Çeviri: Lúthien Düzenleme: LordVioleGrace

Kahretsin! Han Xiao hakkındaki korkunç söylentileri düşündüğünde gerilmişti, bu yüzden dehşet bir hızla yazmış ve "beni" yerine "bana" koyarak bir yazım hatası yapmıştı.

[Bro Han Xiao, yani, beni hatırlıyor musun demek istedim. Ben David, Jill'in arkadaşıyım. Daha önce İtalya'da tanışmıştık!]

David mesajını birçok kez silip yazdı, sonra en uygun olan mesajı seçip gönderdi.

[Ah, David, seni tanımıyorum.]

David cevabına bakarken biraz garip hissetti. Daha önce İtalya'da gerçekten tanışmışlardı. Hatta Jill'in hemen yanında oturuyordu.

[Haha, Bro Han Xiao, çok meşgul olmalısın. Daha önce tanışmıştık. Jill ile sınıf arkadaşıydın, değil mi? Ben onun iyi bir arkadaşıyım.]

Han Xiao onu unutmuş olsa da Jill'i unutmuş olamazdı.

[Sorun nedir?] Han Xiao yanıtladı.

[Bro Han Xiao, şu sıra İmparatorluk'ta olduğunu öğrendim. Yani, ne tesadüf! Bu fırsatı kaçırmamak için seninle buluşmak isterim.]

David bu mesajı zorla gönderdi. Han Xiao'nun onunla buluşmayı kabul edeceğini umuyordu, ancak bir tarafı da Han Xiao'nun onu reddetmesini istiyordu.

Eğer Han Xiao reddederse, daha fazla böyle tehlikeli biriyle uğraşmak zorunda kalmayacaktı, ancak aynı zamanda bu durum Ning Xueluo'ya söz verdiği şeyi teslim edemeyeceği anlamına da geliyordu.

[Parmak ısırtan restoranında yemek yiyorum. Oryantal Doğu binasının batı tarafında.]

[Orası KFC mi?] David sordu tereddütle.

["Mi"si fazla KFC.]

David sustu. Bu adamla mesajlaşırken sanki hayatından birkaç yıl gitmiş gibi hissetti.

Han Xiao konumu attıktan sonra, David hala düşünüyordu. Gerçekten bu manyakla görüşmeye gitmeli miydi?

Ancak, kendine Ning Xueluo ve History'nin şu anki durumu hatırlattı ve artık David ne yapması gerektiğini biliyordu. David kendini toparladı ve Han Xiao ile buluşmaya gitti.

Bir süre sonra David, KFC'nin giriş kapısının önünde durdu. Girmeden önce derin bir nefes aldı. Han Xiao'nun yerini bulmak kolaydı. Klasik bir Asyalının iri görünümü vardı. Han Xiao, at kuyruğu şeklinde bağlı uzun siyah saçlarıyla sportif bir kıyafet giyiyordu. Ayrıca kafasına siyah bir snapback şapka takmıştı ve her zamanki gibi havalı görünüyordu.

Han Xiao'nun önündeki birkaç tatlı kızın hepsi ona bakıyordu.

"M-merhaba ... t... telefon numaranızı...istemem sorun olur mu ?"

David onun yanına gitmeden önce, 18 yaşlarındaki birkaç kız Han Xiao'nun etrafında toplanmıştı. Han Xiao başını biraz kaldırdı ve kızlara baktı. Böyle şeyleri her zaman yaşıyormuş gibiydi, bu yüzden onları görmezden geldi.

Birkaç kız tek kelime etmeden ayrıldı.

"Hahaha, kardeşim Han Xiao! Ben David! " David ona doğru giderken sırıttı.

"Otur." Han Xiao, önündeki boş koltuğa gösterdi. "Ne istersen sipariş et, hesabını kendin öde."

"Yok, ben gelmeden önce yedim." David zorla gülümsedi.

"Sen David'sin, ha? Senin hakkında belirsiz bir izlenimim var. Sorun ne? Net olun, insanların zamanımı boşa harcamasını sevmiyorum." dedi. Daha sonra Han Xiao, hala tatminsiz görünmesine rağmen, önündeki tavuğunu yalayıp yuttu.

"Pekala, kardeşim Han Xiao, şu anda History'de çalışıyorum. Patronum ne kadar yetenekli olduğunuzu biliyor, bu yüzden sizi History'e katılmaya davet etmek istiyoruz. " David lafı gevelememeye çalıştı ve doğrudan konuya girdi.