Çevirmen: Nessie

Editör: Lord Viole Grace

Şaşkınlık içinde kapıda duran Lu Tingxiao'yu görünce, Ning Xi onu içeriye çekti.

"Bu gece yakınlarda yapacak bir işin var mı?" diye sordu Ning Xi.

"Mmm, akşam yemeği yedim." Kızın duş sonrası taze kokusu burun deliklerinde oyalandı. Lu Tingxiao, "Akşam yemeği için özel olarak gittim, eşim için değil, iş içindi." dedi donuk bir ifade ile.

Lu Tingxiao konuşurken, Ning Xi'nin elinden havluyu aldı ve nemli saçlarını kurutmaya yardım etmeye başladı.

Ning Xi, şeytanın bu hizmetini küçük bir kedi yavrusu gibi beğendi.

"Oda numaranı neden değiştirdin?"

Başının üstünden, Lu Tingxiao'nun sorusu geldi.

Ning Xi soğuk bir şekilde sordu. "Çünkü çok kirliydi!"

Ardından, Ning Xi, gecenin olaylarını Lu Tingxiao'ya kısaca anlattı.

Lu Tingxiao'nun yüzü kuzey rüzgarı kadar soğuktu. Başlangıçta, sorunu bitirmeye hazırdı çünkü bu kadın bir kez Küçük Hazineyi kurtarmıştı, ama şimdi, Ning Xi'ye sorunlarına müdahale etmeyeceğine söz vermiş olsa bile, bu konuda hiçbir şey yapamamasına imkan yoktu!

"Sinirlenme! Gittiğimde, Liang Biqin tesadüfen kapının dışında telefonda idi, bu yüzden onu içeri ittim! " Ning Xi'nin yüzünde kurnaz bir ifade vardı.

"Üzgünüm, hala kızgınım." dedi Lu Tingxiao sert bir ifadeyle, zaten bu konuda bir şeyler yapmaya karar vermişti.

Aynı zamanda, 801 Presidential Süit odasının girişinde, haberi duyan muhabirlerin hepsi koşmuştu. Giderek daha fazla insan kapıyı heyecanlı şekilde çevreliyordu.

"Gerçekten Ning Xi içeride mi?"

"Kesinlikle! Bilgiyi sızdıran kişi içeriden biri!"

"Oha! Tam bir hayal kırıklığı! Bro Xi benim büyüleyici Prensim! O sapık Sun Zhanpeng ile bir araya geldiğine inanamıyorum!"

"Bu yüzden birisinin dışını bileceğimizi ama içini tanıyamayacağımızı söylüyorlar! Oyuncuların numaralarına inanmamak en iyisi! Su Yimo'ya bak!"

...

Köşede, Su Yimo ve Zhao Meixin hemen hemen tüm gazetecilerin geldiğini görünce, garsonun gazetecilere kapıyı açmasına izin vermesi için bir arama yapmadan önce etrafa bir göz attılar.

"Biqin nereye gitti?" Su Yimo, Ning Xi'nin talihsizliğinin heyecanına o kadar dalmıştı ki, Liang Biqin'in ilk çağrısından sonra ortadan kaybolduğunu ve onları aramak için odaya geri dönmediğini şimdi fark etmişti.

"Unut onu. Muhtemelen bir yatırımcının odasına yuvarlanmıştır!" dedi sakince Zhao Meixin, Liang Biqin'in kendi patronunu aramaya gittiğini tahmin ettiği için.

Garson çağrıyı aldıktan sonra koştu. Daha önce salonda Ning Xi'yi gördüğü için, bir şeyin garip olduğunu düşünmeye devam ediyordu, ama umursamadı. Emirlere uyduğu sürece, ona ödeme yapanların söylediği her şeyi yapardı!

Böylece, garson muhabirleri kandırmış gibi davrandı, ama kasıtlı olarak kaosun ortasında kapıyı açtı.

Kapı açıldığında, tüm medya çılgınca içeri girdi...

Odadaki sahne onları hiç hayal kırıklığına uğratmamıştı!

Oda mide bulandırıcı alkol kokusu ile karışık tatlı ve cılız bir koku ile doluydu. Havada metalik kan kokusu bile vardı...

Gazetecilerin panik içinde olduğunu gördüğünde, Sun Zhanpeng'in yüzü hala kadına deli oluyormuş gibi şehvetle doluydu. Kadının yüzü battaniyeye gömüldü ve vücudu çürük belirtileri ve kanlı ısırıklarla doluydu. Korkunç bir manzaraydı.

Gazetecilerin hepsi bu manzara karşısında şoka uğradılar ama hemen kendilerine geldiler ardından flaşlar ve kamera tıkırtıları gelmeye başladı.

"Kurtar... Kurtar beni... Kuzen, kurtar beni! Kardeşim Xin, kurtar beni... Yardım et..." Liang Biqin'nin bilinci yerine gelmişti ve yardım istemeye başladı.

O anda, bir muhabir fark etti, "Bu... Bu Ning Xi'ye benzemiyor!"

"Ha? Ning Xi değil mi? O zaman, kim o?"

...

Tam o sırada Sun Zhanpeng, Liang Biqin'i farklı bir pozisyonda şiddetle kavradı ve anında tüm medyadan önünde yüzünü açığa çıkardı...

Gazeteciler tamamen şok oldu.

"Liang... Liang Biqin! Ning Xi değil! Bu Liang Biqin!"