Bölüm 462

avatar
7085 16

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 462


Bölüm 462: Dişi Şeytan Zhixiang!



Kelimeler Meng Hao’nun ağzından çıktığı anda Anka Alevleri onun etrafını sardı. Aniden Ateş-tip totemi dövmesinden şok edici alevler fışkırdı.



Ateşi yenmek için ateş kullanacaktı!



Ateş patlayarak aniden Anka Alevini çevreledi. Alev denizinin ortasında duran Meng Hao bir çeşit şeytan mabudu gibi görünüyordu. Elini sallayarak etrafında devasa bir ağaç görüntüsünün çıkmasını sağladı. Ağaç alev denizinin içinde eriyerek alevlerin şiddetini hızla artırdı. Meng Hao elbise kolunu fiskeleyerek alevlerin Zhao Youlan’a doğru fırlamasını sağladı.



Alevler çok hızlıydı ve göz açıp kapayıncaya kadar Zhao Youlan’a yaklaştı. Onun narin kaşları çatıldı ve elini sallayarak etrafında küçük beyaz bir kalkanın ortaya çıkmasını sağladı.



Kalkan hemen genişlemeye başlayarak bir anda onun etrafına tamamen yayıldı. Alev denizi kalkanla buluştu, ama onun tarafından tamamen engellendi.



Meng Hao’nun gözleri soğukça pırıldadı. Soğuk bir homurdanmayla Metal-tip totemi ortaya çıkarak alev denizinin içinde eridi. Ortaya çıkan Altın damlalar Zhao Youlan’a doğru fırladı. Zhao Youlan bir kez daha kendini savunmak için beyaz kalkanı kullandı. Fakat altın damlalar yayılmaya başladı ve beyaz kalkanın dışında birbirleriyle bütünleştiler.



Göz açıp kapayıncaya kadar, beyaz kalkan genişleyerek onun etrafını kaplarken altın damlalarda etrafını tamamen sarmış ve küre benzeri bir şekil ortaya çıkmasını sağlamıştı. Tüm bunlar Zhao Youlan hiçbir şey yapamadan önce gerçekleşmişti.



“Sen…” dedi Zhao Youlan yüzü titreşerek.



İnanılmaz bir hızla hareket eden Meng Hao alev denizinin içinden fırladı ve doğrudan beyaz kürenin altında ortaya çıktı. Elini havaya kaldırarak altın kürenin titreşmeye başlamasına neden oldu. Meng Hao kükreyerek bütün gücüyle altın küreyi sisin içine göndermeyi hedefledi.



Kalkanın içinde saklanmak istedin, pekala ben de sana bir koruma katmanı daha ekledim!” Meng Hao konuşurken altın küre içinde Zhao Youlan ile birlikte havada sise doğru uğuldadı.



Tüm bunları anlatmak zaman alsa da aslında bir anda olup bitmişti. İkili arasındaki savaşta herhangi biri üstünlüğü ele alamamıştı. Fakat Meng Hao’nun hızlı düşünme becerisi üstün gelmişti; altın küre sise dokunduğu anda sis şiddetle kaynamaya başladı. Aniden altın kürenin içinden keskin bir çığlık sesi yükseldi.



Bu ses şok ediciydi ve sisin daha fazla kudurmasına neden olmuştu. Aslında sisin aşağısındaki binalar artık biraz görünür hale gelmişti.



Altın kürenin etrafı çatlaklarla doldu ve bir kaç nefeslik sürenin sonunda parçalandı. Çığlık sesi Meng Hao’nun kulaklarına girdi ve zihninin titremesine neden oldu. Sanki beynine saplanan keskin bir bıçak gibiydi, ağzından burnundan ve gözlerinden kan akmasına neden olmuştu. Zihni tamamen allak bullak bir haldeydi.



Bu durum yalnızca bir an sürdü. Ses kaybolduğu anda Meng Hao’nun vücudu normale döndü. Zhao Youlan onun karşısında belirirken vahşi bir öldürme arzusu yaydı. Narin elini kaldırdı ve Meng Hao’nun etrafını sarmış olan Kör Larva İpeğine bastırdı.



Bir patlama sesi yükseldi ve Meng Hao ağzından kanlar gelerek geriye doğru sendeledi. Daha çok fazla geri gidemeden önce Zhao Youlan ona doğru ışınlandı. Elinden beyaz bir ışık yükselirken parmağını ileri doğru yöneltti. Bir nedenden ötürü Kör Larva aniden bir anlığına hareket etmeyi kesti.



Parmak saldırısı Meng Hao’ya indiğinde göğsünde kanlı bir delik ortaya çıktı ve etinin içine siyah Qi iplikleri yayılmaya başladı.



Meng Hao’nun kafası dönüyordu. Kadının parmağının aslında ona dokunmadığından emindi. Fakat garip bir şekilde onu yaralamıştı. Siyah iplikler etine girerek Meng Hao’nun hayat kuvvetini hızla emmeye başladılar.



