoktan göç etmeyi tercih etmişti. Fakat, buna bütün kabile üyeleri katılmamıştı. Sadece kabilenin dört dalı ayrılmış; Akrep Dalı geride kalmayı tercih etmişti.



O anda Akrep Dalının Baş Papazı elinde bir Feng Shui pusulası tutuyordu. Uzun bir süre sessizce Şeytan Ruhunu temsil eden noktaya baktı.



Bir şekilde göç eden dalları bir Şeytan Ruhu bulduğumuza dair bilgilendirmeliyiz. Eğer onu çalmak için bir yol bulabilirlerse harika olur. Ne yazık ki bizim Akrep Dalımız…” Adam kafasını sağa sola salladı. “Demek Karga Mabudu Kabilesi savaştan sonra dağdan ayrıldı ve hatta bir Şeytan Ruhu elde etmeyi başardı… Kimin onlarla çatışmaya girmeyi seçeceği önemli değil. Akrep Dalımız çoktan ata topraklarında ölmeye karar verdi. Bulanık sulara adım atmaya gerek yok.



Meng Hao ve Karga Mabudu Kabilesi yedi gün boyunca yolculuğa devam etti. Aniden Meng Hao’nun gözleri pırıldadı. Sakin bir ifadeyle depolama çantasına vurdu. Hemen sarmaşık gövdesi ortaya çıktı ve yere gömüldü. Biraz sonra topraktan fışkıran dikenler iki bin Karga Mabudu Kabile üyesinin etrafını çevreledi. Dikenler yayılarak birbirine bağlandı ve bir kubbe yarattı.



O tıpkı baş aşağı dönmüş bir kase gibiydi, içindeki kabileyi tamamen koruma altına almıştı.



Bu olay sadece bir anda gerçekleşmişti ve ileride siyah bir bulut kütlesi ortaya çıkmıştı. Bulutun içinde on binlerce şeytansı vardı. parlak ışık ışınları ise binlerce gelişimciyi temsil ediyordu. Binlerce gelişimci, şeytansıları sürerek gelirken yer sallanıyordu.



Her şey titredi ve gökyüzü karardı. Bu sırada mor yağmur yağmaya devam ediyordu!



Hiçbir konuşma olmadı. Gelmekte olan sekiz bin gelişimci havada uğuldayarak ilerlediler. On binlerce şeytansı kükremeler eliğinde dört bir yana dağıldı.



Tek başına bizim on binlerce kişiden oluşan ordumuzu engelleyebileceğini mi düşünüyor? Gücümüzü hafife alıyor! Sonsuz Evren Kabilesi Gelişimcileri, emirlerimi dinleyin. Bütün hepsini katledin! Tek bir kişiyi bile sağ bırakmayın!



Gürlemeler gökyüzünü doldururken ordu savaşa doğru yol aldı. Öldürme arzusuyla dolu olan dört Gelişen Ruh Gelişimcisi Meng Hao’ya doğru büyük bir hızla fırladı.













Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr