Çevirmen: Nessie

Editör: Lord Viole Grace

Köşede, Xiao Tao heyecan doluydu. Neredeyse patronunun önünde diz çökmek istiyordu.

"Kardeşim Xi! Bunu duydun mu!? Bizim büyük patron gerçekten harika! Su Yimo bu sefer çok utanmış olmalı! Gelecekte 'Lu Şirketi'nin Bayan patronu' ünvanını nasıl kullanacağını göreceğim!"

Ling Zhizhi de bunun olmasını beklemiyordu. Vahşi bir rollercoaster yolculuğu gibiydi.

Yani, bunların hepsi bir yanlış anlaşılmaydı! Lu Tingxiao, Su Yimo'u hiç bilmiyordu!

Lu Şirketi'nin Su Yimo'ya olan hoşgörüsü, Glory World Şirketi'nden olduğu için miydi?

Ama daha önceden çok fazla potansiyel sanatçı vardı, o zaman neden bilinmeyen Su Yimo'yu seçtiler ve ona bu kadar çok destek çıktılar?

"Bence Su Yimo sadece şanslıydı. Şirket bir sanatçıyı desteklemeye karar verdi bu kadar, ama o, Lu Tingxiao'nun kendisine aşık olduğunu düşündü! Saçmalık! Patronun yüz ifadesini gördüm. Şuan için çok mutlu görünmüyordu. Su Yimo bu sefer başını belaya sokacak." diye mırıldandı Xiao Tao.

Ning Xi tek bir kelime bile etmeden sadece sessizce oturdu. Xiao Tao ona merakla sordu: "Bro Xi, bu konuda oldukça sakin olduğunu fark ettim. Herkesin senden kaçtığı konusunda bile hiçbir şey hissetmiyorsun. Bunu zaten tahmin ediyor muydun?"

Ning Xi, gazetecilerle çevrili olan erkeğine baktı ve güldü, "Çünkü patronumuzun bu kadar kötü bir zevki olmayacağına inanıyorum!"

"Ugh" Xiao Tao bu nedenle aksini ispat etmemişti.

Xiao Tao, patronuna baktığında Ning Xi'nin ona odaklandığını gördü. Aslında, o kadar güzel odaklanmıştı ki bakışlarında belli bir tatlılık vardı.

Xiao Tao başını salladı ve düşüncelerini temizledi. Patron çok yakışıklı görünüyordu. Tabii ki, her kız ona bu şekilde bakardı.

"Patronun Su Yimo ile hiçbir ilişkisi yok, bu yüzden ikinci patronun bahsettiği anlaşma hakkında, şimdi bir şansımız var mı?" Kadın sanatçılardan biri mutlu bir şekilde söze girdi.

"Ahh! Çok heyecanlıyım!"

"Patronla dans etmek istiyorum!"

"Tanrı beni kutsasın. Patron beni seçsin!"

O anda Su Yimo hala aynı yerde donmuş duruyordu. Zhao Meixin ve Liang Biqin onu bir köşeye sürüklemek zorunda kaldı.

Ulaşılamayan adama ve etrafındaki alaycılara baktığında Su Yimo gökyüzünden düştüğünü hissetti.

"Bu gerçek değil... Bu gerçek değil... Beni seviyor... Beni çok seviyor. " Su Yimo kendi kendine mırıldanmaya devam etti.

Bu aşk fantezisini çok uzun zamandır yaratıyor ve tamamen kendini aldatıyordu.

Aslında, her şeyin başlangıçtan itibaren mantıklı olmadığını hissetmişti. Bu küçük şüphe ve açgözlülük tohumu git gide büyümüştü. Lu Tingxiao ile ilgili söylentilerden elde ettiği avantajlara ek olarak, derinden ona bağlanmıştı.

Mükemmel hayalini tamamlamak istemişti. Tıpkı herkesten elde ettiği avantajlarla eğlendiği gibi kendini aldatmıştı. Bu adamın onu gerçekten sevdiğine inanmıştı.

Bugüne kadar kurduğu hayaller yok edilip herkesin önünde ezilmişti...