Meng Hao’nun yüzü düştü. Güney Diyarında geçirdiği zamanlardan Siyah Topraklar ve Batı Çölüne kadar daha önce hiç böyle yaralanmamıştı. Ağzından kanlar saçılırken Kör Larva İpeği hızla dönmeye devam etti. Kör Larva olmasaydı, Meng Hao şu an kesin ölmüş olacaktı.



Yine de Zhao Youlan’ın biraz önceki kutsal becerisi Meng Hao’nun karşı koyamayacağı bir şeydi. Meng Hao’nun bir tampona ihtiyacı vardı, zamanı olursa ya depolama çantasından bir büyülü eşya çıkartacak ya da bir büyü uygulayacaktı.



Fakat Zhao Youlan ona zaman vermeyecekti. Meng Hao’nun ağzından kanlar saçılırken Zhao Youlan ona doğru baskıya devam etti ve bir kez daha bir parmağını kaldırdı.



Bu sefer, parmak Meng Hao’ya dokunmadı ama yine de kan tükürmesine neden oldu. Sol kolundaki kemikler parçalandı ve siyah iplikler vücudunda yayılmaya devam etti. Çok miktarda hayat kuvveti yok oluyordu ve saçları beyaza dönmüştü. Ölüm Qi’si onu doldurdu.



Zhao Youlan şiddetli öldürme arzusuyla daha da yaklaştı. Üçüncü kez narin elini kaldırdı. Meng Hao o anda ölümcül bir kriz hissiyatıyla dolmuştu. Gözleri aniden canlı bir ışıkla parladı.



Bütün gücüyle kükredi: “Sen Zhao Youlan mısın yoksa Dişi Şeytan Zhixiang mı!?



O anda Zhao Youlan’ın eli aniden durdu.



Bu ani duraksamadan faydalanan Meng Hao vücudundaki yaraları önemsemedi. Bu kritik anda en iyi seçeneğinin uzağa ışınlanmak olduğunu biliyordu. Yaralarını iyileştirmesi gerekiyordu, aksi takdirde hayatı tehlikeye girecekti. Fakat bunu yapmayı tercih etmedi.



Hayatını kurtarma konusunda elinde Öd Ağacı, Alkol Çekirdeği ve Dans Eden Kılıç Qi’si kozları vardı. Fakat, Meng Hao gelişim dünyasında geçirdiği yıllar boyunca birçok tecrübe edinmişti. Bu ölümcül kriz anı, bu hayat kurtarıcı yöntemleri kullanmasını gerektirecek noktaya gelmemişti.



Bunun yerine bu değerli zamanı depolama çantasına vurarak harcadı. Zaman gücüyle dolu olan ve hızla dönen Lotus Kılıç Formasyonu ortaya çıktı.



Zhao Youlan bile Meng Hao’nun bu anlık duraksamadan kazandığı zamanı kaçmak için kullanmayacağını tahmin etmemişti. Bunun yerine sanki ölüme meydan okurcasına saldırı yapmayı seçmişti.



Bu durum onun bir an şaşkınlıkla tereddüt etmesine neden oldu. O ve Meng Hao nispeten denklerdi. Zhao Youlan’ın onu bu kadar kolay domine edebilmesinin nedeni biraz önce Meng Hao’nun onu şaşırtarak üstünlüğü ele almasıydı.



Zhao Youlan’ın Anka gibi gözleri öldürme arzusuyla titreşti. Tam saldırıya geçecekken aniden yüzü düştü. O anda ömrünün uçup gittiğini hissedebiliyordu. Yüzü titreşirken saldırı düşüncesini aklından çıkarttı ve aniden geriye doğru fırladı.



Buna rağmen biraz önceki anlık tereddüdü onun ömründen üç yüz yıl kaybetmesine neden olmuştu. Zhao Youlan geri çekilirken Meng Hao’nun yüzünde vahşi bir görünüş ortaya çıktı. Hemen bir tıbbi hap çıkartarak ağzına attı ve ardından ileri fırladı.



Şimdi sıra bende!” dedi. Lotus Kılıç Formasyonuyla birlikte Zhao Youlan’ın önünde belirdi. Yumruğunu geri çekti ve ardından rakibinin karın boşluğuna doğru savurdu.



Bir gümbürtü çınladı. Zhao Youlan hayati noktadan vurulmaktan kaçınabilmişti. Fakat geriye doğru fırlarken ağzından kanlar sızıyordu. Meng Hao ileri doğru hareket etmeye devam etti, rakibine bir kez daha Lotus Kılıç Formasyonuyla saldırdı. Bir üç yüz yıllık ömür daha Zhao Youlan’dan çalındı. Zhao Youlan soluk yüzüyle geri çekilmeye devam etti.



Geri çekilmene yardım edeyim.” dedi Meng Hao. Yumruğunu onun karnına doğru vurarak ağzından kanlar fışkırmasına sebep oldu. Zhao Youlan geriye savruldu, şu an Meng Hao’nun biraz önceki durumuna düşmüştü. Üstünlüğünü kaybetmişti ve direnç gösteremiyordu. Şu an domine edilen taraf kendisiydi.



