Çevirmen: Nessie

Editör: Lord Viole Grace

Başlangıçta Birinci Ağabeyinin yanında kalmasını sağlayarak Patron'a tavsiyelerde bulunabileceğini umuyordu, ancak ikisi Tweedledee ve Tweedledum gibiydi. (E.N: Bunu nasıl anlatayım bilemedim Google'dan bakıverin size zahmet :D ) Güvenilmez!

Organizasyonda normal bir beyni olup ona yakın olanlar sadece en küçük kız kardeşi ve ikinci erkek Kardeşiydi, ama şimdi ikisi de gitti, onu yalnız bıraktılar ve her gün daha da çileden çıktı.

Eğer gerçekten yalnız olduğu için yapmasa, o adamın Küçük kız kardeş'in peşinden gitmesine yardım etmek için tehlikeye atlamazdı. Gerçekten en küçük kız kardeşini geri alabilseydi, o zaman bu kesinlikle harika olurdu!

Ne yazık ki, şimdi bir kez denediğine göre, artık bu adama, kadınlarına kur yapmayı öğretmeyi değil de, kırsal bölgeye taşınmayı tercih ediyordu.

Yüz milyon dolar böyle uçup gitmişti...

...

Lu Şirketi'nin CEO ofisinde.

"İkinci Patron!"

"İkinci Patron, buradasın!"

"Merhaba, İkinci Patron!"

...

"Kardeşim nerede?"

"CEO, kendi ofisinde!"

Lu Jingli'nin diğerlerine katılmak için zamanı yoktu. Çalışanların yanından bir fırtına gibi geçti ve doğrudan CEO'nun ofisine koştu.

Kapıyı açtı ve sonra...bam! Lu Jingli'nin elleri çaresizlik içinde kardeşinin çalışma masasını tutuyordu.

"Tanrım, Tanrım, Tanrım! Kardeşim! Neden hala ofistesin? Artık çalışma!"

Lu Tingxiao, dağ gibi dokümanlarından baktı ve şakaklarına masaj yaptı. "Bir şey mi oldu?"

"Tabii ki, bir şey oldu! Büyük bir şey oldu! Karını almaya çalışan bir adam var!" Lu Jingli öfkeden delirmiş gibiydi. Yüz ifadesi, bir eşi olmamasına rağmen, kendi karısının çalınmasından bile daha öfke doluydu.

Lu Tingxiao dikkattini topladı ve kardeşine sorgulayıcı bir bakış attı.

Lu Jingli hızla yaklaştı ve araştırmak için Lu Tingxiao'nun bilgisayarını kullandı. Canlı bir yayın açtı ve bağırdı, "Kardeşim! Bak, yüz milyon, yüz milyon! Evet, gerçek bir hayran kulağa hoş geliyor, ama belli ki karının peşinden koşuyorlar! Yine de, bu adamın neden kasıtlı olarak Xiao Xi Xi ile dalga geçerek başladığını bilmiyorum. Onun üzerinde daha güçlü bir izlenim bırakmak için olabilir mi? Hmm, öyle olmalı! Bu çok kurnazca! Kardeşim, kaybetmemelisin! Bak, hediyeyi seçmene zaten yardım ettim. Her biri kesinlikle o tacı aşabilir..."

Lu Jingli çene çalarken Lu Tingxiao'ya bulduğu hediyeleri göstermek için iPad'ine tıklamaya başladı. Bir taç, bir yüzük ve hatta bir spor araba bile vardı. Çeşit çeşit şey vardı ve aklınıza gelebilecek her şey listedeydi!

Bu sefer kazanacağından emin gibi görünüyordu!

Birkaç saniye için, Lu Tingxiao'nun gözleri, sekiz numaralı kartın bulunduğu köşeye kaydı. Kimse ifadesini okuyamadı...

"Kardeşim, kardeşim? Kardeşim, dediğimi duydun mu? Düşman tam güçle geldi. Zayıf olamayız! Bütün bu hediyelere bak ve hangisinin uygun olduğunu söyle. Hemen getireceğim!" Lu Jingli sabırsızlıkla söyledi.

"Gerek yok." Lu Tingxiao yanıt verdi.

"Nasıl gerek yok?! Bu çok gerekli bak, sana söylüyorum! Sen ve Xiao Xi şimdi iyi olsanız bile, hala bu ilişkiyi korumak için buna ihtiyacınız var! Hediye gibi şeyler hala çok önemli!" Lu Jingli ciddi bir ifadeyle söyledi, sonra kaşlarını çattı ve mırıldandı, "Ayrıca...Bu sekiz numara küçük bir oyun olabilir. Ben bile onun kim olduğunu ve nereden geldiğini bulamadım. İmparatorluk'da bu kadar zengin birini nasıl tanımam? Ama Xiao Xi Xi'nin çılgın bir hayranı olduğunu doğrulayabilirim, aksi takdirde böyle harcamazdı. Mesele şu ki, Xiao Xi Xi ile olan ilişkisinin ne olduğundan emin değilim. Belki tanıdığı biridir..."

Lu Tingxiao sandalyesine geri yaslandı ve soğuk bir ifade ve sakin bir ton ile, "O sadece eski bir erkek arkadaşı." dedi.

Lu Jingli sustu.