Çeviri: Lúthien Düzenleme: LordVioleGrace

Zhuang evinde, Zhuang Keer ve Zhuang Rongguang eve geldikten sonra, Zhuang Rongguang uzun süredir kayıp olan okul çantasını bulmak için biraz zaman ve çaba harcadı.

İçindeki tüm ders kitapları neredeyse yepyeniydi. Yeni bir İngilizce sözlük ve bir elektronik sözlük bile vardı. Kırtasiye eşyaları iyi hazırlanmıştı. Hepsi Zhuang Keer sayesinde olmuştu.

Zhuang Rongguang, çantanın tozunu aldı, daha sonra dağınık gardırobundan daha önce hiç giymediği yeni bir üniforma takımı çıkardı. Okul rozeti "Hong Wen Lisesi" idi. Üniformasını ve çantasını bulduktan sonra, Zhuang Rongguang bir tıraş makinesi aldı. Tuvalete gitti ve en değerli saçlarını kırparak en çok nefret ettiği düz saç stiline dönüşmesine izin verdi.

Boynundaki saç parçalarını temizledi. Zhuang Rongguang aynada uzun süre kendine baktı ve gözleri doldu. Derin bir nefes aldı ve gözyaşlarını zorla tuttu. Sonra yatak odasına geri döndü, üniformasını giydi ve okul çantasını aldı.

Zhuang Rongguang kapıyı kapatıp yatak odasını terk etti.

Zhuang Keer'in odasının önünden geçerken durdu. Zayıf görünümlü ama her zaman koruyucu kız kardeşine baktı ve ona "Kardeşim" dedi.

Zhuang Keer odasında çamaşırlarını katlıyordu. Birinin ona seslendiğini duyunca arkasını döndü. Şaşkınlıkla, kapıda kim olduğunu görünce fısıldadı, "Sen ... Rongguang"

Genç adam orada duruyordu. Mavi okul üniformasını giymiş ve çantasını sırtına almıştı. Temiz, kısa saçları onu yenilenmiş gösteriyordu. Özellikle gözlerinde ışıkla doğan güneşi anımsatıyordu.

Bu... kardeşi miydi?

Hala aynı kişi olmasına rağmen, tamamen farklı biriymiş gibi hissetti...

Onu daha önce hiç böyle görmemişti.

Zhuang Keer neredeyse onu tanıyamamıştı. Nasıl tepki vereceğini bilmiyordu.

Zhuang Rongguang kız kardeşini "Kardeşim, şimdi okula gideceğim." diyerek selamladı.

Zhuang Keer gerçek dünyaya döndü. Sadece içgüdüsel olarak cevap verdi, "Ah, tamam ... daha erken, yolda dikkatli ol!"

"Mmm, tamam." Zhuang Rongguang başını salladı. Zhuang Keer'e baktı ve bir şey söylemek istiyormuş gibi durdu ama sonra gitti.

Kardeş Xi öyle demişti. Bir adamda konuşma değil icraat önemliydi.

Zhuang Keer hala gerçeküstü bir şeymiş gibi hissediyordu. Dışarı bakmak için hemen balkona gitti. Kardeşinin üniforması üstünde okul çantasıyla birlikte görmüştü. Gözleri gözyaşlarıyla dolmuştu.

18 yaşındaki genç adam bir gecede büyümüş gibiydi.

Zhuang Rongguang İmparatorluktaki Hong Wen Lisesinde, aslında oldukça yakışıklıydı, ancak eski görünümü korkutucuydu ve her yerde her zaman bela arardı bu yüzden kimse onun yanında olmaktan hoşlanmazdı.

Yeni kısa saç kesimi ile Zhuang Rongguang okula varmıştı. Elleri cebinde yeşil panjurları geçerek yürüyordu . Yolda özellikle onunla ilgili konuşan kızların dikkatini çekmişti.

"Vay be! Bu çocuk kim? Çok havalı görünüyor! "

"Bilmiyorum! Onu daha önce hiç görmedim! Okulumuzda böyle ateşli bir çocuğu nasıl daha önce görmedim?! "

"Ah, neden Zhuang Rongguang'a benziyor?"

"Zhuang Rongguang? Yani baş belası ... Benimle dalga mı geçiyorsun?"

Giderek daha fazla insan onun hakkında konuşuyordu. Sonunda, bir kız sabırsızlandı. "Bu aptalca, ona seslenelim!"

Sonra sesini yükseltti ve "Hey, Zhuang Rongguang! Zhuang Rongguang!"

Zhuang Rongguang, birinin adını söylediğini duyunca arkasını döndü. "Ne?"