Meng Hao’nun vücudu titreşti ve bir kez daha rakibinin karşısında belirdi. Şiddetli bir öldürme arzusuyla birlikte Kör Larva İpeği Zhao Youlan’a doğru fırladı. Tam o sırada Zhao Youlan acınası bir inleme koparttı. Aynı sırada Zhao Youlan’ın omuzunda belli belirsiz bir figür ortaya çıktı. O çok küçüktü, bir el büyüklüğündeydi. O küçük bir insan gibiydi, bir kadındı. Fakat Zhao Youlan değildi.



Yüzünde endişeli bir ifade vardı ve ortaya çıktığı anda bir çığlık koparttı. Bu çığlık Meng Hao’nun zihninin bir kez daha dönmesine neden oldu. Meng Hao ağzından kanlar sızarak geriye çekildi. Gelişim merkezinin tüm gücünü toplayarak Zhao Youlan’ı boğması için Kör Larva İpeğine gönderdi.



Kör Larvanın geldiğini gören Zhao Youlan’ın omuzundaki küçük figürün gözleri vahşi bir bakışla doldu.



“Seni böcek, gerçekten de bir Ölümsüzle baş edebileceğini mi düşünüyorsun!?” Küçük insanın gözlerinde gizemli bir parıltı belirdi. Aniden, Zhao Youlan’ın önünde garip, kırmızı bir çiçek belirdi. Çiçeğin yapraklarında yüzler görülüyordu… Meng Hao’nun yüzü!



Çiçek aniden parçalandı. Bununla birlikte Meng Hao’nun zihni döndü. Sanki ruhu parçalanacakmış gibi hissetti.



Ölümsüz mü? Ne olmuş yani!?” diye cevapladı Meng Hao. O anda içindeki Alkol Qi’sini deveran etmeye başlamıştı. Zihnine kazınmış olan yöntemi kullanarak bir ağız dolusu Alkol Qi’si tükürdü. Aniden, bu Qi şok edici bir kılıç iradesine dönüşmeye başladı. Meng Hao’dan bir anda gümbürtü sesleri yayılmaya başladı.



Kılıç iradesi yükseldi, aniden içinde bulundukları tüm kıtayı doldurdu. O dünyada bulunan bütün gelişimciler kalplerinin titrediğini ve sarsıldığını hissettiler.



Zhao Youlan’ın omuzundaki küçük figürün yüzü aniden korku ve inançsızlıkla doldu.



Bu, Kılıç Ölümsüzü Han Shan’ın Dans Eden Kılıç Qi’si!



Alkol Qi’si Meng Hao’nun etrafını çevreledi. Meng Hao’nun içinde Kılıç Qi’si yoğunlaşmaya başladı. Kılıç Qi’si tam dışarı doğru patlayacakken bir anda gökyüzü griye döndü ve bir sis yükselmeye başladı.



Lanet olsun! Yine Köprü Köleleri!” Meng Hao’nun tüm vücudu bir anda olduğu yere saplandı kaldı. Fakat bu sefer tamamen hareketsiz kalmamıştı. Alkol Qi’si yayıldı ve içindeki Kılıç Qi’si yoğunlaşmaya devam etti. Meng Hao hala hareket edebiliyordu, ama sanki bataklık çamurunda yürüyormuş gibi hissediyordu.



Zhao Youlan’ın yüzü aniden düştü. Omuzundaki küçük figür ortadan kayboldu. Aniden Zhao Youlan tıpkı Meng Hao gibi yavaş ve basit bir şekilde hareket edebilir hale geldi.



Gözleri panikle doluydu.



Tüm bunlar olurken havzadaki sisin içinde bir grup figür ortaya çıktı. Zayıf sesler eşliğinde Köprü Köleleri Meng Hao ve Zhao Youlan’ı geçerek uzaklara doğru yollarına devam ettiler.



Yoksa Köprü Kölelerinin ikamet ettiği yer burası mı?” Havzanın içinden çıkan Köprü Kölelerini izleyen Meng Hao’nun aklına bu düşünce geldi. Zihni ve kalbi titredi. Tam o sırada, sıra halindeki Köprü Kölelerinden en sondaki kişiyi fark etti. O genç bir kızdı, on beş yada on altı yaşlarındaydı. Kız yürürken aniden döndü ve Meng Hao ile Zhao Youlan’a baktı. Yüzündeki hayal kırıklığı ve kafa karışıklıyla dolu ifade vahşiliğe dönüştü. Vücudu hızla parlayarak onlara doğru fırladı.



Bir anda şiddetli bir soğuk tarafından baskı hisseden Meng Hao şaşkınlıkla doldu.



Zhao Youlan aniden konuşmaya başladı, sesi benzersiz bir korkuyla doluydu. “Meng Hao, iş birliği yapmalıyız. Aksi takdirde ikimiz de bugün burada öleceğiz!











Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr