Çevirmen: Lúthien

Editör: Lord Viole Grace

"Ayrıca, bu tasarım özellikle bir karşılık amacıyla en uç konseptimizi kullanarak bize karşı atak yapmak için tasarlanmış... Kim olabilir bu?" Gong Shangze yumruklarını hayal kırıklığı içinde sıktı.

Ning Xi moda tasarımı hakkında çok şey bilmiyordu ama bir kadın olarak iyi bir tasarımı görür görmez anlayabiliyordu. Doğrusu, Black Religion'ı gerçekten beğenmişti. Eğer onlar History'nin malı olmasaydı çoktan bir tanesini satın almıştı bile.

"Patron, bana biraz zaman ver." Gong Shangze ciddi görünüyordu.

"Sana inanıyorum." Ning Xi gülümsedi. Gong Shangze resmen rakibi ile tanışmış gibiydi. Sonuçta, rekabet en iyiyi maksimum potansiyele doğru sürüklediğinden, çok da kötü bir şey değildi.

Yine de Ning Xi de merak ediyordu. History Spirit'e karşı atak için hangi uzmanı işe almıştı acaba? Gong Shangze'nin dediği gibi, Black Religion, Spirit'in olağanüstü tasarım stiline saldırarak Spirit'e karşı koymak için özel olarak üretilmişti.

Şirketten ayrıldıktan sonra Ning Xi'nin keyfi kaçmıştı ve stres atmak istiyordu. Black Religion muhtemelen ona bir başkasını hatırlatmıştı. Daha önce tanıştığı bir kişi, siyah gotik unsurlarla mükemmel bir şekilde eşleşen auraya sahipti.

Sonra bir telefon görüşmesi yaptı.

"Naber?"  Telefonun diğer ucundan tembel bir ses geldi.

"Tanrım, ne yapıyorsun?" diyerek, Ning Xi mutlu bir şekilde gülümsedi.

"Hiçbir şey, sadece yoksunluk üzerine, eğitim."

Ning Xi cevap veremedi.

"Han Xiao, lütfen düzgün konuş. Yoksa, seni sertçe tokatlayacağım." diyerek Ning Xi onu azarladı.

"Elinden bu kadar mı nefret ediyorsun? Beni tokatladıktan sonra kırılmasından korkmuyor musun? "

"Saçma sapan konuşma. Tanrım, lütfen bana birkaç beceri öğret." dedi Ning Xi.

"Peki, sana son seferki iyilik borcumu ödemiş sayılacak mıyım?"

“Hayır.” Ning Xi'ye bir iyilik borçlu olması onun için gerçekten zor bir durumdu, bu yüzden Ning Xi de onu kolay kolay rahat bırakmayacaktı.

"Ah, o zaman gelmiyorum."

“Tanrım, böyle yapma. Sana KFC'de bir yemek ısmarlayacağım!"

"Neredesin? Oraya geleyim!"

Ning Xi tekrardan sustu.

Biri Han Xiao'ya yemek teklif edince o kesinlikle hemen orada olurdu. Yarım saniye bile geç kalmazdı. KFC onun favorisiydi!

Han Xiao'nun yeme şekline ve muazzam iştahına bakarak Ning Xi başını salladı. Eski güzel yüzünü heba etmişti .

"5 tane daha Orleans pişmiş tavuk kanadı!" Han Xiao seslendi.

"Yemeyi kes. Seni güzel bir yere götüreceğim. "

Han Xiao yemeğini bitirmeden Ning Xi onu arabasına doğru sürükledi.

Bir süre sonra, Tekvando merkezinde, Han Xiao şaşkınlıkla etrafına baktı. "Burası bahsettiğin güzel yer mi?"

"Hadi ama, bana birkaç hünerini öğret!"

Ning Xi ona hayranlıkla baktı. Bu adam deli olmasına rağmen güçlü bir savaşçıydı.

Diğer abisiyle her antrenman yaptığında tekrar tekrar eleştiriliyordu. Ona karşı yeni bir şey öğrenmek istiyordu!

"Bu çöplerin karşısında savaşmak istemiyorum." Han Xiao tembelce yere indi.

"Evlat, kime çöp dedin?"

Çok geçmeden, birkaç büyük adam onun yanına geldi. Konuşan kişi şişman bir adamdı. Vücut büyüklüğüne göre, muhtemelen yaklaşık 120 kilo ağırlığındaydı.

"Pardon... Arkadaşım şaka yaptı." dedi Ning Xi.

"Seninle ilgili bir şey yok!" Şişman adam Ning Xi'yi kabaca itti.

"Evlat, seninle konuşuyorum. Kime çöp dedin?"

Han Xiao'yu tehditkar bir şekilde kuşatmışlardı. Han Xiao etrafta tarama yaparken ve şişman adama bakarken şaşkın görünüyordu. "Ben kimseyi direkt belirtmiyorum. Buradaki herkesin çöp olduğunu söylüyorum. Sadece senin için demiyorum yani, sinirlenme."