Bölüm 1: Blue

avatar
478 0

Hüküm Gözü - Bölüm 1: Blue


   “Bu nasıl olabilir?”

Yıkılmış salon kapısının önünde dizlerinin üstünde çökmüş olan küçük bir çocuk yutkunarak konuştu. Her tarafta kafalarından ayrılmış bedenlerden oluşan bu ‘yeni’ salon 7-8 yaşlarında bir çocuk için çok fazlaydı.

“Anne, Baba! Sesimi duyan herhangi biri var mı? Lütfen biri cevap versin.”

Etrafta yaşayan birini arayan küçük çocuk uzun kahverengi saçlarını yüzünden atarak gün boyunca birilerini aradı. En sonunda insanlara yalnızca güçlü oldukları süre boyunca saygı duyulan bir zamandı. Wertan Ailesinin yok oluşunun ardından kimse şatonun yakınına bile gelmemişti. Bir zamanlar yaşamla dolu olan bu yer şimdi yalnız bir çocuğun çaresizliği ve hüznü ile doluydu.

 Küçük çocuk etrafta gezinirken dikkatini beyaz takım elbiseli bir ceset dikkatini çekti. Diğerlerinin aksine oldukça düzenli bir şekilde sütunların birinin dibine özenli bir şekilde bırakılmış gibiydi.

“Bu takım elbiseli adam, sokakta kırmızı elbiseli bir kadın ile konuşmuyorlar mıydı? İntihar bombacısı olmak hakkında konuşuyorlardı. İntihar bombacılığının Aile Reisini öldürenlerle bir bağlantısı mı var?”

Merakı sayesinde bazı şeyleri anlamaya çalışan çocuk cesede yaklaştıkça diğerleri arasında birkaç farkın olduğunu gördü. Örneğin bu cesedin elleri sıkıca kenetlenmiş ve üstünde hiç kan yoktu hatta kafasının koptuğu yerde bile.

“Diğerleri ile aynı kişi veya şey tarafından öldürülmemiş. Buradaki kesik çok temiz. Sanki varoluşu bir şeyleri kesmekmiş gibi. Bugün gördüğüm en iğrenç ceset olsa gerek.”

Dikkatlice adamın üstünü arayan çocuk zihninde sakin bir ses işitti.

“Sunağa doğru gel evladım.”

Ses sakin ve ılımlıydı. Küçük çocuk doğanın kendisiyle konuştuğunu hissetti. Salona girdi ve kahverengi gözlerinde o an sahip olmaması gereken bir sakinlik vardı.

“Ölüm gözü dünyaya iniş yaptı. Doğanın kendisini tamir edebilmesi için yaşam gözünü sana armağan ediyoruz küçük dostum.”

Ses bir kez daha zihninde belirdi. Aynı ses bu sefer çok daha berrak bir şekilde kendini belli etti. Çocuk bedeninin kontrolünü yavaşça kaybetmeye başladı. Önce ilk adımı sunağa doğru attı. İlk ayağı ilk basamakta ikinci ayağı ikinci basamakta olacak şekilde durdu. Tam burada normal bir seremoni de olması gereken kan akıtma kısmı gerçekleşmedi. Üçüncü basamakta yoktan var olan 3 damla yeşil kan belirdi. Yavaşça parlamaya başlayan 3 damla kanın iki tanesi çocuğun gözüne kalan bir tanesi ise kalbine doğru yol aldı. 3 damla kan vücuduna girdikten sonra sunağın üstüne çıkan küçük çocuğun vücuduna sunaktan yeşil bir enerji vücuduna girmeye başladı.

Yeşil enerji çocuğun bedenine girerken yalnızca ‘sahip olduğu’ göz yeteneğini uyandırmakla kalmadı aynı zamanda bedeni çok daha sağlam bir hale geldi. Boyu bir kafa kadar uzadı, saçları kahverenginden altın sarısına değişti, gözleri ise en güzel denizlerden daha berraktı.

“Saçlarım, gözlerim…bütün bedenim değişti mi?”

Çocuk bedeninde ki değişimleri incelerken zihninde aynı sesi tekrar duydu. Sadece bu sefer sesin bir kadına ait olduğunu anlayabiliyordu.

“Adın ne evladım?”

Küçük çocuk yutkunarak cevabını verdi.

“Blue”

“Blue demek güzel bir isim gözlerin ile uyumluymuş. Blue sana bir soru sormama izin ver. Denge hakkında ne düşünüyorsun?”

Soru üzerine biraz düşünen Blue 1-2 dakika sonra cevabını verdi.

“Bu tip soruları sormak isteyeceğiniz birisi sayılmam aslında ama madem sordunuz: Denge hakkında öyle çok derin veya anlamlı bir şey söyleyemem yalnızca biz ağabeyim Ethan ile bir oyun oynarız. Bir çubuğun üstünde kalmak. Kazanana bir ödül var tabii kaybedince de ceza olurdu. Ödül kazanmak için dengeyi bulmamız gerekir değil mi? O halde iyi bir şey olmalı.”

Blue tek nefeste soruyu cevaplarken zihnindeki ses onu kesmeden dinledi. Sorunun cevabı bittikten sonra hafifçe iç çekme sesini duyabilen Blue kafası karışmış bir şekilde sordu.

“Yanlış bir şey mi söyledim?”

“Hayır pek sayılmaz. Senin yaşında birinin verebileceği en mantıklı cevap buydu sanırım. Peki dengeyi korumak ister misin?”

Bu sefer çok daha net ve düşünmeden cevap verdi.

“Evet”

“Bu kadar net olman güzel ama daha erken ve cevabının arkasında durabileceğine emin olmadan cevap vermemelisin.”

Seste kolaylıkla anlaşılabilecek bir hüzün vardı. Blue da bunu fark etse kendisine söz düşmediğini düşünerek susmakla yetindi. İkili konuşmasına devam ederken Blue beyaz takım elbiseli adamın yanına geri gelmiş cesedi inceliyordu.

“Şatonun içinde şu an kaç tane okunabilecek kitap var biliyor musun?”

“Hayır.”

Blue ilk baştaki gerginliğini atmış ve bu ses ile kendi isteği ile daha sakin konuşabiliyordu.

“5 adet oldukça az değil mi?”

Blue onaylarcasına başını salladı. Gerçekten de oldukça azdı.

“Garip değil mi daha ertesi gün binlerce kitap vardı.”

“Tatsız sürprizler.”

“Bana ne olduğunu anlatabilir misin artık?”

Blue titreyen sesi ile ağlamaklı bir şekilde sordu. Tek bir günde bütün hayatını tepetaklak olmuştu.

“Sana bunu anlatamam ama sana zaten bir ipucu verildi. O ipucu bu adamın kıyafeti üzerinde saklı.”

Sesin ona verdiği açıklamayı duyan Blue adamın üzerine doğru yürürken ses araya girdi.

“Önce kalan 5 kitabı oku hepsi ince 30 küsur sayfa”

“Zaman kaybetmesek mi”

“Kaybetmeyeceksin yalnızca bir bak anlarsın”

İçindeki his bu ses ile tartışmanın zararına olacağını söylerken Blue istemeyerek de olsa kitapları bulmak için kütüphaneye doğru yol aldı. Sesin yardımı sayesinde kitapları hızlıca bulan Blue İlk kitabı olan ‘Ravua Bölgesinin Güçleri’ni okumaya başladı.

“Ravua bölgesi, yedi büyük aile ve bir kraliyet ailesi tarafından yönetilen Kraliyet Sınıfı bir bölgedir. 300 Yıl önce Wertan ailesi ve kraliyet ailesi Ravua arasında iş birliği gerçekleşmiştir. Bu sayede Beyaz Gölge Adası isyanını bastıran iki güç Ravua bölgesinin en güçlü iki organizasyonudur. Bu günlerde…”

İlk kitabını yalnızca bir dakika gibi kısa bir sürede okuyan Blue şaşkın gözlerle boşluğa bakakaldı.

“Sana verilen yaşam gözünün en temel yeteneklerinden biridir. Yalnızca bakman yeterli ama tabii… “

“hah,hah başım”

Ses daha cümlesini tamlamadan Blue yere uzanmak zorunda kaldı.

            “… zihinsel enerjini harcıyor olacaksın. Unuttun mu dengeyi. Eğer bu yetenek serbestçe kullanılsaydı sence de birazcık abartı olmaz mı?”

            “Haklısın”

            Blue bir süre dinlendikten sonra ‘Basit Simya Bilimi’ adlı sıradaki kitabını okumaya başladı. Daha sonra ise sırasıyla ‘Harita bilimi, Savaş Taktikleri ve Büyük Kahraman’ adlı kitapları okumaya başladı.

            Bütün bu dinlenme-okuma durumları arasında Blue yalnızca hızlı okumakla kalmayıp ayrıca okudukları harfiyen aklında kaldığını fark etti. Bütün bir gününü bunun için ayırdıktan sonra beyaz takım elbiseli adamın yanına geri dönen Blue sakin gözlerle adama bakarken bir taraftan da sesli bir şekilde konuştu.

            “Önceden yanımızdan ayrılmazlardı şu an ise hiç kimse ama hiç kimse şatonun yakınına bile gelmedi.”

            “Buna şaşırmaman gerek. İleride daha çok şey göreceksin.”

            Blue, beyaz takım elbiseli adamın üzerini ararken ceplerinin birinden siyah bir madalyon buldu. Siyah madalyonun üzerinde sadece beyaz bir leke bulunuyordu. En azından kitapları okumadan önceki Blue böyle düşünürdü.

            “Gerçekten de zaman kaybı değilmiş. Bu madalyon Beyaz Gölge madalyonu olmalı.”

            Gözleri yavaşça metalik bir mavi renge bürünen Blue sakince konuşmaya devam etti.

            “O halde oraya gitmeliyim.”

            “Şu an oraya gidebileceğini mi düşünüyorsun? Güçlenmelisin. Büyük kahraman adlı kitapta yazanları hatırlamıyor musun?          

“Doğru söylüyorsun. Yetişim önce Qi emilimi, daha sonra Qi yoğunlaştırma ve daha fazlası. Harita Biliminde buraya en yakın yerleşim bölgesinin yarım günlük olduğu yazıyordu. Bu kokuşmuş şehir de kalmak istemiyorum.”

            “Doğru bir karar evladım. Seninle olan iletişimimiz şimdilik son buluyor senin için zihnine bir yetişim tekniği bıraktım. Bir daha ki konuşacağımız zaman daha güçlü olman dileğiyle.”

            Sesin ortadan kaybolacağını duyan Blue şaşırsa da kısa sürede kendine gelmiş ve kararlı bir ifade ile başını salladı.

            “Merak etme, umutlarını boşa çıkarmayacağım.”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44538 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr